World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği

Yazıcıya hazırla

Ukrayna’daki yönetim Washington’ın, AB’nin ve aşırı sağ muhalefetin baskısına boyun eğiyor

Peter Schwarz ve Alex Lantier
24 Şubat 2014
İngilizce’den çeviri (22 Şubat 2014)

Dün, kendi yetkilerini azaltan, muhalefetin hükümete katılmasına izin veren ve erken seçim çağrısı yapan bir anlaşma imzalayan Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç, Batı destekli faşizan muhalefetin taleplerine boyun eğdi.

Bu, Ukrayna’nın başkenti Kiev’deki gösterilerin en kanlı gününün ardından gerçekleşti. Aşırı sağcı protestocular ile kolluk güçleri arasındaki sokak çatışmalarında ve silahlı çatışmalarda, en az 77 gösterici ve polis ölmüş, yüzlerce insan yaralanmıştı. Çatışmalar, Ukrayna parlamentosunun bu hafta başlarında, muhalefetin devlet başkanının yetkilerini azaltmaya yönelik yasa teklifini reddetmesinin ardından kızışmıştı.

Yanukoviç, Perşembe günkü çatışmaların ardından geri adım attı ve muhalefetin başlıca taleplerini kabul etti. O, 10 gün içinde, muhalefetin temsilcilerinin de içinde yer alacağı bir ulusal birlik hükümeti kuracak. Eylül ayında, ABD’nin desteklediği Turuncu Devrim’in ardından kabul edilen ve Yanukoviç’i güvenlik güçlerinin başındakiler üzerinde denetimden mahrum bırakan 2004 Anayasası’na dönülecek. Aralık ayına kadar yeni başkanlık ve parlamento seçimleri yapılacak. Başkanlık seçimleri, normalde, Mart 2015’te yapılacaktı.

Atlantik Konseyi adlı düşünce kuruluşundan Adrian Karatniçkiy, ABD’deki PBS haber programında, Yanukoviç’in iktidarı birkaç hafta, hatta gün içinde kaybedeceğini düşündüğünü söyledi. Yanukoviç, dün gece Kiev’den ayrıldı ve ülkenin, yönetiminin başlıca destekleyicisi olan Rusya sınırı yakınlarındaki Karkov kentine uçtu.

Ukrayna parlamentosu, Yanukoviç’in, Turuncu Devrim’de başbakan olan rakibi milyarder oligark Yulya Timoşenko’yu serbest bırakma yönünde adım attı. Timoşenko, 2011’de, Rusya ile doğal gaz anlaşmalarıyla bağlantılı bir yolsuzluktan dolayı mahkum edilmişti. Parlamento, ceza yasasının, Timoşenko’nun yargılanmış olduğu maddesini onayladı.

Yanukoviç, anlaşmayı, Kiev sokaklarında kanlı çatışmaların yaşandığı Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece boyunca süren görüşmelerin ardından imzaladı. Perşembe günü Kiev’e gelmiş olan Almanya, Fransa ve Polonya dışişleri bakanları, muhalefetin önderleri (Udar partisinden Vitali Kliçko, Timoşenko’nun Anavatan Partisi’nden Arseniy Yatsenyuk ve faşist Svoboda partisinden Oleh Tyahnibok) ile yakın çalışma içindeydi.

Anlaşmayı, Yanukoviç ile üç muhalefet önderinin yanı sıra, Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius ve Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski de imzaladı. Bununla birlikte, başlangıçta anlaşmayı imzalaması beklenen Rus görüşmeci Vladimir Lukin, bunu yapmaktan vazgeçti.

Anlaşma imzalanmadan önce, Almanya ve Polonya dışişleri bakanları, göstericilerin onayını almak için, çoğu orta sınıftan on binlerce göstericinin bulunduğu ve muhalefetin merkezi olan Bağımsızlık Meydanı’nı ziyaret ettiler. Onlar, bir otelde, protestocuları temsil eden Bağımsızlık Meydanı Konseyi’nin 30 üyesi ile buluştular.

Görünen o ki, sağcı muhalefet önderleri bile, Ukrayna’da emperyalist devletler tarafından dizginlerinden boşaltılmış aşırı-sağcı çeteleri kontrol altına almaya gayret ediyorlar. Kliçko Yanukoviç ile anlaşmayı desteklemek için konuşmaya çalıştığında, “Yüzkarası!” diye haykıran protestocular tarafından susturuldu.

Partisi Svoboda açıkça Musevi karşıtı ve ırkçı yaklaşımlar sergileyen Oleh Tyahnibok, Almanya Büyükelçiliği’nde karşılandı ve Dışişleri Bakanı Steinmeier ile birlikte bir fotoğraf çektirdi.

Yanukoviç’in teslim olması, muhalefete önderlik eden faşizan güçleri daha saldırgan biçimde davranmaya teşvik etti. Neo-Nazi “Sağ Sektör”ün önderi Dmitriy Yaroş, Vkontakte sosyal iletişim ağında, hareketinin Yanukoviç’in açıklamasını bir “aldatma” olarak değerlendirdiğini ve mücadeleye devam edeceğini belirtti. “Ulusal devrim devam ediyor” diye yazan Yaroş, onun yalnızca rejim devrildiğinde sona ereceğini vurguladı.

Görüşmelerde resmen bir taraf olmayan Washington, Kiev’de ulaşılan sonucu alkışladı. Anlaşma ile ilgili olarak, “Bizim savunduğumuz şeylerle uyumlu” diyen Beyaz Saray, Obama yönetiminin anlaşmayı “memnuniyetle karşıladığı”nı ilan eden bir açıklama yaptı.

Bu açıklamalar, Ukrayna’yı ve tüm bölgeyi bir savaşın eşiğine getirmek için faşist gruplarla birlikte çalışan emperyalist güçlerin bütünüyle gerici ve pervasız politikalarını vurgulamaktadır. Yanukoviç, geçtiğimiz yıl Kasım ayında, Avrupa Birliği (AB) ile ortaklık anlaşması imzalamaktan son dakikada vazgeçmiş ve Rusya’ya yakınlaşmıştı. Almanya ve ABD, o zamandan beri, sistematik olarak Ukrayna’yı istikrarsızlaştırmaya ve bölmeye çalışıyor.

ABD ve Avrupa basını, Ukrayna halkına dayatılmış olan güçlerin faşist politikalarını gizliyor. New York Times, Sağ Sektör’den, onun gerçek karakterini gizleyecek biçimde, “sert milliyetçi” bir grup olarak söz ediyor. Sağ Sektör, gerçekte, II. Dünya Savaşı sırasında Ukrayna’nın batısındaki Galcia bölgesinde Musevileri kitlesel olarak katleden Nazi SS’lerine katılmış olan Ukraynalılar’ı anan faşist parti Svoboda’yı fazla “ılımlı” olmakla eleştiren Nazi yanlısı bir gruptur.

Tüm Ukrayna’da ayrılıkçı eğilimler başlarını kaldırıyor. Ülkenin batısında bulunan ve Ukrayna milliyetçiliğinin merkezi olan Lviv kenti özerkliğini ilan etti.

Ülkenin güneydoğusunda, 1954’te o zamanki Ukrayna Sovyet Cumhuriyeti’ne bağlanmış olan ve nüfusunun çoğunluğunu Rusların oluşturduğu Kırım yarımadasının parlamento sözcüsü Volodimir Konstantinov, Ukrayna’dan ayrılma tehditinde bulundu. Konstantinov, ayrılma, “ülkenin parçalanması durumunda mümkün” dedi ve ekledi: “Bütün gelişmeler bu yönde ilerliyor.”

Bu durum, Ukrayna’ya bir Rus askeri müdahalesi olasılığını da yaratıyor. Londra’da yayımlanan Financial Times, önde gelen bir Rusyalı yetkilinin, “Eğer Ukrayna parçalanırsa, bu bir savaşı tetikler. Onlar Kırım’ı kaybederler, biz de aynı Gürcistan’da yapmış olduğumuz gibi, onu korumak için devreye gireriz.” sözlerini aktardı. Rusyalı yetkili, Rusya’nın, ABD destekli Gürcistan yönetiminin ayrılıkçı Güney Osetya bölgesindeki Rus arabuluculara saldırmasının ardından başlayan 2008’deki savaşa gönderme yapıyordu.

Bir başka Rusyalı yetkili, Financial Times’a, “Avrupa’nın ve ABD’nin Ukrayna’yı elimizden almasına izin vermeyeceğiz. Biz eski Sovyetler Birliği ülkeleri bir aileyiz. Onlar Rusya’nın hala 1990’ların başlarındaki kadar güçsüz olduğunu düşünüyorlar ama öyle değiliz.” dedi.

Almanya, ABD ve AB, iki gün önce, Uwe Klußmann’ın Spiegel Online’da açıkça belirtmiş olduğu gibi, Ukrayna’da ortak emperyalist ve jeo-stratejik hedeflere sahipler. Klußmann şunları yazmıştı: “Artık sözkonusu olan, yalnızca Avrupa Birliği ile ortaklık anlaşması değildir. Meselenin odak noktası, artık, yolsuzluk söylentileriyle kuşatılmış olan Viktor Yanukoviç’in geleceği de değildir. Asıl ilgi odağı jeo-politiktir ve gelecekte hangi güç merkezlerinin Avrupa ve Avrasya bölgesinde egemen olacağı sorusu en önemli unsur haline gelmiştir.”

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır