www.wsws.org/tr/2012/dez2012/mic2-d15.shtml
Michiganın Cumhuriyetçi valisi Rick Snyder "çalışma hakkı" yasasını 11 Aralık Salı akşamı imzaladı. Birleşik Otomobil İşçileri sendikasının (UAW) 75 yıl önceki doğum yeri ve ülkede sendikalaşmanın en yoğun olduğu yerlerden biri olan Michigan, ABDde bu işçi karşıtı yasayı benimseyen 24. eyalet oldu.
Yasa, Nisan ayında yürürlüğe girdiğinde, işçilerin bir istihdam şartı olarak sendika aidatı ya da harcı ödemesini talep eden toplu sözleşmelerin önünü kesecek. Bu yasa, yanıltıcı adına karşın, işçilerin, işlerine, yaşam standartlarına ve çalışma koşullarına yönelik saldırılara karşı ortaklaşa direnişinin altını oymayı amaçlıyor. Bu tür yasalara sahip eyaletlerdeki işçiler yılda ortalama 1.500 dolar daha az ücret ve daha az sosyal yardım almaktadır.
Yasa teklifinin Cumhuriyetçilerin denetimindeki eyalet meclisinden geçmesi ve UAW ile diğer sendikaların herhangi bir ciddi muhalefet yükseltmemesi, hem bu örgütlerin siyasi iflasını hem de onların işçiler arasındaki gerçek kitlesel tabanının aşınmasını yansıtmaktadır. UAW ve diğer resmi sendikalar, her mücadeleye sistematik olarak ihanet ettikleri; fabrikaların kapatılmasında, kitlesel işten çıkarmalarda ve bir ücret ve sosyal yardım kesintileri saldırısında patronlarla işbirliği yaptıkları otuz yılı aşkın süre sonra, işçiler tarafından haklı olarak aşağılanıyorlar.
Bu örgütler, sahip oldukları yatırım portföylerine ve yüksek ücretli memurlar ordusuna rağmen, bütünüyle egemen sınıfın keyfine göre var olan Potemkin köyleri gibi korunmasızdır. Şirketlerin denetimindeki siyasi egemen çevrelerin bir kesimi onlara olan desteği çektiklerinde ve sınıf mücadelesini onların yardımı olmaksızın bastırmaya karar verdiklerinde, onlar çaresizdir.
Sendikaların en son istediği ve her şeyden çok korktukları şey, iş çevrelerinin ve onların siyasi partilerinin saldırısına karşı gerçek bir işçi sınıfı hareketidir. Binlerce bağla şirketlere bağlı olan bu örgütler, onlarca yıldır şirketçi sendika-şirket yönetimi komitelerine ve rüşvet fonlarına bel bağlamışlardır. Enerjilerini işçilerin her türlü ortaklaşa mücadelesini engellemeye adayan sendikalar, grevleri fiilen ortadan kaldırmışlardır. Onlar, sözde temsil ettikleri işçilere duygusal olarak düşmandırlar.
Sendika bürokrasisinin, 2011 yılında Wisconsinde, onun denetimi dışında patlamış olan kitlesel protestolardan çıkardığı ders, böyle bir şeyin bir daha asla gerçekleşmemesini garantiye almaktı.
Cumhuriyetçilerin onların aidat gelirlerine yönelik saldırısına verebildikleri tek yanıt, her zamankinden fazla sağa kaymaktır. Onlar, kapitalist sınıfa faydalı olduklarını, işçi sınıfının geçmişte edinmiş olduğu kazanımlardan geride kalanların imhasına yardımcı olarak kanıtlamaya çalışacaklardır. UAWnin, çalışma hakkı yasasının geçmesinden bir gün önce Başkan Obamayı ağırlaması ve sosyal programlarını tahrip edecek kemer sıkma önlemlerini ilerlettiği için alkışlaması rastlantı değildir.
Çalışma hakkı yasasının oylanması sürecinde, UAW ve önde gelen Demokratlar Vali Snyder ile kapalı kapılar ardında günlerce tartıştılar. UAW Başkanı Bob King, UAWnin otomobil sektörü patronlarıyla eyaletin tamamında -yüz binlerce işin ortadan kaldırılmasını, işe yeni başlayanların ücretlerinin yarı yarıya azaltılmasını, emekli maaşlarında yıkıcı kesintilerin yapılmasını, sekiz saatlik işgününün fiilen ortadan kaldırılmasını, fazla mesai ödemelerinin kesilmesini ve berbat bir hızlı çalışmayı kolaylaştıracak- bir tür "ortaklığı" koruması için Snydere yalvardı.
UAW, geçtiğimiz ayki seçimlerde, eyalet anayasasındaki toplu pazarlık hakkını kutsama adına, eyaletin kamu çalışanlarının grevlerini yasaklama hakkını onaylayan bir sendika-Demokratik Parti seçim inisiyatifinin başını çekti. Bu inisiyatif ağır bir yenilgiye uğradı.
Obama, 10 Aralık Pazartesi günü Detroitin dışındaki bir otomobil fabrikasını ziyaretinde, UAWnin, General Motors ile Chryslerin ücret kesintileri yoluyla kurtarılmasını destekleyerek ve ABD otomobil şirketlerinin yeniden kâr yapabilir duruma gelmesine yardımcı olarak yararlılığını kanıtlamış olduğunu öne sürerek, çalışma hakkı yasasına karşı çıktı.
Salı günü, Lansingdeki Michigan eyalet meclisinin dışında, göstericiler, Cumhuriyetçi parlamenterlerin yasayı onaylamasını kınayan sloganlar attılar. Bu tarihsel öneme sahip saldırı karşısında, yalnızca, eyaletteki 671.000 sendikalı işçinin çok küçük bir kesimi, birkaç bin kişi bir araya gelmişti.
Katılımcıların sayısal azlığına karşın, zırhlı araçlarla ve plastik kelepçelerle donanmış polis meclis binasının etrafını kuşattı ve girişleri sınırladı. Bir göstericiye biber gazı sıkıldı ve ikisi gözaltına alındı. Aralarında inşaat işçilerinin, öğretmenlerin ve emeklilerin temsilcilerinin de bulunduğu işçilerin öfkesi, gösteri sırasında konuşmalar yapan sendika yetkililerinin ve Demokratların kayıtsızlığıyla keskin bir şekilde çelişiyordu.
Wisconsin protestolarını boğmaya alışık sendika bürokrasisinin çıkmaz sokak perspektifini tekrarlayan Teamstearsın (ABD Taşıma İşçileri Sendikası) Başkanı James P. Hoffa, çalışma hakkı yasasına karşı ve Cumhuriyetçilerin yerini Demokratların alması için imza kampanyaları ile seçim inisiyatifleri düzenleme çağrısı yaptı.
UAW Başkanı Bob King, yasaya karşı mücadele için "yüzde 99"un koalisyonunu oluşturma çağrısında bulunan demagojik bir konuşma yaptı. O, "bu, başını Amerikadaki herkesin birlikte daha iyisini yapacağına inanmayan çok zengin sağcıların çektiği ulusal bir saldırıdır"dedi.
King, çözümün, pozitif ayrımcılık, üreme hakları ve çevrecilik gibi çeşitli orta sınıf protesto konuları etrafında "geniş bir ilerici koalisyon" yaratmak olduğunu söyledi: "Biz Michiganı tam yüzde 9 farkla Başkan Obamaya kazandık. Bunu, geniş bir ilerici koalisyon kurmamız sayesinde yaptık."
Cumhuriyetçiler, işçi sınıfının sömürüsünü yoğunlaştırmaya yönelik yasayı kabul ettirmek için -örneğin geçtiğimiz yıl 372.489 dolar kazanan Hoffa gibi- sendika yöneticilerine yönelik derin ve haklı öfkeyi kullandılar.
Sendikaların çökmesi -ki bu onların onlarca yıllık kapitalist sistem ve ekonomik ulusalcılık savunusunun kaçınılmaz ürünüdür, aynı zamanda, işçi sınıfı ile şirket ve mali sektör seçkinleri arasında sınıf mücadelesini bastırmak için uzun süre kullanılmış olan önemli bir tamponu ortadan kaldırmaktadır.
Şirketlerin ve iş dünyasının iki büyük partisinin kapitalist krizin faturasını işçi sınıfına ödetmeye karar vermesiyle birlikte, olağanüstü bir toplumsal muhalefet patlamasına zemin hazırlanıyor. Nasıl ki önceki kuşak işkolu sendikaları kurmak için eski Amerikan İşçi Federasyonuna (AFL) karşı ayaklandıysa, bugün de işçiler işlerini ve yaşam standartlarını savunmak için yeni mücadele örgütleri oluşturmak zorundalar.
Gereksinim duyulan şey, şirket yandaşı sendikalardan ve Demokratik Partiden bağımsız şekilde örgütlenmiş ve kendini tüm işçi sınıfının şirket-mali sektör seçkinlerine karşı ekonomik ve siyasi mücadelesine adamış taban komiteleridir.
İşçi sınıfının en temel demokratik ve sosyal haklarının savunusu, yeni bir siyasi perspektifi ve stratejiyi gerektirmektedir. Bankaların ve büyük şirketlerin mutlak gücünü kırmak ve ekonomik yaşamı kâr değil ama toplumsal gereksinimler temelinde yeniden örgütlemek gerekiyor. İşçiler, bunu yerine getirmek için kendi kitlesel partilerini; ABDdeki ve dünyanın her yerindeki işçilerin birliği ve toplumsal eşitlik için, yani sosyalizm uğruna mücadele eden bir partiyi inşa etmeliler. Sosyalist Eşitlik Partisi bu mücadeleye önderlik ediyor.