World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz

Yazıcıya hazırla

SEP’in Brexit referandumunu aktif boykot çağrısı üzerine bir yanıt

Chris Marsden
15 Mart 2016
İngilizce’den çeviri (2 Mart 2016)

Dünya Sosyalist Web Sitesi, Sosyalist Eşitlik Partisi’nin (Britanya) Britanya’nın Avrupa Birliği üyeliği üzerine 23 Haziran referandumuna yönelik aktif boykot çağrısına ilişkin açıklamasına çok sayıda yorum aldı. Çoğu okur açıklamayı coşkuyla desteklerken, diğerleri siyasi itirazlar ya da sorular ortaya attı.

Aşağıda, SEP’in ulusal sekreteri Chris Marsden’in iki yoruma yönelik yanıtlarını yayınlıyoruz. İlk yorum SEP’in tutumunu eleştiriyor ve AB’den ayrılma lehinde oy vermeyi savunuyordu. İkincisi ise, SEP’in Brexit’e yönelik tutumunun, İskoçya’nın bağımsızlığı üzerine 18 Eylül 2014 referandumundaki “hayır” oyu çağrısı ile ne şekilde ilişkili olduğunu soruyordu. Yorumların asıl metinlerini burada bulabilirsiniz.

***

Sosyalist Eşitlik Partisi, aktif boykot çağrımıza yönelik yanıtınıza katılmamaktadır. Sizi, eleştirinizin sonuçları hakkında daha dikkatli ve açık bir biçimde düşünmeye çağırıyoruz.

Siz, bizim AB’de Kalma ve Ayrılma kampanyalarına yönelik çözümlememizin “mükemmel” olduğunu belirtiyor ama bu çözümleme ile açık bir şekilde çelişiyorsunuz. Sizin düşünceniz, bizim, basit bir şekilde, Ayrılma kampanyasından -sağcı milliyetçi bir bloktan- bağımsız bir tutum almak için çok küçük (“minik”) olduğumuzdur. Bu düşünceye katılmıyoruz. Bizim tavrımız, en ileri işçiler ve gençler tarafından izlenecek ve onların siyasi eğitimine büyük katkı sağlayacaktır.

Ayrılma oyunun, hala, bir şekilde “işçi sınıfının öncüsünün ve genel olarak sınıf bilinçli işçilerin” isteklerinin bir ifadesi olduğunu ileri sürüyorsunuz. Ancak işçi sınıfı kitlelerinin şimdiki mevcut bilinci bu ise, Ayrılma kampanyasının önderliğinin nasıl oluyor da -referandum çağrısını yapan- Muhafazakar Parti’nin ve Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi’nin (UKIP) sağcılarına düştüğünü hiçbir yerde açıklamıyorsunuz.

Siz, “Patronlara, Bankerlere ve Muhafazakar AB’ye Hayır”, “Milliyetçiliğe, Faşizme ve Savaşa Karşı İşçilerin Birliği” vb. sosyalist sloganların akıllıca yerleştirilmesi yoluyla bu durumun üstesinden gelinebilirmiş gibi yazıyorsunuz.

Yani, eğer yalnızca “AB’ye karşı Sosyalist bir muhalefeti açık bir şekilde ayırt etmek” söz konusu olsaydı, o zaman, resmi Ayrılma kampanyası büyük önem taşımayan bir siyasi etmen olacaktı. Brexit üzerine bildirgemizde ifade ettiğimiz gibi, “Kitlesel grevleri, Yunan kitleleri ve AB’nin dayatmalarının diğer kurbanları ile dayanışma çağrılarını kapsayan bir işçi sınıfı hareketinin var olduğu koşullarda, ayrılma yönünde oy verme, kapitalizm karşıtı bir karakter edinecektir.”

Ama bu, bugünün konusu değil ve bu durumun üstesinden gerçeklerden kopuk düşüncelerle ve söylemlerle gelinemez. Bunun, işçi sınıfının bağımsız bakış açısını ayırt etmek, onu bütün burjuva ve küçük-burjuva etkilerinden arındırmak ve sürekli olarak sosyalist ve enternasyonalist bir perspektifle donatmak için siyasi bir mücadele yoluyla değiştirilmesi gerekmektedir.

Lenin’in 1905’teki aktif boykot çağrısına başvurmamızı, “bütünüyle uygunsuz, ilişkisiz ve zorlama” olarak tanımlıyorsunuz. Ancak biz doğrudan bir tarihsel paralellik kurmuyor; aksine, Lenin’in, işçi sınıfının önder rolünü oluşturmak ve işçi sınıfının Çarlığın burjuva muhaliflerine tabi kılınmasını önlemek için bağımsız siyasi eylemde nasıl ısrar ettiğini açıklıyoruz.

Daha da önemlisi, 1931’deki “Kızıl Referandum”u örnek olarak gösterdiğimiz sınıf bayraklarının karıştırılmasının trajik sonucuna ilişkin uyarımız hakkında hiçbir şey söylemiyorsunuz. Almanya Komünist Partisi de, Stalin’in talimatı doğrultusunda, radikal ifadeleri akıllıca kullanma ve “kendimizi ustalıkla işçilerin (o zamanlar Sosyal Demokratlara yönelik) doğal antipatisine dayandırma”nın Nazilerin çağrısını yaptığı bir referandumun karakterini bir şekilde devrimci mücadelenin bir aracına dönüştürebileceği tavrını almıştı. Sonuç, siyasi bir felaket oldu.

Siz, “Devrimci Sosyalizm’in küçük güçleri”nin, “bu küçük güçleri inşa etmeyi hedefleyen” bir siyasi strateji benimsemesini ileri sürüyorsunuz. Ancak sizinkisi, sosyalistlerin siyasi etkisini genişletme değil; sosyalist hareketi sağcı milliyetçi bir hareketin siyasi bir savunucusuna ve eklentisine dönüştürmenin reçetesidir.

***

Sosyalist Eşitlik Partisi’nin İskoçya’nın bağımsızlığı referandumunda aldığı tutum ile Britanya’nın Avrupa Birliği üyeliği referandumundaki aktif boykot çağrısı, birbiriyle uyumludur. Her iki tutum da, milliyetçiliğe karşıtlığımız ve uluslararası işçi sınıfının birliğini ve siyasi bağımsızlığını koruma yönündeki temel hedefimiz eliyle belirlenmiştir.

Biz, İskoçya referandumunda “hayır” oyu çağrısı yaptık; çünkü biz, İskoç Ulusal Partisi tarafından talep edilmiş ve nihayetinde sosyalizme doğru bir İskoç yolu için zemin haline geleceği yönündeki samimiyetsiz ve siyasi olarak yanlış vaatler arkasına gizlenmiş şekilde sahte sol gruplar tarafından desteklenmiş olan ayrı bir kapitalist devletin kurulmasına karşıyız.

O zaman şunları belirtmiştik: “Ayrı bir İskoç devletinin başlıca işlevi, daha fazla sömürü, şiddetle düşürülmüş ücretler ve çalışma koşulları yaratarak, sosyal hizmetleri ortadan kaldırarak ya da özelleştirerek ve şirket varlıkları üzerindeki vergileri olabildiğince azaltarak, büyük bankalar, şirketler ve vurguncular ile daha doğrudan ilişkiler kurmak olacaktır.”

Biz, “hayır” oyuyla, Muhafazakar, İşçi Partisi, Liberal Demokrat ve büyük şirket destekçilerine hiçbir taviz vermedik ve “ayrılıkçılık, işçi sınıfının bu güçlere karşı mücadelesini yalnızca zayıflatır ve böler.” diye ısrar ettik. Dahası, İskoçya’daki ayrılıkçılığın teşvik edilmesinin Avrupa kıtasının “Balkanlar tarzı bir parçalanması” ile son bulacağı; Katalonya’daki ve diğer yerlerdeki benzeri bölgesel burjuva hareketlere bir yeşil ışık olacağı uyarısında bulunduk.

Biz, “Britanya emperyalizminin ve onun devlet aygıtının yıkılması”, “sosyalist politikaları benimsemiş bir işçi hükümetinin yaratılması” ve “Avrupa Birleşik Sosyalist Devletleri’nin kurulması” çağrısı yaptık.

Ayrılma oyu, sosyalist bir Avrupa uğruna bir mücadelenin başlangıç noktası olmak şöyle dursun, sosyalist bir Britanya için verilen bir oy da değildir. Bu oy, bizim İskoçya’nın bağımsızlığı için “evet” oyunu desteklememize eşdeğer olacak, aşırı sağcı güçlerin öncülük ettiği Britanya milliyetçisi bir gündemi onaylamaktır. O zamanki “evet” oyu gibi, bu da, neredeyse kesin olarak, Avrupa kıtasının ve Avrupa işçi sınıfının milliyetçi temelde bölünmesine itici bir güç sağlayacaktır.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır