DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz
Yazıcıya hazırla
Almanya ve Polonya uzlaşma arıyor
Clara Weiss
19 Şubat 2017
İngilizceden çeviri (10 Şubat 2017)
Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Varşova ziyareti, karşılıklı ilişkilerin -Polonya’daki PiS hükümeti altında keskin biçimde kötüleşmesinin ardından- her iki taraf tarafından da iyileştirilmesi çabalarına tanık oldu. Almanya ve Polonya burjuvazileri, Avrupa Birliği’nin (AB) parçalanması tehdidine ve politikaları her iki ülkenin dış siyasi yönelimlerini tartışmaya açan Donald Trump’ın ABD başkanlığına karşılık veriyorlardı.
Merkel, PiS lideri ve Polonya’daki en etkili politikacı olan Jarosław Kaczyński ile en önemli görüşmesini yapmadan önce, Polonya Devlet Başkanı Andrzej Duda ve Başbakan Beata Szydło ile konuştu. Merkel, bu görüşmelerin ardından, liberal muhalefetin temsilcileriyle bir araya geldi.
PiS hükümeti, geçtiğimiz 14 ay içinde, güçler ayrılığını büyük ölçüde kaldırmış ve hızla otoriter bir rejim kurmuş durumda. Polonya hükümeti, Rusya’ya karşı askeri yığınağında ABD ile yakın bir ittifak kurma ve Doğu Avrupa’da hem Rusya’ya hem de Almanya’ya karşı sağcı bir ittifak yaratma peşinde koştu.
Alman medyası ve siyasi partileri, özellikle bu dış politika yöneliminin bir sonucu olarak, geçtiğimiz yılın başında, demokratik hakları savunma kılıfı altında Polonya’ya sert bir şekilde saldırmıştı. Değişen jeopolitik koşullar karşısında medyanın “demokrasi” söylemlerini terk etmesi ve yakın faydacı ilişkiler kurma ihtiyacını vurgulaması ile birlikte, söz konusu ikiyüzlülüğün kapsamı artık açık hale gelmiş durumda.
Merkel’in Polonya hükümetine yönelik eleştirisi de, inanılmaz derecede sınırlıydı. O, bu sorunlara, yalnızca, PiS’in içinden çıktığı Dayanışma hareketinden söz ederek değindi ve “Biz, o tarihten beri, çoğulcu toplumların ne kadar önemli olduğunu, bağımsız bir yargının ve medyanın ne kadar önemli olduğunu biliyoruz, çünkü o zamanlar bunların hiçbiri yoktu.” dedi.
Geçtiğimiz yıl Brüksel’in ya da Berlin’in Polonya iç politikasına her türlü müdahalesini yasaklamış olan Başbakan Beata Szydło, ilk kez bu örtülü azara yanıt bile vermedi.
Merkel, Berlin’in, önceki birçok tartışmalı konuda ödün vermeye hazır olduğunu belirtti. O, özellikle, Alman hükümetinin Kuzey Akım doğalgaz boru hattının genişletilmesine yönelik önceki tavrını değiştirdi. Boru hattının Rus doğalgazını Almanya’ya doğrudan taşıması bekleniyor ve Polonya buna şiddetle karşı çıkıyordu. Alman hükümeti, bugüne kadar, iki Alman şirketinin de dahil olduğu boru hattının sadece “özel iş meselesi” olduğu görüşünü savunuyordu. Ama Merkel, şimdi, konunun ikili çalışma grubunda ele alınması gerektiğini ilan etti.
Bu adım, PiS ile yakın işbirliği içinde olan Macaristan’daki Viktor Orban hükümetinin, kısa süre önce, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir görüşmenin ardından boru hattı projesine desteğini ilan ettiği göz önünde bulundurulduğunda, daha da önem kazanmaktadır. Açıklama, Polonya basınında kayda değer bir öfkeye yol açmış ve Polonya’nın Avrupa içinde artan yalıtılmışlık duygusunu güçlendirmişti.
Die Zeit, ikili görüşmeyi kuru bir şekilde özetledi: “Szydło çoğunlukla onaylayarak başını sallar ve hiç bir noktada karşı çıkmazken, Başbakan [Merkel] pek çok işbirliği alanına işaret etti.” Özellikle Rusya’ya yönelik yaptırımların sürmesi konusunda her iki politikacı da hemfikirdi.
Die Zeit, diğer birçok Alman gazetesi gibi, başbakanın Varşova’daki çizgisini memnuniyetle karşıladı ve Polonya ile daha faydacı ilişkiler sürdürmenin artık olası olduğu tahmininde bulundu.
Süddeutsche Zeitung ise, Kaczyński ile görüşmeyi “sessiz bir kriz toplantısı” olarak betimledi. [Gazeteye göre] ön planda AB’nin krizi vardı. Bununla ilgili somut detaylar henüz açıklanmadı. Polonya hükümet çevreleri, Kaczyński’nin Merkel’e, AB’ye ilişkin reform düşüncelerinin yanı sıra, sıkı bir askeri ittifak ve nükleer silahlanma yönünde planlar sunmak istediğini belirttiler.
Hem muhafazakar hem de liberal Polonya basının ziyarete ilişkin değerlendirmesi ise büyük bir çoğunlukla olumluydu. En azından şu anda, tırmanan bir Avrupa krizi ve ABD dış politikası konusundaki aşırı belirsizlik koşullarında, Almanya ile uzlaşma ihtiyacı üzerine geniş bir mutabakat söz konusu.
Liberal Gazeta Wyborcza gazetesi, Kaczyński ile Merkel arasındaki dostça görüşmeleri memnuniyetle karşıladı. Liberal muhalefet, PiS yönetimi altında Almanya ile ilişkilerin kötüleşmesini başından beri sert şekilde eleştiriyor ve Berlin’e daha güçlü bir yönelim için bastırıyordu.
Liberal muhalefet ile hükümet arasındaki siyasi çatışmada başı çeken gazete, görüşme üzerine yorumunda, “Hayır, bu, Jarosław Kaczyński’nin ve hükümetinin saldıracağı bir konu değil. Çünkü Polonya’nın bu son derece belirsiz dünyada (Almanya Başbakanı Angela Merkel gibi) değerli dostlarını ve ortaklarını kaybetmemesi herkesin çıkarına.” diye yazdı. Mevcut durumda, Almanya, “AB’deki ve Avrupa’daki istikrarın tek garantisi” idi ve “Angela Merkel’e çelmek takmak toplumumuzu ilerletmeyecek”ti.
Almanya, açık ara farkla Polonya’nın en önemli ticaret ortağı konumunda. Ama her iki tarafın da ilişkileri geliştirme girişimleri, esas olarak, değişen uluslararası jeopolitik durumdan kaynaklanıyor.
Washington, Donald Trump’ın başkan olmasıyla birlikte, artık açıkça NATO’yu sorguluyor; Çin, Meksika ve Almanya ile ticaret savaşları tehdidinde bulunuyor ve AB içindeki Alman üstünlüğüne saldırıyor. Alman burjuvazisi, buna, kendisini ABD’ye karşı bir dünya gücü olarak ileri sürmek üzere bir askeri güçlenmeyle tepki veriyor. Bunda, AB’nin sağlamlaştırılması ve Almanya’nın onun içindeki egemenliği merkezi önem taşıyor. Bu bağlamda, Polonya, önemli bir rol oynuyor.
Polonya’da, Trump’ın başkanlığı ve Varşova’nın 1989’dan beri faaliyet gösterdiği çerçevedeki uluslararası ilişkilerin bozulması, aşırı bir tedirginliğe ve hatta paniğe neden olmuş durumda. Washington ile Moskova arasında AB ve özellikle Doğu Avrupa zararına bir uzlaşmadan, yalnızca PiS değil, aynı zamanda liberal muhalefet de korkuyor.
Etkili muhafazakar gazete Rzeczpospolita, Ocak ayında, Trump’ın seçilmesinin Polonya’yı “trajik bir karar” ile karşı karşıya getirdiğini yazmıştı. Polonya ya Almanya’ya ve Avrupa’ya ya da geleneksel müttefiki ABD’ye yönelmeliydi. Gazete, Moskova ile ABD arasında bir ittifak tehdidi göz önünde bulundurulduğunda, Almanya’nın daha önemli ve güvenilir ortak olacağı iddiasında bulunmuştu.
Polonya burjuvazisi, aynı zamanda, en yakın müttefiklerinden biri olan Britanya’nın AB’den çıkması nedeniyle, kendisini gitgide daha yalıtılmış görüyor. Fransa’daki seçimler de kaygıyla izleniyor. Gazeta Wyborcza, Merkel’in ziyaretine ilişkin yorumunda, Kremlin tarafından desteklenen Marine Le Pen önderliğindeki aşırı sağcı Ulusal Cephe’nin seçim zaferine yönelik uyarıda bulundu.
Hem Almanya’daki hem de Polonya’daki yorumlar, Berlin’in ve Varşova’nın, AB’nin jeopolitik ve ekonomik nedenlerle korunmasında çıkarı olduğunu belirtiyordu.
Bu koşullar altında, Polonya burjuvazisinin tüm hizipleri, Sosyal Demokrat Martin Schulz’un zaferindense başbakan olarak yeni bir Merkel dönemini tercih edecektir. 2015-2016 kışında, Almanya-Polonya ilişkileri hızla kötüleşirken, Schulz, en saldırgan biçimde konuşanlar arasındaydı.
Polonya burjuvazisi, ayrıca, SPD önderliğinde bir hükümetin –tıpkı Gerhard Schröder’inki gibi– Moskova’ya daha fazla yöneleceğinden kaygı duyuyor. Schulz’un Trump’a Merkel’den daha doğrudan bir şekilde meydan okuması, Polonya burjuvazisi için daha az rahatsızlık verici değildi.
Jarosław Kaczyński, Merkel’in ziyaretinden kısa süre önce Frankfurter Allgemeine Zeitung’da yayınlanan röportajında, açık bir şekilde, Merkel’in başbakan olarak devam etmesini arzuladığını belirtiyordu. Martin Schulz’a ilişkin neyin “çok kötü” olduğu sorulduğunda, Kaczyński, “Öncelikle, onun Rusya’ya yönelik duruşu.” yanıtını verdi. İkincisi, o, Merkel’in aksine, “[oldukça] Polonya karşıtı” görüşler “ifade etmişti” ve “kontrolsüz olmakla, saldırılarla, yaygarayla ünlü” idi.
PiS lideri, Almanya’nın AB’deki baskın rolüne ilişkin uzun süreli eleştirisini yineledi ve bu konuda ABD Başkanı Donald Trump’ın açıklamasıyla aynı görüşü paylaştı.
Kaczyński, Rusya’ya karşı yaptırımların desteklenmesinde ve Doğu Avrupa’ya Alman askeri birliklerinin yerleştirilmesinde, bir Almanya-Polonya yakınlaşması için anlaşma noktaları gördü. O, AB’nin geleceği konusundaki farklılıkların önemini azaltmaya çalıştı. Kaczyński, Varşova’nın şu anda, “iki vitesli bir Avrupa” düşüncesini “ciddiye almadığı”nı söyledi.
Kaczyński, iki dünya savaşında da Polonya’yı işgal etmiş olan Almanya ile herhangi bir ittifakın yeniden silahlanmaya dayanacağını fazlasıyla açık hale getirdi. O, Avrupa’nın, kıtanın gerektiğinde ABD’den bağımsız bir şekilde Rusya ile savaşmaya hazırlanabilmesi için, nükleer bir süper güç haline getirilmesi çağrısında bulundu: “Tek bir nükleer güç Rusya ile baş edebilmelidir. Biz bundan çok uzağız. Ama ciddi bir şeyler söz konusu olsa, ben ondan yana olurum. Avrupa o zaman bir süper güç haline gelir. Bunu memnuniyetle karşılarım.”
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|