World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği

Yazıcıya hazırla

Japon militarizminin canlanması

Peter Symonds
11 Şubat 2014
İngilizce’den çeviri (8 Şubat 2014)

II. Dünya Savaşı’ndan yaklaşık yetmiş yıl sonra, Başbakan Shinzo Abe’nin sağcı hükümeti, silahlı kuvvetleri her türlü yasal ya da anayasal kısıtlamadan kurtararak ve Japon emperyalizminin geçmişteki suçlarını ve zulmünü örtbas etmek için tarihi çarpıtarak, Japonya’yı hızla yeniden militaristleştiriyor.

Abe, ideolojik bir saldırı başlatmış durumda. Onun, aralarında mahkum edilmiş 16 A sınıfı savaş suçlusunun da bulunduğu Japon savaş ölülerini anmak için kötü ünlü Yasukuni Tapınağı’na 26 Aralık günü yaptığı ziyaret bu saldırıya işaret ediyordu. Abe, aynı ay içinde, Japonya’nın devlete ait radyo-televizyon kurumu NHK’nin siyasi çizgisini değiştirmek için onun yönetim kuruluna dört sağcıyı atamıştı.

Bu atamaların amacı hızla açığa çıktı. NHK’nin yeni başkanı Katsuto Momii, Ocak ayı sonlarında, yüz binlerce kadının 1930’larda ve 1940’larda Japon İmparatorluk Ordusu tarafından seks kölesi olarak sistematik cinsel tacizini haklı göstererek, halkın öfkesine yol açtı. Momii, başkan konumunda kişisel düşüncelerini açıklamış olduğu için özür diledi ama sözlerini geri almadı.

Bu hafta, Abe’nin atadıklarından bir diğeri, Naoki Hyakuta, 20. yüzyılın en kötü zulümlerinden biri olan Nanking Katliamı’nın “hiçbir zaman gerçekleşmedi”ğini açıkladı.

Japon birlikleri, 1939’da Nanking’e girmiş ve bir hafta boyunca, 300.000’in üzerinde Çinli sivilin ve askerin öldürüldüğü tecavüzlere, cinayetlere ve yıkıma girişmişti.

Hyakuta, şimdi, Nanking katliamının, ABD’nin Hiroşima’ya ve Nagazaki’ye atom bombaları atarak işlediği suçları örtbas etmek için uydurulmuş olduğunu iddia ediyor. Bu, şimdiye kadar, kıyıda köşede kalmış aşırı sağcı gruplarla sınırlı bir savdı. Onlar, ABD emperyalizminin II. Dünya Savaşı sırasında işlediği suçlara işaret ederek, Japon emperyalizminin 1930’lu ve 1940’lı yıllarda işlemiş olduğu korkunç suçları haklı gösteriyorlar.

Nanking Katliamı çapında suçların inkarı, yalnızca, yeni savaşlara ve katliamlara ideolojik hazırlık anlamına gelmektedir.

Japon hükümeti bu işte yalnız değil. 2008 küresel mali krizinin patlamasından beş yıl sonra, kapitalizm, dünyanın dört bir yanında emperyalistler arası rekabeti, yeni sömürgeci müdahaleleri ve diplomatik komploları besleyen ekonomik çöküşe ve mali kargaşaya batmış durumda.

Abe’nin Japon militarizmini yeniden parlatması ve Almanya’daki yeni büyük koalisyon hükümetinin önceki askeri kısıtlama politikasından vazgeçiyor olması rastlantı değildir. Japon hükümeti, tarihi yeniden yazma işinde yalnız değil. Diğerlerinin yanı sıra, Britanya ve Avustralya hükümetleri, sömürgeler ve stratejik egemenlik uğruna milyonlarca insanın yaşamına malolan kan banyosunu yüceltmek amacıyla I. Dünya Savaşı’nın yıldönümünden yararlanıyorlar.

Dünya politikasındaki başlıca istikrarsızlaştırıcı etmen, ABD militarizminin patlamasıdır. ABD önderliğindeki yeni-sömürgeci müdahaleler Afganistan’ı, Irak’ı, Libya’yı ve Suriye’yi yıkıma uğratmış durumda. ABD, şimdi, Obama’nın “Asya’ya dönüş”ü adına Çin’in altını oymak ve onu askeri olarak kuşatmak için topyekün bir diplomatik saldırı sürdürüyor.

Japonya’nın, Doğu Çin Denizi’nde tehlikeli bir parlama noktası (tartışmalı Senkaku/Diaoyu adaları) yaratacak şekilde Çin’e karşı daha saldırgan bir tavır takınmasından, Obama yönetimi sorumludur. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, dün, Japon meslektaşıyla buluştu ve Washington’ın, üzerinde yerleşim olmayan bu kayalıklar nedeniyle Pekin ile bir savaşa girmesi durumunda Tokyo’nun arkasında duracağını yeniden doğruladı.

Japonya’yı yeniden askerileşmeye zorlayan ABD, denetim altında tutamadığı güçleri harekete geçirmiş durumda. Abe hükümeti, ABD-Japonya ittifakını onaylarken, Japon emperyalizminin çıkarlarını savunmaya kararlı.

Abe, Aralık 2012’de iktidara gelmesinden bu yana, askeri bütçeyi arttırmış ve dış ve savunma politikasını kendi elinde toplamak için bir Ulusal Güvenlik Konseyi kurmuş durumda. O, silahlı kuvvetlerin saldırgan savaşlara katılmasına ilişkin anayasal kısıtlamalara son vermeye çabalıyor.

Militarizmin canlanması, hem Japon emperyalizminin dışarıdaki çıkarlarını takip etmeyi hem de içerideki derinleşen toplumsal krizin yolaçtığı gerilimleri bir dış “düşman”a yöneltmeyi amaçlıyor. Abe, yirmi yıllık para darlığına ve ekonomik durgunluğa son verme vaadiyle iktidara gelmişti. Bununla birlikte, onun “Abenomi”sinin borsayı canlandıran ama devamlı büyüme yaratamayan bir kuruntu olduğu kanıtlandı.

Abe, gündemini, geçen ayki Davos’ta toplanan Dünya Ekonomik Forumu’nda son derece açık bir şekilde ortaya koydu. O, Japon emperyalizminin Asya’daki önde gelen güç konumundan vazgeçmesinin söz konusu olmadığını belirtti.

Japonya’yı “batan güneşin ülkesi” olarak betimleyenleri umursamayan Abe, “yeni bir doğuş”un başladığını vurguladı. Onun Çin’i I. Dünya Savaşı öncesi Almanya ile karşılaştırılabilir yeni bir saldırgan güç olarak tanımlaması, Japonya’yı “dünyanın en şirket dostu” yerlerinden biri haline getirmek için tasarlanmış piyasa yanlısı bir yeniden yapılanma taslağıyla yakından bağlantılıydı.

Japon siyaset kurumu içinde, Abe’nin sağa doğru militarizme yürümesine karşı ciddi bir muhalefet bulunmuyor. Muhalefetteki Japonya Demokratik Partisi, Japon Komünist Partisi ile birlikte, hükümete yönelik ılımlı eleştiriler yaparken, Japonya’nın Doğu Çin Denizi’ndeki tartışmalı adalar üzerindeki iddialarını (ki bu Çin ile artan gerginliğin ana konusu) bütünüyle destekliyor.

Bununla birlikte, işçi sınıfı, Japon militarizmine karşı uzun bir muhalefet geçmişine sahip. 1930’lardaki ve 1940’lardaki savaş suçları, Nanking Katliamı gibi dışarıda gerçekleştirilen zulümlerle sınırlı değildi. Tokkō (“fikir/düşünce polisi”), özellikle de işçiler arasında her türlü eleştirinin ve muhalefetin ortadan kaldırılmasında, Almanya’daki Nazi Gestapo’su kadar acımasızdı. Abe’nin kısa süre önce çıkardığı gizlilik yasası, asıl olarak, Tokkō’nun rolünü büyük ölçüde genişletmiş olan 1925 yılındaki Barışı Koruma Yasası’nı anımsattığı için, Japonya’da yaygın bir muhalefete yol açtı.

Abe’nin Çin’e yönelik kışkırtıcı saldırıları, onun NHK’ye atadığı kişinin Nanking Katliamı’nı inkar eden açıklamaları ve bunlarla bağlantılı gelişmeler, hem Japonya’daki hem de diğer ülkelerdeki işçiler ve gençlik için çok açık bir uyarıdır. Savaş hazırlıklarına, işçi sınıfına karşı sınıf savaşına işaret eden bir yalan ve şovenizm kampanyası eşlik ediyor. İşçiler, bu savaş yönelimini ve onların yaşam standartlarına ve demokratik haklarına yönelik saldırıyı, yalnızca, mücadelelerini, iflas etmiş kar sistemine son verecek sosyalist bir program temelinde uluslararası ölçekte birleştirerek durdurabilirler.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır