World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği

Yazıcıya hazırla

Sendika ABD’de devam eden son petrol rafinerisi grevini bitirdi

Tom Hall ve Jerry White
6 Temmuz 2015
İngilizce’den çeviri (25 Haziran 2015)

Birleşik Çelik İşçileri sendikası (USW), Amerika Birleşik Devletleri’ndeki binlerce petrol işçisinin greve çıkmasından yaklaşık beş ay sonra, 23 Haziran Salı günü, Texas Galveston’daki 1.200 Marathon Petroleum işçisine bir satış sözleşmesini kabul ettirerek mücadeleyi sona erdirdi.

Houston bölgesi işçileri, küresel enerji devlerinin, zorunlu fazla mesainin tehlikeli bir şekilde üst seviyelerde sürdürülmesi, daha düşük ücret veren taşeronların kullanılması ve işkolundaki USW’de örgütlü 30.000 işçinin yaşam standartlarını daha fazla geriletme taleplerine karşı direnen son işçilerdi.

Galveston işçileri, USW’nin 13-1 Şubesi’nin önlerine getirdiği ve USW tarafından Mart ayında Shell Oil ile ulusal ölçekte model oluşturan sözleşmede kabul edilenden çok daha acımasız koşullar içeren iki sözleşmeye daha önce karşı çıkmışlardı. Marathon, o zamanlar BP’nin olan Galveston rafinerisinde 15 işçinin öldüğü, 170 işçinin yaralandığı 2005’teki bir patlama felaketinin ardından kabul ettiği mevcut iş güvenliği hükümlerini gevşetmeye çalıştı. Şirket ayrıca, zaten fazla mesai nedeniyle tükenmekte olan Marathon işçilerinden, fiilen gece gündüz göreve hazır olmalarını ve arandıklarında, bir saat içinde işbaşı yapmalarını talep etti.

USW Uluslararası ve yerel şube yetkilileri, yalnızca bir “uzlaşma”ya varılmış olduğunu söyleyerek, ulusal bir arabulucunun gözetimi altında sonuçlandırılan anlaşamanın ayrıntılarını açıklamayacaklardı.

Texas işçileri grevinin sona erdirilmesi, BP’nin ve Husky’nin ortaklaşa sahip olduğu Toledo’nun hemen dışındaki Ohio Oregon’daki rafineride USW 1-364 Şubesi’nin imzaladığı satış anlaşmasının ardından geliyor. USW, 350 işçinin 8 Şubat’ta başlamış olan grevini, bir sözleşme imzalanmaksızın “koşulsuz işe dönüş”ü kabul etmesinin ardından 27 Mayıs’ta bitirmişti. USW 1. Bölge uluslararası işçi temsilcisi Dan Voorhees, bu sefil teslim oluşu “sendikanın stratejik bir kararı” olarak adlandırmıştı.

Sendika, birkaç gün sonra, BP Husky ile bir anlaşmaya vardı. Rafinerinin insan kaynakları müdürü Jeff Steigauf, şirketin, “rekabetçi bir işletmenin, güvenli faaliyetlerin, iyi işlerin ve gelecek yıllar için ekonomik fırsatların zeminini hazırlayan bir anlaşma” hedefine ulaşmış olmasıyla övündü.

En büyük beş petrol şirketi, 2014’te 90 milyar dolar kar yapmasına rağmen, USW, Shell ile dört yılda yüzde 12’lik yetersiz bir ücret artışını içeren bir model sözleşme imzaladı ki bu, sağlık hizmetleri giderlerindeki büyük kesintiler eliyle lime lime edilenden daha fazla bir kayıp olacak. Anlaşma, şirketin taşeron kullanma, istihdam düzeyleri ve zorunlu fazla mesai konularında sendika ile “görüşmeler” düzenleyeceği vaatlerini içeriyor.

Böylesi güvenceler, ortalama sekiz günde bir yangınların ve patlamaların meydana geldiği bir işkolundaki işçilerin koşullarını iyileştirmeyecektir. Ancak onlar, şirket yönetimine doğru kariyer basamaklarını tırmanmak için uzun zamandır çeşitli “işçi-işveren” organlarındaki konumlarını kullanan USW yetkililerine daha fazla fırsat sağlayacaklar.

Bu mücadelenin acınası sonucu kaçınılmaz değildi. Petrol rafinerisi işçilerinin mücadelesi geniş çaplı bir destek edinmişti. Aynı zamanda, geniş ölçüde fahiş fiyat uygulamalarıyla, Ortadoğu’da canice savaşlar planlayıp düzenlemekle ve gezegeni cezadan muaf şekilde kirletmekle özdeşleşmiş olan multi-milyarder dev petrol şirketlerinden daha fazla nefret edilen bir düşman bulunamazdı.

Sanayinin rafineri sektörünü durduran bir grev, şirketlerin dayanma gücü üzerinde doğrudan bir etkide bulunacaktı. Ham petrol fiyatlarında bir düşüşle karşı karşıya olan petrol devleri, karlarını ve Wall Street yatırımcılarına ödemelerini sürdürmek için rafineri sektörüne bağımlıdır.

Grev, Batı Yakası liman işçilerinin, Los Angeles öğretmenlerinin, Kuzey Deniz petrol kuyusu platformu işçilerinin ve diğerlerinin mücadeleleri dahil, ABD’de ve uluslararası ölçekte büyüyen işçi sınıfı muhalefetinin bir işaretiydi. Grevin sendikasız işçilere yayılma potansiyeli, sendikanın Shell ile anlaşmaya varmasından sadece birkaç gün önce, Louisiana’daki bir gaz terminalindeki 1.200 sözleşmeli işçinin bir günlük yasadışı grevi eliyle vurgulanmıştı.

