www.wsws.org/tr/2014/mar2014/ukra-m07.shtml
ABD Başkanı Barack Obama, cuma akşamı, Rusya’nın “askeri hareketlerine ilişkin haberleri” kınayan ve “herhangi bir askeri müdahalenin bedelleri olacağı” uyarısında bulunan bir açıklamada bulundu. Açıklama, Ukrayna’da ABD ile AB’nin kışkırttığı yönetim değişikliğinin Batılı güçler ile Rusya arasında bir çatışmaya dönüşme tehlikesi oluşturduğu sırada yapıldı.
Obama’nın Beyaz Saray açıklaması, Batılı büyük devletler tarafından Ukrayna’da kurulan geçici hükümetin Rusya’yı bir “istila” başlatmakla suçlayıp ABD’ye ve Britanya’ya yardım çağrısı yapmasının hemen ardından gerçekleşti.
Ukrayna’nın yeni İçişleri Bakanı ve oligark Yulya Timoşenko’nun partisi Anavatan Partisi’nin üyesi Arsen Avakov, Kırım’daki Sivastopol havaalanının Rus güçleri tarafından kapatıldığını iddia etti. Avakov, Facebook hesabında, “Olup bitenleri, uluslararası anlaşmalara ve kurallara aykırı silahlı bir istila ve işgal olarak değerlendiyorum. Bu, bağımsız bir devletin topraklarında doğrudan silahlı bir katliam kışkırtmaktır.” diye yazdı.
Onun sözcükleri seçimi, Ukrayna’ya Batılı bir askeri müdahaleyi haklı çıkartan bir savaş nedeni sağlamayı amaçlamaktadır. Avakov, ABD Başkanı Bill Clinton, Britanya Başbakanı John Major, Rusya’dan Boris Yeltsin ve Ukrayna adına Leonid Kuçma tarafından 1994’te imzalanmış olan ve nükleer silahları teslim etmesi karşılığında Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü korumayı vaat eden Budapeşte Protokolü’nü hatırlatıyor.
Budapeşte Protokolü’nün birinci maddesi şöyle: “Amerika Birleşik Devletleri, Rusya Federasyonu, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda, Ukrayna’nın Bağımsızlığına, Egemenliğine ve varolan sınırlarına ... saygılı olacaklarını tekrar teyit ederler.”
Britanya’nın 2004-2008 yılları arasındaki Moskova Büyükelçisi Sir Tony Brenton, Rusya’nın Ukrayna’yı istila ettiğinin ortaya çıkması durumunda, “eğer biz bu Protokol’ün hukuksal olarak bağlayıcı olduğuna karar verirsek” savaş bir seçenek olabilir uyarısında bulundu.
Ukrayna’nın Ulusal Güvenlik Konseyi’nin başına yeni atanan Andriy Parubiy, Moskova’yı Kırım’daki havaalanlarındaki silahlı gruplara komuta etmekle suçladı. Parubiy, “Bunlar, Kremlin tarafından kumanda edilen ... farklı gruplar” dedi.
Parubiy, aşırı sağcı Svoboda’nın önceli olan Ukrayna Toplumsal-Ulusal Partisi’nin kurucularındandı. O, Rusya yanlısı oligarklarla yakın ilişki içinde olan Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç yönetimini deviren darbenin başını çeken sağcı milislere önderlik etmişti. Bu milisler, faşist Sağ Sektör’ün yanı sıra Svoboda’nın da üyelerinden oluşuyordu. Sağ Sektör’ün başındaki Dmitro Yaroş Parubiy’in yardımcısıdır.
Anavatan Partili geçici Devlet Başkanı Oleksandr Turçinov, Perşembe günü, Kırım’a gönderme yaparak, “birliklerin, özellikle de bölgenin dışındaki birliklerin her hareketi, askeri saldırı olarak değerlendirilecektir” uyarısında bulunmuştu. Parubiy, ordunun Kırım’a sevkini mümkün kılan bir olağanüstü hal ilan edilebileceğini söylerken, Turçinov, dün, silahlı kuvvetlerin başındaki Amiral Yuriy İlin’i görevden aldı.
Kırım’ın yönetim merkezi olan Simferpol’de, askeri üniformalar giymiş silahlı gruplar bir gece içinde ana havaalanına vardılar. Az sayıda ticari uçuşun yapıldığı askeri bir havaalanı olan Sivastopol havaalanına 300 dolayında “kimliği belirsiz” kişinin ulaşmış olduğu bildirildi.
Bunların Rus ordusununkine benzer rütbesiz üniformalar giydiğine, Kiev’den gelen uçuşların yasaklandığına ve Rus zırhlı personel taşıyıcıları ile helikopterlerinin hareket halinde olduğuna ilişkin haberler var. Rusya’nın, merkezi Sivastopol’de bulunan Karadeniz Filosu’nun, filoyu ve ona bağlı karakolları korumak için büyük bir seferberlikle bağlantısı olmayan “terör karşıtı” önlemler aldığı aktarılıyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı, bu harekatların ikili anlaşmalara uygun olduğunu söyledi.
En çarpıcı iddia, Moskova’nın Simferepol yakınlarındaki askeri hava üssüne 2.000 asker sevketmiş olduğunu öne süren Ukrayna devlet başkanının Kırım yarımadasındaki özel temsilcisi Sergiy Kunitsin’den geldi.
Rusya yanlısı milisler, perşembe günü, bölgesel parlamentoyu ve diğer devlet dairelerini ele geçirmişti. Simferopol havaalanının dışındaki insanlar, Rusya yanlısı Birlik Partisi’ne üye olduklarını ve oraya yeni Kırım yönetiminin emriyle geldiklerini söylediler. Kırım halkının çoğunluğu ya etnik Rus ya da Rusça konuşuyor. Dünkü Financial Times, “Kiev’in, yüzlerce erkeği öz-örgütlenme milislerine kaydeden Kırımlı muhalifleri, neredeyse bir haftadır, başkentteki Maidan alanındakilere rakip olacak kitlesel eylemler örgütlüyorlar.” diye yazıyordu.
Ukrayna’nın sınırındaki askeri manevralar dün de [28 Şubat] devam etti. 80’den fazla savaş helikopterinin katıldığı ve Kırım’ı doğrudan etkilemeyen tatbikat, çarşamba günü başlamıştı. Rusya’nın, aynı zamanda, sınıra yakın savaş uçaklarını alarm durumuna geçirdiği ve “yurttaşlık haklarının çiğnenmesine sert ve ödünsüz bir yanıt” uyarısında bulunduğu belirtiliyor.
Kiev’in atadığı bölgesel başbakan Anatolii Mohiliov’un yerini, perşembe günü, Rus işadamı Alexei Çaliy aldı. Kırım’ın bağımsızlığı konusunda, tüm Ukrayna’da yapılması planlanan başkanlık ve yerel yönetim seçimlerine denk düşecek şekilde, 25 Mayıs’ta bir referandum yapılması kararı alındı. Rusya parlamentosu, cuma günü, yeni bölgelerin Rusya Federasyonu’na dahil edilmesini ve Ukraynalıların Rusya vatandaşlığına geçmesini basitleştirme anlamına gelen iki yasayı kabul etti.
Yanukoviç, görevden alınmasından sonra halka açık ilk konuşmasını Rusya’dan yaptı. Kendisinin Ukrayna’nın yasal olarak seçilmiş devlet başkanı olduğunu ve “Ukrayna’nın geleceği için savaşmaya devam” edeceğini söyledi ve ekledi: “Hiç kimse beni alaşağı etmedi. Ben, bana ve yakınlarımın yaşamlarına yönelik doğrudan tehditten dolayı Ukrayna’dan ayrılmak zorunda kaldım.”
Ukrayna’nın “birleşik ve bölünmemiş” kalması gerektiğini söyleyen Yanukoviç, Kırım’ın ayrılmasını desteklemediğini belirtmekle birlikte, “Kırım’daki yurttaşlar milliyetçilere ve haydutlara tabi olmak istemiyorlar” diye ekledi. Yanukoviç, kendisini yeniden iktidara getirmesi için Rusya’dan askeri destek istemeyeceğini ama Başkan Putin’in bugüne kadar sessiz kalmasına “şaşırmış” olduğunu belirtti.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Rusya Dışişleri Bakanın Sergey Lavrov’un, kendisine, Rusya’nın “Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygılı” olacağı konusunda, geçen hafta Putin’in Başkan Obama’ya vermiş olduğu güvenceyi yeniden tasdik ettiğini söyledi.
Bununla birlikte, bu tür açıklamalar, askeri çatışmayı hiçbir şekilde ortadan kaldırmıyor. Bütün bölge, yalnızca Ukrayna’yı bir iç savaş tehlikesine sokmakla kalmayıp, büyük devletlerin birbiriyle savaşabileceği daha büyük bir çatışma tehlikesine yol açacak şekilde istikrarsızlaşmış durumda.
Washington’ın müflis oligarklar ve faşist çeteler ile ittifak halinde tasarladığı darbe, Rusya’yı yaşamsal konularda ABD’ye ve Avrupalı büyük devletlere doğrudan karşı çıkmaya sürükleyen dinamikleri harekete geçirmiş durumda. Ukrayna’nın, Sivastopol’deki deniz üssünün olası kaybıyla birlikte ABD’nin ve Avrupa Birliği’nin yörüngesine girmesi ihtimali, Putin için yeterince tehlikelidir. Bununla birlikte, Obama yönetiminin ve müttefiklerinin tutkuları bununla sınırlı kalmayacak.
Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski, Kiev’deki darbenin örgütlenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu, hem Polonya’nın II. Dünya Savaşı öncesinde egemen olduğu Ukrayna topraklarına ilişkin uzun vadeli tasarımlarını hem de daha önemlisi, onun ABD’nin siyasi müttefiki olarak rolünü yansıtmaktadır.
Sikorski, Dayanışma sendikal hareketi tarafından 1981’de örgütlenmiş olan grevde bir öğrenci olarak yer aldıktan sonra, Britanya’dan sığınma hakkı almıştı. Sikorski, Oxford’da, Batılı bir siyaset/güvenlik varlığı olarak yetiştirildi. Sonunda Washington DC’deki Amerikan Girişimcileri Enstitüsü’nün kalıcı üyesi, Yeni Atlantik Girişimi’nin baş yöneticisi ve Dış İlişkiler Amerikan Komiteleri Danışmanlar Kurulu’nun üyesi oldu.
Reuters haber ajansı şunu bildiriyor: “Yardım kanallarının çoğunun Sikorski’nin bakanlığının denetiminde olduğu Polonya hükümeti, Ukrayna, Beyaz Rusya, Gürcistan ve Moldova gibi eski Sovyet ülkelerindeki sivil toplum projelerini finanse ediyordu. Polonya hükümetinin parasını alanlar arasında, Beyaz Rusya dışında sürgünden yayın yapan ve Polonya’nın, Rusya ile Batı arasında Ukrayna’dan sonraki çatışma alanı olabilecek bu ülkedeki etkisini arttıran muhalif televizyon kanalları da var.”
Sikorski, Kırım’daki devlet dairelerinin ele geçirilmesini, ortamı kızıştırabilecek “zorlayıcı bir adım” olarak betimledi: “Bunu yapanları ve buna izin verenleri uyarıyorum; çünkü bölgesel çatışmalar böyle başlar.”
Yanukoviç’in Ukrayna’da durdurmaya çalıştığı ve onu zorla görevden indiren hamleleri başlatan Avrupa Birliği ile ortaklığı, Gürcistan da kafasına koymuş durumda. Gürcistan Savunma Bakanı Irakli Alasania, Ukrayna’nın Rusya’yı reddetmesini, “Ukrayna için geri dönüş yok. Bu, Putin’in ilk stratejik hatası. Bu, Doğu Avrupa’daki tektonik bir jeo-politik değişikliktir.” sözleriyle yorumladı. Alasania, bu değişikliğin bölgedeki diğer ülkeleri cesaretlendireceğini ve dalgalanma etkisi yaratacağını söyledi.
Kerry, bu hafta başında, Gürcistan’ı ABD’ye ve AB’ye yakınlaştırmak için ABD yardımı sözü veren bir açıklama yaptı.