Bugün Yeni Olanlar
Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları
Arşiv
DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım
DİĞER DİLLER
İngilizce
Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce
ANA BAŞLIKLAR
Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi
Bush, Türkiyeye Irakta PKKya saldırması için yeşil ışık yaktı Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar
Asyada tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı
Mehring Bookstan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri
Livio Maitan (1923-2004): eleştirel bir değerlendirme
|
|
DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz
Yazıcıya hazırla
Kiev darbesinin ikinci yılı – II. Bölüm
Andrea Peters
17 Mart 2016
İngilizceden çeviri (8 Mart 2016)
Sahte sol ve Maidan
Şubat 2014’te, Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç, ABD ve Almanya tarafından desteklenen sağcı bir darbe ile devrilmişti. Dünya Sosyalist Web Sitesi, bu olaya giden aylarda ve sonrasında, Yanukoviç’e yönelik kitlesel hoşnutsuzluğu Washington ve Berlin ile yakın bağlara sahip ve şiddetli biçimde Rus karşıtı bir hükümet kurmak için kendi çıkarına kullanan serbest piyasa yanlılarından, aşırı milliyetçilerden ve neo-faşistlerden oluşan bir bileşimin önderliği ettiği “Maidan” hareketinin arkasındaki güçleri teşhir etti.
WSWS’nin o zamanki ve şimdiki çözümlemesi, onunla, Maidan “devrimi”ne alkış tutan ve bu olayın bir tür ilerici karakter taşıdığını iddia eden ABD’deki Uluslararası Sosyalist Örgüt (ISO), Fransa’daki Anti-Kapitalist Parti (NPA) ve Rusya Sosyalist Hareketi (RSM) gibi bir dizi sahte sol eğilimi birbirinden ayıran devasa uçurumu göstermektedir. Yanukoviç’in devrilmesini “sol”un kendi amaçları için yararlanabileceği olumlu bir dönüşüm olarak selamlayan sahte sol, darbenin gerçek hedefinin Yanukoviç’in anti-demokratik ve yozlaşmış uygulamaları değil ama Ukrayna, Rusya ve dünya işçi sınıfı olduğu gerçeğini örtbas etmeye çalıştı.
Bu örgütler, bu tavrı ortaya koyarken, tek kelimeyle emperyalizme yeni bir nüfuz alanı için desteklerini sundular. Libya’daki ve Suriye’deki müdahaleleri destekleyen, rejim değişikliği için emperyalist savaşları demokratik devrimler olarak betimleyen bu örgütler, Washington’ın, Berlin’in ve onların Ukrayna’daki faşist vekil güçlerinin arkasında hizaya geçtiler. Örneğin, NPA’dan Gilber Achcar, 2011’de şöyle yazıyordu: “Her genel kural istisnalara izin verir. Bu, emperyalist güçlerin BM tarafından yetkilendirilmiş askeri müdahalelerinin bütünüyle gerici oldukları ve asla insani ya da olumlu bir amaca ulaşamayacakları genel kuralını da kapsamaktadır.”
Rusya Sosyalist Hareketi (RSM), en başından beri, Maidan protestolarının önde gelen bir sözcüsü işlevi gördü. 2011’de kurulan bu örgüt, dünya çapındaki sahte sol benzerleri gibi, amacının geniş bir “anti-kapitalist solcular” koalisyonu yaratmak olduğunu ilan etti. RSM, Troçkizmi ve Troçki’nin, Rus Devrimi’nin Stalin’in yönetimi altındaki ulusalcı yozlaşmasına karşı mücadelesinin derslerini reddetti. O, kendisini göçmen karşıtı şovenizme uyarladı ve ekonomik ulusalcılığı destekledi.
RSM, bugün Rusya’daki “sol”un karşı karşıya olduğu başlıca görevin, bir “demokratik devrim” uğruna mücadele olduğunu savunmaktadır. O, bu temelde, çeşitli kimlik politikası biçimlerini destekliyor. RSM, serbest piyasa kapitalizmi savunucularını, sendika bürokratlarını ve Stalinistleri kapsayan hem liberal hem de açıkça sağcı bir dizi güçlerle koalisyon oluşturdu. 2011-2012’deki Putin karşıtı protestolar sırasında, grubun önde gelen bir hizbi, blog yazarı Aleksey Navalni’nin sağcı Rus milliyetçisi ve yolsuzluk karşıtı kampanyasını “halk politikasına açılan kapı” olarak memnuniyetle karşıladı.
