World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Diğer bölgeler

Yazıcıya hazırla

"Bağımsız" sendikalar, Mısır’daki ordu destekli hükümete katıldı

Johannes Stern
25 Temmuz 2013
İngilizce’den çeviri (22 Temmuz 2013)

Küçük-burjuva solcusu Devrimci Sosyalistler (RS) ile onların uluslararası savunucuları, Amerika’daki Uluslararası Sosyalist Örgüt (ISO) ve Britanya’daki Sosyalist İşçi Partisi’nin (SWP) programının en önemli unsuru, onların Mısır’da bağımsız bir sendikal hareket yaratmak için mücadele ettikleri iddiasıydı. Onlar, bu iddiayla, kendilerini, özellikle de kendi siyasi çevrelerinde olan saf orta sınıf tabakalara, daha yüksek ücretlerin, işçi haklarının, hatta sosyalizmin savunucuları gibi sunmaya çalışıyorlardı.

Bununla birlikte, askeri darbenin Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi ve Müslüman Kardeşler’i iktidardan indirmesinden bu yana geçen ikibuçuk hafta içinde, RS’nin bağımsız sendikalar kurma iddiasının gerçek karakteri iyice açığa çıkmış durumda.

Mısır’ın yeni işgücü bakanı, 2009’da ilk bağımsız sendika olarak kurulmuş olan Mısır Bağımsız Sendikalar Federasyonu’nun (EFITU) başkanı ve Gize Gayrımenkul Vergisi Kurumu’nun genel müdürü Kemal Abu Eita oldu.

Eita, ordu tarafından denetlenen ve eski Mübarek rejiminin görevlilerinden, bankerlerden ve serbest piyasanın savunucusu ekonomistlerden oluşan bir hükümete katılmıştır. O, işçi sınıfına yönelik kapsamlı saldırılara hazırlanıyor.

Eita, 2007’den beri Kahire merkezli Ekonomik Araştırmalar Forumu’nun genel müdürlerinden ve Dünya Bankası’nın araştırmacılarından biri olan Maliye Bakanı Ahmed Celal ile yan yana çalışıyor. Celal, geçtiğimiz Çarşamba günü (17 Temmuz) yaptığı bir açıklamada, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile bir borç anlaşmasının "çözümün parçası" olduğunu ilan etmişti. Milyonlarca Mısırlı’nın eline baktığı ekmek ve yakıt sübvansiyonlarını azaltmak da dahil, kesintiler planlayan Celal, kamu harcamalarını frenleme ve bütçe açığını kontrol altına alma çağrısı yaptı.

Geçici cumhurbaşkanı Adli Mansur, Perşembe günü yaptığı bir konuşmada, "istikrarı sağlamak" için "sonuna kadar savaş verme"ye and içti.

İşçilerin, bu hükümetten, ağır baskılardan başka bekleyebileceği bir şey bulunmuyor. "Güvenlik" ve "istikrar" gibi kod sözcükler, protestoların ve grevlerin bastırılmasını haklı göstermek için kullanılacaktır. 3 Temmuz darbesinden bu yana, onlarca insan öldürülmüş, yüzlercesi yaralanmış ya da tutuklanmıştır. İki hafta önce, Mısır ordusu, Mübarek’in devrilmesinden bu yana gerçekleştirdiği en kanlı baskılardan birinde, Kahire’de darbeye karşı çıkan ve Mursi’nin göreve iade edilmesini talep eden en az 51 göstericiyi öldürdü.

Darbe ve onu izleyen kanlı "istikrar" kampanyası, bağımsız sendikaların ve Eita’nın tam desteğine sahiptir. EFITU, ordunun iktidarı ele geçirmesinin hemen ardından, işçilere grevlere ve protestolara son verme çağrısı yapmıştı. O, Mısır ordusunu ve onun 30 Haziran’da başlayıp 3 Temmuz darbesinin önünü açan -onun "30 Temmuz devrimi" dediği- gösterilerdeki rolünü alkışlayan bir açıklama yayımladı.

EFITU, aynı zamanda, işçileri grev hakkından vazgeçmeye çağırdı. Eita, "önceki yönetim altında grev hakkının savunucuları olan işçiler, şimdi, üretimin savunucuları haline gelmeliler" diye yazdı.

RS ve onun uluslararası müttefikleri, bu karşı-devrimci saldırıda merkezi bir rol oynamaktadırlar. Bu sahte sol gruplar, uzun süredir, bağımsız sendikaları işçi sınıfının "savaşçı örgütlenmeleri" ve devletin denetimindeki Mısır Sendikalar Federasyonu’na (ETUF) ilerici bir alternatif olarak yüceltiyorlar. Eita, SWP’nin "Marksizm 2011" kongresinde, ilerici hatta "devrimci" bir figür olarak alkışlanmıştı.

Eita’nın işgücü bakanı olarak atanmasının ve onun açıklamalarının açığa vurduğu gibi, RS’nin bağımsız sendikaların karakterine ilişkin iddiaları yalandır. Gerçekte, EFITU, "bağımsız" olmak şöyle dursun, aynı ETUF gibi, Mısır devletinin ve onun emperyalist destekleyicilerinin, protestoları önlemeye, grevlere son vermeye ve işçi sınıfı mücadelelerini durdurmaya yönelik bir aracı işlevini görmektedir.

Bizzat Eita, Mısır devleti ve ABD emperyalizmi ile eskiden beri süren bağlantılara sahiptir. O, Nasırcı Karama Partisi’nin kurucu üyesi ve 2006’ya kadar ETUF’un Giza şubesine başkanlık etmiş eski bir sendika bürokratıdır. Eita, 2010 yılında, Mısır’da bağımsız sendikalar kurma yönündeki çabalarından dolayı Sendika ve İşçi Hizmetleri Komitesi’nin başı Kemal Abbas ile birlikte AFL-CIO’nun George Meany-Lane Kirkland İnsan Hakları Ödülü’nü aldı.

Bağımsız sendikalar, kendi ülkelerinde işçileri kontrol altında tutmanın yanı sıra yurt dışında Avrupa ve Amerikan kapitalizminin çıkarlarını savunacak sendikalar kurma yönündeki çabalarıyla adı çıkmış olan ABD’li ve Avrupalı sendika bürokratlarıyla yakın işbirliği içindedirler.

Bu örgütlerin tamamen komünizm karşıtı ve kapitalizm yanlısı olduklarını söylemeye gerek bile yok. Onların başlıca amacı, uluslararası mali sermaye işçi sınıfının sömürüsünü yoğunlaştırmanın yolunu ararken, işçileri denetim altında tutacak yeni yapılanmalar yaratmaktır.

Mısır’da, IMF’in dayattığı ve işçi sınıfı için yıkıcı sonuçları olan yapısal uyum programına karşı bir işçi sınıfı direnişi geçtiğimiz on yıl boyunca sürekli artmıştır. Grevler ve gösteriler, özellikle Başbakan Ahmed Nazif’in kabinesi yoğun bir özelleştirme dalgası başlatıp işçilerin ücretlerini ve yaşam standartlarını gerilettiğinde çoğaldı. Bunun sonucunda, işçi sınıfına yönelik saldırıları bütünüyle desteklemiş olam ETUF, işçileri giderek denetleyemez hale geldi.

Buna tepki olarak, Mısırlı egemen seçkinlerin kimi kesimleri ile onların ABD’deki ve Avrupa’daki destekleyicileri, devrimci bir işçi sınıfı hareketinin önüne geçmek için, yeni bir sendika bürokrasisi (sözde "bağımsız" sendikalar) oluşturmaya arayışına girdiler. Bu projeye dahil olan çalışma yaşamı ile ilgili başlıca işçi sivil toplum örgütlerinden CTUWS, Amerikan AFL-CIO’dan ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonu’ndan (ETUC) giderek artan bir destek aldı.

İşçilerin ETUC’a karşı çıkıp onun ülkedeki varlıklarına saldırdığı 2011 Devrimi’nden sonra, emperyalizm, bağımsız sendikalara olan desteğini arttırdı. EFITU 2012 başlarında Kahire’de kuruluş kongresini düzenlediğinde, orada, aralarında Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC), ETC’un ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) temsilcilerinin de dahil olduğu, üst düzey bir uluslararası heyet vardı.

Bağımsız sendikaların ve onların RS içindeki sahte solcu savunucularının amacı, her zaman, Mısır’ın resmen tanınmış sendika bürokrasi haline gelmekti. Bağımsız sendikalar, Mübarek’in devrilmesinin ardından, o zaman iktidarda olan Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi cuntasına, Mısır işçi sınıfının devrimci hareketini kontrol etmede hizmet sunma teklifi yaptıkları bir mektup yazdılar.

Onlar, bu mektupta, "Devrimden önceki beş yıl içinde tüm ülkeye yayılmış olan binlerce grevin tamamı hükümet tarafından oluşturulmuş bir yasal çerçevenin dışındaydı (gerçek sendikaların varlığına izin verilmişse de, onlar ‘yasadışı’ ilan edilmediler). Sendikaların rolü görüşmelere katılmak ve çalışma koşullarını diyalog yoluyla iyileştirmek olduğu için, gerçek sendikalar, Mısır’daki huzursuzluğu ve grevleri önleyeceklerdir." diye yazdılar.

EFITU’nun ordu destekli yönetime eklemlenmesi, "bağımsız" sendika bürokrasisinin ve onun RS’deki savunucularının temsil ettiği hali vakti yerinde orta-sınıf unsurların anti-demokratik karakterini ortaya koymaktadır. Onlar, kitlesel işçi sınıfı hareketi karşısında, toplumsal devrim tehlikesine karşı bir askeri diktatörlüğe razılar.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır