World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği

Yazıcıya hazırla

Almanya: Sol Parti AB’yi savunuyor

Peter Schwarz
21 Ocak 2014
İngilizce’den çeviri (15 Ocak 2014)

Avrupa Solunun Partisi (ASP), 12 Ocak Pazar günü, bu yılki Avrupa Parlamentosu seçimlerine hazırlık amacıyla Berlin’de bir etkinlik düzenledi.

Etkinlik öncesinde, Almanya’daki Sol Parti’nin önderleri, 15 Ocak 1919’da öldürülmüş olan Rosa Luxemburg ile Karl Liebknecht’in anısına kırmızı karanfiller ve bir çelenk bıraktılar. Onlar, her yıl yağılan ve kökeni Weimar Cumhuriyeti’ne ve eski Doğu Almanya’ya uzanan bir töreni yerine getiriyorlardı. Bu iki devrimcinin anısına eskiden yürüyüş yapanlar Doğu Alman Stalinistleri Walter Ulbricht ile Erich Honecker iken, bugün bunu Sol Parti’nin önderleri Gregor Gysi, Katja Kipping ve Oskar Lafontaine yapıyor.

Bununla birlikte, bu şahısların hiçbirinin sözde saygı gösterdikleri iki insan ile hiçbir ilişkileri bulunmuyor. Luxemburg ile Liebknecht, siyasi karşıtlarının baskısın teslim olmak yerine düşünceleri uğruna hapse girmeyi tercih etmiş devrimci sosyalistlerdi. Ulbricht ve Honecker Stalinist uşaklardı ve onların Sol Parti’deki ardılları, uzun süredir Berlin’in iktidar aygıtının bir parçası olan burjuva politikacılarıdır.

ASP’nin Berlin Volkbühne’deki toplantısı, Luxemburg-Liebknecht yürüyüşündekine benzer bir aldatmacayla karakterize edildi. Konuşmacılar, her ne kadar Avrupa Birliği’ni (AB) eleştirseler de (bazılarının eleştirileri oldukça sertti), onlar bunu, yalnızca AB’yi savunmak için yaptılar.

Bu etkinlik öncesinde, Sol Parti’nin Avrupa seçimlerine ilişkin program taslağı üzerine açık bir tartışma gerçekleşti. Partinin önderi Gysi ile partinin sağ kanadının diğer temsilcileri, program taslağının AB’yi “neo-liberal, militarist ve büyük ölçüde anti-demokratik güç” olarak tanımlayan ve “büyük bankalar ile bürokrasinin yağmalamalarını ve silah şirketlerinin açgözlülüğü”nü kınayan bir bölümü ile aralarına mesafe koymuşlardı. Bu bölüm, partinin Sahra Wagenknecht ile Oskar Lafontaine etrafındaki sözde “sol” kanadına bağlanabilir.

Volksbühne’deki etkinlikte, Lafontaine ile Wagenknecht’in de dahil olduğu konuşmacılar, AB’ye olan desteklerini ifade ettiler. Onlar, amalarının AB’nin ortadan kaldırılması değil; yalnızca politikalarının değiştirilmesi olduğunu açıkladılar.

Gysi, Sol Parti’nin “Avrupa düşüncesinin yeniden çekici hale gelmesini sağlamak için mücadele” etmek istediği güvencesini verdi. Onlar AB’yi feshetmek değil ama “onu daha demokratik, daha barışçıl ve daha sosyal kılacak şekilde köklü biçimde değiştirmek” istiyorlardı.

Lafontaine, Sol Parti’yi Avrupa’ya düşmanlık ile suçlamanın saçma olduğunu söyledi. O, “Gerçek Avrupalılar bizleriz; diğerleri Avrupa’nın ruhuna karşılar” dedi ve ekledi: “Biz, kampanyayı bu bağlamda sürdüreceğiz.”

Parti başkanı Bernd Riexinger, Berliner Zeitung’a, “AB, bize göre, daha iyi, daha sosyal ve eşitlikçi hale getirmeyi amaçladığımız, olumlu anlamda, içinde siyasi olarak gelişeceğimiz bir alan” güvencesi verdi.

Wagenknecht, Avrupa karşıtı duyarlılıkları etkisizleştirmek isteyenlerin farklı Avrupa sözleşmelerini ve Avrupa için bir başka bütünleşme biçimini savunmaları gerektiğini açıkladı.

Fransız Komünist Partisi’nin ulusal sekreteri ve Avrupa Solunun Partisi’nin başkanı Pierre Laurent, “Solun zamanı geldi” açıklamasında bulundu. O, “Avrupa halklarının yeni bir sosyal, demokratik ve ekolojik kazanımlar dönemi” vaadinde bulundu ve bütün güçlerin Yunan Radikal Sol Koalisyonu’nun önderi ve Avrupa Komisyonu’nun başkanlığını yapan Alexis Tsipras’ın arkasında toplanması çağrısı yaptı. Aslında Berlin’de konuşacak olan Tsipras, kemer sıkma talimatları kitlesel işsizlik ve milyonlarca Yunanlı için berbat yoksulluk olmasına rağmen, Yunanistan’ın AB’deki üyeliğini savunuyor.

Volksbühne’deki toplantı, Sol Parti’nin AB’yi neden eleştirdiğini açıkça gösterdi. Bu eleştirinin nedeni onun, Avrupa’nın ekonomik, mali ve büyük devlet çıkarlarının demokratik olmayan bu aracını ortadan kaldırmak değil; onu toplumun geniş kesimleri içinde yükselen muhalefete karşı savunmak istemesidir. Sol Parti, bu amaca ulaşmak için, AB’nin toplumsal ilerlemenin bir aracına dönüştürülebileceği yanılsamasını teşvik etmektedir.

Bu partinin çeşitli kanatları arasında bir işbölümü söz konusudur. Lafontaine ile Wagenknecht AB eleştirisini ön plana çıkartırken, Gysi Brüksel ve Berlin’deki yönetici çevrelere, partinin koşulsuz sadakati konusunda güvence vermektedir. Onların hepsi aynı amaca sahip: AB’nin ve kurumlarının kabaran toplumsal muhalefete karşı savunusu.

Sol Parti’nin, parti önderliğinin gelecek haftasonu tartışmak istediği seçim stratejisi üzerine bir belgesi, bunu su götürmez bir şekilde ifade ediyor. Neues Deutschland gazetesi, AB’nin birçok üye devlette “derin bir meşruiyet krizine yuvarlanmış” olduğunu belirten strateji belgesinden alıntılar yaptı. Sol Parti’nin seçmenlerinin birçoğu da bu kuşkuculuktan rahatsız. Bu koşullarda, “Sol’a, tüm Avrupa’da Avrupa Birliği uğruna mücadeleye girişme çağrısı yapılıyor.”

Belge, Avrupa Birliği uğruna bu mücadelede, daha radikal ifadelerin oldukça uygun olduğunu söylüyor. “ Alternatiflere olan istek ve AB’nin eleştirisi somut olduğu” için, bu sorunu “egemen [sınıf] ile” tartışarak ederek çözmek gerekiyor. Sol Parti, “seçim kampanyasında açık bir dile” ve hatta “daha kökten kimi talepleri sakin biçimde ifade etmeye” başvurmak istiyor.

Bunlar, ilkesiz siyasi siniklerin sözcükleridir. Sol Parti’nin temsilcileri, AB’nin “açık bir dil” ya da “daha kökten kimi talepler” ile değiştirilemeyeceğini çok iyi biliyorlar. AB, demokratik olarak denetlenebilen ve etkide bulunulabilecek değer ayrımı gözetmeyen bir otorite değildir. O, Avrupalı büyük devletlerin, şirketlerin ve bankaların sosyal ve demokratik haklara yönelik saldırısında devlet güçlerini ve militarizmi arttıran bir kontrol merkezi işlevi görmektedir.

Sol Parti’nin AB’yi savunmasının nedeni onun iyileştirilebileceğine ilişkin yanılsamalara sahip olması değil; kendisinin de AB ile aynı toplumsal çıkarları temsil etmesidir. O, AB’ye yönelik artan muhalefetin kafasını karıştırmak ve boğmak için sol söylemler kullanan sağcı bir burjuva partisidir.

AB’ye karşı koymanın tek yolu, Avrupa işçi sınıfının sosyalist bir program temelinde ortak seferberliğidir. Almanya’daki ve Britanya’daki Sosyalist Eşitlik Partileri, Avrupa seçimlerine ilişkin ortak açıklamalarında AB’ye karşı çıkmakta ve Avrupa Birleşik Sosyalist Devletleri çağrısı yapıyor. Sol Parti, buna şiddetle karşı çıkmaktadır.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır