Bugün Yeni Olanlar
Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları
Arşiv
DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım
DİĞER DİLLER
İngilizce
Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce
ANA BAŞLIKLAR
Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi
Bush, Türkiyeye Irakta PKKya saldırması için yeşil ışık yaktı Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar
Asyada tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı
Mehring Bookstan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri
Livio Maitan (1923-2004): eleştirel bir değerlendirme
|
|
DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz
Yazıcıya hazırla
Paris terör saldırıları
Alex Lantier ve Barry Grey
18 Kasım 2015
İngilizceden çeviri (16 Kasım 2015)
Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ve diğer emperyalist güçler, Ortadoğu’daki tüm toplumları mahveden ve geçtiğimiz Cuma gecesi 129 kişiyi katledip yüzlercesini yaralayanlar gibi gerici güçlerin büyümesinin koşullarını yaratan savaş ve yağma politikalarını yoğunlaştırmak için, Paris’te IŞİD tarafından gerçekleştirilen terörist vahşete sarıldılar.
[Paris’teki terörist saldırıyı gerçekleştiren] bu güçler, Washington, Fransa ve Suudi Arabistan ile Türkiye gibi bölgesel müttefikler tarafından finanse edilmiş ve silahlandırılmıştır. Nasıl ki El Kaide Afganistan’daki eski Sovyet karşıtı müdahalenin ürünü idiyse, IŞİD de Libya, Suriye ve Irak’taki emperyalist entrikaların bir ürünüdür. IŞİD ve El Kaide bağlantılı diğer terör grupları, Libya’da rejim değişikliği gerçekleştirmek ve Suriye’de de rejim değişikliği savaşı sürdürmek için vekil ordular olarak kullanılmışlardır.
Paris’teki masum sivillere yönelik canice saldırı, ABD ve Avrupa emperyalizminin askeri operasyonlarının amansız tırmanışının öngörülebilir sonucudur.
Dünya genelindeki işçiler Paris’teki katliamın kurbanları için derin acı hissetmektedir. Ancak kapitalist politikacıların ve medyanın ikiyüzlü açıklamaları, yalnızca aşağılama hak etmektedir. Onların geçtiğimiz 14 yıl boyunca başlatmış ya da desteklemiş oldukları savaşlardan ölenlerin sayısı bir milyonu aşmış durumda. Onların gerçek tutumu, geçtiğimiz ay Sınır Tanımayan Doktorlar’ın Afganistan Kunduz’daki bir hastanesine yönelik ABD bombardımanında en az 30 insanın yakılıp kül edilmesi ve 30’dan fazla kişinin yaralanmasına yönelik kayıtsızlıklarında görülebilir.
On dört yıllık sözde “terörle mücadele”, yalnızca, terörizmin ve şiddetin yayılmasını körüklemiş ve milyonlarca insanı Ortadoğu, Orta Asya ve Kuzey Afrika’daki cehennemi savaş bölgelerinden kaçan sığınmacılara dönüştürmüştür. Şimdi, yeni-sömürgeci barbarlığın sonuçları, bizzat Avrupa’nın içinde patlayınca, bu suçlardan sorumlu olan emperyalist güçler, sahte ve gözden düşmüş “terörle mücadele”yi canlandırma yoluyla daha da büyük suçlar işlemeye hazırlanıyorlar.
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın Paris saldırılarını “savaş nedeni” olarak adlandırmasının ardından, Frankfurter Allgemeine Zeitung, saldırıları “Fransa’nın 11 Eylül’ü” diye isimlendirdi. Dünya Ticaret Merkezi’ne ve Pentagon’a yönelik 2001 saldırılarının hemen sonrasında Dünya Sosyalist Web Sitesi tarafından yayımlanan açıklamayı göz önünde bulundurmakta yarar var.
Biz, ABD emperyalizminin dışarıdaki bir şiddet patlaması ve içeride demokratik haklara yönelik bir saldırı uyarısında bulunarak, şöyle yazmıştık:
“Terörizm, emperyalist militarizme güçlü bir darbe indirmek şöyle dursun, ABD egemen çevreleri içindeki, egemen seçkinlerin jeopolitik ve ekonomik çıkarları uğruna savaşa başvurmayı meşrulaştırmak ve haklı göstermek için bu tür olaylara sarılan unsurların ekmeğine yağ sürmektedir…
“Amerikan emperyalizminin bölgenin petrol kaynakları üzerindeki hakimiyetini güvenceye alma yönündeki amansız çabaları… ABD’yi, Arap kitlelerinin meşru ve bastırılamaz demokratik, ulusal ve toplumsal özlemlerinin karşısına yerleştirmiştir…”
ABD bombardıman uçakları ve/veya savaş gemileri Lübnan’a, Libya’ya, Irak’a, İran’a, Sudan’a ve Afganistan’a saldırdı. Amerika Birleşik Devletleri, gerçekte savaş ilan etmeksizin, Irak’a karşı yaklaşık 11 yıldır askeri operasyonlar yürütüyor… Bu kanlı sicil dikkate alındığında, ABD tarafından hedef alınanların misilleme yapma peşinde koşmasına nasıl şaşırılabilir?
11 Eylül saldırılarında olduğu gibi, hemen, Paris saldırılarını kimlerin bildiği ve bunların nasıl gerçekleştirildiği konusunda pek çok soru gündeme geldi. Bu yaygın gözetim çağında, NATO ülkesi istihbarat örgütlerinin hiçbirinin hazırlıkların farkında olmadığı yönündeki iddialar inandırıcı değildir. En azından, egemen sınıf, böylesi katliamları, uzun süre önce hazırlanmış planları hızla uygulamak için bir fırsat olarak görmektedir.
Paris saldırıları ciddi bir şekilde soruşturulmadan önce, ABD’deki ve Avrupa’daki yönetici seçkinler savaş talep ediyor ve IŞİD’den gelen tehdide yalnızca devlete yeni polis güçleri bağışlayarak karşı konulabileceğini iddia ediyorlar.
Hollande, Fransa’da, yalnızca ülkeyi bir polis devletine dönüştüren (demokratik hakların askıya alınması, sınırların kapatılması, protestoların yasaklanması ve polise insanları arama ve gözaltına alma yetkisi vermesi) üç aylık bir olağanüstü hal ilan etti. Bavyera Maliye Bakanı Markus Söder, Almanya’nın sınırlarının Suriyeli sığınmacılara kapatılması çağrısı yaptı. Söder, kaygı verici bir şekilde, Paris saldırısının “her şeyi değiştirdiğini” ilan etti.
NATO’nun önceki yüksek komutanı ABD’li Amiral James Stavridis, NATO ittifakının Suriye’de savaşa girerek IŞİD saldırısına yanıt vermesi çağrısında bulunan “Saldırı sırası NATO’da” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Bununla birlikte, bizzat Suriye ve Irak’ta artan şiddet, daha kapsamlı bir jeopolitik gündemin parçasıdır. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı görevden indirmek, Washington’ın Rusya’ya ve Çin’e yönelik saldırgan tasarılarının bir bileşenidir. Bu ülkeler, ABD yönetici seçkinleri tarafından, Amerika’nın tüm dünyadaki egemenliğinin önündeki engeller olarak görülmekte ve bu yüzden, ekonomik, nihayetinde de askeri yıkımın hedefi olmaktadır.
Emperyalist savaşın “terörle mücadele” örtüsü altında tırmanmasına, işçi sınıfının toplumsal koşullarına ve yaşam standartlarına yönelik acımasız bir saldırı eşlik ediyor ki bu saldırı, 2008 dünya kapitalist krizinin patlamasından bu yana keskin bir şekilde tırmanmış durumda. Her emperyalist ülkede, en fazla zarar gören, gençlik, özellikle de göçmen gençliktir. Onlar, kitlesel işsizlikle, yoksullukla karşı karşıyalar ve mevcut sistem içinde insanca bir gelecek beklentisine sahip değiller.
Militarizmin sonuçları, kaçınılmaz biçimde, işçi sınıfının ve göçmen gençliğin artan yabancılaşmasıyla çakışmaktadır. Emperyalist savaşa yönelik halk muhalefetine rağmen, örgütlü bir savaş karşıtı hareketin yokluğunda, bu öfke, olumlu bir çıkış bulamıyor. Bu, onların kimi kesimlerini, El Kaide ve IŞİD gibi kanalların morali bozuk ve demagojik öğütlerinden kolayca etkilenir hale getirmektedir.
Bir savaş karşıtı hareketin yokluğunun başlıca sorumluluğu, bir zamanlar protesto hareketlerinin başını çeken ve bu hareketleri egemen sınıfın partilerinin ve politikacılarının ardına takan, son 15 yıl içinde sağa kayıp doğrudan emperyalizmin kampına geçen çeşitli eski solcu orta sınıf örgüte aittir. Fransa’daki Yeni Anti-Kapitalist Parti, Almanya’daki Sol Parti, İspanya’daki Podemos, Yunanistan’daki Syriza ve ABD’deki Uluslararası Sosyalist Örgüt gibi bu tür örgütlenmeler, Libya’da ve Suriye’de ABD önderliğinde gerçekleştirilen rejim değişikliği savaşlarına destek vermiş; Washington’ın Rusya’ya ve Çin’e karşı savaş kışkırtıcılığına siyasi kılıf sağlamışlardır.
Paris bombalamaları ve bunun ardından Suriye ve Irak’taki emperyalist şiddetin tırmanması, uluslararası bir savaş karşıtı harekete duyulan acil gereksinimi vurgulamaktadır. Emperyalistleri silahsızlandırıp savaşa son verebilecek tek toplumsal güç işçi sınıfıdır. Emperyalist savaşa karşı yeni hareket, savaşa, onun kaynağı olan kapitalizmi ortadan kaldırarak son vermek üzere bir devrimci mücadele içinde bütün sınırların ötesinde birleşen ve harekete geçen işçi sınıfı üzerinde yükselmelidir.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|