İşçilerin, şirket karları ve hisse senedi değerleri rekor kırarken, Büyük Bunalım’dan beri en uzun ücret durgunluğu dönemine maruz kalması nedeniyle, mali ve siyasi analistler, defalarca, “ücretleri zorlama”nın, Obama yönetiminin ABD’li işçileri ucuz işgücüne indirgeme ekonomi stratejisinin altını oyabileceği uyarısında bulundular.

Grevin yenilgisinin nedeni, dondurucu kış günleri dahil, aylarca grev hattını koruyan işçilerin özveri eksikliği değildi. Yenilginin sorumluluğu, işçi sınıfının birleşmesinin önündeki en büyük engeller olduklarını kanıtlayan USW ve AFL-CIO’ya aittir.

Grevin kasıtlı yalıtılması ve boğulması, sadece, sendika bürokrasisinde bolca bulunan korkaklığın ve yozlaşmanın sonucu değildi. Bu, her şeyden önce, USW’nin ve AFL-CIO’nun Obama yönetimi ve Demokratlar ile siyasi ittifakından kaynaklandı. Bu, sendikaların Amerikan kapitalizminin kar ihtiyaçlarını kayıtsız koşulsuz savunusunun siyasi biçimidir. Bu işçi sınıfı karşıtı ittifak, USW Başkanı Leo Gerard’ın, Dow Chemical, Alcoa, Caterpillar ve diğer Fortune 500 [ABD’deki en büyük 500 şirket] şirketlerinden genel müdürler ile birlikte Obama’nın şirket rekabetçilik kurulunda yer alması gerçeğinde vurgulanıyor.

Örgütlü olduğu 63 ABD rafinerisinden 15’inde, işkolundaki USW üyelerinin 7.000’ini ya da dörtte birinden azını kapsayan sadece bir uyarı grevi çağrısı yapan USW, mücadeleyi başından itibaren kasıtlı olarak baltaladı. USW, bu rafineriler grev kırıcılar ile çalıştırılırken bile, üyelerine, ExxonMobil’de, Chevron’da ve diğer şirketlerde çalışmaya devam etme talimatı verdi. USW, yaraya tuz basacak şekilde, grevcilere açlıktan boyun eğdirmek için yarım milyar dolarlık grev fonundan yardım sağlamayı reddetti.

İşçilerin ülke çapında bir grev yönündeki giderek artan talepleri ile ilgili olarak, USW’nin pazarlık ekibi üyesi Jim Savage, Indiana Whiting’deki BP işçilerine, sendikanın, “hükümeti bu iş uyuşmazlığına müdahaleden uzak tutmak” için iş bırakmayı sınırlamak zorunda olduğunu söyledi. Başka bir ifadeyle, USW’nin ve AFL-CIO’nun başlıca kaygısı, mücadelenin Demokratik Parti ve Obama yönetimi ile bir çatışma yönünde gelişmesini önlemekti.

Beyaz Saray, kendi adına, petrol şirketlerini ve USW’yi, “anlaşmazlıklarını, zaman içinde test edilmiş sözleşme sürecini kullanarak çözme”ye zorladı. Obama, petrol şirketleri yetkililerinin, sendikaların hakkından gelmek (ve toplumsal eşitsizliğe karşı çok daha geniş bir işçi sınıfı hareketi için hızlandırıcı haline gelebilecek bir başkaldırıyı başlatma tehlikesine yol açmak) yerine, grevi zayıflatmak, aç bırakmak ve yenilgiye uğratmak için USW’nin “zaman içinde test edilmiş” ihanetinden yararlanmalarında ısrar etti.

Sosyalist Eşitlik Partisi (SEP) ve Dünya Sosyalist Web Sitesi (WSWS), mücadelenin başından itibaren, grevci işçileri grevi yaymak için taban komiteleri kurmaya çağırdı. 3 Mart tarihli, “Petrol işçileri için ileriye giden yol” başlıklı açıklamamızda, “Bu mücadelenin yalıtılmasını, boğulmasını ve yenilgiye sürüklenmesini önlemek için, petrol işçileri ipleri kendi ellerine almalıdır” uyarısında bulunmuştuk.

Sendikalar Obama yönetimi ile bir siyasi çatışmayı engellemek için her şeyi yapmaya kararlıyken, SEP, “Gereken şey tam da budur. Mali aristokrasinin bir temsilcisi olan Obama, toplumun yoksul kesimlerinden zengin kesimlerine doğru Amerikan tarihindeki en büyük servet aktarımına başkanlık etmektedir.” diye yazmıştı. SEP, mali aristokrasinin toplum üzerindeki diktatörce egemenliğini kırmanın tek yolunun, işçi sınıfının, “siyasi iktidarın toplumun büyük çoğunluğunun (emekleriyle rafinerilerde, fabrikalarda, ofislerde, okullarda ve hastanelerde toplumun servetini üreten emekçi kitlelerin) eline geçmesini hedefleyen, güçlü bir devrimci hareket içinde seferberliği” olduğunda ısrar etti.

Grevin ihanete uğraması bu uyarıları doğrulamıştır. Gelecekteki mücadelelerin aynı yazgıyla karşılaşmaması için, işçilerin, 2015 petrol grevinin siyasi derslerini çıkarması ve Sosyalist Eşitlik Partisi’ni işçi sınıfının devrimci önderliği olarak inşa etmeye karar vermesi gerekmektedir.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır