www.wsws.org/tr/2015/apr2015/yeme-a27.shtml
Pentagon, Pazartesi günü, USS Theodore Roosevelt uçak gemisini, USS Normandy güdümlü füze kruvazörünü ve gemilere yönelik özel harekat timleri taşıyan birkaç destroyeri kapsayan bir savaş gemisi filosunun Yemen açıklarına gitmesini emretti.
Pentagon’un resmi sözcüsü Albay Steve Warren’e göre, gemiler, Bab’ül Mendeb boğazından geçen nakliye rotasını güvence altına almak için görevlendirilmiş.
Bununla birlikte, Reuters’in atıfta bulunduğu ismi açıklanmayan bir Pentagon kaynağına göre, konuşlanmanın gerçek amacı, Ocak ayında ülkede iktidarı ele geçiren Husi isyancılara yardım götürmeye çalıştığı varsayılan İran gemilerinin önünü kesmek.
Donanmanın konuşlanmasının amacı konusunda muhabirler tarafından sıkıştırılan Beyaz Saray sözcüsü Josh Earnest, ABD’nin, İran’ın “Husilere olan aralıksız desteği”nden kaygılandığına işaret etti.
Earnest, “İran’ın, Yemen’deki Husilere silah ve silahlı destek sağladığına ilişkin bulgular gördük. Bu destek, yalnızca, ülkede daha fazla şiddete katkıda bulunacaktır. Bunlar, tam da, bizim İran’ın Ortadoğu’daki istikrarsızlaştırıcı faaliyetlerine ilişkin kaygılarımızı dile getirdiğimizde aklımızda olan istikrarsızlaştırıcı faaliyet biçimleridir.” dedi.
ABD Deniz Kuvvetleri, halihazırda, bu özel görevi desteklemek için, en az 7 başka savaş gemisini Aden Körfezi’nde ve Umman Denizi’nde toplamış durumda. Bu filoyla birlikte önceden konumlandırılmış olan hem karada hem denizde gidebilen gemiler, ABD Deniz Piyadeleri’nin kara birliklerinden oluşan binlerce asker taşıyorlar.
İran’ın “istikrarsızlaştırma faaliyetlerine” yönelik suçlamalar, Yemen’de Suudi önderliğindeki bombardıman saldırısını en baştan itibaren aktif bir şekilde destekleyen bir hükümetten gelmektedir.
Bu konuşlanmalar, Yemen’e karşı savaşta ABD müdahalesinde bir artışa ve ABD ile İran arasında doğrudan bir çatışma olasılığına işaret etmektedir. Suudi önderliğindeki bir aylık bombardıman ülkede yıkıcı bir insani felaket yaratırken, ABD emperyalizmi bahisi yükseltiyor.
Pazartesi günü, Yemen’in başkenti Sana, tanıkların bir depremle kıyasladığı patlamalara yol açan, yerleşim yerlerini dümdüz eden ve birçok kişiyi öldüren geniş çaplı patlamalarla sarsıldı. Kentin, hava saldırılarının başlıca silah depolarını ve füze üslerini hedeflediği kenar mahallelerinden küçük bulutlar yükseldi.
Suudi önderliğindeki koalisyonun savaş uçakları ve füzeleri ile gerçekleştirdiği, Sana, Taiz ve Aden’i hedefleyen şiddetli hava saldırıları, Cuma günü ve hafta sonu boyunca devam etti. ABD medyasının aktardığı görgü tanıklarına göre, Suudi koalisyonun hava saldırıları, ülke çapında sivil yerleşim alanlarını, fabrikaları ve işyerlerini yerle bir etmiş durumda.
BM’nin tahminlerine göre, Suudi önderliğindeki hava harekatı sırasında 750-1000 civarında Yemenli öldürüldü, binlercesi yaralandı. Hava harekatı sonucunda, yüz binlerce Yemenli evlerini terk etmek zorunda kaldı.
BM’nin sözcülerinden Adrian Edwards, “Tüm işaretler durumun ağırlaştığı yönünde” dedi ve ekledi: “Temel hizmetler çöküşün eşiğinde. Durum, her geçen gün daha da kötüleşiyor.”
Riyad, Yemen’e yönelik acımasız bombalamanın, ABD ve Suudi destekli Devlet Başkanı Abd Rabbuh Mansur Hadi liderliğindeki “meşru” hükümeti yeniden kurmak için gerekli olduğunu iddia ediyor. Bununla birlikte, Yemen halkının katledilmesi, gerçekte, Suudi Arabistan ile İran arasında yaşanan ve ABD emperyalizminin Ortadoğu ve Orta Asya genelinde egemenliğini sürdürmeye yönelik çabalarının etkisiyle yoğunlaşan bir bölgesel güç mücadelesinin ürünüdür.
Bu savaş, ABD destekli Mısır-Suudi Arabistan-Körfez devletleri koalisyonu ile Amerika’nın başlıca jeopolitik rakipleri olan Çin ve Rusya ile dostça ilişkilere sahip İran arasında bir savaşı tutuşturma potansiyeline sahiptir.
Çoktandır, ABD tarafından cömert bir şekilde finanse edilen ve silahlandırılan Suudi Arabistan ve Mısır ordularının baskın olduğu Arap koalisyonunun Irak, Suriye ve Lübnan’daki İran yanlısı milislere karşı müdahale dahil, Yemen’in ötesine yayılma emelleri olabileceğine ilişkin uyarılar yapılıyor. Rusya, Husilere silah sevkiyatını yasaklayan bir BM kararı için oy vermeyi reddetti ve İran’a gelişmiş uçak savar füzeleri satışını yeniden başlattı.
Suudi Arabistan ve Mısır, geçtiğimiz hafta, Arap yarımadasında, Yemen’in karadan istilasına bir ön oyun olarak sahnelenen ortak askeri tatbikatlara başladı. Suudi-Mısır ortak gücünün Irak’ta ve başka yerlerde kullanılabileceğini öne süren Irak Başbakanı Haydar el-Abadi, Suudi rejimini, Yemen’deki krizi İran ile bölge çapında mezhepsel bir savaş peşinde koşmak için kullanmakla suçladı.
Bu arada, Yemen’in geniş bir kesimi Sünni radikal Arap Yarımadası El Kaidesi (AYEK) grubunun eline geçti ki ABD’nin bu ülkedeki müdahalesinin resmen ilan edilmiş amacı AYEK’in yok edilmesiydi.
AYEK, kendisi, Husiler ve diğer milis grupları tarafından defalarca yenilgiye uğratılan hükümet güçlerinden geride kalan petrol sahaları üzerindeki kontrolü sağlamlaştırmış durumda. Cuma günü, bir Yemen ordusu birliği, civardaki bir ordu üssünü ele geçiren ve kontrolünü liman kenti El Mukalla çevresine genişleten AYEK militanlarının bölgeye yaklaşmasının ardından, geniş bir petrol sahasının kontrolünü “korunma” karşılığında, aşiret milislerinden oluşan bir koalisyona devretti.
İranlıların geçtiğimiz hafta Yemen’de bir ateşkes sağlanması ve birlik hükümeti kurulması yönündeki çağrıları, İran’ın Beyaz Saray ile anlaşmaya varma çabalarından kuşkulanan Riyad tarafından kısa ve öz bir biçimde reddedilmişti. Körfez devletlerinin elçileri, Pazartesi günü, BM Başkanı Ban Ki-moon’dan gelen Yemen’de bir ateşkes ilan edilmesi yönündeki çağrıları reddettiler.