World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği

Yazıcıya hazırla

Germanwings faciasının toplumsal ve siyasi içeriği

Peter Schwarz
8 Nisan 2015
İngilizce’den çeviri (28 Mart 2015)

Fransa’da 150 kişiyi ölüme gönderen 9525 sefer sayılı Germanwings kazası, araştırmacılara göre, yardımcı pilot Andreas Lubitz’in kasıtlı davranışının sonucuydu.

Fransız Sivil Havacılık Kurumu’ndan (BEA) uzmanlar ve Marsilya Cumhuriyet Savcısı Brice Robin, ses kayıt cihazının değerlendirilmesinin ardından, pilotun kokpitten ayrılmasından sonra, 27 yaşındaki yardımcı pilotun, Airbus A320’nin otomatik pilot ayarlarını, 38.000 fitten, mümkün olan en düşük seviye olan 96 fite almak için elle yeniden düzenlediği sonucuna vardılar. Lubitz, sonra, pilotun kokpite dönmesine izin vermeyi reddetmiş ve uçak bir dağa çarpana kadar sessizce kumandada kalmış.

Araştırmacılar bunun bir kaza olmasının mümkün olmadığını söylüyor. Onlar, yardımcı pilotun, ses kaydından duyulabilen sakin nefes almasından, onun çarpışmaya kadar tamamen bilinçli olduğu sonucuna varıyorlar.

Bu son derece can sıkıcı tahlil medyadan sızdırılır sızdırılmaz, çeşitli politikacılar ve Lufthansa yönetimi, faciayı, daha derin toplumsal anlamı olmayan, akıl ermez bir olay olarak sunmaya çalıştılar.

Lufthansa’nın CEO’su Carsten Spohr, kazanın, en iyi güvenlik yöntemlerinin ve psikolojik tedbirlerin önleyemediği, trajik bir sürpriz olduğunu söyledi. O, “en kötü kabus”ta bile “bir gün böyle bir şeyin olabileceğini hayal edemezdi.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung’un web sitesinde, editör Müller von Blumencron, “Bu kaza, onu yavaş yavaş kabullenebilmemizin tek yolu bu olduğu için açıklanmalıdır.” diye yazdı. Ama o kazanın açıklamasını, yalnızca, zanlının bireysel ruh halinde aradı: “Açıklamanın temelinde, bir insan, daha tam olarak, onun kafası, belki de yolundan saptırılmış beyni bulunuyor… Bu akıl ermez olaya sebep olan şey, Andreas Lubitz’in ruh halidir. Çözüm, şu an gelinen noktada, sadece yardımcı pilotun kişiliğinde bulunabilir.”

Gerçekten mi?

Lubitz’i bu korkunç eylemi yapmaya götüren nedenleri, kişisel sorunları ya da psikolojik problemleri elbette tespit etmek gerekir. Fakat bir başına psikolojik geçmiş, bu boyutta bir faciayı açıklayamaz. Lubitz belirli bir toplumsal çevre içinde hareket etti. Onun eylemlerini anlamak için, sadece kişisel hastalığını değil aynı zamanda, yaşadığı toplumu da anlamak gerekmektedir.

Tüm yakınlarının mütevazi, sakin, hoş ve anlaşması kolay biri olarak tarif ettiği genç bir adamı, 149 insanı öldürmeye yönlendirmek için hangi devasa toplumsal basınçlar gerekiyor? Neden hiç kimse yaklaşan felaketin uyarı işaretlerini görmedi?

Bu soruların irdelenmesi, kaçınılmaz olarak, zanlının “belki de yolundan saptırılmış beyni”nin ötesine geçmeyi ve artan mesleki stres, ekonomik güvensizlik, genel kaygı, toplumsal gerilimler, devlet şiddeti ve militarizm eliyle karakterize edilen toplumsal bir kaynağın dikkate alınmasını gerektirmektedir.

Düsseldorf Cumhuriyet Savcılığı, Lubitz’in Montabaur ve Düsseldorf’daki dairelerine baskın yaptı ama ne bir itiraf mektubu ne de siyasi veya dini etkene ilişkin kanıt buldu. Fakat onlar olası ruhsal sorunun kanıtını buldular. Lubitz’e, kaza gününü de kapsayacak şekilde işten izin almasını tavsiye eden yırtılmış bir doktor raporu buldular ve “Ölü, hastalığını işvereninden ve meslektaşlarından gizlemiş” sonucuna vardılar.

Lubitz, hasta olduğuna dair bir belgesi olmasına rağmen neden işe gitti? Görünüşe göre hayalinde yatan işini kaybetmekten mi korktu? O, 15 yaşındayken yerel bir planör kulübüne katılmış ve yüksek okulu Bremen’de bitirdikten sonra, Lufthansa tarafından pilot olarak eğitilmiş. Bununla birlikte, doğrulanmamış haberlere göre, depresyon nedeniyle eğitimi altı ay kesintiye uğramış.

Lubitz, özellikle Lufthansa’da ve onun düşük maliyetli yan kuruluşu Eurowings’te durmaksızın artan daha fazla çalışma basıncıyla başa çıkamadı mı? Pilotların bir yıldır süren iş anlaşmazlığının kaynağı bu konuydu.

İş ile ilgili stres ve onunla bağlantılı ruhsal rahatsızlıklar, yalnızca havacılık sektöründe değil ama tüm toplumda olağanüstü düzeyde artmış durumda. Dünya Sağlık Örgütü’nün bir çalışmasına göre, Almanya’da çalışma çağındaki nüfusun yüzde 5’i, yani 3,1 milyon insan, bir ağır depresif rahatsızlıktan muzdarip. Sağlık sigortası şirketlerine göre, ruhsal rahatsızlık nedeniyle hastalık izni alınan gün sayısı, son yıllarda 18 kat artmış durumda. Bu artış, sadece 2012 yılında, yüzde 10 olmuş.

Lubitz, böylesi canavarca bir suçu işlemek için, kendisini devasa basınç altında hissetmiş olmalı. Deneyimli psikologlar bile bunun gibi uç bir olayı anımsayamazlar.

İntihar kurbanının kendisinin dışında başkalarını da öldürdüğü genişletilmiş intihar olayları söz konusu olduğunda, diğer kurbanlar genellikle akrabalar ya da eylemi gerçekleştiren kişinin kişisel ilişkisi olduğu insanlardır. Lubitz’in eylemleri, Amerika’daki Columbine Lisesi katliamı ya da Almanya’daki Erfurt Gutenburg Spor Salonu katliamı gibi cinayetler serisi ile sadece kısmen karşılaştırılabilinir. Bu tür olaylarda, kurbanlar genellikle failin sosyal çevresinden gelir ve cürüm olarak algılanan eylemler nedeniyle hedeflenirler. Bununla birlikte, Germanwings felaketinde, Lubitz’in büyük olasılıkla tanımadığı 149 kişi, yalnızca o uçakta bulundukları için, rastlantısal olarak ölüme gönderildi.

Akıl hastası ve bunalımlı bir insanın bile, böylesi bir katliamı gerçekleştirmeye karşı ket vurmalara sahip olması beklenir. Bunların olmamasına, insan yaşamının genel olarak değersizleşmesi temelinde bakılması gerekir.

Alman ordusunun II. Dünya Savaşı sonrası ilk yurtdışı operasyonunda, Bundeswehr Yugoslavya’ya gittiği zaman, Andreas Lubitz 11 yaşındaydı. O, bundan sonra, Amerikan ve Alman birliklerinin binlerce kişiyi öldürdüğü ve yetkililerin, “imha edilen” sözde teröristlerin sayısıyla alenen övündüğü birçok savaş gördü.

Avrupa Birliği göçmenlerin kıtaya ulaşmalarını engellemek için yeni engeller dikerken, Akdeniz’de, her yıl, onların binlercesi boğuluyor. Alman hükümeti tarafından talep edilen kemer sıkma önlemleri, Yunanistan’daki milyonları yoksulluğa itiyor ve bilinmeyen sayıda insanı intihara sürüklüyor.

Germanwings faciasının açıklaması, basitçe, Andreas Lubitz’in aklında ve psikolojisinde bulunamaz. Aksine, onun rahatsızlığını gerçek bağlamına; yani, işlevsiz ve hastalıklı bir toplumsal düzen bağlamına yerleştirmek gerekiyor.

Aynı zamanda, toplumun, kaza alanında, Fransa genelinde ve kurbanların ülkelerinde insanların duygudaşlık dalgası, insani dayanışma ve yardım isteğiyle verdiği tepki, farklı bir şeyi, gerçekten insani bir topluma duyulan derin özlemi ortaya çıkardı.

Kurbanları anan politikacılar bu ihtiyacı karşılamayacaklar. Onlar, anma törenlerinden, refah kesintileri, emek piyasası “reformları”, içeride polis güçlerini her zamankinden fazla genişletme ve yurtdışında giderek daha kanlı savaş politikalarını sürdürmek için dönüyorlar.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır