Bugün Yeni Olanlar
Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları
Arşiv
DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım
DİĞER DİLLER
İngilizce
Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce
ANA BAŞLIKLAR
Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi
Bush, Türkiyeye Irakta PKKya saldırması için yeşil ışık yaktı Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar
Asyada tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı
Mehring Bookstan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri
Livio Maitan (1923-2004): eleştirel bir değerlendirme
|
|
DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz
Yazıcıya hazırla
İnsan Hakları İzleme Örgütü raporu, ABD ve AB'deki demokratik haklara yönelik saldırıyı belgeledi
Tom Hall
18 Şubat 2016
İngilizceden çeviri (1 Şubat 2016)
Geçtiğimiz hafta, ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü, hükümetlerin göçmen krizine bir tepki olarak gerekçelendirdiği Avrupa ve Kuzey Amerika genelindeki demokratik haklara yönelik tırmanan saldırılar konusunda uyarıda bulundu.
Örgütün yıllık raporu, Ortadoğu'daki savaş ve baskıdan kaçan sığınmacıların gelişini “birçok Batılı hükümeti insan hakları önlemlerini geriye götürmeye ittiği” konusunda uyardı ve devamında, “bu geri adımlar” sadece sığınmacıların değil halkın tüm kesimlerinin "haklarını tehdit etmektedir” diye ekledi.
Raporun başyazısında, İnsan Hakları İzleme Örgütü İcra Direktörü Kenneth Roth, "Avrupa’da ve Amerika Birleşik Devletleri’nde, ‘onlara karşı biz’ kutuplaştırıcı söylemi, siyasi çevreden anaakım medyaya taşınmıştır. Açık bir İslamofobi ve sığınmacıların utanmazca şeytanlaştırılması, giderek artan bir şekilde hoşgörüsüzlük politikasını savunmak hakim haline gelmiştir." diye yazıyor.
Roth, "Kamusal söylem, [Avrupa'ya ulaşan] sığınmacılarla eş anlamlı olarak Müslümanlara karşı kin ve korku ifadeleriyle doldurulmuştur." diye devam ediyor. Bu iklim, "bazı Avrupa kentlerinin varoşlarındaki mahallelere sürekli ayrımcılık, umutsuzluk ve çaresizlik yayılmasına" katkıda bulunmaktadır.
2015 yılında, Avrupa ve Amerika genelinde demokratik haklara yönelik çarpıcı bir gerileme görüldü. Fransa'daki Hollande hükümeti, bu Kasım ayında Paris'teki saldırıları ve geçtiğimiz yılın başındaki Charlie Hebdo saldırısını fırsat bilerek, hükümet gözetiminin hızla yayılmasına ve ifade özgürlüğü kısıtlamasına yöneldi. Amerika Birleşik Devletleri’nde, devasa hükümet gözetimi engelsiz devam ederken, yılın başında polis şiddetine karşı barışçıl protestolara göz açtırmamak için Baltimore bölgesine ordu konuşlandırıldı.
Rapor, 2015 yılı için 90'dan fazla ülkenin geniş kapsamlı özetlerini içeriyor. 24 sayfa ile açık ara farkla tek parça halindeki en geniş bölüm, birçok siyasi tutsak dahil olmak üzere geçtiğimiz yıl rekor sayıda insanın idam edildiği mutlak monarşiyle yönetilen Suudi Arabistan’dan ve şu anda Suriye ve Libya gibi iç savaşlar yaşayan ülkelerden de daha fazla olacak şekilde, Avrupa Birliği hakkındadır. ABD ise 17 sayfa ile ikinci sırada yer alıyor.
Rapor, yazıldığı sırada, esas olarak savaştan zarar görmüş Afrika Boynuzu’ndaki ve Ortadoğu'daki ülkelerden, özellikle de Suriye’den 850.000 insanın, 2015 yılında tekne ile Avrupa'ya geçtiğini belirtiyor. Denizden geçmeye çalışan sığınmacılardan 3.770’i aşkın kişi boğuldu, onların üçte biri çocuktu. Göçmenler için açık ara ile en yaygın yol, Türkiye'den Ege Denizi’ndeki komşu Yunan adalarına geçiştir.
Avrupa ülkeleri tarafından sığınmacıları kıta genelinde yerleştirmeye yönelik önceki anlaşmalar, Avrupa genelindeki ülkelerin sığınmacılara sınırlarını kapatmasından ötürü ölü bir belge olarak kalıyor. İtalya ve Yunanistan’dan 160.000 sığınmacının yeniden yerleşmesi için geçtiğimiz yıl yapılan bir anlaşmaya karşın, bu ülkelerden sadece 159 sığınmacı yeniden yerleştirilmişti.
Aşırı sağcı ve neo-Nazi örgütler Avrupa hükümetlerinin ayrımcı politikaları eliyle cesaretlendirildiğinden, geçtiğimiz yıl, Müslümanlara yönelik saldırılar hızla yükseldi. Bu tür saldırılar, Londra’da, 2015 yılının ilk yarısında yüzde 46,7 oranında artış gösterdi. Bununla birlikte, ırkçı saldırılar, yalnızca Müslümanlarla sınırlı değil; ayrıca, Musevi karşıtı saldırı haberleri de artış gösterdi ve AB genelinde hükümetler tarafından Romanlara yönelik ayrımcı tahliyeler devam ediyor. Yaygın ayrımcılık, aynı zamanda, Baltık ülkelerinde anadili Rusça olanları karşı uygulanıyor.
Roth'un belirttiği üzere, Avrupa’nın sığınmacılara yönelik zulmüne, Amerika Birleşik Devletleri de katılıyor. Şu anda Cumhuriyetçilerin favori adayı Donald Trump, Müslümanların ülkeye girmesini büsbütün yasaklama fikrini yayarken, geçtiğimiz yıl, 30 dolayında ABD valisi, Suriyeli sığınmacıların kendi eyaletlerine girmelerini engellemeye çalışmıştı. Ayrıca rapor, ABD’de, geçtiğimiz yıl boyunca, çoğunluğu kendi ülkelerindeki şiddetten kaçan “Orta Amerikalı göçmen annelerin ve onların çocuklarının gözaltına alınmasındaki çarpıcı artışın devam ettiğini” bildirdi. Raporda değinilmemiş olsa da, Obama yönetimi, geçtiğimiz ay, yeni yılı, Orta Amerikalı çocukların sınır dışı edilmesini hedefleyen yeni bir seferle kutladı.
Rapor, ayrıca, çoğunlukla sözde terörizm tehdidi ile gerekçelendirilen Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ve Avrupa'daki devlet baskısı ve gözetiminin genişletilmesi yönelişinin devam etmesine ilişkin endişeleri belirtiyor. Geçtiğimiz Kasım ayındaki Paris terör saldırılarına değinen rapor, “Avrupa'daki büyük saldırıların önceki deneyimleri, insan hakları önlemlerinin yine güvenlik adına zayıflatılacağı endişelerini gündeme getirdi” uyarısında bulunuyor. Rapora göre, Fransa'da, geçtiğimiz Ocak ayındaki Charlie Hebdo saldırısının ardından, üç aydan kısa bir süre içinde 298 kişi “ucu açık ve belirsiz” “terörizmi övme” suçuyla suçlandı.
ABD’de, gizli servis liderleri, Paris saldırganlarının iletişimlerinde şifreleme yapmamış oldukları gerçeğine rağmen, çevrimiçi şifrelemeye bir “gizli kapı” yönündeki istemlerini yenilemek için Paris saldırılarına sarıldılar. Bu arada, Guantanamo Körfezi gözaltı merkezi, yıllardır kapatılması için Obama tarafından verilen boş sözlere rağmen açık kalmaya devam ediyor. Çok daha zorlu tutukluların bile aktarılmasını veya serbest bırakılmasını sağlayan, Obama tarafından imzalanan geçen yılki Ulusal Güvenlik Yetki Yasası, “tutukluların Guantanamo dışına taşınmasındaki mevcut kısıtlamaları sıkılaştırdı.”
Raporun bir başka bölümündeki en kötü insan hakları ihlallerinin çoğu, ABD ya da AB emperyalist güçlerinin müttefikleri tarafından işlenmiştir. Örneğin, rapor, sivil alt yapı tesislerinin kasıtlı olarak hedef alındığı Yemen'in Suudi Arabistan önderliğindeki istilası tartışılırken Suudilere “istihbarat, lojistik destek ve personel” sağlamasından dolayı ABD’nin “koalisyon güçleri tarafından işlenen savaş hukuku ihlallerinden potansiyel olarak ortaklaşa sorumlu” tutulması gerektiğini savunuyor. Ayrıca, rapor, Obama yönetiminin çeşitli Afrika ülkelerinin ordularını desteklemeyi sürdürmek için Çocuk Askerlerin Önlenmesi Kanunu hükümlerini çiğnenmesinin yanı sıra, ABD'nin Mısırlı diktatör Abdül Fettah el-Sisi'ye yardım etmesine de değiniyor.
Dünya emperyalizmi, son çeyrek yüzyıl boyunca sayısız canice savaşı sözde “insani müdahale” bahanesi altında gerekçelendirdi. Şimdi, önde gelen bir insan hakları grubu, bu aynı güçlerin bizzat kendi sınırlarının içinde önemli insan hakları ihlallerinden sorumlu olduğunu kabul etmek zorunda kalmaktadır. Bu, sadece, emperyalizmin ikiyüzlü “insan hakları” ilgisinin bir sahtekarlık olduğunu göstermiyor; bu, aynı zamanda, bu ülkeler içinde her şeyden önce kendi işçi sınıflarına karşı yönelen polis devleti uygulamalarının büyümesinin de bir belirtisidir.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|