www.wsws.org/tr/2013/jul2013/egyp-j25.shtml
Küçük-burjuva solcusu Devrimci Sosyalistler (RS) ile onların uluslararası savunucuları, Amerikadaki Uluslararası Sosyalist Örgüt (ISO) ve Britanyadaki Sosyalist İşçi Partisinin (SWP) programının en önemli unsuru, onların Mısırda bağımsız bir sendikal hareket yaratmak için mücadele ettikleri iddiasıydı. Onlar, bu iddiayla, kendilerini, özellikle de kendi siyasi çevrelerinde olan saf orta sınıf tabakalara, daha yüksek ücretlerin, işçi haklarının, hatta sosyalizmin savunucuları gibi sunmaya çalışıyorlardı.
Bununla birlikte, askeri darbenin Cumhurbaşkanı Muhammed Mursiyi ve Müslüman Kardeşleri iktidardan indirmesinden bu yana geçen ikibuçuk hafta içinde, RSnin bağımsız sendikalar kurma iddiasının gerçek karakteri iyice açığa çıkmış durumda.
Mısırın yeni işgücü bakanı, 2009da ilk bağımsız sendika olarak kurulmuş olan Mısır Bağımsız Sendikalar Federasyonunun (EFITU) başkanı ve Gize Gayrımenkul Vergisi Kurumunun genel müdürü Kemal Abu Eita oldu.
Eita, ordu tarafından denetlenen ve eski Mübarek rejiminin görevlilerinden, bankerlerden ve serbest piyasanın savunucusu ekonomistlerden oluşan bir hükümete katılmıştır. O, işçi sınıfına yönelik kapsamlı saldırılara hazırlanıyor.
Eita, 2007den beri Kahire merkezli Ekonomik Araştırmalar Forumunun genel müdürlerinden ve Dünya Bankasının araştırmacılarından biri olan Maliye Bakanı Ahmed Celal ile yan yana çalışıyor. Celal, geçtiğimiz Çarşamba günü (17 Temmuz) yaptığı bir açıklamada, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile bir borç anlaşmasının "çözümün parçası" olduğunu ilan etmişti. Milyonlarca Mısırlının eline baktığı ekmek ve yakıt sübvansiyonlarını azaltmak da dahil, kesintiler planlayan Celal, kamu harcamalarını frenleme ve bütçe açığını kontrol altına alma çağrısı yaptı.
Geçici cumhurbaşkanı Adli Mansur, Perşembe günü yaptığı bir konuşmada, "istikrarı sağlamak" için "sonuna kadar savaş verme"ye and içti.
İşçilerin, bu hükümetten, ağır baskılardan başka bekleyebileceği bir şey bulunmuyor. "Güvenlik" ve "istikrar" gibi kod sözcükler, protestoların ve grevlerin bastırılmasını haklı göstermek için kullanılacaktır. 3 Temmuz darbesinden bu yana, onlarca insan öldürülmüş, yüzlercesi yaralanmış ya da tutuklanmıştır. İki hafta önce, Mısır ordusu, Mübarekin devrilmesinden bu yana gerçekleştirdiği en kanlı baskılardan birinde, Kahirede darbeye karşı çıkan ve Mursinin göreve iade edilmesini talep eden en az 51 göstericiyi öldürdü.
Darbe ve onu izleyen kanlı "istikrar" kampanyası, bağımsız sendikaların ve Eitanın tam desteğine sahiptir. EFITU, ordunun iktidarı ele geçirmesinin hemen ardından, işçilere grevlere ve protestolara son verme çağrısı yapmıştı. O, Mısır ordusunu ve onun 30 Haziranda başlayıp 3 Temmuz darbesinin önünü açan -onun "30 Temmuz devrimi" dediği- gösterilerdeki rolünü alkışlayan bir açıklama yayımladı.
EFITU, aynı zamanda, işçileri grev hakkından vazgeçmeye çağırdı. Eita, "önceki yönetim altında grev hakkının savunucuları olan işçiler, şimdi, üretimin savunucuları haline gelmeliler" diye yazdı.
RS ve onun uluslararası müttefikleri, bu karşı-devrimci saldırıda merkezi bir rol oynamaktadırlar. Bu sahte sol gruplar, uzun süredir, bağımsız sendikaları işçi sınıfının "savaşçı örgütlenmeleri" ve devletin denetimindeki Mısır Sendikalar Federasyonuna (ETUF) ilerici bir alternatif olarak yüceltiyorlar. Eita, SWPnin "Marksizm 2011" kongresinde, ilerici hatta "devrimci" bir figür olarak alkışlanmıştı.
Eitanın işgücü bakanı olarak atanmasının ve onun açıklamalarının açığa vurduğu gibi, RSnin bağımsız sendikaların karakterine ilişkin iddiaları yalandır. Gerçekte, EFITU, "bağımsız" olmak şöyle dursun, aynı ETUF gibi, Mısır devletinin ve onun emperyalist destekleyicilerinin, protestoları önlemeye, grevlere son vermeye ve işçi sınıfı mücadelelerini durdurmaya yönelik bir aracı işlevini görmektedir.
Bizzat Eita, Mısır devleti ve ABD emperyalizmi ile eskiden beri süren bağlantılara sahiptir. O, Nasırcı Karama Partisinin kurucu üyesi ve 2006ya kadar ETUFun Giza şubesine başkanlık etmiş eski bir sendika bürokratıdır. Eita, 2010 yılında, Mısırda bağımsız sendikalar kurma yönündeki çabalarından dolayı Sendika ve İşçi Hizmetleri Komitesinin başı Kemal Abbas ile birlikte AFL-CIOnun George Meany-Lane Kirkland İnsan Hakları Ödülünü aldı.
Bağımsız sendikalar, kendi ülkelerinde işçileri kontrol altında tutmanın yanı sıra yurt dışında Avrupa ve Amerikan kapitalizminin çıkarlarını savunacak sendikalar kurma yönündeki çabalarıyla adı çıkmış olan ABDli ve Avrupalı sendika bürokratlarıyla yakın işbirliği içindedirler.
Bu örgütlerin tamamen komünizm karşıtı ve kapitalizm yanlısı olduklarını söylemeye gerek bile yok. Onların başlıca amacı, uluslararası mali sermaye işçi sınıfının sömürüsünü yoğunlaştırmanın yolunu ararken, işçileri denetim altında tutacak yeni yapılanmalar yaratmaktır.
Mısırda, IMFin dayattığı ve işçi sınıfı için yıkıcı sonuçları olan yapısal uyum programına karşı bir işçi sınıfı direnişi geçtiğimiz on yıl boyunca sürekli artmıştır. Grevler ve gösteriler, özellikle Başbakan Ahmed Nazifin kabinesi yoğun bir özelleştirme dalgası başlatıp işçilerin ücretlerini ve yaşam standartlarını gerilettiğinde çoğaldı. Bunun sonucunda, işçi sınıfına yönelik saldırıları bütünüyle desteklemiş olam ETUF, işçileri giderek denetleyemez hale geldi.
Buna tepki olarak, Mısırlı egemen seçkinlerin kimi kesimleri ile onların ABDdeki ve Avrupadaki destekleyicileri, devrimci bir işçi sınıfı hareketinin önüne geçmek için, yeni bir sendika bürokrasisi (sözde "bağımsız" sendikalar) oluşturmaya arayışına girdiler. Bu projeye dahil olan çalışma yaşamı ile ilgili başlıca işçi sivil toplum örgütlerinden CTUWS, Amerikan AFL-CIOdan ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonundan (ETUC) giderek artan bir destek aldı.
İşçilerin ETUCa karşı çıkıp onun ülkedeki varlıklarına saldırdığı 2011 Devriminden sonra, emperyalizm, bağımsız sendikalara olan desteğini arttırdı. EFITU 2012 başlarında Kahirede kuruluş kongresini düzenlediğinde, orada, aralarında Uluslararası Sendikalar Konfederasyonunun (ITUC), ETCun ve Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) temsilcilerinin de dahil olduğu, üst düzey bir uluslararası heyet vardı.
Bağımsız sendikaların ve onların RS içindeki sahte solcu savunucularının amacı, her zaman, Mısırın resmen tanınmış sendika bürokrasi haline gelmekti. Bağımsız sendikalar, Mübarekin devrilmesinin ardından, o zaman iktidarda olan Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi cuntasına, Mısır işçi sınıfının devrimci hareketini kontrol etmede hizmet sunma teklifi yaptıkları bir mektup yazdılar.
Onlar, bu mektupta, "Devrimden önceki beş yıl içinde tüm ülkeye yayılmış olan binlerce grevin tamamı hükümet tarafından oluşturulmuş bir yasal çerçevenin dışındaydı (gerçek sendikaların varlığına izin verilmişse de, onlar yasadışı ilan edilmediler). Sendikaların rolü görüşmelere katılmak ve çalışma koşullarını diyalog yoluyla iyileştirmek olduğu için, gerçek sendikalar, Mısırdaki huzursuzluğu ve grevleri önleyeceklerdir." diye yazdılar.
EFITUnun ordu destekli yönetime eklemlenmesi, "bağımsız" sendika bürokrasisinin ve onun RSdeki savunucularının temsil ettiği hali vakti yerinde orta-sınıf unsurların anti-demokratik karakterini ortaya koymaktadır. Onlar, kitlesel işçi sınıfı hareketi karşısında, toplumsal devrim tehlikesine karşı bir askeri diktatörlüğe razılar.