World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz

Yazıcıya hazırla

Meksika-ABD ilişkilerinde kırılma

Eric London
30 Ocak 2017
İngilizce’den çeviri (27 Ocak 2017)

Çarşamba günü, Donald Trump, modern tarihteki ABD-Meksika ilişkilerinde benzersiz bir diplomatik krizi kışkırtacak şekilde, ABD’nin güney sınırı boyunca bir duvar inşa edileceğini duyurdu. Trump duvar inşasının bedelini Meksika’nın ödeyeceği ültimatomunu yineleyince, Meksika Devlet Başkanı Enrique Peña Nieto 31 Ocak için planlanan Beyaz Saray ziyaretini iptal etti.

Peña Nieto’nun dünkü açıklamasının ardından, Trump yönetiminin basın sözcüsü Sean Spicer, ABD hükümetinin duvarı Meksika ürünlerine yüzde 20 vergi uygulayarak finanse edeceğini duyurdu. New York Times, “İki ulus arasındaki, ticareti, güvenliği ve göçü kapsayan konulardaki onlarca yıllık dostça ilişkiler, çöküyor gibi görünüyor.” diye yazdı.

Beyaz Saray’ın sonradan ithalat vergisi uygulanmasına ilişkin nihai kararın henüz verilmemiş olduğunu açıklamasına karşın, bu tür bir önlem olasılığı, her iki ülke için de büyük sonuçlara sahip bir ticaret savaşını başlatma tehdidi yaratmaktadır. Bu hamle, ABD’nin, 1994’te yasalaşmasından beri sıkı ABD-Meksika ticari bağlarının temelini oluşturan Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması’nı (NAFTA) yeniden görüşme tehdidinde bulunduğu sırada geliyor.

Meksika’nın ihracat ürünlerinin yüzde 80’inin gittiği ABD, bu ülkenin en büyük ticaret ortağıdır. Meksika ise, Çin’in ve Kanada’nın ardından, ABD’nin en büyük üçüncü ticaret ortağı. NAFTA altında, Amerikan şirketleri, imalat için Meksikalı ucuz emeğin kullanılmasına bel bağlamış durumdalar. Meksika basını, Spicer’in olası bir ithalat vergisini duyurmasından dakikalar sonra, bunu internetten manşete taşıdı.

Spicer’in açıklaması, ABD hükümetinin iki ülke arasındaki ilişkileri kasten kızıştırmayı amaçlayan bir dizi provokatif hamlesinin son halkasıdır. Trump yönetimi, Meksika’ya, bağımlı bir yarı-sömürge gibi davranıyor ve ticari ilişkilerin devam etmesinin bedeli olarak, aşağılayıcı ve kabul edilemez koşullar dayatma tehdidinde bulunuyor.

Dün Philadelphia’da toplanan Cumhuriyetçilere seslenen Trump, “sınır duvarının derhal inşa edilmesi”ni istedi ve “eğer bu rotada gitmeye karar verirsek, [ABD] bedelini Meksika’nın karşılayacağı duvardan gelir elde edecek.” dedi. Trump, “Meksika ABD’ye adil bir şekilde davranmadığı sürece” Peña Nieto ile görüşmeyeceğini söyledi ve “tam bir facia” olarak adlandırdığı NAFTA’yı yeniden görüşme vaadini yineledi.

Temcilciler Meclisi sözcüsü Paul Ryan ve Senato Çoğunluğu’nun Lideri Mitch McConnell, dün, duvarın inşasında ilerlemeye hazır olduklarını ilan ettiler.

Bu arada, Trump, ABD’de yaşayan milyonlarca Meksika yurttaşının çoğunu ciddi bir tehlike içine sokan diktatörce göçmenlik önlemlerini açıklıyor. Sınır devriyesine 5.000 kişi ekleyen, Göç ve Gümrük Muhafaza memurlarının sayısını üçe katlayan, göçmenlerin yakalanıp gözaltına alınması için yerel polise destek sağlayan ve mahkeme gününü bekleyen yüz binlerce göçmenin hapsedilmesi emrini veren yönetsel talimatlar yayınlayan Trump, kapsamlı bir sınırdışı saldırısının çerçevesini oluşturmuş durumda.

Bu program, göçmenlerin hapsedilmesi için bir toplama kampı sisteminin kurulması anlamına gelmektedir. Trump, bu faşizan teklifleri, “Amerikan işçisi için adalet vakti geldi” iddiasında bulunarak savundu.

Meksika’ya ve ABD’deki göçmen nüfusa yönelik saldırı, Trump’ın “Önce Amerika” programının, ABD emperyalizminin Latin Amerika’daki egemenliğini -son yıllarda bölgedeki ekonomik alanı giderek artan Çin zararına- genişletme yönünde saldırgan bir hamleyi içerdiğine ilişkin bir uyarıdır.

Trump’ın İç Güvenlik Bakanlığı’nın (DHS) başına atadığı John Kelly, ABD’nin Orta-Güney Amerika ve Karayipler’deki askeri eylemini yönetmekten sorumlu ABD Güney Komutanlığı’nın (SOUTHCOM) eski komutanı ve bir Deniz Piyadesi generalidir. Kelly, daha önce, “iç savunma, güneybatı sınırımızın ‘bir metre içinde’ başlamaz; tehditleri ülkemizin kıyılarından uzak tutmak için, tüm yarımküreye yayılır.” demişti.

Kelly, Ocak ayının başındaki [Senato]onay sorgulaması sırasında, bir duvar inşa edilmesini desteklediğini ancak “fiziksel bir bariyerin işe yaramayacağı”nı söylemişti. O, Senato’ya, “Güneybatı sınırının savunusunun 2.500 kilometre güneyde başladığına inanıyorum” demiş ve bu sınırın savunusunun “resmi giriş kapılarında ya da bu ülke ile Meksika arasındaki binlerce millik sınır boyunca bir ayak çizgisi üzerinde hiç bitmeyen bir dizi ‘kale çizgisi’ gibi” sağlanamayacağını belirtmişti. Senato’daki 48 Demokrattan 37’si, geçtiğimiz hafta Kelly’e onay oyu verdi ve o, [sorgulamayı] 11’e karşı 88 oyla kolayca geçti.

Peña Nieto’nun görüşmelerden vazgeçme kararı, Meksika Devlet Başkanı’nın, Meksikalıların “tecavüzcü” ve “suçlu” olduğunu iddia etmesine rağmen Trump’a yaltakçı bir şekilde başvurmasından haftalar sonra geldi. Peña Nieto, bu ayın başında, yaygın şekilde Trump’a yönelik dostça bir jest olarak görülen halkın rağbet etmediği bir adım atarak, Luis Videgaray’ı dışişleri bakanlığına atamıştı. Videgaray, Trump’ın ABD seçimleri sırasında Meksika’ya ziyaretini organize eden kişiydi ve güçlü toplumsal tepki karşısında, Eylül ayında maliye bakanlığı görevinden istifa etmek zorunda kalmıştı.

Peña Nieto, hükümeti nefret edilen Trump’a yapılan çağrılar ve artan hayat pahalılığı nedeniyle yaygın bir halk muhalefetiyle karşı karşıya iken, görüşmeyi iptal etmesi yönünde karşı konulmaz bir baskıya maruz kaldı. Hükümetin 2016 sonunda devlete ait Pemex’i özelleştirme çabalarının bir parçası olarak benzine yüzde 20 zam yapıldığını ilan etmesinin ardından, Meksika genelindeki protestolar Ocak ayı boyunca devam etti. Peña Nieto’nun halk desteği, modern dönemdeki bir Meksika devlet başkanı için en alt düzeyde. O, muhtemelen, Meksika’da Trump’tan sonra en çok nefret edilen ikinci politikacı.

Meksika egemen sınıfı içinde, ABD ile bir ticaret savaşının sonuçlarına ve Trump’ın NAFTA’yı yeniden görüşme çabalarında bir baskı gücü olarak kullandığı ülke içinde artan toplumsal muhalefet beklentisine ilişkin kayda değer bir tedirginlik söz konusu. Meksika Pesosu, dün, dolar karşısında yüzde 1,1 düştü ve Trump’ın seçilmesinden bu yana yüzde 14 değer kaybetti. Ford, GM ve Fiat Chrysler, ABD’deki Trump yönetimden kapsamlı şirket kazanımları beklentisiyle, Meksika’daki yatırımlarını geri çekeceklerini duyurdular. Tüketici fiyatları benzin maliyetiyle birlikte zaten artıyor ve eğer Meksika hükümeti ABD’den yapılan ithalata karşı misilleme önlemleri almazsa, muhtemelen daha da artacak.

Aşırı Amerikan milliyetçiliği/ulusalcılığı politikası ABD’deki işçi sınıfı için de yıkıcı olacak. Bütçe ve Politika Öncelikleri Merkezi’nden Jared Bernstein, Bloomberg’e, “Duvarın parasını Meksikalılar ödemeyecek. Duvarın bedelini, Walmart ve Target gibi ithalat yapan, onu aptalca, savurgan bir düşünceyi desteklemek üzere azalan oranlı bir vergi haline getiren yerlerden alışveriş yapan Amerikalı tüketiciler ödeyecek.” dedi. Trump’ın Meksika’ya karşı provokatif hamleleri, kendilerini her iki ülkedeki işçiler zararına zenginleştirecek olan Amerikan şirketlerinin ülkeyi dizginsizce sömürmesinin önünü açmayı amaçlıyor.

Meksika’daki ve ABD’deki işçiler, üretim süreci, aile bağları ve ABD’nin dört bir yanındaki büyük Meksikalı işçi varlığı üzerinden, organik olarak birbirlerine bağlılar. Trump’ın zehirli göçmen karşıtı havayı yükseltme çabaları, yalnızca Meksikalı işçileri hedeflemekle kalmamakta, ABD’deki her ırktan ve ulustan işçilerin ücretlerine, yaşam standartlarına ve sosyal haklarına yönelik daha ileri saldırılara da zemin hazırlamaktadır. Buna, yalnızca, Meksikalı ve Amerikalı işçilerin ortak bir sosyalist ve enternasyonalist program temelinde birliğiyle karşı konulabilir.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır