Bugün Yeni Olanlar
Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları
Arşiv
DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım
DİĞER DİLLER
İngilizce
Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce
ANA BAŞLIKLAR
Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi
Bush, Türkiyeye Irakta PKKya saldırması için yeşil ışık yaktı Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar
Asyada tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı
Mehring Bookstan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri
Livio Maitan (1923-2004): eleştirel bir değerlendirme
|
|
DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz
Yazıcıya hazırla
İstanbul havalimanı saldırısında ölü sayısı 44’e yükseldi
Alex Lantier
1 Temmuz 2016
İngilizceden çeviri (30 Haziran 2016)
Irak ve Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) İstanbul Atatürk Havalimanı’nda Salı akşamı gerçekleştirdiği korkunç terör saldırısında ölü sayısı 44’e yükseldi, ayrıca 239 yaralı var. İstanbul makamlarına göre, 130 yaralı dün hala hastanede tedavi görüyordu.
Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım, en az üç ağır silahlı saldırganın kaçışmakta olan yolcuların ortasında polisle silahlı çatışma başlatacak şekilde uluslararası terminalin girişindeki kalabalığa ateş açtığını ve hemen ardından üstlerindeki patlayıcıları patlattıklarını belirtti. Güçlü patlamalar havalimanı terminaline ciddi hasar verdi. Saldırıdan hayatta kalanlar, patlamalardan kaçışa ve sevdiklerini havalimanı içindeki odalara saklamaya çalışmalarına ilişkin yürek parçalayıcı şeyler anlattılar.
Ölenlerden, beşi Suudi, ikisi Iraklı, bir Tunuslu, Ürdünlü, Ukraynalı ve iki Orta Asya kökenli olmak üzere, on üçü yabancı uyrukluydu. CNN Türk, Orta Asyalı kurbanlardan birini, görünüşe göre Çin’in batısındaki Sincan Özerk Bölgesi’ne atıfla, “Doğu Türkistan kökenli” olarak tanımladı.
Türkiye, bayrakları havalimanında ve ülke genelinde yarıya indirerek, bir günlük yas ilan etti. Saldırı, Müslümanların kutsal ayı Ramazan’ın sonunda kutlanan Ramazan Bayramı’nın hemen öncesinde gerçekleşti.
Saldırı, zaten turizm gelirlerinde yüzde otuzluk bir düşüşün ortasında kötüye giden Türkiye ekonomisini sarsacak. Bir İstanbul sakini, Guardian’a, bir turizm acentesinin önünde otururken, dükkanları ve otelleri işaret ederek, “İşyerleri, Ramazan Bayramı’nın gelmesiyle, zar zor yeniden kendilerini toparlamaya başlamıştı. Ama şimdi işimiz bitti. Bunların hepsi kapatmak zorunda kalacak. Bu sabah Ramazan Bayramı rezervasyonlarımız yüzde 30 azaldı. İnsanlar tatillerini iptal etmek için aramaya devam ediyor.” diye konuştu.
Bu yazı yazıldığı sırada hiçbir örgüt sorumluluğu üstlenmemişken, Başbakan Yıldırım, “kanıtlar Daeş’e [IŞİD] işaret ediyor” diye konuştu. Haberlere göre, Atatürk havalimanı saldırısı, IŞİD’in Suriye-Türkiye sınırında bulunan Kilis’teki Türk güçlerine yönelik birkaç aydır devam eden saldırılarının ardından geldi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, saldırıyı “şiddetle kınayan” ve aynı zamanda IŞİD’i suçlayan bir açıklama yayınladı. O, açıklamasında şunları belirtti: “Mübarek Ramazan ayında meydana gelen bu saldırı, terörün, inanç dahil hiçbir değer gözetmeksizin, kurbanları arasında ayrım yapmaksızın hareket ettiğini göstermiştir… Dünyanın, özellikle de Batı ülkelerinin, yönetimleriyle, parlamentolarıyla, medyasıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla terör örgütlerinin bu oyununa karşı artık kararlı bir duruş sergilemelerini bekliyoruz.”
Saldırı, ayrıca, ABD'de kazanmaya en yakın başkan adayları Cumhuriyetçi Donald Trump ve Demokrat Hillary Clinton’dan savaş yanlısı açıklamalar getirdi. Trump, haydutça, Washington’ın terörizme karşı “son derece acımasızca ve şiddetle mücadele etmesi” çağrısında bulundu ve işkence yapılmasını benimsedi: “Onların masada ya da her neredeyse oturup yemek yediklerini, Amerikalıların su ile sorgulama yapmadıklarını konuştuklarını ve bizim hala kafa kesmediğimizi hayal edebiliyor musunuz? … Bilirsiniz ki, ateşe ateşle karşı vermek zorundasınız.”
Clinton ise, “Amerikalılar, bu nefret ve şiddet seferberliğine karşı Türkiye halkının yanındadır. İstanbul’daki bugünkü saldırı, yalnızca, bizim, dünya çapında terörizm ve radikal cihatçılık güçlerini yenilgiye uğratma azmimizi güçlendirmiştir.” diye ilan etti.
Gerçekte, İstanbul’daki katliam, ABD ve Türk hükümetleri dahil tüm NATO güçlerinin, NATO’nun Suriye’de rejim değişikliği yönündeki beş yıllık gerici savaşında IŞİD gibi El Kaide bağlantılı milisleri vekil güçler olarak destekleme kararının trajik ama öngörülebilir sonucudur.
Hem bizzat Türk devletinin kimi kesimlerinin hem de Türkiye’nin NATO müttefiklerinin saldırıdaki olası rolüne ilişkin dikkate değer sorular gündeme getiriliyor. Türk medyasına göre, yetkililer, saldırı hakkındaki haberlere yayın yasağı getirmiş durumdalar.
Suriye savaşının ilk evrelerinde, İslamcı milisler rejimi istikrarsızlaştırmaya çalışır ve Suriye kentlerinde terör saçarken, defalarca İstanbul’daki saldırıya benzer kitlesel terör bombalamaları düzenlemişlerdi. Daha sonra, IŞİD’in Suriye’nin doğusunun büyük kısmını ele geçirmesinin ardından, Türk devleti, ilerlemelerinin Türkiye içindeki Kürt ayrılıkçıları cesaretlendireceğinden endişe ettiği Suriye’deki Kürt milislere karşı ağırlık oluşturmak için IŞİD’i kullandı. IŞİD’e ikmal malzemeleri ve ondan petrol sevkiyatları defalarca haber yapıldı ve hatta Suriye-Türkiye sınırını geçerken fotoğraflandı.
Avrupa genelindeki cihatçı ağ, Suriyeli “asiler”i silahlandıran CIA ve diğer NATO istihbarat örgütleriyle bağlarından faydalanarak izlemeden kaçabilmiş ve geçtiğimiz yıl Paris’teki iki ölümcül silahlı tarama dahil, yıkıcı terör saldırılarına girişebilmişti. İstihbarat örgütleri ile cihatçı güçler arasındaki bağların rolü, özellikle Brüksel’deki 22 Mart bombalı saldırılarının ardından açık bir şekilde ortaya çıktı.
Türkiye, İsrail ve Rusya istihbarat örgütleri, teröristleri İslamcı savaşçılar ve Brüksel havaalanı ile metrosunun hedef olduğunu tespit ederek, Belçikalı yetkililere saldırılara ilişkin ön uyarılarda bulunmuştu. Ne saldırganlar durduruldu ne de hedef olan yerlerde güvenlik arttırıldı. Açıkça, saldırganlar için, NATO dış politikasında merkezi bir rol oynayan İslamcı ağların üyeleri olarak, engelsizce seyahat etme yönündeki protokoller yürürlükteydi.
Anlamlı bir biçimde, Türk yetkililerinin de İstanbul’daki Salı günkü terör saldırıları hakkında önceden uyarılmış olduklarını gösteren ilk haberler ortaya çıktı. Dün, Doğan TV Ankara temsilcisi Hande Fırat, “İstanbul'la ilgili olarak da Haziran ayının başında, yaklaşık 20 gün önce istihbarat birimleri devletin tepesine ve tüm kurumlarına uyarı yazısı gönderdi. Bu uyarı yazısında yer isimleriyle bu uyarı yer aldı.” diye bildirdi.
Muhalefet partisi politikacıları, açıkça, güvenlik kurumlarının ve Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) saldırılardaki rolünü sorguladılar. Halkların Demokratik Partisi (HDP) grup başkanvekili İdris Baluken, “Saldırılar yapılırken Atatürk Havalimanı gibi bir yerde bombalar patlarken bu ülkenin hükümeti, içişleri bakanı, istihbaratı, emniyeti ne yapıyor onu da merak ediyoruz.” dedi.
Ayrıca, saldırıların zamanlaması, bunların, IŞİD’in, Türkiye ve NATO’nun üst düzey askeri ve siyasi önderliklerine yönelttiği bir mesaj olup olmadığıyla ilgili soruları gündeme getiriyor.
Saldırılar, tam da IŞİD Irak’ta hükümet güçlerine Felluce’yi kaybetmesinin ardından ciddi gerilemelerle karşı karşıya iken, AKP’nin -kendisini IŞİD ile bir çatışmaya sokacak şekilde- dış politikasında kapsamlı bir değişiklik yapmaya çalıştığı sırada geldi. Rus güçlerinin Suriye hükümeti ile beraber cihatçı milislere saldırı düzenlediği Suriye üzerinde bir Rus savaş uçağını pervasızca vurup düşüren Türkiye, yakın zamana kadar Rusya ile şiddetli bir cepheleşme içine hapsolmuştu. Ayrıca, Moskova, Türkiye’yi IŞİD ile suç ortaklığı yapmakla suçlamıştı.
Bununla birlikte, Türkiye, son haftalarda, Rusya’ya daha yakın hareket ediyor ve ayrıca İsrail ile bağlarını derinleştirmeye çalışıyordu.
Saldırıdan önceki gün, Yıldırım, Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e Rus jetinin düşürülmesinden dolayı özür dileyen bir mektup yazmasının ardından, Rusya ile “normalleşme süreci başladı” diye duyurmuştu. Aynı anda, Türkiye, hem İsrail hem de askeri diktatörü Abdül Fettah el-Sisi’nin AKP’nin müttefiki Müslüman Kardeşler hükümetini deviren bir darbeyle iktidara geldiği Mısır ile bağları geliştirme girişimlerine hazırlanıyordu.
IŞİD’in, bu son kanlı saldırıyla birlikte, Türk yönetimine, IŞİD’in ve örgütün bölgesel müttefiklerinin, AKP’nin kendilerine karşı dönmesi durumunda Türkiye’ye hala oldukça zarar verebilecekleri yönünde bir mesaj göndermiş olması olası görünüyor.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|