World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz

Yazıcıya hazırla

ABD Türkiye’nin Rus jetini önlemesinin ardından Moskova’ya karşı savaş söylemini yoğunlaştırıyor

Thomas Gaist
8 Ekim 2015
İngilizce’den çeviri (6 Ekim 2015)

Rus savaş uçaklarının Türk hava sahasını ihlal ettiği yönündeki tartışmalı haberlere sarılan ABD ve NATO yetkilileri, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin yönetimine karşı söylemlerini tırmandırdılar.

Türk hükümeti, Pazartesi günü, Rus uçaklarının Yayladığı kasabası yakınlarında Türk hava sahasına girdiğini duyurdu.

Pazartesi günü Madrid’deki İspanyol ordusu komutanlarına hitap ederken kendisine Rus harekatı hakkında soru sorulan ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, Rusya’nın Suriye’deki artan askeri müdahalesinin “iç savaş yangınının üzerine benzin dökmekle eş anlamlı” olduğu yönündeki önceki iddiasını yineledi. O, Suriye’deki Rus müdahalesini, “yoldan çıkmış” ve “başarısızlığa mahkum” olarak kınadı.

Carter, “Rusya, Suriye’deki ılımlı gruplara karşı askeri faaliyette bulunarak, tam da istediğini söylediği siyasi çözümü ve Suriye’nin gelecekteki yönetim yapısını korumayı riske atacak şekilde, iç savaşı tırmandırmıştır.” dedi.

“Ilımlı gruplar”a yapılan gönderme, Washington’ın, El Kaide’ye bağlı olan El Nusra Cephesi’ne yönelik herhangi bir saldırıya karşı çıktığı gerçeğini örtbas etme çabalarının parçasıdır. ABD ve NATO güçleri, bu örgütle ve Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye tarafından finanse edilen Suriye’deki diğer İslamcı milislerle etkin bir ittifak içinde.

Carter’ı yorumları, Batılı yetkililerden gelen artan telaş söyleminin parçasıydı. Rus devriyelerine ilişkin temel olgular tartışmalı olmaya devam ederken, haberler, Batılı güçler tarafından, Moskova’ya karşı gerilimlerin daha fazla tırmandırılmasını meşrulaştırmak için kullanılıyor.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Pazartesi günü, Şili’nin Valparaiso kentinden yaptığı açıklamada, “Bunun [Türkiye üzerindeki Rus uçuşları] hakkında çok endişeliyiz, çünkü bu tam da, Türkiye’nin kendi hakları kapsamında uçağa ateş edip düşürmesiyle sonuçlanabilecek türde bir şey.” dedi.

ABD’li üst düzey diplomatlar, Rusya’yı, savaşa askeri katılımının gerçek nedenleri hakkında yalan söylemekle ve onları gizlemekle suçlamaya devam ettiler. Kerry, “Rusya, IŞİD ile mücadele etmek amacıyla girdiğini söyledi. Fakat tam da şu anda gerçekleşen bombalamalardan, onları harekete geçiren şeyin bundan daha kapsamlı olduğu anlaşılıyor.” dedi.

Kerry, ardından, Rusya’nın, Esad’ın bir geçiş hükümetini hedefleyen siyasi görüşmelere boyun eğmesi için ısrar etmesi gerektiği uyarısında bulundu. Kerry, “Rusya’ya, onun büyük sıkıntı içinde olan müvekkilinin [Esad], Rusya’nın bize ne aktardığını ve ondan [Esad’tan] beklenenin ne olduğunu daha doğrudan bilmeye ihtiyacı olduğunu söylemek isterim.” dedi.

Kerry, savaşın alternatifi, “neredeyse kesin olarak çok daha fazla terörizmi, daha fazla çatışmayı ve muhtemelen Suriye devletinin bütünüyle yıkımını garanti edecek yönde hareket etmeye devam etmek”ti, dedi.

Rus yetkililer Suriye’deki müdahalelerini savunarak ve operasyonlarını yoğunlaştırmayı taahhüt ederek karşılık verdiler. Rus yetkililer, Pazartesi günü, yeni Rus “gönüllü” kara kuvvetleri birliklerinin yakında Suriye’ye konuşlandırılacağını söylediler.

Rus ordusu komutanı Andrei Kartapolov, Cumartesi günü düzenlediği bir basın toplantısında, “Hava saldırılarımız yalnızca devam etmekle kalmayıp, yoğunlaşacak da.” dedi.

Rusya’nın Suriye’deki müdahalesi, Suriye hükümetinin ABD destekli milislerin eline düşmesini engelleyerek, Rus egemen seçkinlerinin bu ülkedeki çıkarlarını savunmayı amaçlamaktadır. Bu müdahale, ABD ve NATO güçleri ile çatışma tehlikesini arttırıyor.

Bununla birlikte, Suriye’deki “yangına benzin dökmek”ten öncelikle sorumlu olan Amerikan emperyalizmidir. ABD, bölgedeki müttefikleriyle birlikte, hem İran’ın hem de Rusya’nın müttefiki olan Esad’ı devirmek amacıyla iç savaş körüklemiştir.

Ortadoğu’daki tüm politikası tırmanan bir krizle karşı karşıya kalan ABD egemen çevreleri içinde, artık Moskova ile çatışmaya can atan güçlü hizipler var. Wall Street Journal’ın isim belirtmeden alıntı yaptığı Beyaz Saray ve Pentagon yetkilileri, bu haftaki Rus müdahalelerinin “beklenmedik bir olay olmadığı”nı vurguladılar ve Moskova’nın “Suriye’de nabız yoklamaya devam etmemesi” gerektiği uyarısında bulundular.

WSJ, ismi açıklanmayan ABD hükümeti kaynaklarına dayanarak, kesin bir şekilde, Rus uçaklarının, Türk jetleri ile karşılaşmalarının ardından, Türk uçaklarına “kilitlenen” güdümlü silah sistemlerini etkinleştirmiş olduğunu ileri sürdü.

Kuşkulu kaynaklarından dolayı asılsız kabul edilmesi gereken bu iddialar, başlı başına, Rusya’ya karşı savaş söyleminin kışkırtıcı bir şekilde hızlandırılmasıdır. Silah sistemlerinin bu şekilde etkinleştirilmesi, son derece çatışmacı bir taktiktir. NATO yetkililerine göre, buna, Rus ve NATO savaş uçaklarının Baltık ve Doğu Avrupa bölgelerindeki karşılaşmaları sırasında neredeyse hiç başvurulmamıştır.

Eğer sınır ihlallerinin, Batılı yorumcuların iddia ettiği gibi, Rusya’nın Türkiye ya da diğer NATO güçleri tarafından Suriye’nin kuzeyinde bir “uçuşa yasak bölge” uygulamasına karşı koymaya hazır olduğunu göstermeyi amaçladığı doğruysa, bu, yalnızca, ABD’nin Suriye’de organize ettiği savaşın, her ikisi de nükleer silahlı güçler olan ABD ile Rusya arasında bir çatışmaya yol açması yönündeki olağanüstü tehlikesini vurgular.

Suriye ile ilgili artan jeopolitik gerginlikler, ABD siyaset kurumu içinde giderek artan şiddetli iç çatışmada ifade buluyorlar.

Mevcut Demokratik Parti yönetiminin politikalarına sağdan saldıran ABD başkan adayı ve eski dışişleri bakanı Hillary Clinton, geçtiğimiz hafta, Suriye üzerinde uçuşa yasak bölge uygulamasını desteklediğini söyledi.

Hewlett-Packard’ın eski CEO’su Carly Fiorina, Ohio Valisi John Kasich ve New Jersey Valisi Chris Christie dahil, çeşitli Cumhuriyetçi başkan adayları, kısa süre önce, uçuşa yasak bölgeye destek verdiler.

Christie, Pazar günü, yönetimin, savaş sonrası bir Suriye hükümetinin koşulları üzerine Rusya ile görüşme çabalarına karşı çıkan yorumunda, “Rusların Ortadoğu’ya girmesine sıcak yaklaşan biri, sadece can sıkıcı biçimde saftır.” dedi.

ABD dış politika kurumunun her tarafından, Beyaz Saray’ın Putin ile görüşme hazırlığına yönelik sert eleştirilere eşlik eden, Suriye’de çok daha saldırgan bir politika izlenmesi yönünde çağrılar yapıldı.

Washington Yakın Doğu Politikası Enstitüsü (Washington Institute for Near East Policy) yöneticisi Robert Satloff, geçtiğimiz hafta American Interest’te yayımlanan bir başyazıda, Obama yönetimini, “ABD’nin küresel konumuna kırk yıl içindeki en doğrudan ve en ciddi Rus meydan okumasına uyuşuk tepki; İran’ın Akdeniz kıyısına asker ve askeri malzeme yerleştirmesini kayıtsız biçimde kabullenme; çeyrek milyondan fazla insanın öldürülmesinden ve ülkesinin neredeyse yarısının insansızlaşmasından sorumlu olan çılgın bir despotun sürmekte olan egemenliğini meşrulaştırmaya gönüllü olma” nedeniyle kınadı.

Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi (Center for Strategic and International Studies) baş analisti Anthony Cordesman, savaş üzerine, “Suriye’deki Uzun Savaş: Ağaçlar, Orman ve Kral’ın Tüm Adamları” başlıklı en son yorumunda, “Eğer Esad ayrılmayı kabul eder ve Amerika Birleşik Devletleri ile Rusya müzakerelere nasıl başlanacağı konusunda uzlaşabilirse, Suriye bir tür istikrar durumuna geri dönebilir.” düşüncesiyle alay etti.

Codesman, “Kralın tüm atları ve tüm adamları, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, İran, Türkiye, Irak, Suriye’yi çevreleyen diğer ülkeler, Arap Körfez devletleri, Mısır, Fransa ve diğer ilgili Avrupalı güçlerin bölünmüş bir karışımı yerine tek bir Kral olsaydı bile, Suriye’yi, dışarıdan bir çözümü görüşerek yeniden birleştiremez.” diye yazdı.

Cordesman, yazısını, ABD politikasına yön verenlerin “Suriyeli ‘ılımlılar’ın, güvenlik durumunu etkileyecek ya da Suriye’nin gerçek savaşçıları olarak görüşecek kadar güçlü olduklarını iddia etmeye son vermesi”nde ısrar ederek sürdürdü. Yani, ABD, Suriye’yi ve tüm Ortadoğu’yu kontrol etme yöneliminin parçası olarak İslamcı kökten dinci örgütler ile birlikte olmadığı iddiasından vazgeçmeli.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır