World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz

Yazıcıya hazırla

Merkel hicivci Jan Böhmermann’ın kovuşturulmasına yeşil ışık yaktı

Peter Schwarz
22 Nisan 2016
İngilizce’den çeviri (16 Nisan 2016)

Alman hükümeti, hicivci Jan Böhmermann’a karşı, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “hareket ettiği” iddiasıyla cezai kovuşturma açılmasına yeşil ışık yaktı. Başbakan Angela Merkel, bu girişimi, Cuma günü Yüksek Mahkeme’deki bir açıklamada duyurdu.

Merkel, Böhmermann’ın kovuşturulmasını talep etmiş olan Türk hükümetinden gelen basınca boyun eğmiştir. Ankara, Türkiye içindeki muhaliflere ve gazetecilere karşı acımasızca davranmaktadır. Şu anda Erdoğan’a “hakaret”ten 1.800’den fazla yasal kovuşturma açılmış durumda ve ondan fazla gazeteci hapiste bulunuyor.

Böhmermann’ın kovuşturulduğu Alman Ceza Kanunu’nun 103. maddesi, otoriter rejimin bir kalıntısıdır. O, “yabancı devletlerin kurumlarına ve yetkililerine hakaret”i, ceza gerektiren bir saldırı saymaktadır. Ceza, para cezasından üç yıla ve “karalama” yapıldığı varsayılması durumunda ise beş yıla kadar hapis arasında değişiyor.

Kayser’in İmparatorluğunda, 103. madde hükümdarları koruyordu. 1948’de, haber dergisi Der Spiegel, Hollanda Kraliçesi’nin eşi Prense Bernhard’ın fahri bir SS subayı olduğunu ortaya çıkardığı için iki haftalığına yasaklanmıştı. 1960’larda, İran’ın kraliyet ailesi, bunu, kendi işkence rejimine yönelik eleştirileri bastırmak için kullanmıştı. Aynı yasa, 1975’te, Pinochet’in Şili’deki askeri diktatörlüğünü doğru bir şekilde “katiller çetesi” olarak niteleyen göstericilere dava açmak için kullanıldı.

103. madde, ceza kanunun diğer bölümlerinden farklı olarak, Federal hükümetin doğrudan iznini gerektirmektedir. Berlin, Avrupa’ya sığınmacı akışını kesmek için Türkiye ile yaptığı kirli anlaşmayı tehlikeye sokmamak ve sığınmacılara yönelik zulme olan muhalefeti bastırmak amacıyla, Erdoğan’ın otoriter yöntemlerini Almanya’ya ithal etmiştir.

Merkel, 2018’e kadar 103. maddeyi kaldırma sözü vererek bu gerçeği gizlemeye çalışıyor ve hükümetinin Böhmermann davasında buna başvurma kararının yargılamayı aceleye getirme anlamına gelmediğini ilan ediyor. O, “etkilenenlerin kişisel haklarını ve basın özgürlüğü ile sanatsal ifade konusunda diğer kaygıları teraziye vurmak hükümetin değil eyalet savcılarının ve mahkemelerin işi” diyerek, uygulamayı haklı gösterdi.

Ancak bu gerçeğe aykırıdır. Gerçekte, Merkel, Böhmermann’ı, onun tartışmaya yol açan televizyon yayınının hemen sonrasında Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nu arayıp, bunu “bilinçli olarak zarar verme” olarak kabul ettiği güvencesi verdiğinde mahkum etmişti.

Erdoğan, Alman hükümetinin 103. maddeyi kullanmayı kabul edeceğini tahmin etmemiş ve bir tedbir olarak, çok daha yumuşak cezalar öngören 185. maddeden kişisel bir hakaret davası açmıştı.

Alman halkının ezici çoğunluğu Böhmermann’a yönelik kovuşturmaya karşı çıkmaktadır. Emnid tarafından yapılan bir ankette, katılımcıların üçte ikiden fazlası Merkel’in bu konuda Erdoğan’a çok fazla taviz verdiğini düşündüğünü söyledi. Birçok önde gelen sanatçı, Böhmermann ile dayanışmasını ifade etti.

Haftalık haber dergisi Die Zeit’te yayınlanan ve birçok ünlü oyuncu tarafından imzalanan bir açık mektup, şunu belirtiyor: “Jan Böhmermann’ın Erdoğan şiiri hakkındaki tartışmalar ve eleştiri, Mainz’daki bir mahkeme salonuna değil, ülkenin yazınına aittir… Sanat, sanatçıların eserlerinin yasal kovuşturmalara yol açıp açmayacağı ve kendilerinin sansürlenip sansürlenmeyeceği hakkında tereddüt etmeye başladığı bir ortamda gerçekleşemez.”

