World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz

Yazıcıya hazırla

Tırmanan savaşta yeni parlama noktası: Türkiye Suriye’deki IŞİD ve Kürt güçlerini bombalıyor

Barry Grey
25 Ağustos 2016
İngilizce’den çeviri (24 Ağustos 2016)

Washington’ın geçtiğimiz hafta Suriye’nin kuzeyinde bulunan Haseke’deki ABD destekli Kürt güçlerini bombalayan Suriye hükümet güçlerine saldırma tehditlerinin ardından, Türkiye, Suriye’nin sınır kasabası Cerablus’a ve çevresine yönelik hem IŞİD savaşçılarına hem de Kürt milislerine karşı topçu atışı başlattı.

Türkiye, Cerablus’u işgal eden IŞİD güçlerinin ateşlediği topların sınırdaki Karkamış’a ve Kilis’e düştüğünü iddia ediyor.

Ankara, misilleme bombardımanının yanı sıra, Cumartesi günü bir Kürt düğününe yönelik en az 54 kişinin ölümüne, onlarca kişinin yaralanmasına yol açan intihar saldırısının gerçekleştiği Gaziantep’te yaklaşık 1.500 kişilik bir “asi” gücünü bir araya getiriyor. Türkiye, katliamdan IŞİD’i sorumlu tutmuştu.

Devlete ait Anadolu Ajansı, Türkiye’nin, Cerablus sınırında, tanklar ve zırhlı personel taşıyıcıları konuşlandırarak, güvenliği arttırmış olduğunu bildirdi.

Gaziantep’teki “asi” gücünün, Cerablus üzerindeki IŞİD kontrolünü kırmak ve aynı zamanda, Kürtlerin önderliğindeki, ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) oluşan iktidar boşluğunu doldurmasını engellemek amacıyla Suriye’ye geçmesi bekleniyor.

Değişen ittifakların ve Suriye’ye müdahale eden küresel güçler arasındaki çatışmaların kördüğümündeki bu son patlayıcı viraj, Türkiye’yi, Washington’ın Suriye’nin kuzeyindeki başlıca vekil gücü olan, SDG’nin belkemiğini oluşturan Halk Savunma Birlikleri (YPG) ile doğrudan çatışma içine sokma tehdidi yaratıyor.

Bu ayın başında, SDG, ABD’nin yoğun ve öldürücü hava desteğiyle, IŞİD’i stratejik Menbic kasabasından çıkarmıştı. Bu, Türkiye içinde ayrılıkçı Kürdistan İşçi Partisi’ne (PKK) karşı şiddetli bir savaş yürüten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetini alarma geçirdi. Türkiye hükümeti, Menbic’teki bir YPG zaferinin, Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin örtük desteğiyle kurulmakta olan fiili bir Kürt bölgesini sağlamlaştıracağından korkuyor.

NATO müttefikleri olan Türkiye ve ABD, Suriye’de, Washington’ın ülkeye taşıdığı korkunç savaştaki temel amacını (İran ve Rusya yanlısı Esad rejiminin devrilmesi ve ABD kuklası bir hükümetin kurulması) daha fazla engelleyecek şekilde, giderek artan oranda farklı amaçlar için çaba gösteriyorlar. Cerablus’ta eli kulağındaki çatışma, Türkiye’nin ABD’ye yönelik -15 Temmuz başarısız askeri darbesinde suç ortaklığı- suçlamalarının, Erdoğan’ın Rusya ve İran ile bir uzlaşmaya doğru dönüşünün ve Ankara’nın Esad’a yönelik muhalefetini yumuşatmasının ardından geliyor.

O, aynı zamanda, ABD Başkan Yardımcısı Joseph Biden’in, zaten gerilim dolu olan koşullar altında, üst düzey Türk yetkililerle bir araya geleceği bugünkü ziyaretiyle çakışmaktadır.

New York Times, Salı günü, SDG’nin Suriye’deki yetkililerinden Nasswer Haj Mansour’un, Türkiye’de bir araya getirilen güçlerin “teröristler”in yanı sıra Türk Özel Kuvvetleri’ni de içerdiğini söylediğini aktardı. SDG’nin bir açıklaması, “Biz, herhangi bir doğrudan ya da dolaylı işgal planına karşı ülkemizi savunmaya hazırız.” diye ilan etti.

SDG ile birlik içindeki bir asi komutanı, Abdel-Sattar al-Jader, “Cerablus Askeri Konseyi”nin kuruluşunu ilan eden bir açıklama yayınlamasından ve kasabadaki sivilleri Türk “saldırganlığı”na karşı koruma sözü vermesinden kısa süre sonra, Pazartesi geç saatlerde öldürüldü. Al-Jader, kimliği tespit edilemeyen silahlı kişiler tarafından vuruldu. Bunun ardından, Askeri Konsey, cinayetten Türk istihbarat ajanlarını [MİT] sorumlu tuttu. Haj Mansour, iki şüphelinin gözaltına olduğunu ama kimliklerini açıklamak istemediklerini söyledi.

Türkiye’nin Suriye’deki Kürt güçlerine yönelik genişleyen saldırısı ile Esad rejiminin YPG’ye ve SDG’ye yönelik daha saldırgan tutumu arasında apaçık bir çakışma söz konusudur. Geçtiğimiz hafta, Suriye Hava Kuvvetleri, Suriye iç savaşının ilk günlerinden beri iki kampa bölünmüş olan Haseke’de YPG ile Suriye askerleri ve hükümet yanlısı milisler arasında altı gündür devam eden çatışmaların ardından ilk kez YPG mevzilerini bombalamıştı. Bu hamle, görünüşe göre, Kürt güçlerinin hükümet yanlısı güçleri kentten çıkarma ve kentin tamamının kontrolünü ele geçirme girişimine bir yanıttı.

Suriye’deki durumun ne kadar patlayıcı ve potansiyel olarak yıkıcı ve Washington’ın politikasının ne denli pervasız olduğu, ABD’nin tepkisiyle tam anlamıyla gösterildi. Kürt milislerinin içine –tamamen yasadışı bir şekilde– yerleştirilmiş bazı Özel Kuvvet askerlerinin hükümet bombardımanıyla tehlikeye atıldığını iddia eden ABD, Rusya destekli Suriye güçleriyle olası bir askeri çatışmaya neden olacak şekilde, Suriye savaş uçaklarına karşı koymak için jetleri havalandırdı.

Bunu, Pentagon sözcüsünün, daha fazla bombardıman yapılması halinde ABD’nin misilleme yapacağı yönündeki tehditleri izledi. Pazar günü Suriye ile Irak’taki ABD ve müttefik operasyonlarının komutasını devralan Korgeneral Stephen J. Townsend, CNN’e, “Biz, kendimizi tehdit altında hissedersek, kendimizi savunacağız.” diye konuştu.

Suriye’deki artan oranda çatışmalı ve karmaşık durumun, hızla, muhtemelen ABD ile Rusya arasında nükleer çatışmayı kapsayan çok daha büyük ve kanlı bir felakete dönüşebileceği, hem İran hem de Hizbullah güçlerinin Suriye hükümetinin tarafında Haseke’ye konuşlandırılması ve Kürtlerin önderliğindeki SDG içindeki Amerikalıların yanı sıra Britanya ve Fransa Özel Kuvvetleri’nin varlığı eliyle dışavurulmaktadır.

Salı günü, hem Suriye devlet medyası hem de Kürt Hawar Haber Ajansı, açıkça Rusya’nın aracılığıyla, Haseke’de bir ateşkesin yürürlüğe konduğunu duyurdu. Ancak, Kürtlerin yaptığı açıklama hükümet güçlerinin ateşkes şartlarının parçası olarak kasabadan çekilmeyi ve orayı yerel Kürt polis gücünün kontrolüne bırakmayı kabul etmiş olduğunu belirtirken, Suriye hükümetinin yaptığı açıklama bir çekilmeden söz etmedi.

Bu arada, Esad rejimi ile Türkiye arasındaki düşmanlığı yumuşatma yönünde başka belirtiler de söz konusuydu. Cuma günü, Suriye ordusunun Genel Komutanlığı, Türkiye’ye apaçık bir tavizle, Haseke’deki Kürt Asayiş polis gücünden, “Kürdistan İşçi Partisi’nin [PKK] askeri kanadı” olarak söz eden bir açıklama yayınladı. Türkiye, uzun süredir, Suriyeli Kürt güçlerinin PKK’nin bir uzantısı olduğunu ilan etmesi için Şam’a baskı yapıyordu.

Diğer taraftan, Cumartesi günü İstanbul’da yabancı medyaya konuşan Başbakan Binali Yıldırım, ilk kez, Esad Suriye’deki krizin uzun vadeli çözümünün parçası olamayacak olsa da, Ankara’nın onun bir geçiş hükümetinde rol oynamasını kabul etmeye razı olduğunu söyleyerek, Türkiye’nin Esad’a yönelik tavrındaki değişikliği ayrıntılı biçimde açıkladı. Yıldırım, aynı zamanda, Türkiye’nin Suriye krizine daha aktif bir şekilde müdahale edeceğini ve ülkenin etnik ve mezhepsel çizgiler temelinde bölünmesine izin vermeyeceğini (ABD’nin Suriyeli Kürtlere yönelik politikasına üstü kapalı bir eleştiri) vurguladı.

Genel itibariyle, Washington’ın emperyalist hedeflerinin gerçekleşmesi yönünde gitgide elverişsiz hale gelen bu büyük güç haydutluğunun ve çatışan jeo-politik çıkarların patlayıcı karışımı içinde, ABD, askeri şiddetini tırmandırmaya hazırlanıyor.

Pazartesi günü, yeni ABD komutanı Korgeneral Townsend, Washington’ın, Irak’taki Musul’u ve Suriye’deki Rakka’yı IŞİD’den geri almak için saldırılarına hazırlanırlarken vekil güçlerine destek olmak üzere operasyonlarını arttıracağını söyledi. Townsend, askeri tırmanmanın, yoğunlaştırılmış hava ve topçu saldırılarını ve yerel güçleri eğitip donatma yönünde arttırılmış çabaları kapsayacağını belirtti. O, bu iki ülkedeki ABD askeri varlığının genişletilmesi olasılığını ise açık bıraktı.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır