World Socialist Web Site (www.wsws.org)

www.wsws.org/tr/2015/mai2015/gree-m28.shtml

Yunan sağlık emekçileri ve gazeteciler kemer sıkmaya karşı greve gitti

Robert Stevens
28 Mayıs 2015
İngilizce’den çeviri (21 Mayıs 2015)

Yunanistan’daki devlet hastanelerinde ve sağlık merkezlerinde çalışan binlerce doktor, hemşire ve ambulans görevlisi, Çarşamba günü, 24 saatlik bir grev yaptı.

Kamu Hastaneleri Çalışanları Federasyonu (POEDIN), 2010’da başlayan yoğun kemer sıkma programının sağlık hizmetlerinde yarattığı tahribatı protesto etmek amacıyla grev çağrısı yapmıştı. İşçilerin talepleri arasında, daha fazla personel istihdam edilmesi ve ödenmemiş ücretlerin ödenmesi var. POEDIN, Yunanistan’ın ulusal sağlık hizmetinin “fon yetersizliği ve personel eksikliği nedeniyle kontrolden çıkmış” olduğunu söyledi.

POEDIN’e göre, Syriza önderliğindeki hükümetin kredi verenler ile devam eden görüşmeleri, “birikmiş sorunları çözmek için gerekli koşulları yaratmıyor ve durum yönetilemez bir seviyeye doğru ilerliyor.”

Hastanelerdeki iş bırakma sırasında yalnızca acil servisler hizmet sundu. Grev, Yunan Hastane Doktorları Sendikası’nın (EINAP) üyeleri tarafından desteklendi. Yunan Hastane Doktorları Federasyonu (OENGE) da, kamu hastanelerinin bir “ekonomik nefes alamama” durumu içinde olduğunu belirttiği bir açıklama yayınlayarak grevi destekledi. Doktorlar, “malzeme ve ilaç eksikliği sorununu çözmek için”, hastanelere ayrılan ve halen yılda 1,4 milyar avro düzeyinde olan kaynağın 2 milyar avroya yükseltilmesini talep ediyorlar.

Yunanistan’ın başlıca kamu sektörü sendika federasyonu olan Kamu Emekçileri Konfederasyonu (ADEDY), grevi destekleyen bir açıklama yayınladı ve üyelerinin Çarşamba günü ülke çapında grevde olacaklarını söyledi. ADEDY, Atina’daki Sağlık Bakanlığı’nın önünde saat 12.30’da bir protesto örgütledi. Eyleme, sosyal güvenlik ve sağlık hizmeti kesintilerini protesto eden emeklilerin desteklediği 500 dolayında grevci sağlık emekçisi katıldı.

ADEDY’nin yaptığı bir açıklamada, “herkese ücretsiz kamu sağlık hizmeti; ulusal sağlık sistemine (ESY) yeterli seviyede personel ve kaynak; sistemin daralmasına ve özelleştirilmesine yol açan memorandum politikalarının yürürlükten kaldırılması; ödenmeyen maaşların ödenmesi ve ücret kayıplarının giderilmesi” talep edildi.

ESIEA’nın Atina şubesine üye gazeteciler, sendikanın düzenlediği bir genel kurulda yer almalarına izin verilmesi için, saat 11.00’de başlayacak altı saatlik bir grev çağrısı yaptılar. Bu süre boyunca Yunanca ya da İngilizce hiçbir yayın yapmayan günlük Proto Thema, grevden etkilenen gazeteler arasındaydı.

Kamu sağlık hizmetleri, nüfusun neredeyse dörtte birini oluşturan 3 milyon Yunanlının sağlık sigortasına ve devlet destekli sağlık hizmetleri alma hakkına sahip olmamasına yol açacak şekilde aşırı düzeyde kesilmiş durumda. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) göre, Yunanistan’da kişi başına sağlık harcaması, 2009 ile 2012 yılları arasında yüzde 25 azaldı ve o zamandan beri düzelmedi. Yılda, sadece 11 milyar avro (GSYH’nin yüzde 5’i) sağlık hizmetlerine gidiyor.

Bu durumun insani bedeli sarsıcı. Eşi görülmemiş kesintiler, onlarca yılda geliştirilmiş ileri bir sağlık sistemini ortadan kaldırdı. İki sağlık sendikası, 2014 yılında, 850 sağlık kliniğinin kapatıldığını, 10.000 yatağın tasfiye edildiğini ve 30.000 ön büro işinin ortadan kaldırıldığını gösteren rakamlar yayınlandı. Krizin başlamasından bu yana 11 hastane kapatıldı. Çarşamba günkü grev, sahte sol Syriza’nın göreve gelmesinden beri ilk grev çağrısı değildi; 6 Mayıs’ta liman işçileri özelleştirmeye karşı çıkmak için harekete geçmişti; şimdi özelleştirilmiş olan Hellenic Petroleum rafinerisinde, altı işçinin yaralandığı bir kazanın ertesi günü, 9 Mayıs’ta greve çıkılmıştı.

Bununla birlikte, bu, her iki federasyon tarafından çağrısı yapılan ilk ulusal grevdi. Bu gelişme, sendika bürokrasisinin, Syriza hükümetindeki ortaklarına karşı mayalanmakta olan kitlesel öfkenin oldukça farkında olduğunun kanıtıdır.

Syriza kemer sıkma politikasına karşı çıkma talebiyle seçilmişti ama bunun yerine işçi sınıfına daha fazla saldırı dayatma vaadinde bulundu. Muhalefetin kontrolden çıkacağından ve Syriza iktidarını tehdit edeceğinden korkan sendikaların rolü, böylesi bir hareketi zayıflatmak için her şeyi yapmaktır.

Yapısal ve giderek kötüleşen kitlesel yoksulluk karşısında artan öfke ile karşı karşıya olan Syriza, Avrupa Birliği’nden, Avrupa Merkez Bankası’ndan ve Uluslararası Para Fonu’ndan oluşan troyka ile kemer sıkma programını sürdürme üzerine bir anlaşmayı sonuçlandırmaya çalışıyor.

Hükümet, Yunan devletinin 300 milyar avrodan fazla olan borcunun her bir kuruşunu geri ödemeye kendisini adamıştır. O, sadece son dört ay içinde 13 milyar avrodan fazla borcu geri ödedi ki bu, Yunanistan’ın yıllık toplam sağlık hizmetleri bütçesinden milyarlarca avro fazladır! Devlet hastanelerini çalışır durumda tutmak için 600 milyon avroluk acil bir katkının gerektiği tahmin ediliyor. Syriza, 12 Mayıs’ta, bu tutardan daha fazlasını (750 milyon avroyu) tek bir ödemede IMF’ye teslim etti. Syriza, bir bütçe fazlası sağlayabileceğini troykaya göstermek amacıyla, yılın ilk üç ayında kamu harcamalarında kesinti yaptı. Financial Times, sonuçta, “Özellikle sağlık harcamaları dibe vurdu. Örneğin, ‘hastane açığını kapatmak” ile ilgili kalemde, şimdiye kadar sadece 43 milyon avroluk harcama gerçekleşti.” diye belirtti.

Acımasız kemer sıkma programları birbiri ardına uygulanırken birbirini izleyen hükümetlerle birlikte çalışan ADEDY, ona bağlı sendikalar ve özel sektörde örgütlü sendika federasyonu GSEE, son beş yıl içinde son derece önemli bir rol oynadılar. Çoğunlukla sadece 24 saat süren etkisiz protestolar eliyle işçilerin öfkesini dağıtmaya olanak sağlamak üzere, 30’dan fazla genel grev çağrısında bulunuldu. Hem ADEDY hem de GSEE, daha önce, sosyal demokrat PASOK hareketinin temsilcilerinin egemenliğindeydi. PASOK, artık, 2009’daki George Papandreou hükümetinin kemer sıkma dayatmasındaki rolü ve milyonlarca kişinin yaşam standartlarına yönelik saldırıları yoğunlaştıran hükümetlere katılımı nedeniyle, geniş ölçüde kötüleniyor. Ocak ayındaki seçimlerde yalnızca yüzde 4,6 oranında oy alan PASOK adeta silindi.

Sonuç olarak, bu sendika federasyonlarında, geçmişte PASOK’a sadık olanların çoğu Syriza’ya kaçtı.

Syriza, sendikaları, PASOK/Yeni Demokrasi hükümetleri için oynadıkları işçi sınıfının polisi rolünü oynamaları için kullanacak. Şubat ayında, İdari Reform Bakanı Yardımcısı George Katrougalos, hükümetin “yeniden yapılanma,” yani, kamu hizmetleri kesintisi planları hakkında konuşurken, “onların sendikası (ADEDY) farklı bir düşünceye sahip ve ben onları, benim doğal ortaklarım olduklarını ve onların işbirliği olmaksızın yönetmeyeceğimi ama sonunda, yasa çıkaracak kişinin ben olacağımı anlatmak için davet ettim.” demişti.

ADEDY içindeki önde gelen kişilerden ve önceden bir PASOK destekçisi olan Spyros Papaspyros, Syriza’nın seçilmesinden önce, “İttifaklarla ve büyük amaçlarla bir sonraki hükümetin içinde olacağız.” demişti.

Yunanistan’daki ve uluslararası ölçekteki acı deneyim, sendikaların, yalnızca, tüm siyasi renklerden hükümetler ve büyük şirketler ile birlikte acımasız kesintilerin uygulanmasını kolaylaştırmak için var olduklarını kanıtlamaktadır. Syriza’nın seçilmesi izleyen aylarda Yunanistan’da işçi mücadelelerinin tekrar ortaya çıkması, sosyalist bir perspektifin benimsenmesinin ve sendikalardan ve siyaset kurumundan bağımsız bir işçi sınıfı hareketinin gerekliliğini keskin bir şekilde ortaya koyuyor.



Telif Hakkı 1998-2015, Dünya Sosyalist Web Sitesi, Bütün hakları saklıdır