World Socialist Web Site (www.wsws.org)

www.wsws.org/tr/2012/dez2012/germ-d22.shtml

Alman sendika patronu ThyssenKrupp’ta personel müdürü oluyor

Dietmar Henning
22 Aralık 2012
İngilizce’den çeviri (17 Aralık 2012)

Sendika bürokratlığından iki milyon avroluk bir gelirle şirket yöneticiliğine. Bu adım, IG Metall sendikasının (IGM) Kuzey Ren Vestfalya’daki (NRW) önderi Oliver Burkhard tarafından önümüzdeki yıl atılacak. O, çokuluslu çelik üreticisi TyhssenKrupp’un personel müdürlüğüne atanıyor.

Şirket, teftiş kurulunun bir toplantısının ardından, 40 yaşındaki sendikacının Ralph Labonde’nin yerini alacağını açıkladı. Bu durumda, onun yıllık geliri yaklaşık 2 milyon avroya ya da ayda 160.000 avrodan fazlaya tırmanacak.

İşçi-işveren ilişkileri müdürü, ya da Almanya’daki işçi-katılımlı şirketlerdeki adıyla personel müdürü, yalnızca sendikanın ve teftiş kurulundaki işyeri konseyi temsilcilerinin onayıyla atanabiliyor. Bu yüzden, Burkhard’ın ThyssenKrupp’taki konumu fiilen IG Metall tarafından belirlenmektedir.

Frankfurt’ta doğmuş olan Burkhard, Wiesbaden’daki Federal İstatistik Bürosu’nda bir yönetici memur eğitimi gördükten sonra, orada altı yıl boyunca bu konumda çalıştı. Burkhard, burada çalıştığı süreçte, aynı zamanda, üniversitede şirket yöneticiliği eğitimi gördü.

Burkhard, 1997’de, bir SPD üyesi olarak, Frankfurt/Main’da IG Metall’in yönetim kurulunda siyasi sekreterlik görevinde bulundu. O, şirketler, teknoloji ve çevre departmanının yanı sıra gümrük politikasından sorumluydu. Burkhard, on yıl önce, IGM’nin Kuzey Ren Vestfalya bölge merkezinde sekreterlik görevini üstlendiği Düsseldorf’a taşındı.

Burkhard, 2005 yılında, yeniden Frankfurt’taki IGM yönetim kurulunda, gümrük politikası müdürlüğü görevindeydi ama iki yıl sonra NRW IG Metall yönetim kuruluna geri dönerek bölge müdürü oldu. IG Metall, Burkhard’ı, kendi itirafıyla, yıllık geliri "yalnızca" 240 bin avro olan IGM’nin federal düzeydeki patronu Bertold Huber’in olası ardılı olarak değerlendiriyordu.

Çok az sayıda yorumcu, IG Metall’den Alman şirketlerinin en büyüklerinden birinin yönetim kuruluna geçişi, bir "taraf değiştirme" olarak betimledi. Ama bu yanlıştır. Burkhard, bütün sendika bürokratları gibi, daha önce de işçilerin değil ama şirketin yanındaydı. Onun taraf değiştirmesi gerekmiyordu.

Sendikalar şirket yönetimleri yararına işleri ortadan kaldırmayı dayatma, ücret kesintilerini ve daha kötü çalışma koşullarını gerçekleştirme görevini uzun süre önce üstlendiler. Geçtiğimiz on yıllar içinde yüz binlerce işin ortadan kaldırıldığı ve çok sayıda tesisin kapatıldığı kömür ve çelik sanayilerindeki durum tam da budur. Ama bu, otomobil sektöründe ve diğer sanayi kollarında da söz konusu.

Dolayısıyla, kömür ve çelik şirketleri sendikalardan alınmış personel müdürleriyle birlikte, daha kârlı olarak çalışmaktadırlar. Özellikle sendikacılar arasında, şirket yönetim kurulu üyeleriyle kapalı kapılar ardında yaptıkları görüşmelerde, şirketlerin çıkarlarını güvence altına almaya yönelik stratejiler geliştirme ve bunları işgücünün muhalefeti karşısında zorla uygulama becerisine sahip olduklarını kanıtlayan son derece nitelikli bireyler bulunuyor. Bu sendika bürokratlarının, Burkhard’ın yapmış olduğu gibi, arada bir şirketler aleyhine yüksek perdeden atıp tutması, onların kuyusunu kazmıyor. Tersine...

Burkhard, şimdi, işleri ortadan kaldırıp dünya çapında 150.000 işçiye ücret kesintileri ve esnek çalışma önlemleri dayatarak, ThyssenKrupp’ta gerçekleşmiş olan ağır zararları (geçen yıl 5 milyar avro zarar etti) giderme görevini üstlenecek.

Burkhard bu iş için tam olarak hangi niteliklere sahip? Almanya Radyosu, "o, saldırgan ve iddialı olarak değerlendiriliyor"iddiasında bulundu. Radyo istasyonu, bu yaklaşımını, Burkhard’ın 2008 yılında çelik sektöründeki toplu sözleşmede üstlendiği sorumluluğa gönderme yaparak destekliyor.

O zaman, ücretler yüzde 5,2 arttırılmıştı. Bununla birlikte, ondan önce, ücretler yıllarca dondurulmuştu. Dahası, 14 aylık dönemin sonunda, gerçek ücret artışı yüzde 4,5’ten daha düşüktü. Çelik şirketleri, çelik üretimindeki işçilik ücretleri toplam üretim maliyetlerinin yalnızca yüzde 9’unu bulduğu için yaşayabildiler. O zamanlar ThyssenKrupp’un yönetim kurulu başkanı olan Karl-Ulrich Köhler, tümüyle akılcı biçimde, sonucun "kabul edilebilir" olduğunu açıklamıştı.

Geçtiğimiz yıllarda Bochum’daki Opel fabrikasında şirket yönetimiyle işçiler arasında yaşanan çatışmalar sırasında, Burkhard, işyeri konseyi ile birlikte, fabrikayı şimdi uygulama aşamasında olan kapanmaya hazırlayacak şekilde, işlerin ortadan kaldırılmasını kabul ettirmişti. O, Nisan 2009’da, Opel işçilerine, IG Metall tarafından aracılık yapılmış olan ücret kesintilerini kabul etmelerini isteyen bir mektup yazdı. Burkhard, Opel işçilerine, bunun "Opel’in geleceğini kurtarmanın ve onun çalışanlarına sürekli iş sağlamanın tek yolu" olduğu tehdinde bulunarak şantaj yaptı.

Her zaman pahalı takım elbiseler içinde görünen Burkhard, hizmetleri karşılığında son derece yüksek bir gelirle ödüllendirilen ilk Alman sendika görevlisi değil.

Personel müdürü olarak Burkhard’ın önceli olan Ralph Labonte, 1979’dan 1987’ye kadar IG Metall’in Duisburg’daki sekreteriydi. O, ardından, 1994’te, Düsseldorf’taki IG Metall yönetim kurulu üzerinden Thyssen’in bir yan kuruluşunda personel müdürü oldu; sonra da 2003’te ThyssenKrupp’un personel şefliğine geldi. 59 yaşındaki Labonte, hastalık nedeniyle, çok yüksek bir emeklilik maaşıyla emekli oluyor.

Kuzey Ren Vestfalya’da IG Metal’in başında Burkhard’ın önceli olan Heinz-Peter Gasse, şimdi Mannesmann’daki Krupp Hütten’de personel müdürü. Gasse’nin önceli Harald Schartau, önce NRW eyaletinde çalışma bakanı, ardından da Osnabrück’teki Georgsmarienhütte çelik fabrikasına personel müdürü oldu.

ThyssenKrupp Steel’deki birleşik fabrika konseyinin uzun süre başkanlığını yapan Thomas Schlenz, şimdi, 2013’ten sonra aynı şirketin personel şefliği görevini üstlenmeye hazırlanıyor. O, ThyssenKrupp Steel’de önceden sahte-radikal bir işyeri temsilcisi olan ve aynı şekilde işyeri konseyi başkanlığı üzerinden personel müdürlüğüne yükselen Dieter Kroll’un yerini alıyor.

Kroll, görevde olduğu sekiz yıl boyunca sekiz haneli rakamlarla ifade edilen bir para kazandı. Şimdi 56 yaşında olan Kroll, dört gözle, uzun bir seyahat hayatını bekliyor. O, "dört gözle bağımsız bir yaşamı bekliyorum"diyor. Almanya’daki işçilerin çoğu, 67 yaşında emekli olacak. Kroll’un kendi servetini edinmek için ihanet ettiği çelik işçilerinin "bağımsız bir yaşam" sürmesi uzak bir olasılık.



Telif Hakkı 1998-2009, Dünya Sosyalist Web Sitesi, Bütün hakları saklıdır