DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz
Yazıcıya hazırla
ABD’li generaller Irak’ta ve Suriye’de daha fazla asker istiyor
Bill Van Auken
14 Mart 2016
İngilizceden çeviri (10 Mart 2016)
ABD’nin Ortadoğu’daki askeri kuvvetlerinin hem görevi biten komutanı hem de onun yerine atanan komutan, Salı ve Çarşamba günlerindeki Kongre oturumlarında, ABD’nin Irak ile Suriye’deki müdahalesini daha fazla kara birliği ile arttırması gerektiğini söylediler.
Hem Irak’ta ve Suriye’de süregiden müdahaleyi hem de Afganistan’da devam eden Amerikan işgalini yöneten ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) başkanlığına Başkan Barack Obama tarafından aday gösterilen ABD Özel Operasyon Komutanlığı’nın mevcut başkanı General Joseph Votel, Çarşamba günü, Senato Askeri Hizmetler Komitesi’ne, Suriye’nin Rakka ve Irak’ın Musul kentlerini IŞİD’den geri almak için bir saldırının, Pentagon’un şu anda bölgede konuşlanmış olduğundan “daha fazla kaynak gerektireceği”ni söyledi.
Onun yorumları, aynı zamanda, bu iki kente karşı bir saldırı başlatmak için “ek kapasite”ye ihtiyaç olduğuna dikkat çeken, onun yerine gelen General Lloyd Austin’in bir önceki yorumlarını tekrarlıyordu.
Austin, “Açıkça görülüyor ki, operasyonların hızını arttırabilmek amacıyla kapasitede artış yapmak isteyeceğimiz olaylar söz konusu ve bu, biraz ek kapasite gerektirecek.” dedi.
O, “Biz, ne tür şeylere ihtiyaç duyduğumuzu anlamak için … ince eleyip sık dokuduk ve bazı analizler yaptık. Ve bazı tavsiyelerde bulunduk.” diye sürdürdü.
Austin, komiteye Obama yönetimine tam olarak ne tavsiye etmiş olduğunu söylemeyi reddederken, bunun, Irak güvenlik güçleriyle birlikte mevzilenmiş “danışma ve yardım” timlerinin sayısını arttırmak, karadaki istihbaratı geliştirmek ve lojistik desteği yoğunlaştırmak amacıyla daha fazla ABD askeri personelinin konuşlandırılmasını içerdiğini belirtti.
O, “Biz, Özel Operasyonlar’ın bazı unsurlarının kapsama alanını arttırabiliriz.” diye ekledi.
Uluslararası hukuku ihlal ederek, Suriye’ye çok sayıda asker gönderilmişken, Irak’ta halihazırda 4.000’den fazla ABD askeri konuşlandırılmış durumda.
Pentagon’un yüksek rütbeli subaylarının talep ettiği “ek kapasite”, bu iki ülkeye neredeyse kesin olarak binlerce ek Amerikan askerinin gönderilmesinin önünü açacak.
Bu yılsonundan sonra Afganistan’da görevli ABD askerlerinin sayısını aşağı çekme yönündeki mevcut planların bir “yeniden gözden geçirme”ye ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Austin, Afganistan’da devam eden ABD operasyonuna da değindi.
Kabil’deki ABD kuklası rejimin güvenlik güçlerinin Taliban tarafından uğradığı yenilgilerden bahseden Austin, “Durum değiştiğinde, bu olgular artık geçersiz ise veya yaptığınız varsayımlar uygun değil ise, bence, o zaman geri dönüp planınızı yeniden değerlendirmeniz gerekir.” dedi.
Pentagon’un Afganistan’da kabaca 10.000 askeri (muhtemelen Obama’nın başkanlığının sona ermesinin ardından da) tutmak üzere belirlediği bir planı benimseyen Başkan Obama, geçtiğimiz Ekim ayında, fiilen tüm ABD güçlerini Afganistan’dan çekme yönündeki daha önce ilan edilmiş planını iptal etti. Austin’in planın “yeniden değerlendirilmesi” talebi, ordunun üst düzey subaylarının, mevcut askerlerin veya daha da fazla sayıda askerin Afganistan’da süresiz olarak kalması gerektiğine inandıklarını göstermektedir.
Austin, komiteye, Pentagon’un, “beklenmedik olaylar karşısında eşsiz bir hızlı takviye sağlama yeteneği”nin yanında, şu ana, CENTCOM’un operasyonlar bölgesinde konuşlu 84.000 ABD askerine sahip olduğunu söyledi.
General Votel, Çarşamba günkü ifadesinde, “Rusya veya Çin gibi diğer ülkelerin yararlanabileceği fırsatlar sağlayabileceği” gerekçesiyle bölgedeki ABD kara varlığının herhangi bir şekilde azaltılmasına karşı çıktı.
Votel, IŞİD’i bölgedeki ABD çıkarlarına “kısa vadedeki” en büyük tehdit olarak tanımlarken, her ikisi de IŞİD’e karşı savaşan İran ile Rusya’nın en büyük stratejik meydan okumayı temsil ettiğini vurguladı.
General, “İran’ın faaliyetlerinde belirsiz olmadığını ve odak noktasının Amerika Birleşik Devletleri olduğunu anlamamız gerek.” dedi.
Votel, CENTCOM’un görevini tanımlarken, “İran’ın zararlı etkisini kontrol etme” ihtiyacını, “IŞİD’i zayıflatma ve nihayetinde yenilgiye uğratma” uğraşının üstüne yerleştirdi.
Generalin yorumları, Washinton İran’ın Çarşamba günü iki balistik füzeyle deneme atışı yapmasına tepki gösterirken geldi. İran’la geçtiğimiz yılki nükleer anlaşmanın ardından Siyonist devlete güvence verme yönünde bir resmi ziyarette bulunduğu İsrail’den konuşan Başkan Yardımcısı Joe Biden, İran’ın anlaşmanın şartlarını ihlal etmesi halinde ABD’nin “görevini yapacağını” taahhüt etti. Biden, “Onu bulabileceğimiz her yerde harekete geçmeye çalışıyoruz ve çalışacağız.” diyerek, ABD’nin İran’ın nükleer olmayan askeri faaliyetini yakın bir şekilde takip ettiğini ekledi.
Bu arada, “İran bu faaliyetleri nedeniyle yaptırımlarla karşılaşmalı ve uluslararası toplum İran’ın İsrail’e yönelik tehditlerinin hoş görülemeyeceğini göstermeli.” diye açıklama yapan eski dışişleri bakanı ve Demokratik Parti’nin favori başkan adayı Hillary Clinton, füze denemelerini açıkça suçladı.
General Votel, ayrıca, Austin’in, Pentagon’un Suriye’deki ABD operasyonlarını ilerletmek için “yerel bir kara gücü” yaratmayı amaçlayan başarısızlığa uğramış “eğit-donat” programının yeniden canlandırılması çağrısı yapan ifadesini yineledi.
Pentagon’un görünüşte IŞİD’e karşı savaşmak için sözde “ılımlı asiler”i silahlandırma ve eğitme yönündeki 500 milyon dolarlık programına, General Austin’in geçtiğimiz Eylül ayında, programın başlatılmasından bir yıl sonra Suriye’de bu tür asilerin “dört ya da beş” kişiden fazla olmadığını itiraf etmesinin ardından son verilmişti. Suriye’ye gönderilen ABD’nin eğittiği diğer unsurlar, El Kaide’nin Suriye kolu El Nusra Cephesi’ne hızla teslim olmuş ve ABD’nin tedarik ettiği silah ve cephaneyi onlara devretmişlerdi.
Votel, Senato oturumunda, ABD Özel Kuvvetleri’nin yardım ettiği Suriye Demokratik Güçleri adlı oluşumun bileşimi üzerine sorularla karşılaştı. O, grubun, “muhtemelen yaklaşık yüzde 80 oranında” Kürt olduğunu beyan etti.
Bu güçler, Suriyeli Kürt milis gücü YPG’yi kapsıyor. Pazartesi günü, onun savaşçılarının, Birleşmiş Milletler’in aracı olduğu ateşkes anlaşmasını ihlal eden Türk ordusundan gelen aralıksız topçu ateşiyle karşı karşıya olduğu bildirilmişti.
Türkiye ABD’nin NATO müttefiki olmasına ve Washington’ın onu “IŞİD karşıtı koalisyon”un asli bir üyesi olarak tanımlamasına karşın, Ankara’daki İslamcı hükümet, ateşini, Pentagon’un desteklediği Kürt güçlerine yoğunlaştırmış durumda ve Ankara’nın IŞİD’e ve Suriye’deki diğer El Kaide bağlantılı güçlere silah ve para akıttığı yönünde çok sayıda kanıt söz konusu.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|