World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Diğer bölgeler

Yazıcıya hazırla

Mısır’daki anayasa referandumu düşük katılım ve sahtekârlık iddialarıyla damgalandı

Johannes Stern
22 Aralık 2012
İngilizce’den çeviri (17 Aralık 2012)

Mısır’ın anayasa taslağına ilişkin halk oylamasının ilk turu, 15 Aralık Cumartesi günü, başkent Kahire ile liman kenti İskenderiye gibi büyük kentlerin de aralarında olduğu 27 vilayette gerçekleşti. Mısır’daki diğer 17 vilayet, anayasayı 22 Aralıkta oylayacak.

Mısır’ın yeni İslamcı Devlet Başkanı Muhammed Mursi’ye ve Müslüman Kardeşler’e (MK) karşı üç haftalık kitlesel protesto gösterilerinin ardından gerçekleşen referanduma, düşük katılım, şiddet ve sahtekârlık iddiaları damgasını vurdu.

Referandumun gerçekleştiği koşullar, demokrasiyi alay konusu haline getirdi. Belirtildiğine göre, seçim sandıklarında güvenliği sağlamak üzere 300.000’in üstünde asker ve polis seferber edildi.

Mursi, bir hafta önce, Mısır ordusuna "yaşamsal önem taşıyan devlet kurumlarını" korumak için polise yardımcı olmasını emreden bir kararname yayınlamıştı. Kararname, gerçekte olağanüstü hali yeniden devreye sokmakta ve Mısır’da askeri diktatörlüğün resmen ilanı yönünde bir ilk adımı ifade etmektedir. Orduya referandum sırasında sivilleri tutuklama ve yargılama hakkı veren kararname, ona "yargının sahip olduğu bütün yetkileri" tanıdı.

Referanduma katılmama, işçi sınıfının Mısır burjuvazisinin gerici planlarına ilişkin tavrının dışa vurumuydu. Oy kullanma hakkına sahip 25 milyon insanın yalnızca yüzde 33’ünün referanduma katılmış olması, Mısır’daki egemen siyaset çevreleri ile işçi sınıfı arasındaki derinleşen uçurumun altını çizmektedir.

Anayasaya verilen "hayır" oyları kent merkezlerinde ve işçiler arasında özellikle yüksek oldu. Devlet televizyonuna göre, Kahire ile İskenderiye’de oy verenlerin -sırasıyla- yüzde 68’i ve yüzde 72’si "hayır" oyu verdi.

Kahire’nin merkezindeki Abdeen’de bir oy kullanma yerinde, Rida Mustafa (63) şunları söyledi: "Bu anayasa ülkenin ve çocuklarımla torunlarımın menfaatine değil. Devrimden bu yana yiyecek fiyatları almış başını gidiyor. Müslüman Kardeşler projesi başarısız olmuştur. Mursi, Mübarek’ten daha kötü."

Seçmenlerin anayasa önerisini reddettiği diğer vilayetler arasında, Mısır’ın tekstil sanayisinin büyük kesiminin yer aldığı Nil deltasındaki Garbiyah ve Dakahliya da bulunuyor.

Mısır’ın egemen sınıfı, referandumla, Şubat 2011’deki kitlesel devrimci mücadelelerde devrilmiş olan eski diktatör Hüsnü Mübarek’in ardından otoriter gemenliği yeniden kurmayı amaçlıyor. Anayasa, Mısır ordusunun sürmekte olan diktatörlüğüne daha sağcı, açıkça İslamcı bir siyasi taban oluşturmak ve işçi sınıfına yönelik yoğunlaşmış bir operasyon için yasal koz sağlamaktadır.

Mursi ve MK, eski anayasanın "İslami hukukun ilkelerini[şeriat]yasamanın başlıca kaynağı" olarak ilan eden 2. maddesini olduğu gibi koruyarak, kapıyı devletin daha fazla İslamlaşmasına açık tutmaya devam etmektedir.

Anayasanın en çarpıcı yanı, büyük ölçüde Washington’dan gelen yıllık 1,3 milyar dolarlık yardımla finanse edilen Mısır ordusunun ayrıcalıklarının ve erkinin kutsanmasıdır.

Anayasanın 197. maddesi, devlet başkanının başkanlık ettiği ve en önemli bakanlardan, istihbarat şefinden, genelkurmay başkanından, ordu komutanlarından oluşan bir Ulusal Savunma Konseyi’ni (USK) kabul etmektedir. Bu konsey, "ülkenin huzurunu ve güvenliğini güvence altına alacak yöntemlerden ve Silahlı Kuvvetler’in bütçesine ilişkin konulardan sorumlu".

Aslında sınırsız bir yetkiyle devlet içinde bir devlet gibi faaliyet gösteren USK, bu sayede, parlamento tarafından denetlenmemektedir.

197. maddeye göre, gelecekte orduya ilişkin çıkartılacak bütün yasalarda, adı konmamış başka yetkilerin de tanınabileceği USK’ye danışılması gerekmektedir. Anayasa, ayrıca, savunma bakanının subay olması ve silahlı kuvvetlerin başkomutanlığı görevini yapması gerektiğini belirtiyor. Onun 198. maddesi, sivillerin "silahlı kuvvetlere zarar veren suçlardan dolayı" askeri mahkemelerde yargılanmasına izin veriyor.

Mısır burjuvazisi ile onun Washington’daki destekleyicileri, işçi sınıfı karşıtı ve emperyalizm yanlısı politikaların yalnızca acımasız bir diktatörlük tarafından uygulanabileceğini biliyorlar. Geçtiğimiz haftalarda, Mursi yönetimi, Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) ve Dünya Bankası’ndan krediler almayı garanti etti. O, Mısır ekonomisini daha fazla özelleştirmeye, yakıt ve ekmek üzerindeki devlet desteklerini kesmeye hazırlanıyor ki Mısırlı yoksul kitleler bu desteklerle yaşamaktadır. Mursi, ABD’nin Suriye’ye ve İran’a karşı savaş yönelimini de destekliyor.

Geçtiğimiz haftalarda, MK’nin İslamcı kadroları, ordu ve polis, Mursi’nin Gazze’ye yönelik İsrail saldırısındaki suç ortaklığına ve 22 Kasım Kararnamesi’ne karşı yeniden canlanan kitlesel gösterileri bastırmak için işbirliği yaptılar. Kahire’deki Tahrir Meydanı ve Başkanlık Sarayı çevresinde ve diğer büyük kentlerde yaşanan çatışmalarda en az 10 kişi öldürüldü, yüzlerce insan tutuklandı ve binden fazlası yaralandı.

Mısır’daki siyasi partiler, anayasa referandumunun ilk turunun sonuçları konusunda bölündüler. Dün, Mursi’nin, MK’nin siyasi kolu olan Özgürlük ve Adalet Partisi (ÖAP), web sayfasında, oyların yüzde 56,5’inin anayasa taslağını kabul ettiğini, yüzde 43,5’inin ise ona karşı olduğunu açıkladı.

Laik eğilimli Ulusal Kurtuluş Cephesi (UKC), Mısırlıların yüzde 66’sının birinci turda anayasa taslağına karşı oy kullandığını iddia etti. Birleşmiş Milletler’in eski yetkililerinden Muhammed el-Baradey’in, önceki Nasırcı devlet başkanı adayı Hamdeen Sabahi’nin ve eski Mübarek rejiminin yetkililerinden Amr Musa’nın önderliğindeki UKC, çeşitli liberal, Nasırcı ve sahte sol partilerin bir ittifakı.

Referandumun yapıldığı vilayetlerde 750’den fazla usulsüzlük gerçekleştiğini belirten UKC, hükümeti "benzeri görülmemiş hileler yapmakla" suçladı.

İnsan hakları savunucusu gruplar yeniden oylama çağrısında bulundular. Kahire İnsan Hakları Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Bahi El-Din Hasan, [16 Aralık] Pazar günü yaptığı basın toplantısında, "devrime rağmen, Mübarek dönemindekilere benzer bir referandum yaşadık"dedi.

Resmi muhalefet, eleştirilerine rağmen, İslamcıların ve ordunun anayasayı geçirme çabalarına derinlemesine dahildirler. İşçilere ve gençliğe bu düzmece operasyona katılma çağrısı yapan UKC ile Devrimci Sosyalistler (DS) gibi sahte sol grupların tamamı, referanduma meşruiyet kazandırma peşindeler.

Bütün burjuva muhalefet partileri -ister liberal ister küçük burjuva "sol"- temel sınıfsal çıkarları paylaştıkları Mısırlı egemen seçkinlerin İslamcı hiziplerinden çok, bağımsız devrimci bir işçi sınıfı hareketinden korkmaktadırlar.

UKC’nin kurucusu ve önderi Amr Musa, Yeni Kahire’deki bir oy kullanma merkezinde, Müslüman Kardeşler’in önceki önderi Mahdi Akef ile karşılaştı. Onlar bu etkileyici anda el sıkıştılar ve fotoğraf çektirdiler. Bu fotoğraf Mısır’daki El Ahram gazetesinin web sayfasında yayımlandı.

Kısa süre sonra, onlarca kızgın kadın, "gayrimeşru" ve "Şater defol" diye bağırarak, multimilyoner işadamı ve MK’nin şimdiki önder yardımcısı Hairat El Şater’i kovaladılar.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır