Bugün Yeni Olanlar
Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları
Arşiv
DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım
DİĞER DİLLER
İngilizce
Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce
ANA BAŞLIKLAR
Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi
Bush, Türkiyeye Irakta PKKya saldırması için yeşil ışık yaktı Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar
Asyada tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı
Mehring Bookstan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri
Livio Maitan (1923-2004): eleştirel bir değerlendirme
|
|
DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği
Yazıcıya hazırla
Türkiye ABD’nin desteğiyle Suriye’de tampon bölgeler ele geçirmeye hazırlanıyor
Peter Schwarz
29 Temmuz 2015
İngilizceden çeviri (28 Temmuz 2015)
Türkiye, geçtiğimiz hafta Irak ve Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı ABD önderliğindeki savaşa katılmayı kabul etmesinin ardından, ABD savaş uçakları ve Suriye’deki muhalif milislerin desteğiyle Suriye içinde tampon bölgeler ele geçirmeye hazırlanıyor. Bu tırmanma, üst düzey bir ABD heyeti ile haftalar süren görüşmelerin ve Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Barack Obama arasındaki telefon görüşmesinin ardından geliyor.
İsmi açıklanmayan üst düzey ABD’li bir yetkili, Wall Street Journal’a, IŞİD’in öteki bir kısaltmasını anarak, “Türkiye ile hakkında konuştuğumuz şey, Suriye’nin kuzeyinde ISIL’e karşı koyan ortaklarımızı desteklemek için işbirliğidir” dedi. “Hedef, ISIL’den kurtarılmış bir bölge kurmak ve Türkiye’nin Suriye sınırı boyunca daha fazla güvenlik ve istikrar sağlamaktır.”
ABD Hava Kuvvetleri, artık, Suriye ve Irak’taki IŞİD hedeflerine saldırmak için İncirlik ve Diyarbakır’daki üsleri kullanıyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) şöyle yazdı: “Amerikalılara, Suriye’nin kuzeyinde 90 kilometre uzunluğunda ve 50 kilometre kadar derinlikte bir uçuşa yasak bölge kurma yönündeki (iddia edilen) Türk planı ile bağlantılı olarak, IŞİD’e yönelik saldırılar için İncilik üssünü kullanma yetkisi verildi.”
ABD’li ve Türk yetkililer, Wall Street Journal’a, müdahale için planlamanın sürmekte olduğunu söylediler. ABD ve Türk uçakları muhalif milisler için hava desteği sağlayacak. Bununla birlikte, planlayıcılar, göründüğü kadarıyla, ABD destekli Suriyeli muhalif milislerin bölgeyi tutmakta başarısız olacağından endişe ediyorlar ki bu, Suriye’de tampon bölge ele geçirmeye yönelik doğrudan Türk müdahalesine yol açabilir.
Suriye’de bir ABD-Türkiye müdahalesi yönündeki hazırlık, Ortadoğu’nun emperyalistler önderliğinde yeniden paylaşımında önemli bir tırmanmaya işaret etmektedir. Müdahalenin göstermelik hedefi IŞİD iken, o aynı zamanda, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad yönetimini ve Suriye ile Irak’ın kuzeyinde Türkiye’ye sınırdaş Kürt güçlerini de hedefliyor.
Ankara’nın ABD’nin desteğiyle Suriye topraklarını ele geçirme planları, Suriye’nin egemenliğinin apaçık bir ihlalidir. Wall Street Journal gazetesi, daha önce Suriye’de rejim değişikliği istediklerini ilan etmiş olan ABD ve Türk hükümetlerinin, “her ikisi de, harekatın bu yeni aşamasının Bay Esad üzerinde baskı kuracağını umuyorlar” diye yazdı.
ABD-Türkiye planlarının ayrıntıları, Esad’ın bu hafta sonu ulusal bir televizyon kanalındaki konuşmasında, Suriye ordusunun şiddetli bir personel açığıyla yüz yüze olduğunu itiraf etmesinin ardından su yüzüne çıktı. Esad’ın başlıca Ortadoğulu destekçisi olan İran’ın, Washington ile nükleer anlaşmayı kısa süre önce imzalamasının ardından, Esad’a olan desteğini kesebileceği yönünde giderek artan spekülasyonlar söz konusu.
Washington ile Ankara arasındaki anlaşma, kirli bir pazarlığa dayanmaktadır. Ankara’nın IŞİD’e karşı savaşa katılımına karşılık, ABD, şimdiye kadar IŞİD’e karşı savaşta ön safta olan ve bir dereceye kadar ABD tarafından askeri olarak desteklenen Kürt örgütlerine yönelik saldırılara izin verdi.
Türkiye’nin hafta sonu boyunca devam eden saldırılarının ana hedefi IŞİD değil; Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ve onun Suriye şubesi PYD/YPG’ydi. Türk hava kuvvetleri, IŞİD hedeflerini Suriye hava sahasını ihlal etmeden vurduğunu iddia ederken, PKK mevzilerini bombalamak için Irak’ın kuzeyinin derinlerine kadar girdi. Kürt YPG milislerinden gelen ve Suriye İnsan Hakları Gözlemevi tarafından teyit edilen haberlere göre, Türk tankları, [YPG’nin] kuzey Suriye’deki Zor Maghar köyündeki mevzilerine saldırdı. Ancak Ankara, PYD/YPG’nin hedeflendiğini yalanladı.
Ankara böylece, Kürt güçlerinin Irak ve Suriye’deki yükselişinin kendi stratejik çıkarlarını tehdit ettiği yönündeki artan endişelerin ortasında, PKK ile altı yıllık barış sürecine son verdi. FAZ, Ankara’daki Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin son bir çalışmasından şunu aktardı: “Türkiye’nin (Suriye’de) bir askeri müdahalesi olmazsa, Kürtler, son derece büyük ihtimalle, Suriye’de (kontrol ettikleri) Afrin ve Kobani kentleri arasındaki bölgeyi ele geçirecekler.”
FAZ, “Doğuda Irak’tan batıda Suriye’ye kadar bütünüyle Kürtlerin kontrolündeki bir kuşak, gerçekten de, ‘Türkiye ile Arap dünyası arasındaki coğrafi bağlantıyı kesecektir.’” diye yazdı. “Irak devletinin çöküşünden doğan bağımsız bir Kürt devleti” tehlikesinin artmasından beri, Ankara, “en azından, Suriye’deki Kürtlerin yönetiminde yeni bir komşu alanın ortaya çıkmasını engellemek” istiyordu.
Ankara, Suriye’deki ve Irak’ın kuzeyindeki saldırılar ile Türkiye içindeki muhalefete karşı baskıyı birleştiriyor. Hafta sonu, PKK destekçileri, IŞİD destekçileri ve siyasi aktivistler dahil olmak üzere, yüzlerce kişi gözaltına alındı.
Hükümet, Kürt [hareketi] yanlısı Halkların Demokrasi Partisi’nin (HDP), Suruç saldırısının kurbanlarını anmak için Pazar akşamı İstanbul’da yapacağı barışçıl bir yürüyüşü yasakladı. Suruç’ta, bir intihar bombacısı, yeniden yapılanmasına yardım etmek için Suriye’nin Kürt kenti Kobani’ye gitmeyi planlayan 31 kişiyi katletmiş, 100 civarında insanı yaralamıştı. Hükümet, IŞİD ile savaşı meşrulaştırmak için o saldırıya sarılmıştı.
İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, giderek büyüyen siyasi krize, Suriye’deki saldırılarla ve iç baskıyla karşılık veriyorlar. Türkiye’yi 2002’den beri yöneten AKP, Haziran ayında, HDP’nin parlamentoya girmek için gereken yüzde 10’luk barajı aşmasıyla, parlamentodaki mutlak çoğunluğunu yitirmişti. Başbakan Ahmet Davutoğlu, 23 Ağustos’a kadar bir koalisyon ortağı bulmak zorunda ki şimdiye kadar bulabilmiş değil. Erdoğan, o tarihten sonra, parlamentoyu feshedebilir ve ülkeyi yeniden seçime götürebilir.
Birçok gözlemci, Erdoğan’ın, Suriye’deki müdahale ve Türkiye’de misilleme yapan PKK’ye saldırı yoluyla, AKP’nin yeni seçimlerde parlamento çoğunluğunu güvence altına almasını sağlamak amacıyla savaş ve terörizm üzerine histeriyi kışkırtmak istediğine inanıyor.
Türkiye’nin, AKP’nin parlamento çoğunluğunu garantileyen güçlü ekonomik büyüme oranları fena halde darbe yemiş durumda. Bu yılki yüzde 4’lük büyüme hedefine ulaşılamayacak ve gelecek yıla ilişkin tahmin sadece yüzde 3. Bölgesel savaşlar, Rusya’ya karşı yaptırımlar ve düşen küresel fiyatlar, Türkiye’nin ihracat ve turizm gelirlerini büyük ölçüde azalttı. Ankara, ayrıca, Suriye’den ve Irak’tan akın etmiş olan 2 milyon sığınmacının şimdiye kadar 6 milyar dolara mal olduğunu iddia ediyor.
Bununla birlikte, Erdoğan ve AKP, dış politikada bir açmaz ile karşı karşıya. Onların, Osmanlı İmparatorluğu’nun geleneği doğrultusunda, Arap dünyasında öncülük eden bölgesel güç haline gelme perspektifi, ilk büyük yenilgisini, iki yıl önce, Mısır ordusunun AKP’nin müttefiki Müslüman Kardeşler’den Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi devirdiğinde yaşamıştı.
Ankara, Suriye’de, şiddetle, Esad rejiminin devrilmesini talep etti. O, başlangıçta, Washington gibi, Türkiye’de fiilen engelsiz faaliyet göstermesine izin verilen, IŞİD dahil, muhalefeti destekledi. IŞİD Irak’a geçip Bağdat rejimini tehlikeye soktuğunda, Washington bir U dönüşü gerçekleştirdi ve IŞİD’i bombalamaya başladı. Washington, Esad’ı devirme hedefini sıkı sıkıya korurken, IŞİD’in muhaliflerini desteklemeye başladı. Ankara, Kuzey Irak’ta ve Suriye’de bağımsız bir Kürt devletinin ortaya çıkmasından korktuğu için, bu politika değişikliğine katılmadı.
Ankara şimdi, Washington ile arasında var olan, Ortadoğu’da derinleşen kriz eliyle kışkırtılmış farklılıkları çözmek için, askeri tırmandırma yoluyla kundaklayıcı bir girişim başlatıyor.
Bu strateji, önemli biçimde, NATO içindeki gerilimleri kışkırtıyor. Washington PKK’ye yönelik saldırıları destekliyor ve Beyaz Saray, Türkiye’nin kendisini PKK’nin terörist saldırılarına karşı savunabileceğini belirten bir açıklama yayınladı.
Bununla birlikte, bu, Avrupa içinde keskin farklılıklara yol açtı. Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Savunma Bakanı Ursula Von der Leyen, Türkiye’ye, Kürtler ile barış sürecini tehliye atmama çağrısında bulundu. Berlin Irak’taki Kürt peşmergeleri silahlandırıyor ve eğitiyor; Suriyeli Kürtler de dolaylı olarak bu sürecin içinde.
Amerika ile Avrupa arasındaki farklılıklar, Frankfurter Allgemeine Zeitung’un bir başyazısında, “oldukça büyük” olarak tanımlandı.
Nikolas Busse, “Washington, görünüşe bakılırsa, IŞİD’e karşı daha fazla ateş gücü sağlamak için Kürt çatışmasının Türkiye tarafından tırmandırılmasının bedelini ödemeye hazır.” diye yazdı ve ekledi: “Buna karşılık, Avrupalılar, son zamanlarda pek mesafe kat etmemiş olmasına rağmen, Ankara ile Kürtler arasındaki barış sürecine daha fazla odaklanmış durumdalar.”
Bugün, bu farklılıkları tartışmak için, Türkiye’nin girişimiyle bir NATO konferansı gerçekleşecek.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|