DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği
Yazıcıya hazırla
Dünya kapitalizminin durumu: Emek üretkenliğinde artış, gerçek ücretlerde düşüş
Patrick Martin
15 Aralık 2014
İngilizceden çeviri (6 Aralık 2014)
Cuma günü Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yayımlanan 2014/15 Küresel Ücret Raporu, üretkenlik yükselmeye devam ederken bile ileri derece sanayileşmiş ülkelerin çoğunda işçi ücretlerindeki durgunluğu belgeliyor. Sonuç, işçilerin ürettiklerinden aldıkları pay küçülmeye devam ederken, kapitalist sınıfın gelirlerden elde ettiği payın giderek artmasıdır.
ILO’nun Politikadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sandra Polaski, “Bir grup olarak gelişmiş ekonomilerdeki ücret artışı neredeyse sıfır düzeyine inerken, bazılarındaki ücretlerde gerçek düşüşler söz konusu.” dedi ve ekledi: “Söz konusu ekonomilerin çoğunda hane halkı talebinde durgunluğa ve Avro bölgesinde artan deflasyon riskine yol açan bu durum, toplam ekonomik performans üzerinde bir yük olmuş durumda.”
Raporda dikkat çekilen ve dünya politikası üzerinde çok büyük sonuçları olan en önemli olgulardan bazıları şunlar:
* 2013 yılındaki ücret artışları, 2012’deki yüzde 2,2’ye göre gerileyerek sadece yüzde 2 oranında arttı ki bu, 2008’deki mali çöküşten önceki yüzde 3’lük oranının oldukça altında.
* 2013 yılındaki küresel ücret artışı, Çin dışta tutulduğunda, yarı yarıya düştü (Çin dahil yüzde 2, diğer tüm ülkeler için yüzde 1,1 artış)
* Latin Amerika ve Karayipler’de 2013 yılındaki gerçek ücret artışı, 2012’deki yüzde 2,3’ten yüzde 1’in altına inerek keskin bir şekilde yavaşladı.
* İtalya ve Britanya “gerçek ücretlerdeki düşüşte benzeri görülmemiş bir dönem” geçiriyor. Özellikle, “Düşük Ücret Komisyonu’na göre, Britanya’daki ücretler, kayıtların tutulmaya başlandığı 1964’ten beri herhangi bir zamanda olduğundan daha keskin bir şekilde düştü.”
* “2013 yılında, Yunanistan, İrlanda, İtalya, Japonya, İspanya ve Britanya dahil” çok sayıda gelişmiş ülkedeki “ortalama gerçek ücretler 2007 seviyesinin altındaydı.”
* En büyük gelir eşitsizliğine sahip iki gelişmiş ülke olan İspanya ile ABD’de, eşitsizlikteki neredeyse tüm artışın nedeni, işten çıkarmalar ve ücret kesintileriydi.
Raporda yer alan muhtemelen en çarpıcı olgu şu: “Genel olarak gelişmiş ekonomiler grubunda, 1999-2013 döneminde gerçek ücretlerde yaşanan artış, emek üretkenliğindeki artışın gerisinde kaldı.” Bu, söz konusu 14 yıllık dönem boyunca, toplumun çok küçük bir azınlığını oluşturan kapitalistlerin ulusal gelirden aldığı pay durmaksızın artarken, işçi sınıfına giden payın azaldığı anlamına geliyor.
Bu rakamlar, kapitalizmin başarısızlığını ve sosyalizmin gerekliliğini göstermek için çabalayan devrimci Marksistler tarafından değil; hükümet temsilcileri, şirket yöneticileri ve sendika görevlileri tarafından derlenmiştir.
Bununla birlikte, dikkatli bir şekilde kaleme alınmış kimi uyarılar söz konusu. ILO raporu, özellikle Avrupa’da izlenmekte olan politikalardaki belirli tehlikelere değiniyor. “Eğer sıkı ekonomik bağlara sahip ya da Avrupa Birliği gibi geniş bir coğrafi alandaki çok sayıda ülke eş zamanlı olarak bir ‘düşük ücret artışı’ politikası izlerse, sonuç, muhtemelen, toplam talepte bir açık olacaktır.” Başka bir ifadeyle, aşırı azalan ücretler tüketimi bastıracak ve mallar için az sayıda alıcı bırakacak.
Dahası, ILO şunları belirtiyor: “Emek piyasaları birçok ülkede hala bir kargaşa içinde ve küresel iş açığı, bugün, 2008’deki küresel mali ve ekonomik kriz öncesinden daha kötü durumda. Tahminen 199,4 milyon işsizin özümsenmesi ve önümüzdeki on yıl içinde 395,7 milyon yeni insanın emek piyasasına entegrasyonu son derece zorlu bir iş.”
Şu rakamları düşünün: Dünya çapında yaklaşık 200 milyon işçi işsiz durumda ve önümüzdeki on yıl içinde, iş arayan 400 milyon kişi daha emek piyasasına girecek. Kapitalizm, dünya çapındaki ekonomik durgunluk koşullarında, 600 milyon yeni işi nasıl sağlayacak? Ne kadar ücret teklif edilecek? Çalışma koşulları ne olacak? Sömürü seviyesi ne olacak? Bu soruların sorulması, yalnızca, kar sisteminin halen karşı karşıya olduğu krizin devrimci boyutlarının altını çizmektedir.
ILO raporunun yazarlarının endişeleri ne olursa olsun, her halükarda, hiçbir ciddi önerileri bulunmuyor. Çünkü dünya çapında ücretlere yönelik bu acımasız saldırı, onların savundukları kapitalist piyasanın prensipleri ve temsilciliğini yaptıkları egemen sınıfın çıkarları tarafından yönlendiriliyor.
Kapitalist egemen seçkinlerin en üst kademelerinde, sistemlerinin yalnızca şu iki yolla sona erdirilebilir bir krize girmiş olduğunu bütünüyle kavrayan insanlar söz konusu: İşçi sınıfının kapitalizmi devrimci yollardan yıkması ve milyarderlerle şirket patronlarından oluşan küçük azınlığı mülksüzleştirmesi; ya da emperyalizmin yirminci yüzyıldaki suçlarını sönük bırakacak boyutlarda bir karşı-devrimci katliam. Silah yığınağı yapan, polis orduları yaratan, demokratik haklara yönelik saldırılarını ve dünya halklarına yönelik ajanlık faaliyetlerini yoğunlaştıran egemen sınıflar, buna uygun olarak hazırlanıyorlar.
İşçi sınıfının karşı karşıya olduğu görev, şu paha biçilmez ve tarihsel olarak belirleyici üstünlükle, kendi sınıf çıkarlarının savunusunda ileri görüşlü ve uzlaşmaz hale gelmektedir: İşçi sınıfı, yükselen, ilerici sınıftır; insan soyunun büyük çoğunluğunu oluşturmaktadır ve bilim, teknoloji ve kültürdeki başarılar da dahil, insan uygarlığında değerli olan her şeyin taşıyıcısıdır.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|