DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Savaş haberleri : Irak
Yazıcıya hazırla
Amerikalı savaş retçisi Kanadada DSWSye konuştu: "Bu işten zengin petrolcüler para kazanıyor"
Lee Parsons
27 Nisan 2005
Ingilizceden çeviri (24 Mart 2005)
Daryl Anderson 2005in başlarında ABD Ordusundan kaçarak Kanadaya geldi. Anderson, Irak savaşı başladığından bu yana siyasi mülteci olmak için Kanadaya başvuran ilk asker olan Jeremy Hinzmanın örneğini izledi.
Başvuruda bulunduğu sırada Andersonun gerekçeleri açıktı.Toronto Suna şunları söyledi: "Masum insanları öldürmek üzere Iraka geri dönmeyeceğim. Başka türlü bir karar vermem mümkün değil. Kendi ülkemde saklanarak yaşamak istediğim bir yaşam tarzı değil."
Anderson, adı kamuoyuna açıklanmamış diğer birkaç kişiyle birlikte, mülteciler kurulunun, bu hafta sonçlanması beklenen Hinzman davasıyla ilgili vereceği kararı bekliyor. Kanada hükümeti, ordudan kaçan askerlerin Kanadaya siyasi mülteci olarak gelmelerinin dayanağının Iraktaki savaşın yasadışılığı olduğuna dair herhangi bir iddianın öne sürülmemesi için daha şimdiden müdahalede bulunmuş durumda. Ne varki, savaşa karşı artan muhalefet ile birlikte ABDli asker kaçaklarının sayısı da artıyor.
Anderson, annesi ve kız kardeşi de dahil olmak üzere ailesinin çoğunun hâlâ yaşamlarını sürdürdükleri, Kentucky, Lexington kökenli bir işçi çocuğu. Orduya fizik terapi uzmanı olma umuduyla, tıp eğitimi görebilmek için katılmış ancak sınavlarda başarılı olamayınca savaşçı güçlere aktarılmış.
Almanyada eğitim gördükten sonra geçen yıl, Kanadaya gelmeden önce yedi ay boyunca kaldığı Iraka gönderilmiş. 22 yaşındaki Anderson, Hinzman davasını duyduğu ve onun örneğini izleme kararını verdiği zaman, dört yıllık görev süresinin yarısını tamamlamış durumdaydı. Anderson o tarihten bu yana kamuoyunun önünde savaşa karşı konuşuyor.
Şubat ayının sonlarında Dünya Sosyalist Web Sitesi Andersonla konuştu:
DSWS: Iraka gideceğini öğrendiğin zaman birliğindekiler oraya gitmek konusunda neler hissediyorlardı?
DA: Oraya konuşlandırıldıkları zaman ne düşündüklerini bilmiyorum. Şunu biliyorum ki, oraya gittiğim zaman ben ülkemi savunacağımı ve bilirsiniz, hani o büyük şeyi yapmayı düşünüyordum. Birliğim oraya vardığında, insanlar orada olmanın doğru olup olmadığı konusunu gerçekten düşünmediler. Tek bildikleri orada olmak istemedikleriydi. Bu gerçekten ifade edebilecekleri tek şeydir.
DSWS: Orada yedi ay süreyle kaldın. Ve ardından Noel nedeniyle mi geri döndün?
DA: O zaman durum öyleydi ... bilirsiniz, ordu denen çarkın içine girersiniz, gerçekten durup ne yaptığınızı ve bütün siyasi durum üzerine düşünemezsiniz. Yani, ben bunu neden yapıyorum? Sana "Bunu yap," derler ve sen de yaparsın. Soru sormazsın.
DSWS: Abu Ghraible ilgili haberleri, orada yapılan işkenceleri, Guantanamoyu, orada yapılan işkenceleri duymuş olmalısın. Bunları nasıl değerlendirdin? İlk duyduğunda bu haberlere inandın mı?
DA: Evet, tamamıyla inandım. Bu genç çocukların üzerinde oluşturulan baskı. Bunları yapmış olan insanları orduya katılmadan önce görmüş olsaydınız, asla bu yaptıklarını yapmazlardı.
DSWS: Neden böyle davrandıklarını nasıl açıklıyorsun?
DA: Çölde bir ülkede bir yıldır ya da daha fazla bir süredir kalıyorsun. Karın ya da kocan seni terk ediyor. Kız arkadaşın seni terk ediyor. Arkadaşlarınla ya da ailenle asla ilişki kuramıyorsun. Arkadaşların ölüyor, sen herhangi bir gün ölebilirsin ve gerçekte bir yaşamın yok. Haftada yedi gün. Hiç boş gün yok ve sen de çılgına dönüyorsun. İnsanlar normal zamanda yapmayacakları şeyleri yapıyorlar.
DSWS: Bunun verilen eğitimle bir ilgisi olduğunu ya da subaylar ya da yöneticiler tarafından verilmiş bir mesajın sonucu olduğunu düşünüyor musun?
DA: Pekala, evet. Sana ne yapmanı söylerlerse sen onu yaparsın. Eğer bir şeyi sorgulamak istersem, eğer üssüm bana yapmamam gereken bir şeyi yaptırıyorsa -bir şeyi sorgulamak ciddi bir durumdur, bu bir seçenek bile değildir.
DSWS: Burada ne olacağını umuyorsun? Avukatın Jeffrey House ve sen mülteci olabilmek için başvuruda bulundun.
DA: Esas mücadele Kanadanın benim kalmama izin vermesini sağlamak ancak bu aynı zamanda ABD hükümetine ve Busha ve Irakta yaptıklarına karşı, askerleri Iraktan çekmeleri ve diğer ülkelere karşı harekete geçmemeleri için verilen bir mücadele. Kampanyanın bütün mantığı bu.
DSWS: Bunu nasıl yürütmeyi umuyorsun? Ne tür bir hareketin bunu yapabileceğini düşünüyorsun?
DA: İnsanları orada olup bitenleri görmeleri için bir araya getirmek -gösteri yürüyüşlerini, protestoları kastediyorum. Daha fazla sayıda insan durumun farkına vardıkça, daha fazla sayıda insan karşı çıktıkça, şansımız daha fazla artacaktır. Dünyayı bir günde değiştiremezsiniz, ancak öylece oturup hiçbir şey yapmayacağınızı da söyleyemezsiniz. En azından bizler bir şeyler yapıyoruz.
DSWS: Kanada hükümetinin Washingtonla durumu yumuşatabilmek için yerlere kadar eğildiğinin farkında mısın?
DA: Bu sadece Bushun Kanada üzerinde kurduğu baskıdan oluyor. Onlara silah savunma programıyla kabadayılık yapmaya çalışıyor sadece... İnsanların bunu istediğini zannetmiyorum. Bütün bunlar hükümeti endişelendiriyor ancak insanların bunu istemediklerini biliyorum.
DSWS: Bu noktada gerçekten ABDye dönmen durumunda derhal hapse atılacaksın değil mi?
DA: Evet, hapse atılacağım ya da tutuklanacağım, yargılanacağım ve birkaç yıllığına hapiste yatacağım.
DSWS: Bununla ilgili olarak ailen neler hissediyor?
DA: Gururlular. Benim burada yaptığım işten gurur duyuyorlar.
DSWS: Birliğindeki diğer askerler neler hissediyorlar sence?
DA: Bilmiyorum, hiçbir fikrim yok. Hepsinin beni sevdiklerini ve hepsinin benimle dost olduklarını biliyorum ancak gerçekten onlarla konuşma şansım yok.
DSWS: Bunu neden yaptığını biliyorlar mı dersin? Bunu korktuğun için yaptığını düşünmezler mi?
DA: Hayır, hayır, çünkü ben çatışma sırasında Cesaret Madalyası aldım. Savaşta dövüştüm. Bir kez bile korkmadım yani. İnatla mevzimi korudum. Yani bunun korkmakla ilgisi yok.
DSWS: Birliğinde hiç sivillerin öldürüldüğü olaylarla ilgili konuşulduğu oldu mu?
DA: Iraktan ayrılmadan önce sana bazı kağıtlar imzalatırlar, orada olup bitenlerle, kullanılan taktiklerle ve bütün bu gibi şeylerle ilgili medyada konuşmayacağını söyleyen bir devlet belgesi. Bu şekilde eğer onu imzalarsan bu konular hakkında konuşamazsın. Siyasi bir toplantıya gidemezsin ve bu konularda konuşamazsın.
DSWS: Fakat sadece kendi aranızda, bir şeyler olduğunda, bununla ilgili olarak konuşur musunuz?
DA: Evet. Çocuklar daha önce bir insanı öldürmemiş olduklarından söz ederler ve bununla nasıl mücadele ettiklerinden söz ederler. Ancak yumruğunu vurup "Hayır" diyemezsin. Düşüncelerini kendine saklamak zorundasındır.
DSWS: Bu noktada Kanadanın ülken haline gelebileceğini düşünüyor musun?
DA: Ah evet, kesinlikle, eğer kalmama izin verirlerse, kalacağım.
DSWS: Geride bıraktığın her şey ne olacak-arkadaşların ve ailen?
DA: Şu anda üç yıldır onlardan uzaktayım-ordu eğitimi, Irak. Eğer mümkün olsa hemen oraya giderdim ama yapamam ve bununla başa çıkmaya alıştım. Orada bir kız kardeşim var. Bir erkek kardeşim var ancak onu on yıldır görmedim, belki de on beş yıldır.
DSWS: Ordudayken insanların kaçtıklarını duymuş muydun?
DA: Hayır, size bu konuda bilgi vermezler. Askerden kaçıp Kanadaya giden insanlar hakkında Noel için geriye dönene kadar hiçbir şey duymamıştım. Bana annem anlattı.
DSWS: Vietnam Savaşında neler olduğunu biliyor musun?
DA: Birazcık, ama tam olarak değil. Okulda sana Vietnam Savaşı sırasında buraya gelen bütün bu insanlarla ilgili bir şey öğretmezler. Bunu "Simpsonlar"da ya da öyle bir şeyde duydum -orada söz edilmişti. Ancak burada asla gerçekten bütün bu Vietnam dönemi insanlarıyla tanışmayı ya da bunun bu derece önemli bir şey olduğunu ummuyordum. [Toronto]Sundaki yazıyı yazan arkadaş gibi, babası Vietnam dönemindenmiş, yani bir tür bağlantısı olan insanlarla derin iz bırakıyor.
DSWS: Mecburi askeriliği yeniden uygulamaya koyacaklarından söz ediyorlar.
DA: Eğer bunu yaparlarsa, duvarına üzerinde George Bushun resmi olan tabaklardan asmış insanlardan bir yığını verdikleri desteği hemen kesecektir. Kimi insanlara, çocukları üniversitede okuyan zengin insanlara sordum.
Annem şöyle dedi, "Sen Bushu destekliyorsun, ancak eğer çocuğunu zorla askere alırsa ne olacak?" "Ya pekala, o zaman biz de Kanadaya gideriz." Ve annem şöyle dedi, "Benim oğlumun oraya gitmesini ve bunun için ölmesini onaylıyorsun ancak bu senin çocuğun için geçerli değil mi? O zaman neden düşünceni bir anda değiştiriyorsun, neden kendi çocuğunun gitmesini beklemek yerine şimdiden bu şekilde düşünmüyorsun?"
Orduda bir arkadaşım vardı, seçimde Busha oy verecekti ve onaFahrenhayt 9/11in videosunu izlettim ve oy pusulasını yırttı.
DSWS: Teröre karşı savaş hakkında ne düşünüyorsun?
DA: Oraya bu kitle imha silahları nedeniyle gidiyorsun. Ancak madem eğer bu bombalara sahiptiler, neden bu kadar yıl boyunca sadece bir binaya uçakla çarpmayı planladılar? Eğer bu bombalara sahip olsalardı bunları çoktan kullanmış olmaları gerekirdi. Bu silahlar var, ancak Irakta değil, başka yerlerde.
Iraktaki esas şey neydi? Biz neden Iraka gitmek zorunda kaldık? Cevabını veremedikleri soru bu. Ancak Bushun kampanyasını destekleyen ve para veren bütün insanlar, hepsi bu işten para kazanan zengin petrolcüler. Devletin parasını harcıyorlar ancak bireysel olarak bundan para kazanıyorlar.
DSWS: Sence Bushun alternatifi nedir?
DA: Daha iyi bir alternatif var mı? Ya da bu Amerikada hükümetin ne kadar kokuşmuş olduğunu mu gösteriyor? Gerçekten daha iyi bir alternatif var mı?
En temelde, işin gerçekten başladığı yerde, küçük gösteriler ve küçük gruplar, Demokrat Parti taraftarı insanlar, bilirsiniz, bunu iyilik adına yapanlar ve dünyayı daha iyi bir yer yapmaya çalışan sadece işçi sınıfından sıradan insanlar. Ancak biliyorsunuz, para sen yukarıya doğru tırmandıkça geliyor, para orada ve her şey gittikçe daha çok parayla ilgili hale geliyor.
Herkes fikirlerini bu temel üzerinde oluşturuyor -kendilerini mali açıdan nasıl etkileyeceğine bakarak. Ancak kendi ahlakını sorguladığın zaman, insan haklarını gündeme getirdiğin zaman, paradan çok uzağa gitmiş oluyorsun. Çünkü onu görmek kolay, bir yerlerde gizli değil.
Bu konu gündeme her getirildiğinde Cumhuriyetçi Parti sadece şunu söyecektir, "Ah, pekala, bu delice şeyler düşünen bir insan" -ve bu onların tek savunması. Ayda bir gazetede şöyle bir haber okuyorum, "Masum aileye ateş açıldı." Çocuklar, anne ve babalar öldürüldü, çocuğun yüzüne kan bulaşmış ve ağlıyor ve asker çocuğu oradan götürüyor. İnsanlar bu haberlere sadece bakıyorlar mı yoksa onları okuyorlar mı? Bu haberler onları, bu akşam yine çalışıyor olacakları için mi ilgilendirmiyor?
Bir şeyler yapman gerekir ve bu benim şu anda yapabileceğimin en iyisi.
DSWS: Bunun seni değiştirdiğini düşünüyor musun?
DA: Evet, eğer yaşamım bu şekle girmemiş olsaydı ben bugün olduğum kişi olmazdım. Muhtemelen evde bilgisayar oyunları oynayan, bir kız arkadaşın evine giden ya da dünyada neler olup bittiği üzerine bir an olsun bile düşünmeyen biri olurdum. Kendi gözlerimle görmem gerekti çünkü ülkeme her zaman inandım, böyle yetiştiriliyorsun, bunu sorgulamak istemezsin. Bu nedenle kendi gözlerimle görmem gerekti.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|