DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz
Yazıcıya hazırla
İspanya seçimlerinde geleneksel partiler çöktü
Alejandro López
24 Aralık 2015
İngilizceden çeviri (21 Aralık 2015)
20 Aralık’ta düzenlenen İspanya seçimleri, hiçbir partinin mutlak çoğunluk sağlayamaması ve 1977’de, General Francisco Franco’nun faşist diktatörlüğünün sonundaki siyasi geçişten doğan iki partili sistemin tarihi bir çöküşü ile sonuçlandı. Geçtiğimiz akşamki ilk haberlerin tamamı, İspanya’da hiçbir partinin bir hükümet kuramayacak olması üzerine eşi görülmemiş belirsizliğe dikkat çektiler.
İktidardaki Halk Partisi (PP), 350 koltuklu mecliste 123 koltuk (yüzde 28 oy) ile oyların en büyük kısmını kazandı ki bu, 2011’de sağladığı 186 koltuktan yaklaşık üçte bir daha az.
Franco sonrası dönemde PP’nin geleneksel rakibi İspanyol Sosyalist İşçi Partisi (PSOE), 90 koltukla (yüzde 22 oy) tarihi bir çöküş yaşadı. Bu, Franco rejiminin sonundan beri 38 yılın 25’inde İspanya’yı yönetmiş olan bu parti için, 1977’den bu yana en kötü sonuç oldu. Acı kemer sıkma önlemleri dayatan PSOE, sert harcama kesintilerini, çalışma reformlarını, vergi artışlarını ve yüzde 20’lik kitlesel işsizliği (genç işsizlik yüzde 56) yöneten PP’ye yönelik geniş halk muhalefetinden yararlanmaktan acizdi.
Uzun süredir işçi sınıfının elini kolunu bağlamada ve herhangi bir hoşnutsuzluğu parlamentarizm kanalına akıtmakta belirleyici siyasi güç olan İspanya Komünist Partisi önderliğindeki Birleşik Sol (IU) ittifak da, koltuk sayısının 11’den 2’ye düşmesiyle çöktü. Birleşik Sol, 2008 küresel ekonomik krizinin patlak vermesinden bu yana, Andalusia ile Asturias bölgelerinde kemer sıkma önlemleri uyguladı ve Extremadura’da PP yönetimine destek verdi.
Bununla birlikte, PP ve PSOE toplam oyların sadece yüzde ellisini aldılar ki bu, onların bugüne kadarki tüm genel seçimlerdeki en kötü sonucu.
Bu, ilk defa, hem PP’nin hem de PSOE’nin, bir hükümet çoğunluğuna tek başına hakim olamamasına işaret ediyor. Dahası, her iki parti de, bir hükümet kurmak için yeterince güçlü bir koalisyon ortağını kolayca bulamayacak. İki yeni parti; Pablo Iglesias’ın önderliğindeki Podemos ve Albert Rivera’nın önderliğindeki sağcı Vatandaşlar partileri, sırayla, 69 ve 40 koltuk kazandılar.
Bu, hem PSOE-Podemos-IU hem de PP-Vatandaşlar koalisyonlarını, parlamenter bir çoğunluk elde etmek ve bir hükümet kurmak için gereken 176 koltuktan oldukça eksik bırakıyor. Parlamentoda kendisine karşı oy vermeyen PSOE ile Vatandaşlar’a dayanan bir PP azınlık hükümeti veya PP dışındaki tüm partilerden benzeri bir örtük desteğe dayanan bir PSOE-Podemos hükümeti gibi diğer olasılıklar da mevcut. Ayrıca, PSOE-Vatandaşlar-Podemos ya da PP-PSOE koalisyonları gibi mümkün görünmeyen diğer senaryolar da ileri sürülüyor.
Koalisyon hükümeti veya diğer siyasi güçlerce desteklenen azınlık hükümeti; her olası iktidar senaryosu, son derece istikrarsız olacaktır.
Ortaya çıkan bir diğer olası ihtimal, yeni seçimler. Her durumda, partiler, bir anlaşmaya varmak için üç haftaya sahipler.
Medyada ifade edilen şaşkınlık, İspanyol egemen çevrelerinin alışılmadık siyasi sularda olduğu gerçeğini vurgulamaktadır: “PP kazandı fakat bir hükümet kurması çok zor” (El País); “Halk Partisi kazandı ancak yönetmesi imkansız” (El Español); “Hükümetsiz İspanya” (ABC); “İspanya iki partili sistemi alaşağı etti ve olası bir hükümet havada kaldı” (El Mundo).
PP-PSOE’nin eski tekelinin çöküşü, İspanya’daki kapitalist egemenliğin derin krizine işaret etmektedir. Ülke, 2008’den beri PP ve PSOE tarafından işçi sınıfına dayatılan görülmemiş kemer sıkma önlemleriyle harap edilmiş durumda.
Seçim sonuçları, aynı zamanda, yeni kurulan Podemos ve Vatandaşlar partilerinin hiçbirinin, seçmenlerin belirleyici bir bölümünün bağlılığını kazanamadığını vurgulamaktadır. İspanya’da muazzam bir toplumsal öfke söz konusu fakat büyük partiler işçi sınıfının kaygılarını ve taleplerini görmezden geldiler ve küçümsediler. Ne Podemos ne de Vatandaşlar, PSOE-PP düzenine bir siyasi alternatif sundu: her iki parti de kemer sıkma politikalarını ve emperyalist savaşı destekledi.
PP ile PSOE’nin eski yöneticilerinden oluşan bir parti olan Vatandaşlar, servet sahipleri için vergi kesintileri, bütçe kesintileri, iş yasası reformları ve halka politikaları dayatmak için bir “teknokrat” yönetimi çağrısı yaparak, sağcı ve popülist bir kampanya yürüttü. Vatandaşlar’a yönelik medya tanıtımlarına ve siyasi yorumcuların seçimler öncesinde bu partinin ikinci olacağı ve yeni bir PSOE -veya PP- önderliğindeki hükümeti belirleyici hale geleceği iddialarına karşın, 40 koltuk ve yüzde 14 oy alarak dördüncü oldu.
Vatandaşlar, kendilerine “sol” süsü veren örgütlerin, özellikle yeni Podemos partisinin iflasından ve ihanetinden yararlanabilirdi.
Podemos, IU’nun eski yöneticilerinin, Stalinist akademisyenlerin ve Pablocu Izquierda Anticapitalista partisinin üyelerinin bir kümesi tarafından Ocak 2014’te kurulmuştu. Ancak onların başlangıçta kemer sıkma karşıtı ve sol bir parti pozu takınmalarının bir sahtekarlık olduğu hızla kanıtlandı. Onlar kısa sürede Ocak 2014 manifestolarının sınırlı sosyal vaatlerini terk ettiler; orduya asker toplamaya, papayı ve Katolik Kilisesi’ni övmeye, yurtseverliği teşvik etmeye ve müttefikleri Syriza’nın Yunanistan’da dayattığı kemer sıkma politikalarını desteklemeye başladılar.
Pablo Iglesias, Yunanistan seçim kampanyası sırasında Syriza için saldırganca kampanya yürütmesinin ardından, Syriza’nın kemer sıkma önlemlerini şu ifadeyle rezil bir şekilde destekledi: “Yunan hükümetinin yaptığı şey, ne yazık ki, yapabileceği tek şeydir.”
Podemos, kemer sıkmaya ve Syriza’ya yönelik onayının ardından, halkın Syriza’dan ve Podemos’tan hayal kırıklığını yansıtacak şekilde, kamuoyu yoklamalarında çöküş yaşadı. Podemos, yüzde 24’le kamuoyu yoklamalarında başı çekmesinden sonra, çok geçmeden, seçim kampanyası başlarken yüzde 10 civarına düştü.
Bununla birlikte, Podemos, sonunda, şirket medyasında artı yayın süresi kazanmada başarıya ulaşan sağcı söylemleri yoğunlaştırma yoluyla bir geri dönüş yaptı. Podemos, eski yargıçları, polis yetkililerini ve Libya’yı mahveden ve geride 30.000 ölü bırakan 2011’deki NATO savaşına İspanya’nın katılımının lideri olan, Silahlı Kuvvetler Genel Kurmay eski başkanı Julio Rodríguez’i üye yaptı.
Podemos’un gidişatı, mecliste temsil edilen tüm siyasi partilerin, işçi sınıfının çıkarlarına kökten düşman olduğunu ve kemer sıkma ile savaşı desteklediğini vurgulamaktadır.
Devlet tarafından finanse edilen Real Instituto Elcano düşünce kuruluşu, “2015 İspanya Genel Seçimleri: siyasi partilerin uluslararası öncelikleri” başlıklı özel dosyasında buna dikkat çekti. Önde gelen dört partinin her birinin başlıca dış politika yetkilileriyle yapılan röportajlara dayanan dosya, “dış politika konusunda uzlaşma temeli oluşturabilecek unsurları belirleme açısından yüksek derecede bir çakışma söz konusu” sonucuna varıyordu.
Düşünce kuruluşu, “Nitekim üç muhalefet partisinin İspanyol diplomasisinin mevcut yönelimine yönelik eleştirilerine rağmen, bu partilerin hepsi, dünyada İspanya için daha büyük nüfuz ve perspektif potansiyeli olduğu konusunda hemfikirler.” diye yazıyordu.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|