World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği

Yazıcıya hazırla

Genel seçimler Britanya’da siyasi depreme yol açtı

Chris Marsden ve Julie Hyland
13 Mayıs 2015
İngilizce’den çeviri (9 Mayıs 2015)

Muhafazakar Parti, Perşembe günkü genel seçimlerden az bir çoğunluk elde etti. Westminster’deki (Britanya parlamentosu) 650 sandalyeden 331’ini elde eden Muhafazakarlar, kimilerinin öngörmüş olduğu gibi Kuzey İrlanda’nın Demokratik Birlikçi Parti’sinin ya da Liberal Demokratlar’ın desteğine güvenmek zorunda kalmayacak.

Bu sonuç halk desteğinin sonucu değildir. Muhafazakarlar, 2010’dakine göre küçük bir artışla, oyların yaklaşık yüzde 36,9’unu aldılar ama dar bölge seçim sistemi sayesinde fazladan 24 sandalye elde ettiler.

Bu, Muhafazarların kazandığı bir seçimden çok, İşçi Partisi’nin kaybettiği bir seçimdir. Gerçekte, 2010’da yüzde 59, Perşembe günü ise yalnızca yüzde 44 oy almış olan iktidardaki iki partiden (Muhafazakarlar ve Liberal Demokratlar), yüzde 15’lik bir uzaklaşma söz konusudur. Ama bu azalmanın asıl yükü, 2010’da 57 sandalyeye sahipken şimdi yalnızca 8 tane kazanmış olan Liberal Demokratların üzerine düştü.

İşçi Partisi, İngiltere’deki toplam oylarında hafif bir artış elde etti ve ek olarak on sandalye kazandı ama bu, onun eski kalesi ve İskoç Ulusal Partisi (SNP) tarafından silindiği İskoçya’daki çöküşünü telafi etmekten uzaktı. Şimdi, SNP 2010’da altı olan sandalye sayısını 56’ya çıkartırken, tüm İskoçya’da bir İşçi Partili milletvekili var (İskoçya’dan, Muhafazakarlar ve Liberal Demokratlar da yalnızca birer milletvekili çıkarttı).

İki partinin yazgısı arasındaki keskin karşıtlığın nedeni, asıl olarak, SNP’nin, İşçi Partisi’nin yapmadığını yapıp, kemer sıkma politikaları karşıtı duyguları kullanmasıdır.

İşçi Partisi’nin önderi Ed Miliband, seçim kampanyasını, partisinin, son derece sınırlı alanlarda hala biraz büyümeye olanak sağlayan kemer sıkma politikalarının daha “duyarlı” bir savunucusu olacağı iddiası üzerinde odaklamıştı. O, “bütçe sorumluluğuna bağlılık” sözü ile göçün üzerine gitme, Avrupa Birliği’ni savunma ve Britanya’nın önde gelen askeri güç olma rolünü sürdürme vaadini birleştirdi.

Bu, SNP’nin Westminster’e, özellikle de İşçi Partisi’ne olan yaygın düşmanlıktan yararlanmasını ve bu duyguyu kendi milliyetçi gündemine akıtmasını mümkün kıldı. İskoçya Sosyalist Partisi ve İskoçya Dayanışması gibi, SNP’ye oy veren sahte-solcu gruplar, bu işe yardım ve yataklık yaptılar.

SNP, şimdi, Birleşik Krallık’ın üniter devlet olarak devamını savunan başlıca partilerin olduğu Westminster’de üçüncü büyük parti. İskoçya’daki birçok seçim bölgesinde İşçi Partisi yüzde 30’un üstünde oy yitirdi.

İskoçya’daki yüksek seçmen katılımı, tersi durumda 2010’dakinden daha düşük olacak olan ulusal rakamları gizlemektedir.

Seçimler, üç parti önderinin kellesini talep ediyor.

İşçi Partisi’nin kafası kesildi. İşçi Partisi’nin son anda aniden yükseleceğine ilişkin beklenti gerçekleşmeyince, Miliband, sonuçların açıklanmasından sonraki birkaç saat içinde istifa etti. Parti başkanının yardımcısı Harriet Harman, ardılının seçilmesinin ardından istifa edeceğini açıkladı. Partinin gölge başbakanı Ed Balls ve gölge dışişleri bakanı Douglas Alexander koltuklarını kaybettiler.

İşçi Partisi, İskoçya’daki kaybını, Muhafazakar taşrada herhangi bir önemli kazanımla telafi edemedi. Onun oyları kentsel alanlarda bile düşük oldu. Bu durum, onun neredeyse 100 sandalyeyi Muhafazakarlara bırakmasına yol açtık ki bu 1987’den bu yana elde edilen en kötü sonuçtur.

Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (UKIP), hem Muhafazakarlardan hem de İşçi Partililerden destek alarak, yüzde 13 ile üçüncü büyük parti oldu. Bununla birlikte, UKIP, 4 milyon dolayında oyla (SNP’nin toplam oyundan yaklaşık üç kat fazla), Westminster’da yanlıca bir sandalye elde etti.

Nigel Farage, Thanet seçim bölgesinden seçilemeyince, UKIP’in başkanlığından istifa etti. UKIP’in başlıca bağışçısı Arron Banks, Başbakan David Cameron Britanya’nın Avrupa Birliği üyeliği üzerine 2017’ye kadar bir referandum yapılacağı sözü verdiği için Muhafazakar Parti’ye oy verme çağrısı yapmıştı.

UKIP’in elde ettiği sonuç, sağcı “çare”lerinde değil ama milliyetçi duyguların tehlikeli bir şekilde beslenmesi açısından, SNP’nin başarısını yansıtmaktadır.

Liberal Demokrat önder ve eski başbakan yardımcısı Nick Clegg de, partisinin, “amansız ve yorucu bir gece” olarak betimlediği başarısızlığının ardından istifa etti. Clegg kendi sandalyesini, [Westminster’daki] sandalyelerinin çoğunu eski Liberal Demokratlardan alan Muhafazakarların taktik oyları sayesinde korudu. Liberal Demokratların, eski bakan Vince Cable ve Hazine Sekreteri Danny Alexander gibi bütün diğer önde gelen kişileri koltuklarını kaybettiler. Böylece, Westminster’daki meclis grubunda, oraya bir minibüs ile gidebilecek 8 milletvekili kaldı.

Caroline Lucas, Yeşiller Partisi sözde “sol” programı sayesinde ulusal düzeydeki oy sayısını dörde katlamasına rağmen, partisinin tek milletvekili olmaya devam ediyor.

Britanya’nın yönetici seçkinleri istedikleri sonucu elde ettiler. Medyanın ve önde gelen iş çevrelerinin neredeyse tamamı, Muhafazakar bir çoğunluğun, hesaba katılan tek seçmen çevresi sayılan mali piyasaların istikrarı için gerekli olduğunu vurguladı.

Ama bu, pahalıya mal olan bir zaferdir. O, yalnızca Britanya’nın Avrupa Birliği’nden çıkmasına değil ama aynı zamanda Birleşik Krallık’ın parçalanmasına da başkanlık edebilecek bir hükümete yol açıyor. Dahası, o, milyonlarca insanın yaşamını harap edecek acımasız kesintilerin taahhüt edildiği koşullar altında, seçmenlerin yalnızca yüzde 22’sinin desteğine sahip.

Seçimlerden çıkan en önemli mesaj, halkın büyük çoğunluğunun arayışı içinde olduğu değişimin parlamento dolayımıyla ve kesinlikle İşçi Partisi’nden gelmeyeceğidir.

İşçi Partisi, işçi sınıfı içinde herhangi bir gerçek temeli olmayan ve işçilerin temel kaygılarına hiçbir şekilde hitap etmeyen bürokratik bir örgüttür. Bu parti, muhalif bir akım olarak değil ama Muhafazakarların soluk bir kopyası olarak görülüyor.

İşçi Partisi, yenilgiye, çok fazla sola kaydığından şikayet ederek yanıt verdi ve Tony Blair’in zafer günlerine geri dönüş çağrısı yaptı.

Geniş kitlelerin düşüncesi ile resmi siyaset kurumları arasındaki uçurum hiçbir zaman bu kadar derin olmamıştı. Bu, tüm büyük partilerin politikalarını belirleyen süper zengin oligarşi ile işçi sınıfı arasında açılmış olan uçurumun yalnızca ideolojik yansımasıdır.

Bu durumun patlayıcı siyasi sonuçları olacak.

Parlamenter demokrasi, ilerlemiş bir çürüme durumunda ve yeniden canlandırılamaz. İşçi sınıfı, işlerin, ücretlerin, toplumsal koşulların sürmekte olan yıkımına ve militarizm ve savaş tehlikesine karşı savaşacaksa, bağımsız olarak ve kendi çıkarları için müdahale etmelidir.

O, bunu yalnızca sosyalist bir programla yapabilir.

Sosyalist Eşitlik Partisi, genel seçimlere iki adayla (Glasgow Merkez’de Katie Rhodes ve Londra’nın Holborn & St. Pancras seçim bölgesinde David O’Sullivan) katıldı. Rhodes 58, O’Sullivan ise 108 oy aldı. SEP kampanyasının amacı, bir Avrupa Birleşik Sosyalist Devletleri ve bir dünya sosyalist federasyonu çerçevesinde, Britanya’da bir işçi hükümeti için mücadele temelinde, yeni bir sosyalist işçi sınıfı hareketinin gerekliliğini öne sürmekti.

Böylesi bir hareketin gelişmesinin önkoşulu, işçi sınıfının en ileri ve özverili unsurlarının, özellikle de gençlerin tarihsel ve siyasal eğitimidir.

Kampanyamız boyunca, SEP binlerce seçim bildirgesi dağıttı ve binlerce insana seslendi. Adaylarımız, on kadar seçim kürsüsünde konuşma yaptılar ve hem büyük partilerin hem de onların yörüngesinde dolaşan sahte sol grupların programları ve sınıfsal karakterleri üzerine yazılar yazdılar. En önemlisi, SEP, Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin ev sahipliği yaptığı, Emperyalist Savaşa Karşı Uluslararası Çevrimiçi 1 Mayıs Toplantısı’nı kampanyasının merkezine yerleştirdi. Glasgow’da ve Londra’da, bu toplantıyı dinlemek için iki başarılı toplantı düzenlendi.

Seçim sonuçları, SEP tarafından geliştirilen programın ve perspektifin çarpıcı bir doğrulanmasıdır. İşçileri ve gençleri, partimize katılma kararı alarak karşılık vermeye çağırıyoruz.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır