World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği

Yazıcıya hazırla

Emperyalizm ve ruble krizi

Alex Lantier
29 Aralık 2014
İngilizce’den çeviri (18 Aralık 2014)

Rus parasının bu hafta yaşadığı değer kaybı, başlıca emperyalist devletlerin Rusya’yı, Amerikan ve Avrupa emperyalizminin Avrasya’yı yeni-sömürgeci tarzda yeniden yapılandırmasına boyun eğmeye zorlamak için uyguladığı politikaların etkili bir sonucudur. Putin yönetiminin, onların Ukrayna ve Suriye gibi ülkelerdeki rejim değişikliği planlarına müdahale etmesini cezalandıran NATO güçleri, Rusya’yı mali olarak boğazlıyorlar.

Rusya’nın geçtiğimiz Şubat ayında Kiev’de gerçekleşen darbeye karşı çıkmasına yanıt olarak, ABD tarafından uygulanan yaptırımlar, ekonomik savaş anlamına gelmektedir. Rus Rublesi’nin değeri, geçtiğimiz dört ay içinde, yüzde 50’den fazla azalmış durumda. Perşembe günü, ruble dolar karşısında yüzde 10 değer kaybettiğinde, ABD Başkanı Barack Obama, Rusya’ya karşı daha sert yaptırımlar dayatan ve Washington’ın Ukrayna’daki aşırı sağcı, NATO yanlısı yönetimi doğrudan silahlandırmasını sağlayan bir yasa teklifini imzalayacağını ifade etti.

Korgeneral Mikhail Mizintsev Rusya Savunma Bakanlığı’nın “Rusya sınırlarına yakın bölgelerdeki NATO askeri faaliyetlerinde yaşanan çarpıcı artışa ilişkin kaygılar”ını ifade ettiğinde, Pentagon yetkilileri, NATO’nun Rusya çevresindeki “hava, kara ve deniz varlığı”nı güçlendirmeye devam edeceği yanıtını verdiler.

Dün, çok sayıda önemli gazetede, Rusya’daki para krizinin, Rusya, Kiev yönetimine boyun eğene ve Doğu Ukrayna’daki ayrılıkçıları desteklemekten vazgeçene kadar yatışmayacağı uyarısında bulunan başyazılar yayımlandı. Londra’da yayımlanan Financial Times, “Para biriminin [Ruble-çev.] değer kaybının boyutu, mali piyasalarda, Bay Putin’in Rusya’yı artık onun ekonomik çıkarlarına uygun şekilde yönetmediğine ve hayali jeopolitik hedefler peşinde koştuğuna ilişkin artan inancı yansıtmaktadır.” diye yazdı. Gazete, NATO’nun “onun kafasında, Ukrayna’daki gerilimin azalmasının Rusya ekonomisi üzerindeki baskıyı azaltacağı konusunda hiçbir kuşkuya yer bırakmaması gerekiyor. Bay Putin’in, şimdi bile, gidişatı değiştirecek ruh halinde olduğunu umut etmek gerekiyor.” diye ekledi.

New York Times, şunları yazdı: “Bay Putin için akla yatkın şey, Ukrayna’dan çekilmek olur. Bu, yaptırımların derhal kaldırılmasına yol açar ki böylece, mevcut krizi hafifletecek ve yetkililere ülkenin ekonomik sorunlarını çözmeye başlama alanı sağlayacaktır. Sorun, bu pervasız önderin kulağının yön değiştirmek için yeterince çekilmiş olup olmadığıdır.”

Rusya’nın ABD-NATO dayatmalarını kabul etmesi, sadece, nihai sonucu ülkenin fiilen parçalanması olacak olan yeni taleplere zemin hazırlayacaktır.

SSCB’nin 1991’deki dağılmasının ve kapitalizmin restorasyonunun feci sonuçları son derece açık bir şekilde görülüyor. Rusya, ordusunun büyüklüğüne ve petrol rezervlerine karşın, mali sermayenin yarı-sömürge bir eklentisi konumunu kabullenmeye, emperyalist efendilerine karşı gelmesi durumunda ezilmeye zorlanmaktadır.

Bankalar, Rusya’nın boğazındaki mali ilmiği sıkıyorlar. Petersen Institute for International Economics’ten Anders Aslund, Washington’ın Temmuz ayında yaptırımlar uygulamaya başlamasından bu yana, “Rusya, Çin devlet bankalarından bile, önemli bir uluslararası finansman almadı; çünkü herkes ABD mali düzenleyicilerinden korkuyor.” diye yazdı.

Uluslararası kredileri kesilen Rusya, Wall Street’teki mali asalaklar ve onların Avrupa’daki emsalleri tarafından boğazlanıyor. Aslund’ın hesaplarına göre, kabaca 200 milyar dolarlık nakit döviz rezervi, bu yıl 125 milyar dolarlık sermaye çıkışı ve toplam 600 milyar dolarlık dış borcu olan Rusya’ya, iki yıl kadar kısa bir süre içinde diz çöktürülebilir.

Petrol fiyatlarının gerilemesinin altında yatan bir dizi küresel etmen söz konusuyken, bu metanın şaşırtıcı değer kaybında, üretimi arttırmak ve dünya petrol piyasalarını aşırı doyurmak için Washington ile OPEC ve Riyad’daki Suudi monarşisi arasındaki işbirliğinin önemli bir etmen olduğu tartışma götürmez.

Obama, geçtiğimiz Mart ayında, Ukrayna krizinin patlamasının ardından Suudi Arabistan’a gittiğinde, Guardian gazetesi şunları yazmıştı: “Sovyetler’in 1979’da Afganistan’ı istilasına öfkelenen Suudiler, petrol vanalarını, küresel ham petrol fiyatlarını 1980’lerin ortalarında varili (bugünkü fiyatlarla) 20 dolara geriletecek şekilde açmışlardı… Suudiler, [bugün] Putin’i Suriye’deki Esad yönetimine desteğinden dolayı cezalandırmak için, küresel büyümeyi canlandıracak böylesi bir hamleye hazırlanıyor olabilir. Washington bu düşünceyi Riyad ile paylaştı mı? Bunu yapmamış olması sürpriz olur.”

O zamandan beri, OPEC’in, fiyatlardaki hızlı düşüşe rağmen üretimi azaltmamasıyla birlikte, petrol, varili 60 doların altına indi.

Bu gelişmeler, orta sınıftan çok sayıda sahte solcu örgütün ortaya attığı, Rusya’nın emperyalist bir güç olduğu iddiasının saçmalığını açığa çıkartmaktadır. Bu tür savlar, emperyalizmin ortaya çıktığı ve dünya mali yapısı ile uluslararası jeopolitiğin mevcut durumunda hüküm süren tarihsel bağlamı görmezden gelmektedir. SSCB’nin dağılması, “yeni” Rusya’nın egemen emperyalist güçlerin saflarına katılmasını değil; emperyalizme teslimiyeti temsil ediyordu.

Troçki’nin 1929’da açıklamış olduğu gibi:

“Dünya egemenliği uğruna mücadele devasa boyutlar edinmiş durumda. Bu mücadele, güçsüz ve geri kalmış ulusların kemikleri üzerinde yaşanmaktadır. Kapitalist bir Rusya, artık, Çarlık Rusya’sının dünya savaşı sırasında önceden belirlenmiş üçüncü sınıf konumunu bile işgal edemez. Bugünkü Rus kapitalizmi, herhangi bir başarı şansı olmayan, bağımlı bir yarı-sömürge kapitalizmi olabilir. İki numara Rusya, bir numara Rusya ile Hindistan arasında bir yer işgal edecektir. Ulusallaştırılmış sanayisi ve dış ticaret tekeliyle Sovyet sistemi, bütün çelişkilerine ve zorluklarına rağmen, ülkenin ekonomik ve kültürel bağımsızlığı için koruyucu bir sistemdir.”

SSCB’nin dağılmasının son aşamalarında, Sovyet bürokrasisi ve akademik aydınlar, Gorbaçov’un “Yeni Düşünce”sini kucaklarken, emperyalizmin Marksist çözümlemesini kibirli bir şekilde bir yana bırakmışlardı. Sonraki toplumsal geriye gidiş ve emperyalizme tabi olma, Troçki’nin uyarılarını doğrulamıştır. Eski Sovyet cumhuriyetleri, Rusya’nın Çeçenistan’daki savaşından şimdi Ukrayna’da yaşanan savaşa kadar, etnik iç savaşlara sürüklendiler. Devlete ait fabrikalar suçlu şirket oligarkları ve yabancı bankalar tarafından yok fiyatına kapatılır ve yağmalanırken, sanayi çöktü ve ekonomik üretim son on yıl içinde tahminen yüzde 40 geriledi.

Ekonomik çöküş 2000’li yıllarda durur ve Rusya kapitalizmi, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in çevresindeki bir şirket oligarkları kliğinin egemenliğinde, petrol ve doğalgaz ihracatı etrafında yeniden kurulurken, Rus toplumunun iflası, onu yönetenler tarafından bile kabul edildi.

O zamanlar Rusya Devlet Başkanı olan Dmitri Medvedev, 2009’daki “Haydi Rusya” konuşmasında şu itirafta bulunmuştu: “20 yıllık çalkantılı değişim, ülkemizi küçük düşürücü biçimde hammaddelere bağımlı olmaktan kurtarmadı. Mevcut ekonomimiz hala Sovyet sistemindeki önemli kusuru yansıtıyor: O, bireysel ihtiyaçları büyük ölçüde yok sayıyor. Yerli işletmeler, az sayıda istisnayla, insanların gereksinim duyduğu şeyleri ve teknolojiyi icat etmiyor ya da yaratmıyor. Biz, üretmediğimiz şeyleri; hammaddeleri ya da ithal edilmiş malları satıyoruz. Rusya’da üretilmiş nihai ürünler, büyük ölçüde, aşırı derecede düşük rekabet gücünden muzdarip durumda.”

Rublenin çökmesi ve emperyalizmin günümüzdeki saldırgan politikası, Rus kapitalizminin iflasını bir kez daha ön plana çıkartıyor. Rusya, yerli gıda malları üretimi için hala ithal edilmiş sanayi ürünlerine ve tarımsal girdilere bağımlı olduğu için, gıda ürünlerinin ve tüketim mallarının ruble karşılığı fiyatlarının, halkı yoksullaştıracak şekilde, hızla artması bekleniyor.

Rusya’nın egemen kliğine gelince, o umutsuz bir şaşkınlık içinde. Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Perşembe günü, ABD’nin yaptırımlarının Rusya’da bir rejim değişikliği gerçekleştirmeyi amaçladığını söyledi. Irak’tan Libya’ya kadar, Washington tarafından rejim değişikliği için hedeflenmiş diğer petrol zengini ülkelerin deneyimlerinden hareketle, bu, Kremlin’in, NATO’nun Rus hükümetini ortadan kaldırma, onun üst düzey yöneticilerini öldürme ve Rus petrolünün Batılı şirketler tarafından yağmalanması peşinde koştuğuna inandığı anlamına geliyor.

Bununla birlikte, Kremlin, bu çaresiz durumda bile, kendisini, kölece, serveti devlet mülklerinin yağmalanması üzerine kurulu Rus zenginerki için kabul edilebilir politikalarla sınırlıyor. O, döviz kontrolü uygulama ya da yabancı bankalara ödemeleri dondurma gibi başlıca savunma önlemlerini bile önlemeye çalışıyor.

Putin’in Rus milliyetçiliğini beslemesi, çarcı General Aleksei Brusilov'un I. Dünya Savaşı’nın başındaki “efsanevi” saldırısına yönelik övgüsünde ve Bolşevikleri, kısa süre önce, Rus İmparatorluğu’nun hainleri olarak suçlamasında olduğu gibi, bütünüyle gericidir. Eğer Rusya askeri gücüne güvenir ve NATO ile hesaplaşmayı tercih ederse, uzakta beliren şey, gezegeni ortadan kaldıracak bir nükleer savaş riskidir.

Rusya’nın krizinin ulusal bir çözümü yok. Rusya işçi sınıfının emperyalizme karşı savunusunun önündeki en büyük engel, bizzat kapitalist oligarşidir. Rusya işçi sınıfının önündeki asli görev, Ekim Devrimi’nin ve Troçki’nin Stalinizme karşı mücadelesinin gelenekleri ile bağlarını yeniden kurmaktır.

Rusya’nın yağmalanmasını ve savaş yönelimini durdurmanın, hem emperyalist militarizme hem de Kremlin’in manevralarına düşman olan uluslararası işçi sınıfının bilinçli siyasi müdahalesinden başka bir yolu bulunmuyor. Bu yüzden, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi, dünya sosyalist devrimi uğruna mücadele eden, savaş ve emperyalizm karşıtı uluslararası bir işçi hareketinin gerekliliğinde ısrar etmektedir.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır