World Socialist Web Site (www.wsws.org)

www.wsws.org/tr/2012/nov2012/gaz1-n23.shtml

İsrail’in Gazze’ye hava saldırılarında ölü sayısı artıyor

Patrick Martin
23 Kasım 2012
İngilizce’den çeviri (19 Kasım 2012)

İsrail savaş uçakları ve gemileri, Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin evlerine ve kuruluşlarına yönelik saldırılarını, bu yoğun nüfuslu bölgeye yönelik saldırının beşinci gününde ölü sayısını 75’in üzerine çıkartacak şekilde hafta sonu boyunca yoğunlaştırdı.

Pazar günü, çoğunluğunu kadınların ve çocukların oluşturduğu en az 29 kişi öldürüldü. Onlarca evin ve binanın yıkıntıları altında gömülü kalmış çok daha fazla sayıda ölü olduğu kesin.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Cumartesi günü, İsrail savaş uçaklarının Gazze’deki hedeflere yönelik olarak en az bin saldırı gerçekleştirmiş olduğunu söyledi. Filistin Kızılayı’nın bir sözcüsü, en az 660 kişinin yaralı ya da enkaz altında olduğunu belirtti. En az 137 çocuk yaralanmış durumda.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, Gazze’deki hastaneler yaralılarla dolu ve temel donanımdan yoksun. Save the Children insani yardım örgütü, çoğu evlerine hapsolan ve günde 18 saati bulan elektrik kesintilerine katlanan ailelerin yiyeceklerinin ve sularının tükenmiş olduğunu söylüyor.

Pazar günü, en kanlı mezalimde, İsrail bombaları tarafından yıkılan evde Hamas yetkililerinden Muhammed Dallu’nun ailesinden dokuz kişi öldürüldü. Ölüler arasında Dallu’nun dört küçük çocuğu da (7 yaşındaki Sara, 6 yaşındaki Camal, 4 yaşındaki Yusuf ve 2 yaşındaki İbrahim) yer alıyor. Patlama, o sırada evin yakınından geçen iki kişiyi de öldürecek kadar güçlüydü.

Gazze’nin kuzeyindeki Cabalya kampındaki bir diğer olayda, bir adam, karısı ve üç ile iki yaşlarındaki çocukları, uyurlarken evlerine isabet eden bir bombayla öldürüldüler.

Stratejik İşler Bakanı Moşe Yaalon, İsrail hükümet sözcüleri için tipik olan bir siniklikle, kadınların ve çocukların ölümünden Filistinlileri sorumlu tutt. Yaalon, Kudüs’teki bir basın toplantısında, "Onlar sivilleri canlı kalkan olarak kullandığı zaman bize seçenek kalmıyor" dedi. O, evlerinde, İsrail füzelerine ve bombalarına hedef olan aileleriyle birlikte yaşayan Hamas yetkililerinden söz ediyor.

Yaalon’un sözleri, İsrail saldırısının acımasızlığını vurgulamaktadır. O, sanki insanların değil de haşeratın ortadan kaldırılmasından söz ediyor gibi, "biz yavaşça, hedefi tespit ederek ve onun çevresindeki alanı temizleyerek çalışıyoruz"diyor ve ekliyor: "Eğer onlar roketleri camiler ve okul bahçeleri gibi yoğun nüfuslu yerlere yerleştiriyorsa, bunun sonucundan biz sorumlu tutulmamalıyız."Gerçekte, bu hafta sonu vurulan, Hamas başbakanı İsmail Haniye’nin bürolarını ve Gazze’deki çok sayıda gazetecinin medya merkezi olarak kullandığı binayı kapsayan öncelikli hedeflerin yakınında roketler yoktu.

Medya merkezi, diğerlerinin yanı sıra, Britanya’dan Sky News ve Dubai merkezli Arap yayın ağı El Arabiya tarafından kullanılıyordu. İsrail’deki Yabancı Basın Birliği, İsrail’in sürekli olarak çiğnediği ve sivil ya da askeri çatışmalardaki gazetecilerin korunması çağrısı yapan bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararını belirterek, kaygılarını açıkladı.

Haniye’nin bürosuna yönelik saldırı, Mısır başbakanının orada Haniye’yi ziyaret etmesinden bir gün sonra gerçekleşti. Bu, Gazze’deki saldırıya sözel olarak karşı çıkan çeşitli Arap burjuva yönetimlere yönelik doğrudan bir uyarı anlamına gelmektedir: Müdahale etmeye kalkışmaları durumunda, onlar da İsrail bombalarının ve füzelerinin hedefi olacaklardır.

Bir diğer İsrailli yetkili, hava saldırılarının Filistin roketlerine karşı öz savunma amacına yönelik olduğu bahanesinden vazgeçti. İsrail gazetesi Haaretz’in haberine göre, İçişleri Bakanı Eli Yishai, "operasyonun amacı Gazze’yi Ortaçağa geri döndürmektir"dedi.

Yishai, Müslüman Kardeşler’in Filistin kolu olan Hamas tarafından yönetilen Filistin yerleşim bölgesinin altyapısını büyük ölçüde imha etmeyi amaçlayan İsrail saldırılarına yönelik artan uluslararası eleştirilere yanıt olarak konuşuyordu.

Hamas’ın terörist bir grup olduğu biçimindeki resmi açıklamasına dayanan İsrail hükümeti, hükümet büroları, hastaneler, okullar ve sivil yaşam için önemli diğer binalar dahil, Gazze’deki her kamu binasının tahrip edilmesini peşinen aklamaktadır.

Yaygın vahşetin kanıtları artarken, ABD hükümeti, İsrail saldırılarına ilişkin en açık ve koşulsuz desteğini sundu. Üç ülkeyi kapsayan Güneydoğu Asya turunun başlangıcında Tayland’da düzenlenen bir basın toplantısında konuşan Başkan Obama, "İsrail’in kendisini savunma hakkını bütünüyle destekliyoruz. İsrail, kendi topraklarına füzelerin fırlatılmamasını beklemek için her türlü hakka sahiptir"dedi.

Obama ile birlikte yolculuk eden bir Ulusal Güvenlik Konseyi yetkilisi, İsrail’in geçtiğimiz [14 Kasım] Çarçamba günü Hamas’ın savunma şefi Ahmed el Cabari’yi öldürerek bilinçli bir şekilde krizi körüklemiş olduğu iddialarını reddetti. O, İsrail’in El Cabari’yi öldürmesini -o saldırılarda hiçbir İsrailli öldürülmemiş ve İslami Cihad gibi rakip Filistinli grupların etkisini dizginlemeye çalışan Hamas onlara karşı çıkmış olmasına rağmen- Gazze’den kaynaklanan önceki Filistin roket saldırılarına yönelik meşru bir yanıt olarak savundu.

Gazze’ye yönelik saldırının harekete geçirdiği ve büyük ölçüde, bir İsrail heyetinin Pazar günü Hamas adına arabulucu olarak faaliyet gösteren Mısırlı yetkililerle ateşkes görüşmeleri için geleceği bildirilen Kahire üzerinde yoğunlaşan diplomatik faaliyet sürüyor. Önde gelen El Fetih yetkilisi Nabeel Şaath, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas tarafından, rakip Hamas önderleri ile görüşmeler yapmak üzere Gazze’ye gönderildi.

Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Katar Emiri Şeyh Hamad Bin Halifa al Thani, önceden planlanmış ziyaretlerde bulunmak üzere Kahire’deydi; ayrıca, Arap Birliği’nin bir olağanüstü toplantısı yapıldı. Erdoğan ve Katar Emiri, Suriye’deki Beşar Esad yönetimini devirmeye yönelik ABD destekli saldırıda Obama yönetimi ile sıkı sıkıya birlikte çalışmakla beraber, Gazze’de Filistinlilerin kitleler halinde öldürülmesi söz konusu olduğunda bu hizmetin Washington’da hiçbir etkisi olmadığını gördüler.

Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi, Gazze’deki mezalime yanıt olarak harekete geçmesi yönünde kabaran bir kitlesel basınç altında, ama onun ordu destekli yönetimi Mısır ile İsrail arasında 1978’de Enver Sedat tarafından imzalanmış olan Camp David anlaşmasına bağlılığını yinelemiş durumda. Mısır ordusu için gerekli parayı elinde tutan ABD’li yetkililer, Washington’ın, Mısır’ın İsrail’e yönelik politikasında herhangi bir değişikliği hoş görmeyeceğini açıkça belirttiler.

Obama yönetimi, Mursi’nin bir ateşkesi kabul etmesi için Hamas’a baskı uygulamasını talep etti ki bu, gerçekte, İsrail saldırısının kurbanlarından direnmeye son vermelerini ve istendiği gibi öldürülmeyi kabul etmelerini talep etmektir.

Daha önemli olanı, Mısır burjuvazisinin bir kesimini temsil eden Mursi ile Müslüman Kardeşler yönetiminin, Mısır’da, Mübarek diktatörlüğüne karşı, devrimci ayaklanmaya yol açmış yakıcı toplumsal sorunlardan bir tekini bile çözememiş olan yeni hükümete yönelik yaygın hoşnutsuzluktan doğan bir toplumsal patlama tehlikesiyle meşgul olmasıdır.

İsrail savaş uçakları Pazar günü Gazze’ye bombalar yağdırırken, Mısır ordu birlikleri Kahire’nin güneyinde Nil üzerindeki bir adada gecekondulara karşı harekete geçiyordu. Onlar, yolu kapatmak için metal barikatlar kuran ve ağaçları yakan üç protestocuyu öldürdüler. Mursi’nin Haziran ayında göreve gelmesinden bu yana ordu ile Mısır halkı arasında gerçekleşen bu ilk sokak çatışmasında onlarca kişi tutuklandı.



Telif Hakkı 1998-2009, Dünya Sosyalist Web Sitesi, Bütün hakları saklıdır