World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği

Yazıcıya hazırla

Ukrayna başbakanıyla Beyaz Saray’daki görüşmenin ardından

Obama Rusya’ya yeni tehditler yağdırdı

Chris Marsden
15 Mart 2014
İngilizce’den çeviri (13 Mart 2014)

Başkan Barack Obama, Ukranya’nın geçici Başbakanı Arseniy Yatsenyuk ile ABD’nin yeni kurulmuş hükümete desteğini vurgulamak ve Rusya’ya baskıyı arttırmak için tasarlanmış olan bir Beyaz Saray görüşmesinin ardından, Moskova’ya yeni tehditler yağdırdı.

Obama, Washington’ın ve “uluslararası toplum”un, Ukrayna’dan ayrılma ve Rusya Federasyonu’na katılma konusunda Pazar günü Kırım’da yapılacak olan referandumu “bütünüyle reddedeceğini” açıkladı. Obama, Rusya’nın Kırım’daki güçlerini geri çekmesi ve geçtiğimiz ay silahlı faşist grupların önderliğinde gerçekleşen ABD ve Avrupa Birliği (AB) destekli darbeyle iktidara getirilen Kiev’deki sağcı, Rusya karşıtı yeni yönetimi tanıması talebini yineledi.

“Uluslararası toplum”un, Rusya’nın uluslararası hukuku çiğnemesine “bir bedel ödetmeye zorlanacak” iddiasında bulunan Obama, ABD’nin, Rusya’nın bu talepleri yerine getirmeyi reddetmesi durumunda yeni yaptırımlar uygulayacağını söyledi.

Obama, ABD’li ve Avrupalı yetkililerin Ukrayna krizine ilişkin resmi açıklamalarına sinen yalanlara ve ikiyüzlülüğe uygun olarak, Rusya yanlısı seçilmiş Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in devrilmesinde önemli rol oynamış olan Maidan Meydanı milislerini “değişim” ve “demokrasi” uğruna mücadele eden “sıradan insanlar” diyerek övdü.

Obama’nın bu açıklamayı yaptığı gün, Maidan’daki “özgürlük savaşçıları”ndan hükümete katılan biri olan emniyet amiri Andriy Parubiy, parlamentonun Perşembe günü, “terörist faaliyetler”i engellemek için, Rusya karşıtı protestolarda yer alan “eylemciler”den ve askeri akademilerden 20.000 kişilik bir Ulusal Muhafız örgütü oluşturulmasını oylayacağını açıkladı.

Darbenin başını çeken faşistlerin egemenliğindeki güçlerin önderlerinden biri olan Parubiy, Wikipedia tarafından, Sovyetler Birliği’nin parçalandığı 1991’de “neo-Nazi Ukrayna Toplumsal-Ulusal Partisi”ni kurmuş kişi olarak betimleniyor. Wikipedia, Parubiy’in 2010’da, Avrupa Parlamentosu’ndan, II. Dünya Savaşı’ndaki Nazi işbirlikçisi Stepan Bandera’ya Ukrayna Kahramanı ünvanı verilmesine yönelik olumsuz tepkisini gözden geçirmesini istediğini belirtiyor.

Parubiy’in yeni hükümetteki yardımcısı Dmitro Yaroş, faşist Sağ Sektör’ün önderidir. Bu iki kişi, devletin onayladığı ve finanse ettiği, yeni yönetimin karşıtlarının yanı sıra Musevileri ve diğer azınlıkları yıldırmaya yetkili aşırı sağcı bir milise insan toplayacak.

Obama, “başka bir ülkenin” Ukrayna’ya “işlerini nasıl yürüteceğini dikte edemeyeceğini” açıkladı ve “ABD’nin çıkarı, yalnızca, Ukrayna halkının kendi yazgısını belirleyebilmesini garantiye almaktır” dedi. ABD’nin bu ülkede Yanukoviç’in yerine geçirmek için vekil güçler ve -ABD Dışişleri Bakanlığı görevlisi Victoria Nuland’ın unutulmaz ifadesiyle- özenle seçilmiş “YAT’lar” [YAT: sosyal hizmetlerde çalışmak isteyen gençlerden yararlanan faşist bir örgüt olan “Gençlik Eylem Ekibi”nin İngilizce baş harfleri]bir araya getirmek için milyarlarca dolar akıtmasının nedeni muhtemelen bu.

Obama’nın kavgacı ifadeleri, Dışişleri Bakanı John Kerry’ninkilerle desteklendi. Bir Temsilciler Meclisi komitesinde soruları yanıtlayan Kerry, Ukrayna’daki durum “yanlış tercihlerin yapılması durumunda hızla çirkinleşebilir ve birçok yönden çirkinleşebilir” uyarısında bulundu.

Kerry, komiteye, Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov ile görüşmek için Cuma günü Londra’ya uçacağını söyledi. Obama yönetimi, bu buluşmayı, Kırıım’da Pazar günü yapılacak olan referandumdan önce diplomasideki “son deneme” olarak betimliyor.

Obama’nın Beyaz Saray’da yaptığı açıklamanın ardından, büyük devletlerden oluşan G-7 grubunun önderlerinin bir açıklaması geldi. Bu açıklamada, Pazar günkü referandumun “yasal bir etkisi olmayacağı”, “manevi güç olmadığı” ve kabul edilmeyeceği belirtildi.

Askeri saldırganlık da dahil her türlü eylemin düşünüldüğünün açık belirtilerini içeren açıklamada şunlar ilan edildi: “Rusya’nın Kırım’ı topraklarına dahil etmesi Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne; Helsinki Nihai Sözleşmesi’ne olan taahhütlerinin; 1997’deki Dostluk, İşbirliği ve Ortaklık Antlaşması’na göre Ukrayna’ya olan yükümlülüklerini; 1997 Rusya-Ukrayna üs anlaşmasını ve 1994 Budapeşte Protokolü’ndeki yükümlülüklerini açıkça çiğnenmesi olacaktır...

“Kırım’ın ilhakının, Ukrayna’nın birliği, egemenliği ve toprak bütünlüğü üzerindeki etkisine ek olarak, bütün devletlerin birliğini ve egemenliğini koruyan yasal düzene de tehlikeli etkileri olabilir. Rusya Federasyonu’nun bu adımı atması durumunda tek tek ve hep birlikte başka eylemlere başvuracağız.”

Yatsenyuk, askeri destek ve para istemek için Washington’a geldi. Ukrayna’ya, Washington 1 milyar, AB ise 15 milyar dolar kredi garantisi vermişti ama bunun yalnızca 700 milyonu yerine getirilmiş durumda.

ABD Kiev’deki temsilcileri aracılığıyla adeta Ukrayna’yı yönetiyor. Yatsenyuk’un Pazar günkü ziyaretini duyuran Obama’nın ulusal güvenlik danışmanı yardımcısı Tony Blinken, NBC’nin “Basınla Buluşma” programında, maliye ve adalet bakanlıkları ile FBI’dan ekiplerin, Yanukoviç’in görevden alınmış hükümetinin “hırsızlar yönetimi”ni aydınlatmak için Kiev’de çalıştığını söyledi.

ABD’nin, hükümeti finanse etmenin ve onun siyasi rakiplerine karşı kampanya sürdürmenin yanı sıra Ukrayna ordusunu da biçimlendirmesi bekleniyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Oleksandr Turçinov, Salı günü, Ukrayna'nın kendi silahlı kuvvetlerini yeniden biçimlendirebilmesi için “Parlamentonun başlıca görevi güvenliğimizin garantörleri olan ülkelerden taahhütlerini yerine getirmelerini istemektir” dedi. Turçinov, 90.000 kişilik orduda savaşa hazır yalnızca 6.000 piyade olduğunu belirtti.

Polonya, Romanya, Letonya, Estonya ve Litvanya ile ortak tatbikatlar başlatan ve Almanya’daki Gelsenkirchen ile Britanya’daki Waddington hava üslerinden Havadan Uyarı ve Kontrol Sistemi’ni (AWACS) gönderen ABD, Ukrayna’nın komşularının askeri etkinliklerinin harekat kontrolünü şimdiden etkili biçimde eline almış durumda. AWACS uçuşları, NATO’nun üst düzey askeri komutanı ABD Hava Kuvvetleri Generali Philip Breedlove tarafından önerildi.

Pazartesi günü, ABD Genelkurmay Başkanı Gen. Martin Dempsey, PBS’ye, Rusya’nın Ukrayna’daki müdahalesi “Doğu Avrupa’da kimi önemli riskleri açığa çıkartmaktadır” dedi. O, ABD askeri müdahalesi [olasılığını]devre dışı bırakmadı.

Dempsey, “Bana göre, bu, bu olayın gelişme süreci içinde değerlendirilmeyi, yeniden değerlendirilmeyi ve tazelenmeyi hak ediyor... Unutmayalım ki bizim NATO müttefiklerimize karşı sözleşme yükümlülüklerimiz var” dedi.

Karadeniz’de Romanya ve Bulgaristan ile birlikte ABD’den nükleer kapasiteye sahip USS Truxtun’ün, Bulgar fırkateyni Drazki’nin ve Romanya’dan üç savaş gemisinin katıldığı deniz tatbikatı sürerken, Salı günü Polonya ile savaş oyunları başladı.

Obama, Çin’in Wahington’ın Rusya karşıtı manevralarına örtülü destek vermesini sağlama yönünde gözle görülür bir çaba harcıyor. ABD, Çin’den Rusya’nın Kırım’a müdahalesinin yasadışı olduğuna işaret eden bir açıklama yapmasını istiyor. Bununla birlikte, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile yapılan telefon görüşmelerinden sonuç alınamadı.

Xi Jinping, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile de bir telefon görüşmesi yaptı. Çin’in devlet haber ajansı Xinhua, bu görüşmenin ardından, her iki tarafın da “arabuluculuk” konusunda hemfikir olduğunu vurguladı.

ABD planlarının püf noktası, AB’nin Rusya’ya karşı katı tutum almasını sağlamak için Almanya’nın tam desteğini garantiye almaktır. Almanya, daha önce, Rusya ile ticaret anlaşmaları politikası izliyordu. Rusya’da 27,7 milyar dolar yatırımı olan ve 6.000’den fazla Rus şirketinde hisse payı olan Alman firmalarıyla birlikte, büyük bir pazarlık söz konusudur. Rusya, Almanya’nın petrol ve doğalgaz ithalatının büyük bölümünü sağlıyor.

Buna rağmen, Almanya, Başbakan Merkel’in Kırım’da planlanmış olan referandumu “yasadışı” ilan etmesiyle ve Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier’in sert yaptırımlar tediinde bulunmasıyla birlikte, ABD’nin istediği yöne kayıyor.

Rusya’ya yönelik yaptırımların etkilerine ilişkin kaygı ifade eden bir diğer Avrupalı büyük güç, Başbakan David Cameron’ın AB’nin enerji, ticaret ve mali ilişkilerde sınırlamaları içeren daha yaygın yaptırımlarının yalnızca Rusya’nın Kırım’ın ötesine, doğu Ukrayna’nın ana parçasına yönelmesi durumunda devreye sokulacağını vurguladığı Britanya’dır.

Bununla birlikte, Londra’da önemli yatırımları olan ya da orada yaşayan oligarklara dokunulmayacak. The Telegraph gazetesi, geçtiğimiz yıl Britanya’nın Rusya’ya ihracatının yaklaşık 6,5 milyar dolar, ithalatının ise 11,3 milyar dolar olduğunu belirtiyor. Geçtiğimiz yıllarda, eski Sovyetler Birliği toprakları kökenli 60’tan fazla şirket Londra’da kayıtlıydı.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır