World Socialist Web Site (www.wsws.org)

www.wsws.org/tr/2015/oct2015/airf-o24.shtml

Air France işçiler arasında öfke arttığı için işten çıkarmaları erteliyor

Anthony Torres
24 Ekim 2015
İngilizce’den çeviri (22 Ekim 2015)

Pazartesi günü, işçilerin, Air France yöneticilerinin ve sendika yetkililerinin 2.900 işçiyi toplu işte çıkarmayı planladığı iş konseyi toplantısını basmalarından bir hafta sonra, havayolu şirketi, önümüzdeki yıl yalnızca 1.000 işçinin işten çıkarılacağını duyurdu. Hükümetin ve havayolu şirketinin bu kısmi geri çekilmesi, onların işçi sınıfı saflarında yayılan toplumsal öfkenin patlayacak olmasına ilişkin artan korkularını göstermektedir.

19 Ekim’de, Cumhurbaşkanı François Hollande, sendikalar ile gerçekleştirdiği sözde Toplumsal Görüşme öncesinde, sendikalar ve Air France yönetimi ücret maliyetlerini azaltmak için başka yollar bulamadığı sürece kitlesel işten çıkarmalara karşı olduğunu söyledi: “İşten çıkarmaları önleyebiliriz. Hem şirket yönetiminden hem de toplumsal taraflardan sorumlu olmalarını istiyorum. Eğer pilotlar gereğini yaparlarsa, eğer yönetim belirli önerilerde bulunursa, eğer havaalanı personeli bazı gerçekler hakkında bilinçlendirilirse, işten çıkarmalar önlenebilir.”

Perşembe günü için, Air France’ın yeni bir iş konseyi toplantısı planlandı; yönetim, büyük ihtimalle, sanayi stratejisini ve onun istihdam düzeyleri için kısa vadeli sonuçlarını ortaya koyacak.

Air France’ın ve Sosyalist Parti (SP) hükümetinin kısmi geri çekilmesi, onların şirketi işçiler zararına yeniden yapılandırma planlarından vazgeçtikleri anlamına gelmiyor. Şirket, son yıllarda, çeşitli yeniden yapılanma planlarından geçti. Air France, geçtiğimiz yıl, düşük maliyetli bir alt kuruluş oluşturma ve şirketin zayıf rekabet yeteneğini arttırmak için önemli ücret kesintileri dayatma yönünde bir plan uygulamıştı. Bu, pilotların, hem Air France’ı hem de işçilerin daha geniş kesimlerinin kemer sıkma politikalarına karşı protestolara katılmasından korkan PS’yi sarsan bir grevini tetiklemişti.

Pilotlar, şirketi mali olarak bunaltmanın ve geri çekilmeye zorlamanın eşiğinde olmasına rağmen, pilotların sendikası hükümetin talebi üzerine grevi durdurmuştu. Bu, Air France’a, alt kuruluşu Transavia’yı genişletme ve yönetimin manevralarının farkında olan sendikaların suç ortaklığıyla maliyet azaltma yönündeki yeni planları hazırlamasına imkan verdi.

Geçtiğimiz hafta bini aşkın grevcinin iş konseyi toplantısını basmasının ardından, politikacılar ve medya, grevcileri “haydutlar” olarak suçlamaya yönelik histerik bir kampanya başlattı. Beş işçi sabahın altısında evinde tutuklandı, bir başka işçi de gözaltına alındı.

Bu adli soruşturmayla birlikte, 18 işçi hakkında disiplin işlemleri başlatıldı ve aşağı yukarı 20 işçi işini kaybetmekle karşı karşıya. Fransa’da toplumsal protestonun böylesi görülmemiş şekilde bastırılması, işçilerin giderek artan talepleriyle karşı karşıya bulunan Air France yönetiminin ve SP’nin paniğini yansıtmaktadır. SP, işçi sınıfına karşı acımasız kemer sıkma politikaları uygularken, gerici politikalarına muhalefet eden işçileri hapsetme dışında hiçbir çıkış yolu görmüyor.

Air France işçilerinin iş konseyi toplantısını bastığı sırada çekilen bir videoda, genç bir uçuş görevlisi, 33 yaşındaki Erika Nguyen Van Vai şunları söylüyor: “Bizden özveride bulunmamızı istediler, biz de bulunduk; dört yıldır zam almadık, ücretsiz daha fazla çalışıyoruz ve bedeli ödeyenler bizleriz. Ayda 1.800 avro alıyorum, bu mu Fransa’yı yıkıma uğratıyor?”

Erika, Genel İşçi Konfederasyonu’nun (CGT) bir üyesi ama sendikada “aktif” olmadığını söyledi. Ona, daha sonra, iş konseyindeki müdahalesi sorulduğunda, “Bu, benim bir grev hareketine ilk katılışımdı, ilk militan eylemimdi.” dedi.

Genç kadının öfkesi, yalnızca Air France’daki değil, ama Fransa’da ve Avrupa genelinde tüm sektörlerdeki işçilerin yoğun muhalefetini yansıtmaktadır. Erika’nın yaşındaki işçi kitleleri, SP’den, onun siyasi müttefiklerinden ve sendika bürokrasilerinden, kemer sıkma ve toplumsal gerileme dışında hiçbir şey görmediler. Erika’nın müdahalesi, işçi kitleleri arasındaki, Avrupa çapında uygulanan gerici kemer sıkma politikalarına ve patronlar ile sendika örgütlerini bir araya getiren “toplumsal diyalog”a yönelik çok daha geniş muhalefeti ifade etmektedir.

Air France yönetimi, şirket yöneticilerinin hiçbir yanıta sahip olmadıkları siyasi konuları gündeme getiren kızgın işçileri gösteren video karşısında şok oldu. Fransa’yı yıkıma uğratan şeyin aylık 1.800 avroluk ücret olmadığına dikkat çeken işçiler, tüm egemen sınıfı ima edecek şekilde, kapitalizm altında gelişen büyük toplumsal eşitsizliğe işaret ediyorlar.

Bu tür talepler, iş dünyasının, devletin ve sendikaların, şirketin uzun dönem karlılığını işçiler pahasına nasıl arttıracağına karar verdiklerinde, işçilerin yalnızca onların vermeyi lütfettiklerini alacağı “toplumsal diyalog” sistemini paramparça etmektedir.

İşçilerin radikalleşmesi, uluslararası kapsamdadır. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki otomotiv işçileri, UAW sendikasının ve Chrysler’in onlara dayatmak istediği yeni bir toplu sözleşmeyi, karşı oy vererek engellediler; Yunan işçileri, defalarca, Syriza hükümetinin onlara zorla yüklediği kemer sıkma önlemlerine, kararlılıkla karşı oy kullandılar.

CGT Genel Sekreteri Philippe Martinez’in açıklamalarının gösterdiği gibi, sendikalar da, şiddetli toplumsal gerilimlerden dehşete kapılıyorlar. Onlar, işçilerin militanlığını kontrol etmek için ellerinden geleni yapmak üzere her şeyi göze almış durumdalar.

Martinez, hükümete, “işçilerin öfkesi”nin yükselmekte olduğu “uyarısında bulunmuş” olduğunu söyledi. O, bakanlarla buluştuğunda, “Biz onlara ‘Dikkatli olun, durum patlamaya doğru gidiyor’ dedik. Onlar, işçileri yatıştırmamız gerektiğini söyleyerek karşılık verdiler, fakat bizler basitçe itfaiye erleri değiliz. Burada patronların ya da hükümetin hatalarını düzeltmek için bulunmuyoruz.” dedi.

Sendikanın, devletin ve patronların işçilerle yaşadığı gerilim, onların, işçi sınıfının siyasi yaşamın dış görüşünün arkasında ve onların kontrolü dışında gerçekleşen radikalleşmesinin farkında olduklarını yansıtmaktadır. İşçiler, düpedüz şirketlerin işyerlerindeki polis örgütleri olan sendikalara güvenemezler. Air France işçileri, kendi talepleri uğruna mücadeleyi, yalnızca sendikalarla köprüleri atarak ve işçilerin diğer kesimlerini kemer sıkmaya ve toplu işten çıkarmalara karşı bir mücadelede birleşerek verebilirler ki bu, Sosyalist Parti’ye karşı siyasi bir mücadeleyi gerektirir.



Telif Hakkı 1998-2015, Dünya Sosyalist Web Sitesi, Bütün hakları saklıdır