World Socialist Web Site (www.wsws.org)

www.wsws.org/tr/2016/nov2016/syri-n29.shtml

Türkiye Şam’ı askerlerine saldırmakla suçladı: Suriye savaşı tırmanma tehlikesi oluşturuyor

Jordan Shilton
29 Kasım 2016
İngilizce’den çeviri (25 Kasım 2016)

Türkiye Başbakanı ve silahlı kuvvetleri, Perşembe günü, Suriye’deki Beşar Esad yönetimini, ülkenin kuzeyinde bulunan El Bab yakınlarındaki Türk birliklerine, üç askerin ölümüyle sonuçlanan bir hava saldırısı düzenlemekle suçladı.

Bu olay, Ankara ile Şam arasında zaten var olan gerilimleri, büyük güçler arasında doğrudan çatışma riski yaratacak şekilde, topyekün bir savaşa dönüştürme tehlikesi oluşturmaktadır.

Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım, Hürriyet gazetesine yaptığı açıklamada, saldırının “yanıtsız kalmayacak” olduğunu söyledi. Gaziantep’teki Türk savaş uçakları acil bekleme durumuna geçirildiler.

Suriye hükümet güçlerine yönelik doğrudan bir Türk saldırısı, hızla, Esad yönetiminin en önemli müttefiki olan Rusya’yı çatışmaya daha derinlemesine çekecek ve NATO üyesi olan Türkiye, NATO anlaşmasının 5. Maddesine göre ittifaka destek çağrısı yapabilecektir. NATO anlaşmasının 5. Maddesi, üyeleri, saldırıya uğrayan bir başka üye devlete yardıma gitmekle yükümlü kılıyor. Bu tür bir hamle, NATO ile Rusya arasında bir savaş anlamına gelecektir.

Türk birlikleri, Demokratik Birlik Partisi’ne (PYD) bağlı Halk Savunma Birlikleri (YPG) savaşçıları tarafından Türk sınırında bir Kürt bölgesi oluşturulmasını önlemek amacıyla, Ağustos ayı sonlarında, Özgür Suriye Ordusu’nda (ÖSO) örgütlü muhalif milislerle birlikte Fırat Kalkanı Operasyonu’nu başlatmıştı. Suriye hükümeti, müdahaleyi kendi egemenliğinin çiğnenmesi olarak mahkum etmişti.

Ankara, saldırının, Türk birlikleri, IŞİD’in elinde bulunan ve kendisinin Kürt güçlerden önce ele geçirmeye kararlı olduğu El Bab’a girmeye çalışırken gerçekleştiğini iddia etti. El Bab’ın kontrolünü almak, Türkiye’nin IŞİD’in başkenti Rakka’yı yeniden ele geçirmeye yönelik saldırıda söz sahibi olmasını mümkün kılacak ve YPG savaşçılarının Suriye’nin kuzeyindeki iki Kürt bölgesini birleştirme girişimlerini engellemede önemli bir adımı ifade edecek.

Kısa süre önce, Suriye hükümeti de, kasaba üzerinde çok cepheli bir savaş olasılığını arttıracak şekilde, El Bab’a bir saldırı başlatmaya hazırlanıyor olabileceğinin işaretini vermişti. Haberlere göre, hükümet yanlısı güçlerin güneyde toplandığı görüldü.

Amerika’nın Sesi’ne konuşan, adı açıklanmayan Batılı bir diplomat, Suriye hükümetinin gerçekleştirdiği iddia edilen saldırıların, “savaşın yıkıcı bir şekilde tırmanması olasılığı”na yol açma riskini göze aldığını belirtti.

Suriye savaş uçağının saldırıyı gerçekleştirmiş olması bütünüyle mümkün olmakla birlikte, Türkiye’nin, sürmekte olan istilasını meşrulaştırmak için suçu Şam’a yıkmaya çalıştığını varsaymak için de güçlü kanıtlar söz konusu. Hiçbir şekilde Esad yönetimini desteklemekle suçlanamayacak, muhalefet ile aynı çizgide bir örgüt olan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Türk kayıplarına, gerçekte, Çarşamba günkü bir IŞİD intihar bombasının yol açtığını bildirdi. Türk hükümeti, saldırıyla ilgili olarak medyaya yayın yasağı koydu. Suriye hükümeti olay ile ilgili herhangi bir yorumda bulunmazken, Ankara’nın iddialarını doğrulayan herhangi bir bağımsız kaynak söz konusu değil.

ABD de olayı sessizlikle karşıladı ki bu, Washington ile Ankara arasında Suriye politikası konusunda yaşanan gerilimlerin bir göstergesi. Geçtiğimiz hafta, Pentagon, başlatıldığı Ağustos ayından bu yana Fırat Kalkanı Operasyonu’na katılmış olan kendi Özel Kuvvetler askerlerini çekiyor olduğunu açıklamıştı. Bir Pentagon sözcüsü, Pazartesi günü, bir Türk gazetesine, El Bab’a yönelik Türkiye-ÖSO saldırısının, uluslararası koalisyonun Rakka’yı ele geçirme çabalarının bir parçası olarak yürütülmediğini belirtmişti.

Esad’ı iktidardan devirmek amacıyla 2011 yılında Suriye iç savaşını kışkırtmış olan ABD, o zamandan bu yana yaşanmış olan 300.000’den fazla ölümün ve bölgedeki artan çekişmenin başlıca sorumlusudur. O, Türkiye’nin Fırat Kalkanı Operasyonu’nu başlangıçta onaylarken, silahlandırdığı ve sayısı 500’ü bulan Özel Kuvvet askerleriyle desteklediği YPG’ye büyük ölçüde bağlı olmaya devam ediyor. Rakka’ya karşı ilerlemede bu birliklere atfedilen önemli savaşçı rolün belirtisi olarak, dün, bir ABD Özel Kuvvetler askerinin IŞİD tarafından el yapımı bir patlayıcı ile öldürülmesinin ardından, savaştaki ilk kayıp açıklandı.

Bir dizi küçük grup ile birlikte Suriye Demokratik Güçleri (SDG) içinde örgütlü olan YPG, bu ayın başlarında, Rakka’yı ele geçirme operasyonlarının başladığını açıklamıştı. Bununla birlikte, o, geçtiğimiz hafta boyunca, Türkiye destekli ÖSO güçleri ile yoğun çatışmalara girdi. Türkiye, yakındaki Menbiç’ten El Bab’a ulaşmaya çalışan YPG savaşçılarına karşı bir dizi hava saldırısı düzenledi. Türk birlikleri, aynı zamanda, önceki çatışmalarda olduğu gibi ÖSO’lu müttefiklerine güvenmek yerine, El Bab’a yönelik saldırının başını çekiyorlar. Türkiye, YPG’yi ve PYD’yi, Kürt ayrılıkçısı yasaklanmış PKK’nin bir uzantısı olarak görüyor ve El Bab’ı IŞİD’den aldıktan sonra devam etme ve Menbiç’i SDG’nden geri alma sözü vermiş durumda.

ABD istihbaratı ile sıkı bağları olan Stratfor web sitesindeki bir rapor, bu haftanın başında, Washington’ın, Türkiye’nin YPG ile çatışmasının “Rakka girişimini bütünüyle tehlikeye sokabilecek” olduğundan kaygılandığını belirtiyordu. Rapor, Türkiye’nin Halep vilayetine doğru ilerlemeye başlaması durumunda, Türkiye destekli ÖSO ile İran ve Rusya tarafından desteklenen Suriye hükümet güçleri arasında çatışmaların patlak vermesi olasılığını ileri sürerek devam ediyordu.

Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin daha önce belirtmiş olduğu gibi, ABD’nin, Suriye’deki niyetini henüz açıkça ortaya koymamış ama Rusya ile ilişkileri iyileştirme olasılığını belirtmiş olan seçilmiş başkan Donald Trump’ın iktidarı almasından önce çatışmayı tırmandırarak “alanda yeni gerçekler” yaratmaya çalışıyor olduğu ortada. Bu haftanın başında, Suriye El Kaidesi ile bağlantılı aşırılık yanlısı İslamcı bir milis örgütü olan ABD destekli Ensar el-İslam Cephesi’ne manpads denilen omuzda taşınabilir uçaksavar füzelerinin sağlandığı açıklandı.

Bu gelişmeler, ABD emperyalizminin enerji zengini Ortadoğu üzerinde tartışmasız egemenliğini kurma yöneliminin pervasız karakterini vurgulamaktadır. ABD, neredeyse aralıksız savaşlarla geçen 20 yıldan uzun süre boyunca, bölgeyi, Musul’un kontrolü konusunda mezhepçi anlaşmazlıkların derinleştiği Irak’ın yanı sıra, Suriye iç savaşındaki parlama noktalarından herhangi birinin hem bölgede hem de ötesinde yaşayanlar için yıkıcı sonuçları olacak daha geniş bir savaşı tetikleyebileceği bir noktaya getirmiştir.

Çarşamba günü, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, Washington’ın Avrupalı müttefiklerinden, Rus petrol tankerlerinin Rus hava saldırılarına yakıt sağlamak için Suriye’ye giderken onların limanlarını kullanmalarını engellemelerini istedi. Aynı gün, Avrupa Birliği, Ekim ayında Esad yönetimine jet yakıtı taşırken bir Kıbrıs limanını kullandığı için Suriye’ye yönelik AB yaptırımlarını ihlal ettiği gerekçesiyle Rusya hakkında soruşturma başlatma planını açıkladı.

Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü Tümgeneral İgor Konaşenkov, buna, Perşembe günü, ABD’yi, diğer devletleri Rusya’nın Suriye’deki terör karşıtı operasyonlarını engellemeye kışkırtmakla suçlayarak, sert bir şekilde karşılık verdi. Konaşenkov, ABD’nin, “görüşmeleri gereksiz yere uzatarak, muhalefeti teröristlerden ayırma yükümlülüklerini karşılamayarak ve militanlara bir gün bilgi sağlamayı vaat ederek,” Rusya’nın operasyonlarını aylardır engellediğini belirtti. Tümgeneral, ABD Dışişleri Bakanlığının, şimdi, “Suriye’de uluslararası terörizme karşı savaşta, hava kuvvetlerimizi engellemeleri için diğer ülkelere açık çağrı yapıyor” olduğunu söyledi.

Gerçekte, Rusya’nın Suriye’deki başlıca önceliği “terörle mücadele” değil; Ortadoğu’daki başlıca müttefiki Esad yönetimini desteklemektir. Onun müdahalesi, yalnızca, büyük güçler arasında yıkıcı bir askeri çatışma olasılığını arttırmaktadır.

Moskova, El Kaide uzantısı El Nusra Cephesi’nin baskın olduğu cihatçı asileri çıkartmak için Halep’in doğusunda sivillerin yaşadığı bölgelere karşı Suriye ordusu tarafından sürdürülen saldırıyı desteklemeye devam ediyor. Kente yönelik doğrudan saldırıların 15 Kasım’da yeniden başlamasından bu yana, Akdeniz’deki Rus savaş gemilerinden atılan füze saldırıları dahil, Suriye ve Rusya hava saldırılarında, 140’tan fazla sivil öldürüldü. İslamcılar tarafından hükümetin elindeki bölgelere yönelik rastgele topçu saldırılarında da onlarca insan öldürüldü ya da yaralandı.



Telif Hakkı 1998-2015, Dünya Sosyalist Web Sitesi, Bütün hakları saklıdır