World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği

Yazıcıya hazırla

AB, Rusya ekonomisine yönelik ilk yaptırımlarını uygulamaya koyuyor

Peter Schwarz
31 Temmuz 2014
İngilizce’den çeviri (30 Temmuz 2014)

Avrupa Birliği (AB), Salı günü, Rusya ekonomisine yönelik ilk yaptırımlarını uygulamaya koydu. Önceki yaptırımlar, giriş yasağı ve banka hesaplarının dondurulması ile karşılaşan belirli bireylere ve örgütlere yönelikti. Şimdi, Rusya bankalarının Avrupa para piyasalarına ulaşması sınırlandırılacak. Enerji sektörüne ve hammaddelerin çıkartılmasına yönelik yüksek teknoloji ürünlerinin yanı sıra, savunma ve hem askeri hem de sivil amaçlarla kullanılabilir ikili kullanım kalemlerinin ihracatı sınırlandırılacak.

AB, Malezya Havayolları’nın MH17 sefer sayılı uçağının Ukrayna üzerinde düşürülmesinden yalnızca bir gün önce mali piyasalarını enerji devleri Rosneft, Gazprom ve Novatek de dahil çok sayıda Rus şirketine kapatmış olan ABD örneğini izliyor.

Obama yönetimi, o zamandan beri, aynı yolu izlemesi için AB’ye yoğun baskı uyguluyordu. Obama, Pazartesi günü, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Devlet Başkanı François Hollande, Britanya Başbakanı David Cameron ve İtalya Başbakanı Matteo Renzi ile yaptığı bir telefon konferansında sert yaptırımlar talep etmişti.

Uzmanlara göre, AB’nin mali sektöre yönelik yaptırımları Rusya’ya oldukça zarar verecek.

Rusyalı şirketlerin ve bireylerin dış borcu, tahminen 161 milyar dolarlık bölümünün vadesi gelecek 12 ay içinde dolacak, 650 milyar doları buluyor. Yaptırımlar, bu borçların yeniden yapılandırılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak ya da en azından daha pahalı hale getirecek. Bu yılın ilk yarısında yüzde 20 oranında çökmüş olan küçük ve orta büyüklükteki Rus şirketlerine borç verilmesi kesilecek.

Durum, bu yıl 100 milyar doları aşabilecek olan Rusya’dan yoğun sermaye kaçışı eliyle daha da kötüleşiyor.

Avrupa Komisyonu’nun tahminlerine göre, yaptırımlar, Rusya’yı derin bir durgunluğa sürükleyecek. Komisyon, şimdiden kırılgan olan Rusya ekonomisinin, planlanan yaptırımların tam olarak uygulanması durumunda, bu yıl yüzde 1,5, gelecek yıl ise yüzde 4,8 oranında küçüleceğini öngörüyor.

Bununla birlikte, yaptırımlar, AB için de riskli. AB’nin Rusya ile olan ticaret hacmi, Rusya’nın ABD ile ticaret hacminden yaklaşık on kat daha büyük. Dahası, Rusya’daki bir iflas dalgasının, Avrupa bankaları açısından ciddi sonuçları olacaktır. Rusyalı borçlular, Avrupa bankalarına, 47 milyar doları Fransız , 17 milyar doları da Alman bankalarına olmak üzere, yaklaşık 155 milyar dolar borçlu durumda.

Birçok Avrupa ülkesi, Rusya’nın doğalgazına ve petrolüne fazlasıyla bağımlı. Yaptırımlar nedeniyle bu malların sevkiyatının durması, ciddi bir krizi tetikleyecektir.

Yaptırımlar, resmi olarak, Rusya’nın doğu Ukrayna’daki ayrılıkçılara verdiği iddia edilen desteğe ve MH17 sefer sayılı uçağın düşürülmesine gönderme yaparak gerekçelendiriliyor. Batılı güçler, tek bir kanıt bile sunmadan, bu felaketten dolayı ayrılıkçıları ve dolaylı olarak Rusya’yı sorumlu tutuyorlar. Yaptırımların, Devlet Başkanı Putin’e, ayrılıkçıları izole ettirmesi; Kiev yönetimi ile işbirliğini ve Batı’nın Ukrayna üzerindeki egemenliğini onaylatması bekleniyor.

Bununla birlikte, yaptırımların çapı ve yönelimi, onların çok daha büyük bir amaca ulaşmayı hedeflediğini gösteriyor. Onlar, Rusya’yı ekonomik olarak dizlerinin üstüne çökertmek, siyasi olarak istikrarsızlaştırmak ve sonunda, Moskova’da bir yönetim değişikliği gerçekleştirmek anlamına geliyor.

Avrupalı hükümetler ve medya, MH17 sefer sayılı uçağın düşürülmesinden bu yana, Rusya’ya karşı çok daha saldırgan bir yönelim benimsemiş durumda. Bu, özellikle Almanya için söz konusu. Federal hükümet, uzun süre, Almanya ve Avrupa ekonomileri üzerindeki etkisinden korktukları için, yaptırımlar uygulamada belirli bir çekince sergilemişti. O, şimdi, sert önlemlere bütünüyle bağlanmış durumda.

Önde gelen Alman medyası, Soğuk Savaş’ın en kötü günlerine denk bir savaş çığlığıyla, Rusya karşıtı üsluba geçti. Sürünün başını haftalık haber dergisi Der Spiegel çekiyor. Der Spiegel, Pazar günü, kapağında “Putin’i şimdi durdurun!” başlığıyla ve MH17 sefer sayılı uçağın kurbanlarına ait onlarca fotoğrafla piyasaya çıktı.

Başyazının başlığı, “Korkaklığa son” idi. Der Spiegel, AB’nin nihayet “Rusya’ya karşı sert yaptırımlar konusunda anlaşmış” olmasını ve Putin’e “büyük sahnede meydan okumak” istemesini memnuniyetle karşılıyor. Yazıda, 11 Eylül terörist saldırılarına gönderme yapılarak, Malezya Havayolları uçağının düştüğü alana“Avrupa’nın Sıfır Noktası” deniyor.

Der Spiegel, hiçbir utanma olmaksızın, kamuoyunu manipüle etmek için bu felaketin fotoğraflarından yararlanmaya kalkışıyor: “Bu büyüklükte bir trajediye işaret etmek ve masum insanların acılarına ilişkin TV görüntülerini bir ‘oyun değiştirici’ olarak sürekli tekrarlamak, zaman zaman siyaset uzmanlarının sinik işinin bir parçasıdır. Bu, bir krizin gidişatını ‘öncesi’ne ve ‘sonrası’na ayıran an; halkın ve politikacıların nefeslerini tutup duruma yeniden baktıkları bir zamandır.”

Gazeteci Wolfgang Münchau, Spiegel Online’daki sürekli köşesinde, Rusya’yı iflasa sürükleyecek bir planın ana hatlarını özetliyor. Münchau, “Ödeme Sistemleri - mali savaşın atom bombaları” başlığı altında, “Birilerinin, gaz musluğunu değil, para musluğnu kapatması gerekir” diyor ve uzun süreli bir yaptırımlar politikasını savunuyor.

Münchau, Rusya’nın asıl olarak 500 milyar dolara yakın dövüz rezervine sahip olduğu için çok fazla dayanma gücüne sahip olduğu itirazına, hükümetin bu rezervleri tahviller olarak tuttuğunu ve onları, “Amerikan ya da Avrupa ödeme sistemleri üzerinden işleyen bu işlemlerin parçası olmaksızın” Rusya ekonomisinin kullanımına sunamayacağı yanıtını veriyor ve “Her ne kadar avrolar ve dolarlar Ruslar’a ait olsa da, ödeme akışları Avrupa ve ABD yasalarına tabi.” diyor.

Münchau, yazısını şöyle sürdürüyor: “En aşırı durumda, biz, Rusya Merkez Bankası’nın varlıklarını dondurabilir ve Rusya ekonomisinin geri kalanını sermaye piyasalarından bütünüyle kopartabiliriz. Bu durumda, Rusya ekonomisi birkaç hafta içinde çökecektir. Dolar ve kısmen avro gibi dünya paralarının stratejik önemi budur. Bizim paramızı herkes kullanabilir ama ödeme sistemlerine yalnızca biz sahibiz. Ödeme sistemleri, mali savaşın atom bombalarıdır.”

ABD’deki Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, bir gazeteciye, “Rusya ekonomisine karşı yaptırımlar; onu un ufak edebiliriz. O artık İtalyan ekonomisinden daha büyük değil. Ben Rusya halkının, yol açmış olduğu acıya karşılık olarak acı çekmesini istiyorum.” derken, aynı tarzda konuşuyordu. Ona göre, Putin’in hakkından gelmenin yolu, “aslında Rus halkına bu adamı desteklemenin bedelini ödetmek” idi.

İnsan, Rusya’ya karşı sert önlemleri, yaptırımları ve ekonomik savaşı savunan Münchau’nun, Graham’ın ya da çok sayıda başka gazetecinin ve politikacının, savundukları siyasetin sonuçlarını enine boyuna düşünüp düşünmediklerini merak ediyor.

Onlar, dünyadaki en büyük ikinci nükleer silah cephaneliğine sahip bir toplumu, Irak’ta, Libya’da ya da Suriye’de yapmış oldukları gibi istikrarsızlaştırmak mı istiyorlar? Putin’e karşı bir darbeyi mi kışkırtmak istiyorlar? Güvenlik aygıtı içindeki sağcı güçleri askeri yanıt vermeye kışkırtmak ve böylece savaş için bir bahane yaratmak mı istiyorlar?

Ne olursa olsun, onlar, kapitalizmin küresel krizinin, büyük devletler arasındaki artan çelişkilerin ve keskin toplumsal gerilimlerin basıncı altında paniğe kapılan ve sorumsuzluğu yalnızca acımasızlığına denk olan bir egemen sınıf adına konuşmaktadırlar.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır