World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği

Yazıcıya hazırla

SUK Cenevre görüşmelerine katılıyor

Alex Lantier
21 Ocak 2014
İngilizce’den çeviri (20 Ocak 2014)

Suriye’deki yönetime karşı ABD destekli İslamcı ayaklanmada cephe işlevi gören sürgün grubu Suriye Ulusal Koalisyonu (SUK), Cumartesi günü yaptığı oylamada, Çarşamba günü Cenevre’de toplanacak olan görüşmelere katılmaya karar verdi.

SUK’un Istanbul’da toplanan 75 üyesinden 58’i konferansa katılmaktan yana oy kullanırken, 14 karşı, iki çekimser bir de boş oy çıktı.

Oylamadan önce, Washington ve müttefikleri Esad’ın görevden alınması ve muhalefetin Suriye’de kurulacak yeni bir hükümete dahil edilmesi için çaba harcayacakları yönünde güvenceler verdiler. ABD’nin, Britanya’nın, Fransa’nın, Almanya’nın ve İtalya’nın da dahil olduğu “Suriye’nin Dostları” grubu, 12 Ocak’taki toplantısında, muhalefete bir açıklama yapmıştı. “Eli kanlı Esad’ın ve yakın çevresinin Suriye’de herhangi bir rolü olmayacak” iddiasında bulunan Grup, muhalefete, “siyasi sürece katılmak üzere bir heyet” göndermesini söylemişti.

Böylece, Cenevre görüşmeleri, Washington ile müttefiklerinin, Suriye halkına, rağbet görmeyen İslamcı vekillerinin savaş alanında zorla kabul ettiremediği yeni-sömürgeci bir rejimi diplomasi yoluyla dayatma çabasını ifade etmektedir.

Geçtiğimiz hafta Cenevre II görüşmelerine katılıp katılmayacağı konusunda açıklama yapmayı reddeden SUK, emperyalist destekleyicilerinin talimatlarına uydu. İstanbul’daki oylamanın sonucunu açıklayan SUK Başkanı Ahmed Carba, Esad’ı topa tuttu ve “Cenevre görüşmelerine, Suriye’yi bu caniden kurtarmak için katılıyoruz” dedi.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, SUK’un katılma yönünde oy kullanmasını “cesurca”, Cenevre II toplantısını da “nihayetinde daha iyi bir geleceğe giden yol” diye tanımladı.

SUK’un kararını, Britanya Dışişleri Bakanı William Hague da övdü: “Görüşmelerin amacı siyasi bir geçiş ve çatışmaya son verme konusunda anlaşmaktır. Ulusal Koalisyon’un [SUK] tersine, Suriye yönetimi bu amaç konusunda hala hemfikir değil. Üzerinde karşılıklı olarak anlaşılmış her türlü çözüm, Esad’ın Suriye’nin geleceğinde herhangi bir rolü olamayacağı anlamına gelmektedir.”

İran ile birlikte Suriye’deki yönetimin başlıca müttefiki olan Rusya da Cenevre görüşmelerini destekliyor. SUK’un oylamasına “doğru bir karar” diyen Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mikhail Bogdanov şu açıklamayı yaptı: “Bütün bu süre boyunca, toplantıya gitmek ve hükümet ile diyaloğa girmek gerektiğini söyledik.”

Bununla birlikte, Cenevre’de bir anlaşmaya varılıp varılamayacağı ya da onun Suriye’de sürmekte olan çatışmalar üzerinde ne tür bir etkisi olacağı belirsizliğini koruyor. Suudi Arabistan ile CIA, Cenevre görüşmelerine karşı çıkan Suriye içindeki İslamcı milisleri silahlandırmaya devam ediyor ve Esad yönetimi iktidarı İslamcı güçlere teslim etme niyetinde olmadığını gösteriyor.

ABD destekli muhalif milisler, dün, görüşmeleri ve SUK’un ona katılma kararını kınadılar. İslami Cephe’nin önderi Ebu Omar, Suriye’nin geleceği “kendilerini bile temsil etmeyenlerin katıldığı içi boş konferanslarda değil; burada, kahramanlık alanında formüle edilecek ve cephelerdeki kanda imzalanacak.” dedi.

Dün, Rusyalı yetkililer ile Esad arasında, Esad’ın iktidardan vazgeçip geçmeyeceği konusunda yapılan gergin tartışmalara ilişkin çelişkili haberler ortaya çıktı. Rusya’nın Interfax haber ajansı, Esad’ın, kendisini ziyarete gelen bir Rusyalı parlamanterler heyetine, “Eğer teslim olmak isteseydik, en başta teslim olurduk. Bu tartışılmaz. Seçimlere kimin katılacağına yalnızca Suriye halkı karar verebilir.” dediğini bildirdi.

Esad’ın makamı, bunun ardından, Suriye devlet televizyonunda, Interfax’ın haberini “tam değil” şeklinde adlandırdığı bir açıklama yaptı. Açıklamada, Esad “haber ajansıyla bir söyleşi yapmadı” dendi. Oysa Interfax haber kaynağının Esad olduğunu söylememişti.

Washington ile müttefiklerinin Suriye’de rejim değişikliğini gerçekleştirme yönünde yeniden canlanan girişimi, ABD’nin neredeyse Suriye’ye saldırmasına yol açan Eylül ayındaki savaş krizinin kaynamaya devam ettiğini göstermektedir. ABD yönetimi, Suriye’ye yönelik bir saldırıyı, halk muhalefeti ve dış siyaset kurumunun Çin’in ve nükleer program konusunda resmi görüşmelere başlamış olmasına rağmen İran’ın önünü kesmeye yönelik “Asya’ya dönüş”ü engelleyeceği yönündeki kaygıları karşısında ertelemişti.

Bununla birlikte, emperyalist güçler, şimdi, Esad’ın başlıca müttefikleri Rusya ile İran’ın yoğun ABD baskısı altında olduğu koşullar altında, onun devrilmesi ve muhalefete yönelik desteğin arttırılması taleplerini yeniden yükseltiyorlar. Washington’a, ABD’nin İran ekonomisinin nefesini kesen uluslararası yaptırımları kaldırması karşılığında İran’ın petrol rezervlerine yaygın erişim ve dış politikada yardım öneren İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ülkesinin ABD ile ilişkilerini normalleştirmeye çalışıyor.

Komşusu Ukrayna’da Batı destekli protestolarla karşı karşıya kalan Moskova ise ABD ve Suudi istihbarat örgütleriyle yakından bağlantılı Çeçen İslamcı grupların Soçi’de düzenlenecek olan Olimpiyat oyunlarına yönelik bombalama eylemlerinden duyduğu kaygıyla, bu kentin çevresindeki bölgelere tecrit uyguluyor.

Washington’ın bölgede ileri sürdüğü yeni sömürgeci taleplere rağmen, Moskova ve Tahran, büyük ölçüde yenilgiye uğratılmış muhalefetin aşırı taleplerine karşın, Esad’a Cenevre II görüşmelerine katılması yönünde baskı yapıyor.

Washington halen İran’ın Cenevre görüşmelerine katılmasına karşı çıkıyor olsa da, “konudan haberdar” İranlı kaynaklar, Al Monitor’e, Tahran’ın görüşmelerin başarısını amaçladığını söylediler: “Cenevre’de toplananların hepsi, İran’ın Suriye’deki herhangi bir çözüm için yaşamsal öneme sahip olduğunu biliyor. Bu ülkelerin bizim çabamıza ihtiyacı var ve biz, bu konferansın mutlu bir sona ulaşmasını garantiye almak için gerçekten elimizden geleni yapıyoruz.”

İran Dışişleri Bakanı Cavad Zarif, bu ayın başlarında, Suriye’deki savaşı tartışmak üzere, Türkiye, Lübnan, Irak ve Ürdün’ü kapsayan bir Ortadoğu turu yaptı. Suriye’deki İslamcı muhalefetin önemli bir destekleyicisi olan Türk hükümeti, Zarif ile görüşmenin ardından, politikasını Cenevre görüşmelerini destekleme yönünde değiştirdi.

Moskova, önce Perşembe günü Zarif’i, ardından da Cuma günü Suriye Dışişleri Bakanı Walid Muallim’i ağırladı. Muallim, Kremlin’e, Halep çevresindeki muhalif güçler ile bir ateşkes ve mahkum değişimi planı sundu.

Muallim, “Bu planın, bütün güçlerin kendi yükümlülüklerini getirmesi durumunda başarılı olmasını bekliyorum” dedi ve ekledi: “Bunun diğer kentlere bir örnek oluşturmasından memnun oluruz.”

ABD politikası, El Kaide ile Washington’ın desteklediği ve Şam’da iktidara getirmek istediği muhalif güçler arasındaki bağlar ABD’nin müttefikleri tarafından çok iyi bilindiği ve resmen kabul edildiği için giderek daha provokatif bir hal alıyor.

Wall Street Journal’da 14 Ocak günü yer alan bir habere göre, Alman, Britanya, Fransız ve İspanyol istihbarat örgütleri, Suriye’de savaşan terörist muhalif güçlere katıldığı düşünülen tahminen 1.200 Avrupalı’yı izlemede Esad’ın yardımını istemek için bu ülkeye görevliler göndermiş. Bu insanların sonradan Avrupa’ya dönüp orada terörist saldırılar gerçekleştirmesinden korkuluyor.

Gazeteye konuşan İspanyol yetkililer, bu yönde toplantıların gerçekleştirildiğini doğruladılar: “Evet, bilgi alışverişi yapıldı. İspanya, bu teröristlerin oluşturduğu tehlikelere ilişkin kaygısını sürekli ifade etti.”

Fransa Devlet Başkanı François Hollande, Wall Street Journal’daki makalenin yayımlandığı gün yaptığı konuşmada, 700 Fransız gencin savaşmak üzere Suriye’ye gitmiş olduğundan endişelendiğini söyledi.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır