www.wsws.org/tr/2017/jan2017/mexi-j09.shtml
Meksika hükümetinin benzin sübvansiyonunu iptal etme kararına karşı son günlerde düzenlenen protestolarda çıkan çatışmalarda dört kişi ölür, onlarca kişi yaralanır ve 1.000’den fazla kişi gözaltına alınırken, hükümet, Perşembe günü, kararında ısrarlı olduğunu açıkladı.
Gasolinazo olarak bilinen sübvansiyonun kaldırılması, gelecek yıl benzin fiyatlarında yüzde 20’lik bir artışa yol açacak. Meksika, başlıca petrol üreticisi ülkelerden biri olmasına rağmen, işlenmiş petrolünün yarısından fazlasını ithal ediyor ve yerel tüketiciler, galon başında 4 doların biraz altında bir bedel ödüyorlar ki bu ABD’dekinden daha fazla. Benzin fiyatındaki artış, yoksul işçi sınıfını ve köylülüğü daha da zor bir duruma sokacak şekilde, tortilla gibi temel tüketim mallarının maliyetini şimdiden arttırmış durumda.
İçişleri Bakanı Jose Antonio Meade, dün Radio Formula ile röportajında, “Geri adım yok” dedi. Bir etkinlikte konuşan Devlet Başkanı Enrique Pena Nieto ise “Protesto ve yağmalama, gerçekte bir değişiklik getirmeyecek” dedi.
Pena, Perşembe akşamı yayınlanan resmi bir videoda, “düşük fiyatları yapay olarak sürdürmek, kaynakları en yoksul Meksikalılardan alıp zenginlere vermek anlamına gelir.” biçiminde saçma bir iddiada bulundu. O, hükümet benzin sübvansiyonunun kaldırılmasına karar vermemiş olsaydı, eğitime ve diğer sosyal programlarına ayrılan fonlarda kesinti yapacaktı.” dedi.
Onun Meksika halkına yönelik meydan okuması (“Ne yapardınız?”), sosyal medyada yaygın biçimde eleştirildi.
Perşembe günü, Hidalgo eyaletindeki Ixmiquilpan kentinde, birkaç bin kişinin katıldığı bir gösteri sırasında polis ile çıkan çatışmalarda iki protestocu öldürülmüştü. O gece, kuzeydeki Nueva Leon eyaletindeki sanayi kenti Monterrey’de şimdiye kadar düzenlenmiş en büyük protestolardan birinde, 20.000 kişi yürüdü. Pazartesi öğlen saatlerinde Mexico City’de planlanan gösteri, protesto hareketinin gücü bakımından önemli bir test işlevi görecek.
Mexico City’ye giden otoyollara barikatlar kuruldu ve ulaşım işçilerinin grevi, Quintana Roo’da bulunan San Juan Del Rio kentini kapsayacak şekilde yayıldı. Bu greve, Monterrey’deki yaklaşık 3.000 kamyon sürücüsü de katıldı.
Gösteriler, protestocuların ABD Nogales’i geçen demiryolunu bloke ettikleri Meksika’nın kuzey sınırı boyunca devam etti. Guetemala sınırı yakınlarında da protestolar meydana geldi.
Gösteriler, genel olarak, kısmen Üç Kral Bayramı nedeniyle, Perşembe günü daha sınırlı gibi görünüyordu.
9.000 polisin Mexico City’deki ticaret merkezlerini tutması ve yağmanın yaygın olduğu Mexico eyaletine 18.000 polisin konuşlandırılması ile birlikte, polis varlığında son günlerde önemli bir artış görüldü. Ayrıca, Veracruz’a da federal polis güçleri sevk edildi.
Perşembe öğle saatlerinden itibaren, Veracruz’da 300, Chiapas’ta 139, Mexico eyaletinde 537, Nuevo Leon’da 182, Mexico City’de 106 ve başka yerlerde de onlarca kişi gözaltına alındı. Chiapas’ta, tutuklananların yakınları, bir hapishaneyi koruyan denizci askerlerle çatıştılar ve polis tarafından darp edilenlere tıbbi yardım talep ettiler.
Şimdiye kadar Amerikalı işçiler arasında sempati doğuracağı korkusuyla büyük ölçüde medya karartması uygulanan Gasolinazo protestoları, ABD egemen sınıfının dikkatini çekmeye başlamış durumda. İstihbarat bağlantılı Stratfor web sitesi, gösterilerin kendiliğinden olduğunu, “büyük ölçüde bölgesel kaldığı”nı ve “henüz eşgüdümlü ulusal bir hareket biçiminde birleşmediği”ni yazdı. Stratfor, taksi, kamyon ve otobüs sürücülerinin, “çeşitli eyaletlerde, gösterilere güç sağlayacak” grevler çağrısında bulunduğunu belirtti.
Stratfor, “Şiddet içeren gösterilerin kontrolden çıkması ve başka protestoları tetiklemesi yönünde bir risk söz konusu. Yağmacılar benzin kamyonlarını kaçırmaya çalıştığı için, tedarik kesintileri de yaşanabilir” uyarısında bulundu.
Amerikan ve Meksika egemen sınıflarının “tedarik kesintileri” korkusu, Meksikalı ve Amerikalı işçileri birleştirmenin stratejik gerekliliğini vurgulamaktadır. Meksika egemen sınıfının, Ulusal Yenilenme Hareketi’nin (Morena) önderi ve Mexico City’nin eski belediye başkanı Andres Manuel Lopez Obrador’un önderlik ettiği, giderek öne çıkan bir kesimi, protesto hareketini, milliyetçilik/ulusalcılık ve sınıf işbirliği zehirleriyle baltalamaya çalışıyor.
Obrador, dün, “tüm Meksikalıların büyük ulusal dönüşüm görevinde bir araya gelmesi” çağrısı yaptığı yeni bir Youtube mesajı yayınladı. Bu mesaja göre, “Meksika’nın yeniden doğuşu”, yalnızca, kendisinin 2018 seçimlerinde başkan seçilmesiyle gerçekleşecekti.
Sınıfsal bölünmeyle değil ama “uzlaşma” yoluyla sağlanacak “yeni bir ulusal proje” çağrısı yapan Obrador, “2018’de değişim için fırsat olacak.” dedi.
Morena yörüngesindeki Meksikalı sahte sol gruplar, “sol” bir söylemle ona arka çıkıyorlar. Pablocu Sosyalist İşçi Hareketi (MTS), Obrador’un grevleri ve protestoları sınırlama girişimlerini eleştirse de, “ulusal egemenliği savunma” ve “ülkenin Trump hükümetine bağımlılığına son verme” çağrısı yaptığı bir açıklama yayınladı. Açıklama, çeşitli sendikalara ve öğrenci gruplarına, “ülkemizdeki mevcut durum”a çözüm bulacak “bir ulusal mücadele planı tartışmak üzere” bir araya gelme çağrısı yapıyor.
Meksika toplumuna egemen olan yoksulluğa ve eşitsizliğe ulusalcı bir perspektif temelinde çözüm bulmak imkansızdır.
Meksika’nın bugün Amerikan bankalarına ve şirketlerine 1910-1920 Meksika Devrimi öncesindeki yıllardan çok daha fazla boyun eğmesi, basit bir şekilde onun önderlerinin korkaklığından ötürü değildir. Hem şirket yanlısı hem de independista (bağımsızlıkçı) olan Stalinistler ile sendikalar, işçi sınıfını milliyetçi/ulusalcı demagojiyle silahsızlandırarak ve işçileri, burjuvazinin “ilerici” kesimini destekleme adına Meksika devletine tabi kılarak, mevcut toplumsal felaketin önünü açmıştır.
Bu ulusalcı program, teknolojinin ve ulaşımın Meksika ve ABD ekonomilerini her zamankinden daha sıkı bir şekilde birbirine bağladığı günümüzdeki koşullar altında, haydi haydi iflas etmiştir.
ABD Kongre Araştırma Servisi’nin Kasım 2016’daki bir raporunda şunlar yazıyor: “Ticaretin genişlemesi, dikey tedarik ilişkilerinin oluşumuna neden oldu… Amerika Birleşik Devletleri’nde üretilen ve Meksika’ya ihraç edilen ara girdilerin akışı ve nihai ürünlerin geri dönüşü, bir üretim alanı olarak ABD-Meksika sınırı bölgesinin önemini büyük ölçüde arttırdı. Otomotiv, elektronik, elektrikli aletler ve makine dahil ABD imalat sanayisinin tamamı, Meksikalı üreticilerin yardımına dayanıyor.”
Üretim süreçlerinde nesnel olarak birleşmiş, giderek artan oranda aynı ulusötesi sömürücüler ile karşı karşıya olan ve sınırın her iki tarafında da sağcı oligarşik hükümetlerle yüzleşen Meksikalı ve Amerikalı işçilerin yazgısı, ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlıdır. Sınırın her iki tarafındaki işçiler, bölünme tohumları ekme yönündeki tüm girişimleri kesin bir şekilde reddetmeli ve bunun yerine, ABD emperyalizmine ve Meksika kapitalist sınıfına karşı ortak bir mücadelede birleşmelidirler. Bu mücadelenin bayrağı, Kuzey ve Güney Amerika Birleşik Sosyalist Devleti uğruna mücadeledir.