Bugün Yeni Olanlar
Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları
Arşiv
DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım
DİĞER DİLLER
İngilizce
Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce
ANA BAŞLIKLAR
Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi
Bush, Türkiyeye Irakta PKKya saldırması için yeşil ışık yaktı Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar
Asyada tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı
Mehring Bookstan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri
Livio Maitan (1923-2004): eleştirel bir değerlendirme
|
|
DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz
Yazıcıya hazırla
Çin’e karşı ABD provokasyonları dünya savaşı tehdidi yaratıyor
Andre Damon
11 Nisan 2016
İngilizceden çeviri (8 Nisan 2016)
Amerika Birleşik Devletleri, son haftalarda, Amerikan halkının arkasından ve süregiden seçim kampanyasındaki tartışmanın dışında, Çin ile askeri soğukluğunu keskin bir şekilde tırmandırdı.
New York Times, Perşembe günü bir başyazıda, Amerika Birleşik Devletleri’nin yakında, Çin’in hak iddia ettiği 12 deniz millik bölgenin içine girecek şekilde, Güney Çin Denizi’nde üçüncü bir “denizcilik özgürlüğü” tatbikatı yürüteceğini bildirdi.
Ekim 2015’te ve Ocak 2016’da gerçekleşen benzeri ilk iki olayda, ABD Donanması, “her türlü silahlı tatbikatı ya da pratiği” yasaklayan “zararsız geçiş” kurullarına göstermelik bağlılıkla Çin’in karasularına güdümlü füze muhripleri göndermişti.
Navy Times’taki bir habere göre, ABD Pasifik güçleri komutanı Amiral Harry Harris, Çin’in kontrolündeki bölge etrafındaki 12 millik yasak bölge içinde daha saldırgan eylem için baskı yapıyor.
Emekli Amiral Hon Greenert’in eski kıdemli emir subayı ve deniz kuvvetleri operasyonlarının yakın dönemde emekli olan şefi Bryan Clark, Navy Times’a, Harris, “gerçek [denizcilik özgürlüğü] operasyonlar istiyor. O, bir bölgeden içeriye girmek ve” uçakları denize indirmek ve silah sistemlerini ateşlemek gibi “askeri operasyonlar yapmak istiyor.” diye konuştu.
New York Times başyazısı, tehditkar bir şekilde, tırmanan gerilimlerin sonucu olarak, “bir tür karşılıklı meydan okuma giderek artan oranda muhtemel görünüyor.” diye bitiyordu.
ABD, Çin karşıtı stratejisini ilerletirken, hızla kendi deniz kuvvetlerini geliştiren ve Çin’e karşı bizzat artan oranda provokatif operasyonlar gerçekleştiren Filipinler, Singapur, Vietnam, Malezya ve Endonezya gibi ülkelerin yanı sıra Asya-Pasifik’teki başlıca güçler olan Japonya’yı ve Avustralya’yı silah altına aldı.
Bu hafta Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü tarafından yayınlanan bir rapor, Asya-Pasifik bölgesindeki ABD müttefiklerinin askeri harcamalarındaki muazzam artışı gözler önüne serdi. Tayland, Singapur, Malezya ve Vietnam’ın her biri harcamalarını yüzde 5’ten fazla arttırmışken, Filipinler tek bir yılda askeri harcamalarını yüzde 25,5 arttırdı. Onu, 16,5 artışla Endonezya izliyor.
Çin karşıtı ittifak, denizle ilgili hak iddialarında giderek daha çok iddialı olmuştur. New York Times, “Geçtiğimiz hafta, Vietnam, kara sularına yasadışı giriş yapan bir Çin gemisine el koydu ve Endonezya kendi hak iddialarını F-16’larla savunma tehdidinde bulundu.” diye belirtti.
Bu hafta, ABD Donanması ve Deniz Piyadeleri, Filipinler ile devam eden büyük bir askeri tatbikat için 5.000 asker konuşlandırdı. Foreign Affairs dergisi şunu kaydetti: “Bu hafta başlayan tatbikatlar, Avustralya kuvvetlerinden küçük bir birliğin de katılımıyla birlikte, Filipinler kıyılarına bir amfibi (hem karada hem denizde) operasyonu ve bir petrol sondaj kulesine yönelik yapay bir saldırıyı içeriyor.” Salı günü, Japonya, tatbikatlarda yer almak için Güney Çin Denizi üzerinden bir helikopter muhribi göndereceğini duyurdu.
Çin halkına karşı modern tarihteki en büyük savaş suçlarının bir kısmını işlemiş olan Japonya, hızla yeniden askerileşiyor. Bu ayın başında, Japonya’nın pasifist anayasasında, Japon hükümetinin “kolektif öz savunma” bahanesi altında ABD’nin yanında savaşmasını yasallaştıran bir değişiklik yürürlüğe girdi. Daha da ileri giden Başbakan Shinzo Abe, bu haftanın başında, ülkenin anayasasının, 1945’te ABD’nin Hiroşima ile Nagazaki’yi bombalamasında 250.000 insanı ölmüş olan Japonya’ya, nükleer silahlara sahip olma ve onları kullanma izni verdiğini söyledi.
Aynı anda, Çin rejimi, ABD saldırganlığına daha güçlü bir şekilde yanıt verme yönünde artan bir basınç altında. Pekin Üniversitesi’nin Okyanus Araştırmaları Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olan Hu Bo, bu ay Diplomat’ta yayınlanan bir makalede, “Çin, Güney Çin Denizi’ndeki ABD askeri operasyonları karşısında, doğal olarak askeri olarak hazırlanmalıdır.” çağrısında bulundu ve ekledi: “Çin, ABD’nin bu tür askeri operasyonlar yoluyla kurduğu tuzaklara karşı koymak ve onları teşhir etmek için tüm seçenekleri benimseyip uygulamalıdır.”
Gerilimlerin her iki tarafta da tırmanması ile birlikte, ABD’nin bir denizcilik özgürlüğü operasyonu veya hatta gündelik bir eylemi; Güney Çin Denizi’ndeki askeri ve balıkçılık gemileri arasındaki anlaşmazlıklar ya da ABD’nin Çin toprakları üzerinde nükleer kapasiteli bir B-52 bombardıman uçağının en son uçuşu gibi bir “kaza” bile, hızla, muhtemelen nükleer silahları kapsayacak bir topyekün askeri çatışmaya yol açabilir.
“Büyük güçler” arasında olası askeri çatışma, hızla, ABD ordusunun merkezi meşguliyeti haline gelmiş durumdadır. Genelkurmay Başkanı Mark Milley, Perşembe günü, Senato Silahlı Hizmetler Komitesi’ne sıradışı bir açıklamada, ABD’nin, “büyük güç çatışması ve kayıplar bakımından zarar potansiyeli” nedeniyle “yüksek risk” altında olduğunu söyledi.
Önde gelen askeri kadronun ve New York Times’ın bir “büyük güç” askeri çatışmasına, yani dünya savaşına ilişkin bu açık sözlü açıklamalarına rağmen, bu konular 2016 başkanlık seçimlerinden bütünüyle dışlanmıştır. Başkan adaylarının ne söylediğini esas alan biri, Amerika Birleşik Devletleri ile Çin’in açık bir askeri çatışmaya hiç olmadığı kadar yaklaştığından asla haberdar olmayacaktır.
Amerika’da, seçimlerin hemen sonrasında yaşanan büyük askeri tırmanmaların bir geçmişi var. 1916 yılında “O, bizi savaşın dışında tuttu” sloganıyla seçimleri yeniden kazanan Woodrow Wilson, 2 Nisan 1917’de ABD’yi I. Dünya Savaşı’na soktu. 1964 seçimlerinde barış adayı olarak aday olan Lyndon B. Johnson, göreve başlar başlamaz Vietnam’daki savaşın muazzam bir yükselişini yürüttü.
Önümüzdeki yıl ister bir Demokrat isterse bir Cumhuriyetçi ABD başkanı olsun, seçimlerin -eğer öncesinde değilse- hemen sonrasında, ABD’nin Çin’le, Rusya’yla veya Ortadoğu’da büyük bir askeri çatışmaya gireceği yönünde gayet gerçek bir tehlike söz konusudur.
Sosyalist Eşitlik Partisi, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi ile dayanışma içinde, işçi sınıfını ve gençliği, büyük savaş tehlikesine karşı uyarmaya ve bu meseleyi 2016 seçimlerinin merkezine yerleştirmeye kararlıdır.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|