World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği

Yazıcıya hazırla

Yunanistan’daki kriz doruğa tırmanıyor

Alex Lantier
30 Haziran 2015
İngilizce’den çeviri (29 Haziran 2015)

Avrupalı mali otoritelerin, Avrupa Birliği’nin (AB) Yunanistan’ı kurtarma paketine son verme ve Yunan bankalarına kredi akışını sınırlama kararı, ülkeyi ekonomik ve mali bir iflasın eşiğine getirdi. Bu, ülke ekonomisini mahveden beş yıllık acımasız kemer sıkma önlemleri saldırısında en son aşamadır.

AB’nin kurtarma programının sona erdiğini ilan etmesinin ardından, Avrupa Merkez Bankası (AMB), Yunan bankalarına acil likidite akışına devam edeceğini ama çoğu zaten kullanılmış olan 89 milyar avroluk üst sınırı arttırmayacağını duyurdu. Atina, bankacılık sisteminin olası bir çöküşü karşısında, sermaye kontrolleri uygulamaya koydu ve bankalarda bir hafta tatil ilan etti.

AB, AMB ve Uluslararası Para Fonu tarafından sunulan program, zaten kanı emilmiş olan Yunanistan için ekonomik ve sosyal intihar anlamına geliyor.

Program, yeni büyük emeklilik maaşı kesintileri, Katma Değer Vergisi’nde işçilerin alım gücünü büyük ölçüde azaltacak oranda artış ve enerji, liman ve ulaşım altyapısının özelleştirilmesini gerektiriyor. Financial Times’ın köşe yazarı Wolfgang Münchau, paketi, “Dante’nin cehenneminin ekonomik bir versiyonu” olarak adlandırdı ve “O, Yunanistan’ın toptan ekonomik imhasına yol açacaktır.” dedi.

Avrupalı mali sektör ve siyaset seçkinleri, bu cehennemi dayatırken, sermayenin diktatörlüğünü dayatmak için tüm demokratik kuralları ve ilkeleri parçalarken hiçbir engel tanımayacağını açıkça ortaya koymuşlardır. İşçi sınıfı, son beş ayın acı deneyimlerinin siyasi bir bilançosunu çıkarmalı ve bu ölüm kalım kavgasında kendi bağımsız mücadelesini geliştirmelidir.

Asıl siyasi ders, Syriza’nın, sosyalizm ve siyasi iktidarın işçi sınıfı tarafından alınması uğruna herhangi bir mücadelenin gerçekçi olmadığı için reddedilmesi gerektiği iddiasının gelişmeler eliyle çürütülmüş olmasıdır. Bütünüyle iflas ettiği kanıtlanmış olan şey, Syriza tarafından izlenen politikalardır.

Bu politikalar, AB’nin en son önlemlerinin kabul edilip edilmeyeceği üzerine 5 Temmuz’da yapılacak bir referandum çağrısıyla sürdürülüyor. Syriza önderliğindeki hükümet, sinik bir siyasi uygulamaya başvurmaktadır. Onun başlıca amacı, yeni bir acımasız kemer sıkma saldırısını kabul etmenin siyasi sorumluluğunu Yunan halkının üzerine yıkmaktır.

Yunan hükümeti, siyasi olarak, kemer sıkma taleplerini reddetmek için zaten açık bir yetkiye sahiptir. O, halkın Avrupalı bankaların emirlerine yönelik derin öfkesine seslenerek seçildi. Bununla birlikte, Syriza, baştan itibaren, kurtarma paketine bağlılığında ve Avrupalı kurumlar ile bir anlaşmaya varma arzusunda ısrar etti.

Bu noktada, referandumdan hangi sonucun çıkacağı bile belli değildir. Avrupalı kurumlar, Yunanistan’ın kredi ödeme planını Salı gününe kadar yerine getirmemesi durumunda, bütün anlaşmanın rafa kalkacağına işaret ettiler. Dahası, Syriza, referandumda “hayır” oyu çıkması durumunda ne yapacağını açıklamış ya da avro bölgesinde kalmaya ve Yunanistan’ın alacaklıları ile bir anlaşmaya varmaya çalışma politikasında nasıl bir değişiklik yapacağına dair herhangi bir işaret vermiş değil.

Syriza’nın politikası, üst orta sınıf kesimlerinin toplumsal çıkarları üzerine kuruludur. En önemlisi, Syriza, işçi sınıfının sosyalist ve devrimci bir program temelinde bağımsız seferberliğine karşıdır. O, Yunanistan işçi sınıfının kitlesel yoksullaşmasına yönelik taleplere, kemer sıkmayı halka yutturmak için kullanabileceği yatıştırıcı umutlarla karşılık verdi.

Syriza hala bazı uzlaşmalar önermeye devam ediyor. Pazar günü, Almanya’nın katı tutumunun Avrupa piyasaları üzerindeki etkisine ilişkin artan kaygıyla, açmazdan bir çıkış yolu bulunması yönünde çağrılar yapıldı. Yunan krizinin hem mali hem jeopolitik sonuçlarından kaygılanan Obama, dün, “Yunanistan’ın reformlara ve Avro Bölgesi içinde büyümeye devam etmesi” gerekliliğini görüşmek için Merkel’i aradı.

Avrupalı kurumlar, kendi paylarına, hükümet değişikliği olasılığını yedekte tutuyorlar. Pazar günü Syriza’yı kınayan bir başyazıda, Financial Times, bu olasılık hakkında uyarıda bulundu: “George Papandreou, başbakan olduğu 2011 yılında benzeri bir [referandum] manevrası yapmaya kalkışmıştı. Sert kurtarma paketi anlaşması hayatta kaldı; Bay Papandreou işini kaybetti.” İşçi sınıfı içindeki kitlesel muhalefetin üstesinden gelmek için, üst düzey generallerin, şu anda, kapalı kapılar arkasında, doğrudan müdahale etmek ve protestoları şiddet ve baskıyla karşılamak amacıyla orduyu kullanma olasılığını değerlendiren planlar yaptıklarından kuşku duyulamaz.

İşçi sınıfının karşı karşı olduğu durum son derece ciddidir. Söz konusu olan, yalnızca Yunanistan’daki değil, Avrupa’nın tamamındaki işçilerin geleceğidir. Avrupalı bankalar, Syriza’yı küçük düşürmeye çalışarak, onu iktidara getiren Ocak ayındaki kemer sıkma karşıtı seçimler gibi halk oylamalarının, uygulanmakta olan mevcut politikalar üzerinde hiçbir etkisi olmayacağı yönünde bir işaret vermek istiyorlar. Yunanistan, kemer sıkmaya yönelik hiçbir muhalefetin hoş görülmeyeceğinin bir örneği haline getiriliyor.

Dünya Sosyalist Web Sitesi, Yunanistan’da AB’nin kemer sıkma önlemlerinin devam etmesi üzerine referandumun yapılması durumunda, işçilere, “hayır” oyu vermeleri çağrısı yapar. Bununla birlikte, AB’nin kemer sıkmayı dayatma yönelimi ve acı Syriza hükümeti deneyimini, işçi sınıfının kendisini basit bir “hayır” oyuyla sınırlayamayacağını ortaya koymaktadır. İşçi sınıfı, en az Avrupalı kurumlar kadar, Syriza’nın kabul ettiği tüm çerçevenin reddedilmesine de karşı çıkma üzerine kurulu kendi programını ileri sürmelidir. Yunanistan’daki krize, kapitalist sistem altında hiçbir çözüm yoktur.

En önemlisi, Yunanistan’daki işçilerin, bir bütün olarak Avrupa işçi sınıfı içindeki kemer sıkmaya yönelik şiddetli muhalefeti harekete geçirmek için, destek ve protesto eylemi çağrısı yapması gerekiyor. Eğer AB Yunanistan’ı bir örnek haline getirmede başarılı olursa, kısa süre içinde, Yunanistan’da uygulanan vahşi önlemleri tüm Avrupa işçi sınıfına dayatmaya yönelecektir. Bu saldırılara karşı başarılı bir mücadele, işçi sınıfının, Yunanistan’da ve tüm Avrupa’da sosyalizm uğruna devrimci bir mücadelede siyasi seferberliğini gerektirmektedir.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır