World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz

Yazıcıya hazırla

Hindistan’da Keşmir saldırısının ardından Pakistan karşıtı kampanya

Wasantha Rupasinghe
23 Eylül 2016
İngilizce’den çeviri (20 Eylül 2016)

Güney Asya’daki nükleer silah sahibi rakip devletler olan Hindistan ile Pakistan arasındaki gerilimler, Hindistan karşıtı İslamcı militanların, Kontrol Hattı (tartışmalı Keşmir bölgesinde iki ülke arasındaki fiili sınır) yakınında bulunan Uri’deki Hindistan askeri üssüne Pazar günü giriştikleri saldırının ardından, artmaya devam ediyor.

Saldırı, 18 Hindistan askerinin ve dört saldırganın yaşamına mal oldu. 20 dolayında yaralı Hindistan askeri, yirmi yılı aşkın süredir Keşmir’deki Hindistan askerlerine yönelik bu en ölümcül saldırının sonucunda, kritik durumunda kalmaya devam ediyor.

Hindistan hükümeti, daha üstünkörü bir soruşturma bile yapmadan, saldırıdan, ordu-istihbarat aygıtı uzun süredir silahlı İslamcı Keşmirli grupları destekleyen Pakistan’ı sorumlu tuttu.

Bu, iktidardaki Hindu üstünlükçüsü Bharatiya Janata Partisi’nden (BJP) önemli kişilerin önderlik ettiği siyaset kurumunun, muvazzaf ve emekli ordu komutanlarının ve şirket medyasının, Pakistan’a yönelik bir askeri harekat talebine zemin hazırladı.

BJP Genel Sekreteri Ram Madhav, Hindistan’ın “stratejik kısıtlama”dan vazgeçmesi ve eksiksiz intikam çağrısında bulundu: “Bir dişe karşılık, tüm çene.” Muhalefetteki Kongre Partisi, parti başkanı Sonia Gandhi’nin, “Faillerin ve onların arkalarındaki güçlerin hakkından sert bir biçimde gelinmelidir.” açıklamasıyla birlikte, bu kampanyaya katıldı.

Basında yer alan haberlere göre, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, hükümetinin üst düzey üyeleri ve ordu-istihbarat yetkilileri, şu anda, Pakistan’ın nasıl “cezalandırılacağı”nı planlıyor. Sınır ötesi saldırıların ve bir güdümlü füze saldırısının, göz önünde bulundurulan seçenekler arasında olduğu söyleniyor.

İsmi açıklanmayan bir üst düzey ordu komutanı, Indian Express’e, “Askerlerimizin öldürülmesinin intikamını alacağız.” dedi ve ekledi: “Ama bu siyasi zorunluluk ya da ana haber bültenleriyle dikte edilmeyecek. Bunu son derece soğukkanlı profesyonel askeri değerlendirme temelinde ve kendi seçtiğimiz bir zaman çizelgesinde yapacağız. ”

Hindistan ile 1947’den beri üç büyük savaş yaşamış olan Pakistan, uzun süredir, kendisine yönelik herhangi bir Hindistan harekatını bir topyekün savaş ilanı olarak göreceği uyarısında bulunuyor.

Tahmin edilebileceği gibi, Pakistanlı seçkinler, Yeni Delhi’den yayılan savaş çığlıklarına, kendi savaş yanlısı tehditler yağmuruyla karşılık verdiler. Pakistan ordusunun bir basın açıklamasına göre, Pazartesi günü, Genelkurmay Başkanı Raheel Sharif, kolordu komutanları konferansındaki konuşmasında, “düşmanca söylem Hindistan tarafından yayılıyor” demiş ve Pakistan ordusunun “doğrudan ve dolaylı tüm tehditlere karşılık vermeye tam olarak hazırlıklı” olduğunu taahhüt etmişti.

Dün, Modi hükümeti, Pakistan’ı “terörist devlet” olarak yalıtmaya ve ona yaptırım uygulamaya yönelik bir kampanyanın parçası olarak, Pakistan’ın Uri saldırısındaki suç ortaklığının kanıtını diğer ülkelerin önüne getirmeyi amaçladığını duyurdu.

Times of India, Indian Express ve diğer önde gelen gazetelere göre, hükümet ve ordu, Hindistan karşıtı Keşmirli grupların Pakistan’daki üslerine ve asilerin Hindistan yönetimindeki Keşmir’e sızmalarını desteklemek için kullanılan Pakistan ordu mevzilerine “nokta operasyonlar” düzenleyip düzenlememe üzerine tartışıyor.

Bu haberler, Kontrol Hattı (LOC) boyunca mevzilenmiş Hindistan birliklerinin, düşmana “kan döktürmek” amacıyla, Hat yakınındaki Pakistan askerlerine yönelik uzun bir topçu saldırısı harekatına girişmesinin neredeyse kesin olduğunu ekliyor.

Ayrıca, Hindistan’ın, Pakistan’a gözdağı vermek için, Belucistan’daki Pakistan karşıtı ayaklanmayı kullanma çabalarını yoğunlaştırması da beklenen bir sonuç.

Modi, geçtiğimiz ay, hükümetinin Beluci ayrılıkçılarına Hindistan’da daha büyük “siyasi alan” sunmak istediğinin işaretini verirken, Pakistan’ın Belucistan’daki insan hakları ihlallerini hedef alan diplomatik bir saldırı başlatmıştı.

Hindistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Ajit Doval, göreve atanmasından sadece birkaç ay önce, Şubat 2014’te yaptığı bir konuşmada, “Bir tane daha Mumbai [2008 Mumbai terör saldırısına bir atıf] yapın, Belucistan’ı kaybedersiniz.” diyerek, açıkça, Hindistan’ın Pakistan’ı parçalamak için çalışması çağrısında bulunmuştu.

Basında değinilmeyen, ancak Hindistan’ın saldırı planında kuşkusuz son derece önemli bir unsur, hükümetin Uri saldırısını Hindistan yönetimindeki Keşmir’de düzenlenen kitlesel protestoları daha da acımasız biçimde ezmeyi siyasi olarak meşrulaştırmak için kullanma niyetinde olmasıdır. Keşmir Vadisi, Temmuz ayının başından beri, Hindistan egemenliğini ve özellikle de, fütursuzca hareket eden güvenlik güçlerinin büyük çaplı varlığını protesto eden gösterilerle sarsılıyor. Geçtiğimiz on hafta içinde, güvenlik güçleri, çoğu genç 80’den fazla kişiyi öldürdü ve binlerce kişiyi yaraladı.

Indian Express, Modi ve hükümeti tarafından şimdi göz önünde bulundurulan seçenekleri tartışırken, 2008’de, Mumbai terör saldırısının ardından, Hindistan Başbakanı Manmohan’ın Pakistan yönetimindeki Keşmir’de bulunan Lashkar-e-Taibi kamplarına hava ve füze saldırıları yapmayı düşündüğünü bildirdi. Ancak, en sonunda, ordu, saldırıların başarılı olacağından emin olamadığı ve ordunun “kısa bir nokta savaşına hazır olmadığı” sonucuna varmış.

Sekiz yıl sonra, koşullar farklı. Dünya ekonomik kriziyle ve Hindistan’ın büyüme oranınn çarpıcı yavaşlaması eliyle sarsılan Hindistan burjuvazisi, işçi sınıfına karşı daha saldırgan bir politika izlemesi ve Hindistan’ın büyük güç emellerini daha saldırganca ileri sürmesi için Modi’yi ve BJP’yi iktidara getirmiş durumda.

28 aylık BJP hükümeti, Hindistan’ı ABD’nin Çin’e karşı stratejik saldırısına her zamankinden daha tam bir şekilde entegre etti ve kendisini Güney Asya’nın bölgesel egemeni olarak öne sürme yönelimini tırmandırdı.

Pakistan’ın stratejik kırılganlık duygusu, durumu daha patlayıcı kılıyor. Washington, bir Hindistan-ABD “küresel stratejik ortaklığı” arayışı içinde, Hindistan’a, gelişmiş askeri donanım ve onun için mevcut dünya nükleer düzeninde özgün bir konumu görüşme dahil, gelişmiş sivil nükleer donanım ticareti yapmasını ve böylece yerli nükleer programının kaynaklarını nükleer cephaneliğini geliştirme üzerinde yoğunlaştırmasını mümkün kılan stratejik yardımlarda bulundu.

Bu arada Pakistan, ABD’nin Soğuk Savaş dönemindeki Güney Asya’daki başlıca müttefiki konumundan mahrum kaldı ve kendisini, Amerika’nın Afganistan işgalini desteklemek için daha da fazlasını yapma baskısı altında buldu.

İslamabad, ABD’nin, bir silah ve nükleer silah yarışı körükleyerek ve Hindistan’ı teşvik ederek, Güney Asya’daki güç dengesini altüst ettiği yönünde giderek artan şekilde keskin uyarılarda bulundu. Ama bunların hepsi boşunaydı. Washington’ın önceliği, Hindistan’ı, Çin’i yalıtma, kuşatma ve ona karşı savaş hazırlığı yönelimi için kullanmaktır.

İslamabad, Güney Asya jeo-politiğindeki bu köklü değişikliğe yanıt olarak, Hindistan’ın konvansiyonel kuvvetlerdeki üstünlüğünü dengelemek için, taktiksel ya da savaş alanı nükleer silahlarının ilk kullanımına izin veren bir askeri strateji benimsedi.

O, aynı zamanda, Çin’ ile eski stratejik ittifakını kuvvetlendirmeye çalıştı.

Keşmir, en başından itibaren, Hindistan ile Pakistan arasındaki gerici askeri-stratejik çatışmanın (yıkıcı savaşlarla ve kaynakların büyük ölçüde heba olmasıyla sonuçlanan; işçi sınıfını bölüp ezmek amacıyla toplulukçuluğun kışkırtılması için kullanılan bir çatışma) merkezindedir.

Rakip devletler, Keşmir üzerine ilk kez, eski Britanya-Hindistan İmparatorluğu’nun Müslüman çoğunluklu bir Pakistan ve Hindu çoğunluklu bir Hindistan biçiminde topluluk temelinde bölünmesinin hemen ardından, 1947-1948’de çatıştılar.

Bununla birlikte, bu çatışmanın 21. yüzyılda Güney Asya emekçileri için oluşturduğu tehlikeler, niteliksel olarak yeni bir karakter taşımaktadır.

Hindistan ile Pakistan arasında bir savaş, nükleer silah sahibi rakip devletler arasında bugüne kadar yaşanmış ilk doğrudan çatışma olacaktır.

Dahası, Güney Asya, ABD’nin Hindistan’ı Çin ile cepheleşmesinde bir cephe hattı devletine dönüştürme yönelimi sonucunda, büyük güç çatışması girdabına çekilmiş durumdadır.

Hindistan ile Pakistan arasındaki zehirli stratejik rekabet, ABD-Çin çatışmasıyla kuşatılmış durumda ki bu, Güney Asya’nın başlıca güçleri arasında büyük bir çatışmanın, hızla, tüm dünya için hesaplanamaz sonuçlarıyla birlikte, Washington ile Pekin’i hızla karşı taraflarda çatışmaya sokabileceği anlamına gelmektedir. Hindistan’ın askeri stratejisi, zaten, aynı anda Pakistan’a ve Çin’e karşı iki cephede bir savaş yürütebilme olasılığı üzerine kurulu.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır