www.wsws.org/tr/2016/sep2016/pers-s21.shtml
Sosyalist Eşitlik Partisi (SEP) ve Toplumsal Eşitlik İçin Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler (IYSSE), 5 Kasım günü, Michigan Detroit’teki Wayne Eyalet Üniversitesi’nde “Kapitalizme ve Savaşa Karşı Sosyalizm” başlıklı bir konferans düzenleyecek. Bu konferansın amacı, işçileri ve gençleri ülke genelinde ve uluslararası ölçekte, ABD’nin ve dünya emperyalizminin nükleer bir Üçüncü Dünya Savaşı’na dönüşme tehdidi oluşturan savaş politikalarına karşı siyasi olarak harekete geçirmektir.
Potansiyel olarak yıkıcı sonuçlara sahip kararların bütünüyle halkın bilgisi dışında alınıyor olması ve halkın bilinç düzeyini fazlasıyla aşan düzeydeki savaş hazırlıkları, uluslararası işçi sınıfının karşı karşıya olduğu en büyük tehlikedir. Bu, yalnızca, kapitalist seçkinlerin komplolarını kolaylaştırmaktadır.
İnsanlık, yaklaşık yüz yıl önce, bakanların, hükümdarların ve iş dünyası önderlerinin askeri zafer amacıyla her şeyi riske atma yönündeki komplocu kararları sonucunda Birinci Dünya Savaşı’na sürüklenmişti. Birinci Dünya Savaşı’nın 1918’de sona ermesini, sadece yirmi bir yıl sonra, faşizmin dehşetleri ve Musevi Soykırımı ile birlikte İkinci Dünya Savaşı’nın patlaması izledi. Bu iki dünya felaketi, 100 milyon insanın yaşamına mal olmuş ve yeryüzünün büyük bölümünü yıkıma uğratmıştı.
Bugün, dünya savaşı tehlikesi, 1939 yazındaki herhangi bir andan daha büyüktür. Washington’da, Berlin’de, Londra’da ve diğer dünya başkentlerinde, politikacılar ve generaller, aktif bir şekilde, nükleer silahlarla sürdürülecek bir savaş dahil, “düşünülemez” olanı düşünüyorlar.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından yirmi beş, “terörle mücadele”nin başlamasından ise on beş yıl sonra, Amerika Birleşik Devletleri’nin Ortadoğu’da ve Orta Asya’da başlatmış olduğu bitmek bilmez çatışmalar, Amerikan emperyalizminin büyük rakipleriyle, özellikle de nükleer silah sahibi Rusya ve Çin ile küresel bir çatışmaya doğru ilerliyor.
Bu koşullarda, 5 Kasım’daki Kapitalizme ve Savaşa Karşı Sosyalizm Konferansı, son derece önemli bir siyasi etkinliktir. Etkinlik, her ikisi de Amerikan emperyalizminin çıkarlarının savunucusu olan iki büyük kapitalist partinin adaylarının (Hillary Clinton ve Donald Trump) yarıştığı ulusal seçimlerin birkaç gün öncesinde gerçekleşecek.
Başkanlık seçimini bu adaylardan hangisi kazanırsa kazansın, sonraki aylarda askeri operasyonlarda çarpıcı bir tırmanma yaşanacaktır. Ama savaş sorunu, seçim kampanyasından neredeyse tamamen dışlanmış durumda. Trump ve Clinton, medyanın suç ortaklığıyla, askeri operasyon planları hakkında olabildiğince az şey söylüyor.
Sosyalist Eşitlik Partisi ile Toplumsal Eşitlik İçin Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler’in Detroit’teki 5 Kasım konferansı, dünya savaşı tehlikesinin ve yayılan çatışmaya ilişkin mevcut gerçekliğin tartışılacağı ve bunlara karşı çıkılacağı tek toplantıdır. Toplantı, 18 Şubat tarihli açıklamasında savaş karşıtı bir hareket için gerekli siyasi temeli ayrıntılı biçimde açıklamış olan Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin programı temelinde örgütleniyor:
1) Savaşa karşı mücadele, nüfusun bütün ilerici unsurlarını kendi arkasında birleştiren, toplumdaki büyük devrimci güç işçi sınıfı üzerinde yükselmelidir.
Savaşa yol açan kriz, aynı zamanda, eşitsizliğe, yoksulluğa ve ücretlere, işlere, sağlık hizmetlerine, eğitime ve işçi sınıfının tüm sosyal haklarına yönelik saldırılara karşı artan mücadeleler biçiminde, savaşın sona erdirilmesi için de temel oluşturmaktadır.
Bizzat savaşın maliyeti, halkın ezici çoğunluğunun yaşam koşullarındaki kötüleşmede önemli bir etkendir. Brown Üniversitesi’nin geçtiğimiz hafta yayınladığı bir rapor, 2001’den beri Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da ve Suriye’de sürdürülen savaşların maliyetinin, Pentagon’un asıl bütçesine harcanan 6,8 trilyon dolar hariç, yaklaşık 5 trilyon dolar olduğunu hesaplıyordu. Bu, toplamda, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki her bir erkek, kadın ve çocuk için 37.000 dolara denktir.
Okullar fonsuz, sosyal altyapı ileri bir çürüme durumunda ve sağlık hizmetleri, emeklilik maaşları ve herkese uygun bir ücret için hiç para olmadığı yönünde bitmeyen iddialar söz konusu. Bununla birlikte, Obama yönetiminin başlattığı nükleer silahların “modernleştirilmesi” programına 1 trilyon dolar ayrılması dahil, ordunun finanse edilmesine sınırsız kaynaklar sağlanıyor.
2) Mali sermayenin diktatörlüğüne ve savaşın temel nedeni olan ekonomik sisteme son verme uğruna mücadele etmeksizin savaşa karşı ciddi bir mücadele söz konusu olamayacağı için, savaşa karşı mücadele kapitalizm karşıtı ve sosyalist olmak zorundadır
Emperyalizm, dünya kapitalist sisteminin gelişmesinden ve çelişkilerinden doğar. Dünya kapitalizmin sistemsel krizi, ulusal hükümetleri kontrol eden rakip şirket çıkarları en önemli pazarları ve hammadde kaynaklarını ele geçirerek rakiplerini krizin yükünü sırtlanmaya zorlamayı amaçladığı için, savaş yönelimini körüklemektedir. Egemen sınıfın, dünya ekonomisi ile ulus-devlet arasındaki kapitalist sisteme içkin olan çelişkiye yanıtı, emperyalist savaş ve yağmadır.
Savaşmak için komplo kuran egemen sınıf ile sahtekarlık ve spekülasyon yoluyla devasa bir servet biriktiren mali oligarşi aynıdır. Obama yönetimi, 2008 çöküşünün ardından, bankalara, kurtarmalar ve “parasal genişleme” biçiminde trilyonlarca dolar akıttı. Yeni spekülatif balonlar, dünya ekonomisini çok daha büyük bir çöküşe götürecek şekilde, her an sönme işareti veriyor.
3) Savaşa karşı mücadele, kapitalist sınıfın bütün siyasi partilerinden ve örgütlerinden bütünüyle ve tartışmasız biçimde bağımsız ve onlara düşman olmalıdır
2016 ABD seçimleri, bütün kapitalist partilerden tamamen kopmaksızın savaşa karşı mücadele vermenin olanaksız olduğunu göstermektedir.
Trump’ın “Amerika Kalesi” programı, zehirli milliyetçiliği ve göçmen karşıtı şovenizmi, ordunun boyutunda büyük bir artış ve askeri harcamalara yönelik tüm kısıtlamaların kaldırılması talebiyle birleştiriyor. Bu arada, Hillary Clinton’ın Demokratik Parti kampanyası, Trump’ı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in -Amerikan emperyalizminin stratejik çıkarlarına yeterince bağlı olmayan- ajanı diye sağdan eleştiriyor. Clinton, Trump karşıtı duyarlılığı, seçimler biter bitmez Rusya’ya karşı saldırganlık yönünde sahte bir yetkiye dönüştürme peşinde koşuyor.
Demokratik Parti’nin ön seçimlerinde, milyonlarca işçi ve genç, “milyarder sınıf”a yönelik söylemsel suçlamalarından dolayı Bernie Sanders’ın kampanyasını destekledi. Fakat Sanders’ın “sosyalizm” sahtekarlığının en açık kanıtı, Obama yönetiminin savaş politikalarına verdiği destekti. Sanders, artık, sağcı ve militarist kampanyasını “siyasi devrim”in devamı olarak alkışlayarak, Clinton’ı destekliyor.
Demokratik Parti’nin yörüngesinde dolanan orta sınıf örgütlere gelince; onlar, Bush yönetiminin savaş politikalarını eleştirmekten, Ortadoğu’daki ve Rusya ile Çin’e karşı emperyalist müdahalelere tam destek vermeye ulaşmış durumdalar. Onlar, “insan hakları” bayrağı altında en iğrenç suçlara destek vermeye hazırlar.
4) Savaşa karşı mücadele, her şeyden önce uluslararası olmalı; işçi sınıfının muazzam gücünü emperyalizme karşı birleşik küresel bir mücadelede harekete geçirmelidir
Dünya savaşı tehlikesi, dünya kapitalist sisteminin çelişkilerinden kaynaklanmaktadır. Yeni bir küresel çatışma, yalnızca, küresel işçi sınıfının harekete geçmesi yoluyla engellenebilir. Yeryüzünün, yeni bir dünya savaşından etkilenmeyecek hiçbir parçası bulunmuyor. İşçi sınıfının hiçbir kesiminin de kapitalist seçkinlerin savaş planlarında bir çıkarı yoktur.
ABD emperyalist entrikanın kumanda odası olmakla birlikte, yalnız değildir. 20. yüzyılın iki dünya savaşında da ABD ile savaşmış olan Almanya, “tek kutuplu dünya”nın sonunu ilan eden politikacıları ve medya karakterleriyle, emperyalist emellerini yeniden canlandırıyor. II. Dünya Savaşı sonrasında silahlanması üzerine konan anayasal kısıtlamaları kaldırmak isteyen Japonya, yeniden askerileşiyor. Britanya’daki, Fransa’daki, Kanada’daki ve Avustralya’daki egemen sınıfların tamamı, küresel bir çatışmada çıkarlarını nasıl en iyi şekilde savunabileceklerini hesaplıyorlar.
Kapitalist krizden çıkmak için iki yol mümkün: ya emperyalist savaş, diktatörlük ve barbarlık yolu ya da sosyalist devrim yolu. Dünya savaşı tehlikesi gelecekteki bir tehdit değil; güncel bir gerçekliktir. Daha şimdiden, Ortadoğu’daki ve Orta Asya’daki emperyalist savaşlar eliyle bir milyonu aşkın insan öldürülmüş ve tüm toplumlar mahvedilmiştir. Bir üçüncü dünya savaşında, milyonlar, hatta milyarlarca yaşam kurban edilecektir.
Uluslararası, sosyalist bir siyasi önderliğin inşa edilmesi gerekiyor ve kaybedecek zaman yok. Sosyalist Eşitlik Partisi ve Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi, bu önderliği inşa ediyor. Bizler, tüm okurlarımızı, bu mücadeleye katılmaya çağırıyoruz.
Detroit’te 5 Kasım’da düzenlenecek olan konferans, bu mücadelede son derece önemli bir evredir. Konferanstaki konuşmacılar arasında, SEP’in ABD başkan ve başkan yardımcısı adayları Jerry White ile Niles Niemuth; WSWS Uluslararası Yayın Kurulu Başkanı ve SEP’in ulusal başkanı David North; SEP’in ulusal sekreteri Joseph Kishore; IYSSE’nin ulusal sekreteri Andre Damon ve SEP’in West Virginia Temsilciler Meclisi adayı Naomi Spencer yer alıyor. SEP’in Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’ndeki kardeş partilerinden önde gelen temsilciler de konuşmalar yapacak.
Konferansa katılma planınızı yapın ve bugün, sep2016.com/conference adresinden kayıt olun.