Bugün Yeni Olanlar
Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları
Arşiv
DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım
DİĞER DİLLER
İngilizce
Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce
ANA BAŞLIKLAR
Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi
Bush, Türkiyeye Irakta PKKya saldırması için yeşil ışık yaktı Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar
Asyada tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı
Mehring Bookstan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri
Livio Maitan (1923-2004): eleştirel bir değerlendirme
|
|
DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz
Yazıcıya hazırla
ABD seçimlerinde oyları yeniden sayma kampanyasındaki siyasi sorunlar
Joseph Kishore ve David North
1 Aralık 2016
İngilizceden çeviri (29 Kasım 2016)
ABD başkanlık seçimlerinden üç hafta sonra, Trump’ın Clinton karşısındaki zaferini kesinleştirmeye katkıda bulunmuş olan Wisconsin, Michigan ve Pennsylvania eyaletlerindeki oyları yeniden saymaya yönelik girişimin tetiklediği siyasi kriz tırmanıyor. Bu girişim, Hillary Clinton’ın, toplam oylar içindeki üstünlüğünün -ki fark şu anda 2,2 milyondan fazla- sürmekte olan artışıyla çakışmaktadır. Bu, üstelik Delegeler Kurulu’nda kazanmamış bir aday için, büyük bir farkla, tarihsel olarak görülmemiş bir orandır.
Yeşiller Partisi’nin başkan adayı Jill Stein, yeniden sayım kampanyasını, geçtiğimiz hafta, Michigan Üniversitesi profesörü ve siber güvenlik uzmanı J. Alex Halderman’ın yer aldığı bir röportajın ardından başlatmıştı. Seçim sonuçlarına itiraz etmek niyetinde olmayan Clinton kampanyasının ve Demokratik Parti’nin gözünde yeniden sayım çabasını meşrulaştırmak için sağcı savlar kullanan Halderman, başında olduğu bir ekibin, bu üç eyaletteki elektronik oy verme makinelerinin Rusya tarafından heklenmiş olabileceğine ilişkin güçlü kanıtlar bulduğunu iddia ediyor. Bu, onun, Stein’ın Wisconsin’de bir yeniden sayım başvurusunu destekleyen yeminli ifadesinde tekrarladığı bir açıklama.
Clinton kampanyası, Cumartesi günü, Stein tarafından başlatılmış olan sürece katılacağını açıkladı. Trump buna, Pazar günü, yeniden sayımı kınamakla kalmayıp, herhangi bir olgusal kanıt olmaksızın, Clinton’a verilen “milyonlarca” yasadışı oyun düşürülmesi durumunda toplam oyların da çoğunluğunu kazanmış olacağı suçlamasında bulunarak yanıt verdi.
Oyların yeniden sayılması talebi, söz konusu eyaletlerdeki oyların özellikle birbirine yakın olduğu (Trump ile Clinton arasında, Wisconsin’de 22.000, Michigan’da 10.000, Pennsylvania’da ise 68.000 fark var) bir duruma yönelik meşru bir tepkidir.
Bununla birlikte, bu üç eyaletteki teknik süreçten çok daha fazlası söz konusu. Oyların yeniden sayımı kampanyası, egemen seçkinler içindeki siyasi çatlakları ortaya çıkarmış, bir Trump yönetimine kusursuz geçişi gerçekleştirmeye yönelik çabaları zorlaştırmış ve yaygın hoşnutsuzluk havasını ve seçim gününden beri gelişmekte olan krizi yoğunlaştırmıştır.
Obama yönetiminin yeniden sayıma tepkisi, onun temel demokratik ilkeler karşısındaki umursamazlığı konusunda çok şey söylemektedir. Pazar günü New York Times’a konuşan önemli bir Beyaz Saray yetkilisi, “Amerikan halkının iradesini tam olarak yansıtan” sonuçları kesinleştirmiş olan “seçim altyapısının tam sağlamlığı”nda ısrar etti.
Açıkçası, bu doğru değildir. Trump’ın seçilmesi “halkın iradesi”ni temsil etmemektedir. O, toplam kullanılan oylar temel alındığında, önemli bir farkla kaybetmiştir. Dahası, Trump, kendisini işçi sınıfının bir savunucusu gibi gösteren demagojik yalanlar temelinde kampanya sürdürmüştür.
Demokratlar, medya ile birlikte Trump’ı benimsemekte acele ederken, onun toplam oylarda uğradığı yenilginin önemini küçük gösteriyor ve örtüyorlar. Demokratik Parti, Cumhuriyetçilerle ve Trump ile olan taktiksel farklılıklarından çok, işçiler ve gençler arasındaki muhalefeti canlandırmaktan kaygılı. İki parti, baş CIA ajanı Obama’nın belirtmiş olduğu gibi, temel sınıf politikaları konusunda “aynı takımdalar.”
Yeşiller Partisi, seçim sürecinin demokratik olmayan karakterini mahkum etmek yerine, oyların yeniden sayılması girişimini, Rus heklemesinin seçim sonuçlarını etkilemiş olabileceği iddiasıyla gerekçelendiriyor. Yeşiller, seçmenlerin demokratik bilincini arttırmaya çalışmaktansa, kapitalist partilere özgü biçimde, egemen sınıfın çıkarlarına uygun gerici savlara başvurmaktadır. Yeşiller, gerçekte, bir yeniden sayımı, Trump’ın seçimleri çalmasını önlemek için değil; Putin’in Amerikan politikasına müdahale etmesini engellemek için istediklerini kanıtlamaya çalışıyorlar.
Yeşiller Partisi’nin girişiminde, açıkça belirtilmemiş, Clinton’ın seçilmesinin ABD’yi Trump’ın seçilmesinin ardından yaşanacak tüm mutsuzluklardan kurtaracağı biçiminde açıkça söylenmemiş bir önerme söz konusu ve Stein bununla çelişen hiçbir şey söylemiş değil. Bu, Trump’ı, Amerikan demokrasisinin alışılmış çizgilerinden bir tür dehşet verici ve rastlantısal sapma olarak gören siyasi aldatmaya bir örnektir.
2016 başkanlık seçimleri sonucunun, nesnel olarak, Amerikan toplumunun büyük bir krizinin ifadesi ve ürünü olduğu Yeşiller’in aklına gelmiş gibi görünmüyor. Trump toplam oylarda Clinton’dan geride kalmış olsa bile, onun 62 milyon oy alması, Demokratik Parti’nin ve Obama yönetiminin temsil ettiği her şeyin çarpıcı bir mahkum edilişidir. Nasıl bir toplumsal sıkıntı ve işsizlik düzeyi, işçileri de kapsayan milyonlarca insanın bu gerici şarlatana oy vermesine yol açabildi?
Trump’ın yükselişi, tarihsel düzeylerde toplumsal eşitsizliğin ve temel demokratik hakların aşındırılmasının eşlik ettiği 25 yıllık bitmek bilmez savaşların ve 15 yıllık “terörle mücadele”nin ürünüdür. Bu, aynı zamanda, Clinton’ın politikalarını sürdürme sözü verdiği Obama yönetimine ilişkin bir hükümdür. Clinton’ın başkanlığı, Trump’ın yükselişine nesnel itki sağlamış olan ekonomik, siyasi ve toplumsal krizi aşmaya ne şekilde katkıda bulunacaktı ki?
Yeşiller, Demokratik Parti’ye bir alternatif geliştirmek şöyle dursun, kendilerini onun en kararlı savunucuları olarak konumlandırıyorlar. Demokratik Parti’nin çevresinde faaliyet gösteren ve seçimlerde Yeşiller’i destekleyen bir sürü örgüt tarafından desteklenen Stein, toplumsal muhalefeti bastırmada ve boğmada egemen sınıfın siyasi bir aracı olarak Yeşiller Partisi’nin rolünü geliştirmeye çalışıyor.
Kapitalizmin tarihsel krizi koşullarında, işçi sınıfının kendi perspektifini geliştirmesi ve egemen sınıfın ve onun siyasi temsilcilerinin şu ya da bu hizbinin arkasında toplanmaması gerekir.
Oyların yeniden sayılmasının sonucu ne olursa olsun, 2016 seçimleri, ABD içinde ve dışında sarsıcı bir siyasi altüst oluşlar dönemini başlatmıştır. Wisconsin’deki, Michigan’daki ve Pennsylvania’daki oyların tersine dönmesi gibi oldukça uzak bir ihtimalin gerçekleşmesi durumunda, böylesi bir sonucun Trump ve onun en amansız destekleyicileri tarafından kabul edileceğine ciddi olarak kim inanabilir?
Amerikan ve dünya kapitalizminin krizinden kolay bir çıkış yok. İşçiler ve gençler açısından kritik mesele, egemen sınıfın tüm siyasi aygıtından tam olarak kopmak ve sosyalist, enternasyonalist ve devrimci bir program temelinde bağımsız bir yanıt geliştirmektir. Okurlarımızı ve destekleyicilerimizi, 2016 seçimlerinden ve Sosyalist Eşitlik Partisi’nden gerekli siyasi sonuçları çıkarmaya çağırıyoruz.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|