World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz

Yazıcıya hazırla

Fransa’da grevler yayılırken kitlesel protestolar iş yasasının geri çekilmesini talep ediyor

Alex Lantier ve Johannes Stern
31 Mayıs 2016
İngilizce’den çeviri (27 Mayıs 2016)

Fransa’da ve Belçika’da grevler yayılırken, Perşembe günü, bu ayın başında yürürlüğe konan “El Khomri” iş reformlarına karşı ülke çapında düzenlenen sekiz protesto gösterisine yüz binlerce insan katıldı. Protestolar, Brüksel’de benzer bir işçi karşıtı yasayı protesto etmek için 60.000 insanın yürüyüş yapmasından sadece iki gün sonra gerçekleşti. Gösteriler, işçi sınıfının toplu işten çıkarmalara, kemer sıkmaya ve savaşa karşı büyüyen uluslararası mücadelesinin bir parçası.

El Khomri yasası, Almanya’da on yılı aşkın süre önce Sosyal Demokrat-Yeşiller koalisyonu tarafından uygulanan kötü ünlü Hartz IV yasalarının Fransız versiyonudur. Yasa, ücretlere ve işçi haklarına yönelik çok büyük bir saldırıyı temsil etmekte ve Fransa’nın rekabetçiliğini onun Avrupalı ve uluslararası rakiplerine karşı yükseltmeyi amaçlamaktadır. Şirketler, yasa uyarınca, yerel sendikalarla haftalık 46 saatlik çalışmaya kadar pazarlık edebilecekler ve onlara daha büyük ücret kesintileri yapma özgürlüğü veriliyor. Yasa, ayrıca, işçileri işten atmayı daha da kolaylaştırıyor.

Geniş ölçüde nefret edilen Cumhurbaşkanı François Hollande’ın Sosyalist Parti hükümeti, muhalefeti ezmek için geçtiğimiz Kasım ayındaki Paris terör saldırılarının hemen ardından uygulamaya konan olağanüstü hali kullanırken, halk öfkesi patlıyor. Kamuoyu yoklamalarına göre, halkın yüzde 70’den fazlası yasanın geri çekilmesini istiyor. Polise göre 153.000, Stalinist Genel İşçi Konfederasyonu’na (CGT) göre ise 300.000 insan protestoya katılırken, katılım, geçtiğimiz haftadan daha büyüktü.

Polisin ablukaları kırmaya ve üretimi yeniden başlatmaya çalışmak için Fransa çapında 14 petrol tesisindeki grev hatlarını engellemesine ve devletin ve petrol şirketlerinin stratejik petrol rezervlerini piyasaya sürmesine karşın, yakıt açıkları yayılıyor. Perşembe akşamı itibariyle, Fransa’nın 12.000 benzin istasyonun 5.000’inde en az bir yakıt tipi eksikti. Fos-sur-Mer’deki bir petrol tesisinde grev hattındaki bir CGT üyesine bir sürücü çarptı ve onun helikopterle alınması gerekti. Vitrolles yakınındaki bir sanayi bölgesini bloke eden iki grevci, bir kamyon ablukayı kırarak geçmeyi denediğinde yaralandı.

Liman işçileri, petrol işçileri ve kamyon sürücüleri Fransa’da grev eylemine devam ederken, iş yasasını protesto eden çalışanlar tarafından ablukaya alınan Cherbourg’daki DCNS nükleer denizaltının yanı sıra ülkenin 19 nükleer tesisi greve gitti. Üretim toplamda 5.000 megavat düşerken, kuzey ve batı Fransa genelinde elektrik kesintileri bildirildi.

Belçika’da, kemer sıkma yanlısı hükümetin iş reformuna karşı bir demiryolu grevi, Brüksel’deki ve Fransızca konuşan güney bölgelerindeki kamu taşımacılığını fiilen durdurdu. Flamanca konuşan bölgelerde sadece bir tren çalıştı.

Fransa genelindeki kentlerde protesto yürüyüşleri gerçekleşirken, Dünya Sosyalist Web Sitesi (WSWS) muhabirleri de protestoları yazmak, Paris ile Marsilya’daki yürüyüşçülerle röportaj yapmak ve “Avrupalı işçileri Fransa’daki grevcileri savunmak için harekete geçirin!” başlıklı açıklamayı dağıtmak üzere yürüyüşlere katıldılar.

WSWS, Paris’teki Bastil Meydanı’nda, El Khomri yasasına ve Sosyalist Parti (PS) hükümetine şiddetle karşı çıkan bir kamu işçisi olan Samuel’le konuştu. O, “Bu El Khomri yasasının geçmesine izin veremeyiz; o, işçi hakları için bir geri adımdır. François Hollande’ın ve Manuel Valls’ın PS hükümeti bunun solcu olduğunu söylüyor, ancak değil.” diye konuştu.

Samuel, Belçika’da grevcilerle uluslararası dayanışmasını ifade etti ve ekledi: “Grev hakkı vardır, bu anayasada yazılı. O, bir etkide bulunmak ve gidişatı doğru yöne itmek amacıyla hala kullanabileceğimiz belki de tek hak.”

Samuel, PS hükümetinin diktatöryal bir mali oligarşinin hizmetinde olduğunu düşündüğünü söyledi ve ekledi: “Halk ayağa kalkmalı ve gerçek bir demokrasi uğruna mücadele etmeli. Biz, şu anda demokrasiye sahip değiliz; bizim, kendileri arasında çok zenginler için çalışan küçük insan gruplarımız var.”

WSWS, Paris’te, ayrıca, El Khomri yasasına ilişkin endişelerini ifade eden bir hizmet sektörü işçisi olan Donovan’la konuştu: “Bu yasanın birçok şirketi etkileyeceğini biliyorum, istismarlar olacak. Benim açımdan, bu tür eylemleri patronlar için çok kolay kılan ve çalışanların, işçilerin ya da herhangi bir sosyal sınıfın haklarını alan bir yasa, kötüdür.”

O, Paris’teki 13 Kasım terör saldırılarının ardından uygulamaya konan olağanüstü halin gerçekte büyük ölçüde iç muhalefeti bastırmayı amaçladığına ilişkin kuşkusunu belirtti: “Onlar olağanüstü hal bahanesi altında gerilimi yükseltiyorlar; olağanüstü hali kendi hedefleri için kullanabilirler ve onu farklı durumlara uyarlayabilirler.”

Donovan, ayrıca, yasaya karşı greve giden işçilere desteğini vurguladı: “Bizler, konuştuğunuzda ve bir şey söylediğinizde yetkililerin hiçbir şekilde, kesinlikle dinlemediği bir durumdayız. Grevler, neredeyse bir görev haline geliyor.”

Yürüyüşün Bastil Sarayı’ndan başlamasının ve giderek büyümesinin ardından, maskeli provokatörlerin ortaya çıkması ve Chaligny yakınındaki güvenlik güçleriyle çatışmaları başlatmasıyla çatışmalar patlak verdi. Yine, şiddetle saldırıya uğradıkları Ulus Meydanı’na girerlerken genç protestocular yürüyüşün ön tarafına yerleştirildi ve büyük sendikaların heyetlerinden koparıldılar. En az bir genç protestocu gaz kapsülüyle ağır yaralandı.

Ülke genelinde güvenlik durumu geniş çaplıydı. Haberlere göre, Paris polisi, protestoculara karşı durmak üzere sokaklarda 19.000 memur yerleştirdiğini doğruladı. En az 77 kişinin gözaltına alındığı bildirildi.

Fransa genelindeki diğer kentlerde de, protestolar, binlerce öfkeli göstericinin aşırı derecede silahlanmış çevik kuvvetle karşılaşmasıyla birlikte şiddete dönüştü. Bordeaux kentinin güneybatısında, yaklaşık 100 kişi bir polis karakoluna saldırdı ve bir polis aracına zarar verdi. Nantes’ta, protestocular, güvenlik güçleri göz yaşartıcı gazla karşılık verirken banka camlarını kırdılar.

Liman kenti Le Havre’de, en az 10.000 liman işçisi ve diğer protestocular toplandı. Basında yer alan haberlere göre, belediye binasının önündeki ruh hali öfkeliydi. Protestocular sis bombaları patlattı, hava fişekler attı ve meydan patlamalarla yankılandı. İş yasası tasarısını temsil eden kan kırmızısı bir mezar taşı bulunan afişlerde, “İyileştirilemez, Pazarlık Edilemez – El Khomri Yasası’nı Geri Çekin” yazıyordu.

Fransa Başbakanı Manuel Valls, BFM televizyonundaki bir röportajda, yasa tasarısının “özü”nün kalması gerektiğinde ısrar etti. O, yasa tasarısını geri çekmek “mümkün değil” diye ilan etti. Valls, yasada, “iyileştirmeler ve değişiklikler olabilir” dedi. O, neyin değişebileceğini ayrıntılı olarak açıklamadı, ama kışkırtıcı bir şekilde, yasa tasarısı “işçiler için iyi” dedi ve CGT’yi “sorumsuz” olmakla suçladı.

Birçok işçi, 2012 cumhurbaşkanlığı seçiminde Hollande’ı desteklemiş olan CGT’nin, militan pozuna rağmen, PS’nin siyasi bir karşıtı olmadığını ve işçilerin çıkarlarını temsil etmediğini biliyor. WSWS, bu haftanın başında şunu belirtmişti: “CGT lideri Philippe Martinez, CGT’yi rekabet eden sendika bürokrasilerine karşı daha iyi bir konuma getirmek, ama asıl önemlisi, işçi sınıfının tüm siyasi düzene karşı bir başkaldırısını önlemek ve işçileri ulusal bir mücadelenin deli gömleğine hapsetmek için, sendikayı işçiler arasında kendiliğinden ortaya çıkan talepleri benimsemeye itiyor.”

Marsilya’daki WSWS muhabirleri, Mohamed ve arkadaşıyla, iş yasasına karşı mücadele hakkında konuştular. Mohamed, kemer sıkmaya karşı mücadelede uluslararası dayanışmanın çok önemli olduğunu düşündüğü söyledi: “İnsanlar arasındaki farklılıklara karşın, yaşananların iyi olduğunu düşünüyorum. Aynı yasalara sahip olmamamıza rağmen, birlikteyiz. Bunu uzun yıllardır kaybetmiş olduğumuzu ama şimdi yeniden bulduğumuzu düşünüyorum. Ekonomiyi bloke etmeyi gözden çıkarmamız gerekse de, yaşananlar güzel.”

CGT’nin neo-faşist Ulusal Cephe’ye yakın güçlerin geçtiğimiz haftaki polis yanlısı gösterilerine katılması üzerine yorumda bulunan Mohamed’in arkadaşı, “CGT’nin kitleleri birleştireceğini düşünmüyorum. CGT bize ihanet etti, güvenilirliğini kaybediyor. Biz yasanın geçmesini engelleyeceğiz ama CGT sayesinde değil.” diye konuştu.

O, PS hükümetinin fabrika ve işyeri işgallerini dağıtmak için güvenlik güçlerini kullanmasını şiddetle mahkum etti: “Bence, bu, insanları tiksindirecek, onları uykudan uyandıracak ve onlar bu yasayı kabul etmememiz gerektiğinin farkına varacaklar. Gidişatın hızla bir iç savaşa dönüşebileceğini; halk ile siyaset kurumu arasında devasa bir çatışma yaratabileceğini görebiliyorsunuz.”

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır