DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği
Yazıcıya hazırla
Obama, kızışan Suriye savaşı konusunda “asi” liderlerle görüşüyor
Bill Van Auken
12 Mayıs 2014
İngilizceden çeviri (9 Mayıs 2014)
Obama yönetimi, Suriye’deki Batı destekli “asiler” içinde El Kaide bağlantılı milislerin baskın olduğuna ilişkin yeni kanıtlar ortaya çıkmışken, bu güçlerin siyasi cephesinin önderleriyle, onları ABD’nin yerden havaya fırlatılan füzeleriyle silahlandırma konusunda doğrudan görüşmelere başladı.
Suriye Muhalefet Koalisyonu’nun başkanı Ahmed el Carba, Perşembe günü, Dışişleri Bakanlığı’nda, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile buluştu. Onun, önümüzdeki günlerde, Beyaz Saray’da Başkan Barack Obama ile görüşmesi planlanıyor. Pentagon ve ABD Kongresi üyeleri ile de toplantılar planlanmış durumda.
Bu ziyaret, ABD’nin Suriye’deki vekil savaşını yeniden kızıştırması yönündeki değişimin bir parçasıdır ve bir ölçüde, Cumhurbaşkanı Beşar Esad yönetiminin önemli bir müttefiki olan Rusya ile Ukrayna üzerinde sürmekte olan karşılıklı meydan okuma eliyle kışkırtılmıştır.
Dışişleri Bakanlığı, El Carba’nın ziyaretiyle bağlantılı olarak, Washington’ın “asiler”e yönelik sözde “öldürücü olmayan yardım” kapsamın 27 milyon dolar daha vereceğini açıkladı. Böylece, şimdiye kadar yapılmış olan toplam kayıtlı yardım 287 milyon doları bulmuş olacak. Açıklamada, Suriye Muhalefet Koalisyonu’na, Washington ve New York kentlerinde elçilikler açması için diplomatik statü verildiği de belirtildi. Obama yönetimi, geçtiğimiz Mart ayında, Batı destekli güçler ile Esad yönetimi arasında Cenevre’de yapılan toplantıların başarısızlığa uğramasının ardından, Suriye’nin Washington’daki büyükelçiliğinin ve diğer ABD kentlerindeki elçiliklerinin kapatılmasını emretmişti.
Bununla birlikte, Ahmed el Carba, ziyaretinin başlıca amacının, bu hafta Humus kentini boşaltmak zorunda kalan Esad karşıtı milislerin bozgununu önlemek için yeni ve daha güçlü silahlar edinmek olduğunu açıkça ortaya koydu. Suriye’nin en büyük üçüncü kenti ve sanayi merkezi olan Humus, ülkenin Akdeniz sahilinden başkent Şam’a giden tedarik yollarının kontrolünde stratejik öneme sahip.
El Carba, hem New York Times’a verdiği röportajda hem de Çarşamba günü ABD Barış Enstitüsü’nde (ABD istihbarat örgütleriyle bağlantılı bir devlet kurumu) yaptığı konuşmada, ABD’deki gündeminin başlıca konusunun, MANPADS olarak bilinen omuzdan ateşlenen yerden havaya füzeler edinmek olduğunu vurguladı.
O, Washington’ın Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) “asiler”ine en az 20 TOW tanksavar füzesi sağlamış olduğunu da doğruladı. New York Times’a göre, Carba, bu sevkiyatın “muhalefetin gelişmiş Amerikan silahlarını kullandığını ve onların kontrolünü elinde bulundurduğunu göstermesine olanak sağlamış” olduğunu iddia etti.
Carba, ABD Barış Enstitüsü’nde yaptığı konuşmada da, benzer şekilde, “etkili silahların doğru ellerde, profesyonellerin ellerinde olmasına ihtiyacımız var ve biz, onları doğru ellerde tutacağımıza söz veriyoruz. İstikrarı sağlamanın tek yolu bu.” dedi.
El Carba ve yandaşları bu iddialarda bulunurken, Wall Street Journal, Perşembe günü, Özgür Suriye Ordusu içindeki kaynaklardan alıntı yapan bir makale yayımladı. Söz konusu kaynaklar, “ılımlı” ve “laik” olduğu varsayılan ÖSO’nun bir parçası olan Suriyeli Devrimciler Cephesi’nin, geçtiğimiz birkaç haftadır, İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri yakınındaki Kunaytra vilayetinde El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi ile ortak faaliyet gösterdiğini belirtiyorlar. Ülkenin güneyindeki bu cephe, ABD’nin “asi”leri eğitmede ve silahlandırmada en aktif olduğu yer.
Suriyeli Devrimciler Cephesi’nin medya koordinatörü Ebu Omar Golani, Wall Street Journal’a, “ÖSO ve Nusra Cephesi savaş hattında yakın işbirliği içinde” dedi ve bu iki hizipin, savaş alanındaki faaliyetlerini, onları planladıkları beş ortak “askeri operasyon odası”ndan koordine ettiğini söyledi. Golani, ABD gazetesine, ÖSO’nun ve El Kaide bağlantılı İslamcılar’ın komşu İsrail’e karşı herhangi bir eylem gerçekleştirme niyeti olmadığı güvencesini veriyor.
Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki National gazetesinde yayımlanan, ABD destekli ÖSO’nun güney cephesindeki önemli bir komutanının El Nusra tarafından kaçırıldığı haberi çok daha mahkum edici. El Nusra, bu komutanı ihanetten yargılama sözü vermiş. Gazete, bu olayın, “uzun süredir savaş alanındaki etkisinin asgari düzeyde olduğu düşünülen El Kaide’nin artan gücü”nü vurguladığını belirtiyor.
Kaçırılan komutan Albay Ahmed Nehmeh, “asiler”e katılmış bir Suriye Hava Kuvvetleri pilotu. ÖSO’nun subayın serbest bırakılması için 48 saatlik bir süre verdiğini ama bu sürenin geçmesinin ardından, geri adım atarak “görüşme ve uzlaşma” çağrısı yaptığını belirten gazete, bu tutuklamanın ABD destekli “ılımlılar” için ifade ettiği “aşağılanma”nın altını çizdi.
National, ayrıca, Nehmeh’in ÖSO içinde bile sevilmediğini ve diğer subayların, “onun rolünü üstlenebilecekleri ... ve silah ve para dağıtımı üzerinden kendi müşteri ağlarını oluşturabilecekleri umuduyla” bu kaçırmayı memnuniyetle karşılamış olabileceklerini belirtiyor.
National gazetesi, “El Nusra, Albay Nehmeh’i kaçırarak, Suriye içinde, hatta daha ılımlı ve daha iyi örgütlenmiş güney cephesinde çıkış noktasını gösterenin yabancı istihbarat ajanları değil ama kendisi olduğunu ortaya koydu.” sonucuna varıyor.
“Yabancı istihbarat ajanları” derken, asıl olarak CIA ve onun Suudi Arabistan’daki ve diğer gerici Körfez monarşilerindeki karşılıkları kastediliyor. Obama yönetimi, operasyonun, yalnızca Şam’da bir yönetim değişikliği gerçekleştirmek değil, aynı zamanda El Nusra’nın etkisiyle savaşarak “terörle mücadele”yi ilerletmek anlamına geldiği bahanesiyle, güney cephesindeki “asiler”in eğitimini ve silahlandırılmasını CIA’in görev alanına dahil etmişti. Bu bir sahtekarlık, bir saçmalıktır.
Obama yönetiminin ÖSO’yu MANPADS’ler ile silahlandırmaya devam etmesi durumunda, bu silahların El Kaide unsurlarının eline geçmesi ve muhtemelen kısa süre içinde sivil uçakların düşürülmesinde kullanılması için her türlü olasılık söz konusu.
Suriyeli “asiler”in giderek çaresizleşen konumundan dolayı, o bunu her durumda yapabilir. Humus’un, Rusya ile İran’ın arabuluculuğuyla ve Sünni İslamcı savaşçılar tarafından kaçırılmış bir grup Suriye askerinin, bir İranlı kadının ve 40 dolayında Alevi kadın ile çocuğun serbest bırakılması karşılığında terk edilmesi, ABD destekli yönetim değişikliği savaşında stratejik bir yenilgiyi ifade etmektedir.
İslamcı savaşçılar ile Şam’ın kenar mahallelerinde sağlanan bir dizi ateşkesle birlikte, yönetim, kendi iktidarına yönelik her türlü doğrudan tehditi büyük ölçüde etkisizleştirmiş ve muhalefetin başkenti kuşatıp tedarik yollarını kapatma stratejisini yenilgiye uğratmış durumda.
Çatışmalar, İslamcıların Halep’in 13 yüzyıldan kalma tarihi kalesini Perşembe günü havaya uçurduğu ülkenin kuzeyinde sürmekle birlikte, bu çatışmaların çoğu, rakip “asi” hizipler arasında, alan ve yağma denetimi sağlama uğruna gerçekleşiyor.
Obama yönetiminin başlıca amacının, Esad yönetiminin ülkeyi istikrara kavuşturmasını engellemek için Suriye’deki iç savaşı ve aşırı kan dökülmesini sürdürmek olduğu görülüyor.
Bu arada, Fransa, Batı’nın Esad’ı şeytanlaştırma ve onun yönetimini devirmeye siyasi zemin hazırlama stratejisinin bir parçası olarak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde görüşülmek üzere, Suriye savaşını Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne sevketme yönünde bir karar taslağı hazırladı.
Bu stratejinin sinikliği, New York Times’ta yayımlanan ve onu Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni kuran Roma Anlaşması’nı onaylamayı reddetmiş olan ve onun kararlarına uymayan Washington’ın çıkarlarına “uygun hale getirmenin” zorluğunu ele alan bir haberde ortaya kondu.
İlk olarak, Fransa, soruşturulacak eylemlerle ilgili zaman çerçevesini, Suriye ile ilgili bir davanın Washington’ın bölgedeki başlıca müttefiki olan İsrail’in bu ülkede gerçekleştirmiş olduğu suçlara uzanmamasını sağlayacak şekilde, katı bir biçimde 2011’den sonrası olarak belirlemek zorundaydı. ABD, Siyonist devletin Suriye’nin Golan Tepeleri’ni 1967’den bu yana işgal altında tutmaktan ve orada yaşayanları sürgüne göndermekten dolayı suçlanmayacağının güvencesini istiyor.
İkinci olarak, karar taslağı, Roma Anlaşması’nı onaylamamış olan ülkelerin “şimdiki ve önceki yetkililerini ya da personelini”, Suriye hariç, özellikle dışta bırakmaktadır. Bu cümlenin amacı, Washington’a, yönetim değişikliği uğruna savaşını doğrudan sürdürmek için Suriye’yi işgal etmeye karar vermesi durumunda ABD’li yetkililerin ve askeri personelin savaş suçlarından dolayı sorumlu tutulamayacağı güvencesi vermektir.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|