DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği
Yazıcıya hazırla
Obama Irak krizini Suriye’ye karşı savaşa bahane olarak kullanıyor
Patrick Martin ve Joseph Kishore
23 Haziran 2014
İngilizceden çeviri (20 Haziran 2014)
Obama yönetimi, Irak’taki krizi, ABD’nin, ilgi odağının Suriye olduğu Ortadoğu çapında yönelimini tırmandırmak için bir fırsat olarak kullanıyor.
Başkan Obama, Perşembe günü öğleden sonra, ABD’nin, görünüşte Irak - Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) başını çektiği ayaklanmayı hedefleyen bir bombardıman saldırısını içeren askeri sevkiyatın bir parçası olarak, Irak’a 300 askeri danışman göndereceğini açıkladığı bir basın toplantısı düzenledi.
Bu açıklamanın ardından, yönetimin adı belirtilmeyen üç yetkilisi tarafından bir konferans çağrısı yapıldı. Yetkililerden biri, bir gazetecinin, IŞİD’in Irak-Suriye sınırının her iki yanında faaliyet gösterdiğinden ve doğu Suriye’de önemli bir bölgeyi denetim altında tuttuğundan hareketle, IŞİD’e yönelik ABD saldırısının Irak ile sınırlı olup olmayacağı sorusuna, “olası bir ABD eylemini belirli bir coğrafi alan ile sınırlamıyoruz” yanıtını verdi.
Konuşmasına, “Başkan, ABD’yi doğrudan bir tehdit karşısında savunmak için gerektiğinde doğrudan askeri harekat da dahil, gereken adımları atacağımızı defalarca ortaya koydu” dedi ve ekledi: “IŞİD kapsamlı bir biçimde faaliyet gösteriyor ve biz, ABD’yi korumak için gerekli eylem yeteneğimizi sınırlamayacağız.” Yetkili, “anavatanımız”ın da IŞİD’in tehdit ettiği bölgeler arasında olduğunu belirtti.
“Önde gelen yönetim yetkilisi”nden alıntı yapan Washington Post, yönetimin, “Suriye’deki ve Irak’taki çatışmaları tek bir tehdit olarak değerlendirmeye başlamış” olduğunu bildirdi. Suriye’deki durum, “yönetimi Suriye’deki hesaplarını yeniden gözden geçirmeye” zorlayabilir ki bunlar arasında, askeri saldırılar ve ABD destekli muhalefete daha gelişmiş silahlar sağlamak da bulunuyor.
WSWS’nin uyarmış olduğu gibi, Amerikan egemen sınıfın elinde, Irak’ta, acımasız ve kanlı savaş ve işgal eliyle yaratılmış olan bozguna yanıt vermede “bol miktarda kirli ve kanlı aldatmaca bulunuyor”. ABD, şimdi, geçtiğimiz Ağustos ayında Suriye’ye karşı hava saldırısı başlatamamasını -ki bu şimdi ABD egemen çevrelerinde büyük ölçüde bir felaket olarak görülüyor- geriye çevirmek için kendi yaratmış olduğu krize sarılıyor.
Suriye’yi hedefe yerleştirmeye yönelik diplomatik ve askeri değişiklik, Obama’nın basın toplantısından önce, Çarşamba günkü New York Times’ta, Anne-Marie Slaughter tarafından yazılmış olan bir makalede hazırlanmıştı. Anne-Marie Slaughter, Demokratik Parti’nin dış politika kurumunun, Hillary Clinton döneminde 2009’dan 2011’e kadar Dışişleri Bakanlığı’nda politika planlama müdürü olarak çalışmış olan önde gelen bir üyesi.
Slaughter’ın makalesinde Obama’nın Suriye’de harekete geçememesi eleştiriliyor. Slaughter, “Neden IŞİD’in Suriye’deki yükselişi değil de Irak’ta oluşturduğu tehdit yeterince yaşamsal bir çıkar oluyor?” sorusunu sorduktan sonra şu sonuca varıyor: “Yanıt, ... pekala, her iki ülkede de sınırlı ve doğrudan bir güç kullanımını kapsıyor olabilir.”
Slaughter’ın önceki patronu Hillary Clinton, geçtiğimiz günlerde, Suriye’nin bombalanmasından yana olduğunu belirttiği bir dizi röportaj verdi ki bu, onun yakınlarda yayımlanmış olan anılarında da özetlenen bir düşünce.
Obama yönetimi, hiçbir açık tartışma olmaksızın ve yaygın halk muhalefetine karşın, şimdi, ülkeyi, Suriye, İran, Türkiye ve Körfez monarşileri dahil tüm Ortadoğu’yu içine çekme tehlikesi oluşturan açıkuçlu bir çatışmaya sürüklemeye hazırlanıyor.
Bu çatışma, Ortadoğu ile de sınırlı değil. Suriye’ye karşı savaş yönelimi, Suriye’nin başlıca müttefiklerinden Rusya’ya karşı ABD ve Avrupa destekli kampanya ile kopmaz bir şekilde bağlantılıdır. Rusya’nın muhalefeti, Obama yönetiminin geçtiğimiz yıl Suriye’ye savaş açmaktan geçici olarak geri adım atmasında önemli bir etmendi. Onu, Rusya yanlısı yönetimi devirmeye ve bizzat Rusya ile bir çatışmayı kışkırtmaya yönelik Ukrayna’daki operasyon izlemişti.
ABD dış politikası, pervasız savaş humması içinde, çelişkilerle bölünmüş durumda. Hem Irak’taki hem de Afganistan’daki operasyonlar sözde İslamcı militanları hedeflemeyi amaçlıyorken, ABD ile onun müttefikleri Suudi Arabistan ile Katar, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı saldırının bir parçası olarak, IŞİD’in de aralarında olduğu bu güçleri finanse ediyor. Irak’taki IŞİD önderliğindeki başkaldırı Suriye’nin bombalanmasına bahane olurken, gerçekte hedefe yerleştirilen IŞİD değil Suriye hükümeti olacaktır.
Dahası, Suriye’deki iç savaş, komşu Irak’ta, Kürt ayrılıkçılığını özendirerek ve Şii milisleri 2006-2007’de bir imha savaşında seferber ederek Sünni toplum içindeki direnişi kırmaya çalışan ABD işgal yönetimi tarafından bilerek teşvik edilmiş iç savaşın doğrudan sonucudur.
ABD, mezhepsel çatışmayı kasten kışkırttıktan sonra, şimdi, Irak’taki Başbakan Nuri El Maliki hükümetini, Irak’taki etnik ve dinsel toplulukları birleştirmeyi başaramadığı için suçluyor.
Irak’taki kriz, aynı zamanda, özellikle Maliki’yi başbakanlıktan indirerek, Irak’taki siyaset dünyasında belirli bir yeniden yapılanmayı gerçekleştirmek için bir fırsat olarak görülüyor. Obama, Perşembe günkü basın toplantısında, Irak’ı kimin yöneteceğine karar vermenin, ABD’ye değil Irak halkına bağlı olduğunu belirten göstermelik açıklamalarla yetindi. Ama Wall Street Journal, Perşembe günü, yönetimin “Irak’ta, Başbakan Nuri El Maliki’nin olmadığı yeni bir hükümet istediğinin işaretini veriyor” olduğunu haber verdi.
Gerçek şu ki Maliki, bu göreve ABD ordusu Irak’ı zaptettikten sonra getirildi ve o, işgal yönetiminin bir kuklasıydı. Washington’ın, onun fazlasıyla engel haline geldiğine karar vermesi durumunda, Maliki’nin işi, yerine uygun biri bulunur bulunmaz bitirilecektir.
Bütün bunlar, uluslararası hukuk bütünüyle çiğnenerek gerçekleştiriliyor. Perşembe günkü basın toplantısında, tek bir gazeteci bile, Obama’ya, açıklanmış olan asker sevkiyatının hukuksal gerekçesinin ne olduğunu sormayı düşünmedi. Obama yönetiminin düşüncesi, Başkan’ın herkese karşı ve her yerde, halkın talebi şöyle dursun, Kongre’den onay alma numarası bile olmaksızın savaş açma hakkına sahip olduğudur.
Obama, Çarşamba günü, her iki partinin Kongre önderleri ile Beyaz Saray’da buluştu ve basında yeralan haberlere göre hiç kimse ABD’nin Irak’taki ve Ortadoğu’daki askeri müdahalesine anayasal bir itirazda bulunmadı.
Senato Azınlık Önderi Cumhuriyetçi Mitch McConnell, “iyi bir tartışma yaptık” dedi ve Obama’nın “atabileceği adımlar için bizden herhangi bir yetki alma ihtiyacı duyduğuna dair işaret vermedi”ğini ekledi. Temsilciler Meclisi Azınlık önderi Demokrat Nancy Pelosi, “Başkan’ın bugün tartışılan arttırılmış güvenlik yardımı için özel bir tercih yapmak için herhangi bir başka yasal yetkiye gereksinim duyduğuna inanmadığını” ekledi.
Amerikan halkının büyük çoğunluğu, Suriye’ye ABD müdahalesi şöyle dursun, ABD ordusunun yeniden Irak kazanına girmesine karşı. Ama bu yoğun savaş karşıtı duygu, ABD siyaset kurumu ve onun emperyalist savaş yanlısı ikiz partileri içinde herhangi bir ifadesini bulmuyor.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|