Alman hükümeti de bölünmüş durumda. Merkel, “Hıristiyan Demokratlar ile Sosyal Demokratlar arasında farklı görüşler” olduğunu söyledi. Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) 103. maddenin uygulanmasında hemfikir iken, Sosyal Demokrat Parti (SPD) bunu reddediyor. SPD’nin parlamento grubunun önderi Thomas Oppermann, Twitter’da, “Bence karar yanlış.” yorumunda bulundu. “Hicvi ‘hükümdara ihanet’ten cezalandırmak, modern bir demokrasiye uygun değil.”

Böhmermann’ın hiciv programı “Neo Magazin Royale”nin tartışmaya yol açan bölümünü kendisine ait ZDF Neo kanalında yayınlayan ZDF televizyonu, bölümü, ZDF’nin kalite standartlarını karşılamadığını ancak Böhmermann’ı yasal olarak savunacağını söyleyerek web sitesinden kaldırdı.

ZDF’nin Mainz’daki eyalet savcısına yaptığı resmi ibraza göre, “Hicivsel katkının biçimi ve içeriği, Türk cumhurbaşkanının şerefine dil uzatmayı amaçlamıyordu; o, eleştirel bir tartışmanın parçasıydı.” “Hicvetme özgürlüğüne ilişkin anayasal güvence, özellikle kamu yararı ile ilgili konularla bağlantılı olarak kaba biçimsel yollar kullanmayı” kapsar. Bu, “kamuoyundaki duyguları ve tepkileri açığa çıkarmak, bir konuya dikkat çekmek ve eleştiri ifade etmek anlamına gelen iyi amaçlı aşırılıklar” hicvin özünün bir parçasıdır.

Bir Türk bayrağının yanında duran Böhmermann, Erdoğan’a karşı Türk cumhurbaşkanını acımasızca aşağılayan bir şiir okumuştu. O, müstehcen hakaretler ve kaba ırkçı küfürler kullanmıştı. O, şiiri, “küfürlü eleştiri” olarak adlandırdı ve birçok defa, Almanya’da neye izin verilmediğini, neyin hicvetme özgürlüğünün sınırlarını aştığını ve cezalandırılabilir olduğunu netleştirmek istediğini vurguladı.

Böhmermann, Türk hükümetinin, 17 Mart’ta ARD’de yayınlanan ve Erdoğan’la alay eden “extra 3” adlı bir şarkıyı sansürleme girişimlerine tepki gösteriyordu. Bu hicivsel şarkı Erdoğan’ı kişisel olarak yermemiş ama tamamen meşru bir şekilde, basın özgürlüğünün sınırlarını, eleştirel gazetecilere zulmedilmesini, Kürtlere yönelik baskıyı ve Türkiye’deki diğer insan hakları ihlallerini eleştirmişti.

Bununla birlikte, Türk hükümeti Alman büyükelçisini çağırdı ve hicivsel şarkının silinmesini talep etti. Büyükelçi ifade özgürlüğüne atıfla bunu yapmayı reddetti, ancak Alman hükümeti olayı kamuya açıklamadı ve bir tavır almadı.

Büyükelçi ile konuşmuş olan milletvekili Sevim Dağdelen (Sol Parti) bunu açıkladığında, hükümet sert eleştirilere uğradı. Hükümet, Türkiye ile AB arasındaki anlaşma yararına, ifade özgürlüğünü kurban etmekle suçlandı.

Böhmermann’ın “küfürlü eleştiri”si, bu siyasi bağlam içinde görülmelidir.  O, “extra 3”ün aksine, neye izin verilmediğini sergileyerek bir tartışma yarattı. Bu, Der Spiegel’in belirttiği gibi, “küfürlü eleştiri” değil “ama onunla oynamaktır” ve bu yüzden ifade özgürlüğü olarak korunmaktadır.

Böhmermann’a karşı ceza soruşturmasını onaylaması, Alman hükümetinin gerçek karakterini açığa vurmaktadır. Merkel, geçtiğimiz yıl, “iyi karşılama kültürü” sınırları kapatma peşinde olanların karşısında duran sığınmacıların başbakanı olarak göklere çıkarılmıştı.

Biz, o zaman, Merkel’in sığınmacıların yazgısıyla değil, ama Almanya’nın “yeniden bir dünya gücü rolü oynamak için” ihtiyaç duyduğu Avrupa Birliği’nin korunmasıyla ilgilendiğini açıklamıştık.

Erdoğan ile anlaşmaya varmanın ardından, savaştan kaçan ve Ege Denizi üzerinden hayati tehlike içeren yolculuklar yapan sığınmacılar, kilit altında tutuluyor, kötü muamele görüyor ve hükümetin kendilerini alıkoyup sınır dışı ettiği Türkiye’ye geri gönderiliyorlar.

Alman hükümeti, AB’nin sığınmacı politikasına yönelik artan eleştirilere yanıt olarak, Erdoğan ile aynı yöntemlere başvurmuştur: muhalif sesleri bastırma ve onları rahat bırakmama.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır