Bugün Yeni Olanlar
Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları
Arşiv
DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım
DİĞER DİLLER
İngilizce
Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce
ANA BAŞLIKLAR
Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi
Bush, Türkiyeye Irakta PKKya saldırması için yeşil ışık yaktı Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar
Asyada tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı
Mehring Bookstan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri
Livio Maitan (1923-2004): eleştirel bir değerlendirme
|
|
DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği
Yazıcıya hazırla
Birleşmiş Milletler, Akdeniz’i sığınmacılar için en ölümcül rota sayıyor
Martin Kreickenbaum
14 Şubat 2015
İngilizceden çeviri (13 Aralık 2014)
2014 yılının ilk 11 ayında, 207.000 dolayında sığınmacı, Akdeniz’i geçerek Avrupa’ya ulaşmaya çalıştı. Bu sayı, 70.000 kişinin Libya’daki NATO savaşından kaçtığı 2011 yılında görülen önceki rekor sayının üç katından fazla. Bu yıl, Afrika’dan Avrupa’ya yolculukları sırasında resmi olarak 3.419 kişi öldü.
Birleşmiş Milletler Sığınmacılar Yüksek Komiserliği (UNHCR), Yüksek Komiser’in Çarşamba günü Cenevre’de yaptığı yıllık konuşmasının başlangıcında, küresel tekne güzergahları üzerine çarpıcı rakamlar yayınladı. UNHCR, denizde kurtarma konusuna odaklanılan tartışma bölümünde, Akdeniz’i “sığınmacılar için dünyadaki en ölümcül rota” olarak tanımladı.
BM Sığınmacılar Yüksek Komiseri Antonio Guterres, Avrupa hükümetlerini alışılmadık bir keskinlikle eleştirdi. O, “Bazı hükümetler sığınmacılara karşı savunmayı, sığınma hakkından daha yüksek bir öncelik sayıyorlar.” dedi. Guterres’e göre, bu bir hata ve “rekor sayıda insanın savaşlardan kaçtığı bir zamanda yanlış bir tepki” idi. Ona göre, sığınmacı politikası “insan hayatı kaybını, ek zayiat olarak kabul eden” böyle bir yöntemle düzenlenemezdi.
1995-2002 yılları arasında Portekiz Başbakanlığı yapmış Avrupalı üst düzey bir politikacı olan Guterres tarafından yapılan bu itiraf, Avrupa Birliği’nin (AB) sığınmacıların kitlesel olarak katledilmesindeki fiili sorumluluğunun altını çiziyor.
AB’nin sığınmacılarla sert bir şekilde mücadele etme politikası, binlerce ölümü ödenmeye değer bir bedel olarak görmektedir. AB ülkeleri bütün kara sınırlarını engellerle ve duvarlarla tamamen kapatmış olduğu ve dış sınırlarını denetlemek için uydu ve insansız hava araçları kullandığı için, sığınmacılar, Akdeniz boyunca tehlikeli bir rota kullanmak zorunda kalıyorlar.
AB, denizdeki kurtarmaları ticaret gemilerine bırakarak, bölgede, sığınmacıları püskürtmek için Frontex önderliğindeki Triton misyonunu uygulamaya başladı. Bu canice politika, son 15 yılda 25.000’den fazla sığınmacının yaşamına mal oldu.
UNHCR, bu yıl Akdeniz üzerinden kaçmaya cesaret etmiş olan toplam insan sayısını 348.000 olarak verdi. Onlardan 4.245’inin öldüğü tespit edildi. Nispeten küçük olan Akdeniz, 3.419 kişinin ölümüyle, dünyanın açık farkla en ölümcül rotasıdır.
Güneydoğu Asya'daki Bengal Körfezi'nde, 540 sığınmacı hayatını kaybetti. Toplam 54.000 kişi açık denize yönelmek zorunda kaldı. Afrika Boynuzu etrafında, Aden Körfezi ile Kızıldeniz’de 82.000 sığınmacı tespit edildi. Yemen ya da Suudi Arabistan güzergahında 216 kişinin öldüğü doğrulandı. Karayipler’de, 72 sığınmacı deniz ötesi yolculuklarından sağ kurtulamadı.
AB, sadece en yüksek sayıda sığınmacı ölümlerinden sorumlu değildir. O, aynı zamanda, dünyada en az sayıda sığınmacıyı kabul etmektedir. UNHCR’nin verilerine göre Akdeniz’i bot ile geçmeye çalışan sığınmacıların yarısından fazlası, şu anki savaş bölgelerinden geliyor. Bu sayı, Avrupa’ya yasal yolla geçişleri her şekilde engellenmiş olan 65.000 Suriyeli’yi, 35.000 Eritreli’yi, 10.000 Malili’yi ve binlerce Afgan’ı içeriyor.
Emperyalist güçler, ilk etapta, milyonlarca insanı sığınmacıya dönüştüren bu savaşların sorumluları olmalarına rağmen, açılıp kapanan köprüleri her zamankinden daha yükseğe kaldırıyorlar.
Bir kaç gün önce Suriye üzerine Cenevre'de gerçekleşen son UNHCR kriz toplantısında, Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri yalnızca 38.000 Suriyeli sığınmacıyı daha kabul etme konusunda anlaştıklarını açıkladılar. Dolayısıyla onlar tüm sığınmacıların sadece yüzde 1’ini kabul etmeyi planlıyorlar. Daha önce 80.000 sığınmacıyı kabul ettiğini gerekçe gösteren Alman hükümeti, Suriye iç savaşından daha fazla sığınmacıyı almayı reddederek daha da ileri gitti.
Buna karşılık, Suriye’ye komşu devletler, Ürdün, Lübnan, Mısır, Irak ve Türkiye, 3,5 milyon sığınmacı almış durumda. Etiyopya gibi yoksul bir ülke, Somali’den, Eritre’den ve Sudan'dan 650.000; yani Almanya'nın toplam sığınmacı sayısının iki katı kadar sığınmacıyı kabul etti. Kenya'da, başta Somali’den olmak üzere 350.000 sığınmacı Dadaab yakınlarındaki bir sığınmacı kampına kapatılmış durumda. Dünya Gıda Programı, kaynakları tükenmekte olduğundan dolayı tayınları azaltılmak zorunda kaldığı için, sığınmacılar açlıktan ölüyor. Bu liste oldukça uzatılabilir.
Suriye’deki sığınmacı krizi hızla tırmanıyor. Giderek aşırı yük üstlenen komşu devletler, AB'nin yolunu izliyor ve sınırlarını kapatıyorlar. Ayrıca, Irak'taki Suriyeliler, Amerika Birleşik Devletleri ile müttefiklerinin IŞİD’e karşı savaşı nedeniyle artık güvende değiller. Kışın gelmesi gıda krizini yoğunlaştırıyor. Uzmanların tahminlerine göre, önümüzdeki aylarda, binlerce sığınmacı daha ölüm tehdidiyle karşı karşıya olacak.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|