Maidan protestoları sırasında, gösterilerdeki işçilere ve solculara yönelik saldırılara ilişkin haberler ve Lenin heykellerini parçalayan protestocuların fotoğrafları medyayı sarsarken, RSM, Maidan’ın bırakılmayacağında ısrar ediyordu. Ocak 2014 sonunda, WSWS, Batı destekli Ukrayna muhalefetinin iktidarı almak için bir iç savaş kışkırtmaya kararlı olduğu uyarısında bulunduğu sırada, RSM’nin İşçi Platformu grubu, “Biz, bugünün Ukrayna’sında, en gerçek devrimci durumu görüyoruz.” diye ilan ediyordu.
RSM, aynı gün yayınlanan, “Maidan Bizim Savaşımız Değil mi?” başlıklı bir diğer açıklamada, protestolara katılmaya karşı çıkanları, ellerini kirletmek istemeyen “cahiller” olarak tanımlıyordu. O, “Bu, bizim hareketimiz! Bu, bizim savaşımız!” diye duyurdu.
St. Petersburg RSM’nin önde gelen üyelerinden Ivan Ovsiannikov, “Ukrayna’daki olayları Lvov faşistlerinin, ABD Dışişleri Bakanlığı uzmanlarının bir darbesi olarak sunan Rus resmi propagandası yanlıştır.” diye ısrar ediyordu. Ancak o, daha sonra, bu nitelemenin, kendisinin üzerinde durmayı ihmal ettiği bir “yarı gerçeğe” dayandığını itiraf etti.
Görüşleri çeşitli çizgilerden sahte sol yayınlarda geniş ölçüde yayınlanan bir RSM üyesi olan Ilya Budraitskis, aşırı sağın Maidan gösterilerindeki baskın varlığını canı gönülden kabul ediyordu. O, faşist Sağ Sektör’ü, “cesur savaşçılar” olarak tanımladı. Budraitskis, kendisine neo-Nazilerin harekete egemen olduğu varsayıldığında “sol”un ne yapması gerektiği sorulduğunda, “sol”un bu güçlerin yanında yer almak zorunda olduğunu söyledi. O, şöyle yazdı: “Elbette, bu, hoş karşılanmayacağı için sevgili kızıl bayrağımı evde bırakmam gerektiği anlamına gelir. Ne fark eder? Ben insanlarla siyasi ilişki kurmak istiyorum. Radikal, başarı getiren şeydir.”
20 Şubat 2014’te, gözlemciler, Sağ Sektör’ün el yapımı napalm bombası kullanmasını içeren vahşi şiddet eylemleriyle giderek daha fazla dehşete düşerken, RSM, “Zorba yönetim için merhamet beslemeyin” başlıklı bir makale yayınladı. Makaleye, Ukraynalı bir güvenlik görevlisinin muhtemelen bir yaygın bombası saldırısının ardından diri diri yandığı bir fotoğraf eşlik ediyordu.
Budraitskis, Ukrayna’da, birincil hedefi Ukrayna Komünist Partisi’ni (KPU) dize getirmek olan bir “Sol Sektör” inşa etmenin gerekli olduğunu savundu. O, “[KPU’nun] aşağılık varlığına bir son verilmesi”ni memnuniyetle karşıladı ve aşırı sağın KPU ile birlikte Yanukoviç’in Rusça konuşan Bölgeler Partisi’nin de yasaklanması çağrısının gerici bir talep değil ama bu örgütlerin oligarklar ve Rusya ile bağlantılarına yönelik yaygın düşmanlığın olumlu bir belirtisi olduğunda ısrar etti. Budraitskis, yeni Ukrayna hükümetinin KPU’yu yasadışı ilan etmesi ve tüm komünist dönem sembollerini yasaklaması ile birlikte, istediğini aldı.
Bu komünizm karşıtlığına, Maidan’ın aşırı Ukrayna milliyetçiliğine yaltaklanan bir tutum eşlik ediyordu. RSM, örneğin, Maidan’ın ilerici olduğu; çünkü halkın Rus boyunduruğundan kurtulma arzusunu ifade ettiği konusunda diretti ki bu tutum, Ukrayna milliyetçilerininkiyle özdeşti. Nisan 2014’te, RSM’den Maksim Osadchik, coşkuyla şöyle yazıyordu: “Maidan, yalnızca bir demokratik devrim değil ama aynı zamanda siyasi bir ulus oluşumundaki nihai eylemdir. İki kış ayı, Ukrayna’ya tüm özniteliklerini verdi: ulusal gurur, ulusal bir efsane ve ulusal şehitler.” “Ulusal gurur”, Ukraynalı Nazi işbirlikçilerinin saygınlıklarının iade edilmesini kapsıyordu ki bu, onun aldırmadığı bir olguydu.
RSM’nin ve diğer Kiev yanlısı sahte sol güçlerin milliyetçiliğe ve ayrılıkçılığa desteği, yalnızca Batı emperyalizmin çıkarlarına hizmet ettikleri ve Rusya’nın etnik-milliyetçi temelde parçalanmasına ideolojik zemin hazırladıkları durumlara vardı. Kiev hükümeti, Ukrayna’nın büyük bir çoğunlukla Rusça konuşan doğu bölgelerindeki egemenliğine yönelik halk muhalefetini fiziksel olarak ezmeye çalışırken, RSM, Moskova ile birleşmeyi ezici bir çoğunlukla destekleyen yarımadadaki bir halk referandumunun ardından, Rusya’nın Kırım’ı topraklarına katmasını “emperyalist yağma” olarak suçlamakla meşguldü. RSM, Batılı başkentler ile medyadan yayılan Rus karşıtı histerik propagandayı sahiplenmişti.
Uluslararası Sosyalist Örgüt’ün (ISO) Sosyalist İşçi [Socialist Worker] adlı gazetesi de, aynı şekilde, Putin hükümetine yönelik suçlamalarla doluydu. Örgüt, Mart 2014’te, “ABD’deki ve Avrupa’daki bazı solcular”ı, “‘asıl düşman’, emperyalizm, içeride.” diye ısrar ettikleri gerekçesiyle kınadı. ISO’ya göre, bunu yapmak, “Yanukoviç yönetimini deviren kitlesel ayaklanmayı suçlamak ve kendi ‘arka bahçeleri’nde iktidarlarını korumaya çalışan Rus emperyalistlerinin yalan gerekçelerini kabul etmek” anlamına geliyordu.
RSM’nin aynı eksende olduğu Fransa’daki Yeni Anti-Kapitalist Parti (NPA), Maidan darbesinin birinci yıldönümünü anmak için, Troçkizm karşıtı Dördüncü Enternasyonal’in Birleşik Sekreterliği tarafından üretilmiş, Kiev yanlısı güçlere faşistlerin önderlik ettiğini söyleyenlerin Moskova’nın propagandasını yaptığını ima eden bir açıklama yayınladı. Bu açıklama, Ukrayna’daki aşırı milliyetçilerin öne çıkmasından, “Büyük Rus politikalarının geçmiş deneyimini, Putin rejiminin baskıcı doğasını, Donbass’taki savaşı ve Kırım’ın Rusya tarafından ilhakını” sorumlu tutuyordu.
Tüm bu grupların başlıca hedefi, Amerikan, Alman ve Fransız emperyalizminin Ortadoğu’daki ve diğer yerlerdeki askeri müdahalelerini ve rejim değişikliği operasyonlarını desteklerken bile, eşcinsel karşıtı bağnazlıktan Suriye’deki iç savaşa kadar her şey için kınadıkları Putin hükümetiydi ve hala da öyledir.
Dünya Sosyalist Web Sitesi, Kremlin yönetimine ve onun temsil ettiği kapitalist oligarşiye uzlaşmaz bir şekilde düşmandır. Bu seçkinlerin gücü ve serveti, onlara, 1980’lerde kendisini mülk sahibi bir sınıfa dönüştürmek amacıyla Rus Devrimi tarafından kurulmuş olan ulusallaştırılmış mülkiyet ilişkilerini ortadan kaldırmaya girişen Stalinist bürokrasi tarafından verilmişti. Putin hükümeti, mevcut ekonomik ve jeopolitik krizden çıkış yolunu, içeride acımasız kemer sıkma önlemeleri, bir tür karşılıklı uzlaşma için Washington’a ve Avrupa’ya ricalar ve askeri güç uygulama yoluyla bulma peşinde koşuyor. O, işçi sınıfının düşmanıdır.
Bununla birlikte, sahte solun Rusya’yı “emperyalist” olarak suçlaması, Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupalı güçlerin suçlarını önemsiz göstermekten ve örtbas etmekten başka bir amaç taşımıyor. Bu örgütler, “Rus emperyalizmi”ne karşı sözümona “insani müdahaleler”i, “ulusal kurtuluş” mücadelelerini ve sözde demokratik “renk devrimleri”ni destekleyerek, Washington’ın ve Berlin’in yağmacı ve yeni-sömürgeci politikalarına bir örtü sağlamaya çalışıyorlar. RSM, Nisan 2014’te şöyle yazıyordu: “Batı Avrupa’daki herhangi bir ülkeden ve hatta Amerika Birleşik Devletleri’nden çok daha sağcı olan bir toplumda yaşadığımızı kabul etmenin zamanı geldi.” Bu, hem Rusya’yı hem de Çin’i yarı-sömürgeler konumuna indirmek isteyen Batılı emperyalizmin saldırgan ve militarist politikalarının arkasında hizaya geçmeyi meşrulaştırmaktan başka bir şey değildi.
RSM, bugün, Kiev’deki aşırı sağcı darbenin Vladimir Lenin’in ve Bolşeviklerin desteklediği 1905 Rus Devrimi’ne eşdeğer olduğunu iddia ederek, Maidan hareketine Marksist kimlik vermeye çalışıyor. Örgüt, “Lenin Maidan’da” başlıklı bir makalede şunları yazıyor: “Geçtiğimiz dönemin ‘renk devrimleri’, bize, iktidarın bir grup seçkinden diğerine değil ama bir halk hareketinden doğan öz-örgütlenme organlarına geçişinin örneklerini verdi.” RSM, özünde, şimdiki hükümeti ve onun kemer sıkma önlemlerini desteklemeye önemli bir destek işlevi gören, Maidan’ın dışında biçimlenmiş aşırı milliyetçi milislerin, bir tür “proletarya ile köylülüğün demokratik diktatörlüğü”ne eşit olduğunu iddia etmektedir.
Peki, sahte sol içindekilerden Maidan’a ve Kiev yönetimine karşı çıktıklarını iddia edenler?
Başlangıçta, Şubat 2014’te, Maidan hareketinde aşırı sağcı güçlerin baskın olmasının, “Maidan’da (ya da onun yörüngesinde) yer alınmaması, orada aktif olunmaması ve devlet kontrolünün geçici zayıflamasıyla siyasi yaşamın yeni ‘Maidan sonrası’ aşamasına girilebilecek özerk kişisel alanlar yaratmak için gerçekten ortaya çıkan iktidar boşluğunun kullanılmaması gerektiği anlamına gelmez.” diyen Rus sahte solunun ünlü figürü Boris Kagarlitski, sonradan, Kiev hükümetini kınamaya ve Ukrayna’daki Donbass’ta bir Novorossiya (Yeni Rusya) kurulması çağrısında bulunmaya başladı.
Kagarlitsky, Rusya’da uzun süredir siyasi faaliyet yürütmektedir. O, 1980’lerde, Mikhail Gorbaçov’un piyasa yanlısı perestroykasının bir yandaşıydı ve SSCB’de kapitalizmin restorasyonunu destekledi. Birkaç yıl öncesine kadar, RSM ile yakın bir şekilde işbirliği yapıyordu. O, Komünist Parti ve Rusya’nın sendika bürokrasisi ile yakın ilişkilerini sürdürüyor.
Kagarlitsky, Temmuz 2014’te, Kırım yarımadasındaki Yalta’da, Maidan ve Ukrayna’nın güneydoğusunda patlak veren Rusya yanlısı ayrılıkçı hareket üzerine bir “bildirge” yayınlamak üzere birkaç sahte sol güç ile bir birlik oluşturdu. Bildirge, bölgedeki ayrılıkçıların, sola itilebilecek ve “halkın çıkarlarını ve çok yönlü gelişmesi”ni güvenceye almış, sömürücü özel mülkiyeti ve “faizci mali sermaye”yi yasaklayan, emekli maaşları ve sosyal yardım sağlayan bir devletin yaratılmasıyla sonuçlanabilecek bir “halk kurtuluş devrimi”ne önderlik ettiklerini savunuyordu.
Böyle bir şey ne yaşandı ne de yaşanabilirdi. Ukrayna’nın Donbass’taki ayrılıkçı bölgelerinde iktidara gelen güçler, bölgede Kiev darbesine karşı var olan gerçek halk muhalefetinin solcu temsilcileri değildi. Onlar, Kiev hükümetine desteğin çökmesi ve savaştan kaçan nüfusun toplu göçü eliyle yaratılmış siyasi boşluğu dolduran sağcı Rus milliyetçilerinin, kapitalizm yanlılarının ve hatta monarşist unsurların bir karışımıydı. Başlangıçta halk içinde bir taban bulmak için solcu duyarlılıktan ve Sovyet geçmişine duyulan özlemden kendi paylarına yararlanma yönünde bir ön girişim söz konusuydu ama bu, gerici, milliyetçi bir bakış açısı için bir maskeydi.
Örneğin, “Donetsk Halk Cumhuriyeti”nin (DPR) önderleri, resmi törenlerde Enternasyonal marşını çalarken, Rus Ortodoksluğunu devlet dini ilan ettiler. 8 Temmuz 2014’te, DPR ordu komutanı Strelkov şunları söyledi: “Bizler, burada, özellikle Rusya için ve Donetsk Cumhuriyeti halkının hakları uğruna mücadele ediyoruz. Bizler, burada, SSCB ve SSCB’nin bir parçası olarak Donetsk halkının hakları uğruna savaşıyoruz. Evrensel, kutsal Anavatanımız olarak SSCB için.” Sovyetler Birliği’nin devrimci ve enternasyonalist kökenlerinin bir reddi olan bu sözler, Stalinizmin ve Rus şovenizminin kaba bir ürünüdür.
Bu “Halk Cumhuriyetleri”nin önderleri, başından itibaren, açık bir şekilde, “mülklere el koyan ve onları ulusallaştıran komünistlerle hiçbir ilişkileri” olmadığını belirttiler ve “özel mülkiyet hakkı”na “saygı”da ısrar ettiler. Rus aşırı sağcı Ulusal Bolşevik Partisi’nin başındaki Eduard Limonov, sahte solun “Novorossiya” projesini, “kızıl-kahverengi” bir ittifak olarak övdü.
Şimdi, Kagarlitski ve onun çevresinde gruplaşanlar, Novorossiya’nın başarısızlığına ağıtlar yakıyor ve bunun, -kendi neo-liberal gündemini ve bürokratik çıkarlarını savunmak için Ukrayna’nın güneydoğusuna müdahale etmiş olan- Kremlin’in Rus ulusuna ihanetinin ürünü olduğunu savunuyorlar. Kagarlitski’nin web sitesi Rabkor’da yakın zamanda yayınlanan bir başyazı, şunları belirtiyor: “Novorossiya’da yeni, şu anda Rusya’da olandan (Ukrayna’nın lafını bile etmiyoruz) daha demokratik ve daha ilerici bir devlet yaratmanın mümkün olacağı umudu, hiçbir zaman gerçekleşmedi. Bunun nedeni, bu umutların temelsiz olması değildi. Tam tersine. Bu umutlar, bütünüyle gerçekti. Hem biz ve fikirdaşlarımız hem de Kremlin yönetimi bunu anlamıştı ve yazık ki… [Kremlin], Novorossiya hareketindeki yaşayan ve ilerici olan ne varsa bastırmaya ağırlık verdi.”
Ürettiği her türlü zenginlik için uluslararası pazarlara erişime bütünüyle bağımlı ve Batı ile Rusya arasındaki patlayıcı bir çatışmanın merkezindeki, sanayisizleştirme eliyle yağmalanmış Doğu Avrupa’nın ve güneydoğu Rusya’nın yoksul bir bölümünde, halkın refahını garanti altına alan ilerici bir devletin oluşturulabileceği düşüncesi, saçma ve gericidir. Bu, Stalinist “tek ülkede sosyalizm” programının sosyalizme atıfta bile bulunmayan bir tekrarından başka bir şey değildir.
Bitti.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|