World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği

Yazıcıya hazırla

Frankfurter Allgemeine Zeitung editörü PSG’ye yönelik saldırısını savunuyor

Johannes Stern
23 Aralık 2014
İngilizce’den çeviri (15 Aralık 2014)

Frankfurter Allgemeine Zeitung’un (FAZ) gelecekteki ortak yayımcısı Jürgen Kaube, Berlin’deki Deutsche Theater’daki bir panelde, [Frankfurter Allgemeine Zeitung’un] Sosyalist Eşitlik Partisi’ne (PSG - Almanya) yönelik saldırısını savundu. O, ayrıca, FAZ’ın, PSG’nin onun makalesine verdiği yanıtı yayınlamayacağını söyledi.

Kaube, 1 Aralık’ta, FAZ’da, PSG’ye saldıran iftira niteliğinde bir yorum yazmıştı. Makalenin başlığı “Troçkist tarzda mobbing: Berlinli bir tarihçi karalanıyor” idi. PSG, FAZ’ın yayıncılarına yönelik bir mektupta, PSG’nin yanıtının gazetede yayımlanmasını talep etmişti. FAZ, ne bu mektubu yanıtladı ne de PSG’nin telefonlarına cevap verdi.

Bununla birlikte, geçtiğimiz Cuma günü, aslında akademik dünyadaki “tartışma kültürü” üzerine bir uzman olarak konuşmacı seçilmiş olduğu Deutsche Tiyatrosu’ndaki bir forumda, Kaube’ye şahsen soru yöneltme fırsatı doğdu.

Bir PSG üyesi, onun makalesinden ve PSG’nin açık yanıtından bahsettiğinde, Kaube, FAZ’ın “tartışma kültürü”nden ne anladığını gösterdi. O bir kez daha, PSG’nin, tarihçi Jörg Baberowski’nin açıkça ifade etmiş olduğu görüşlerine yönelik eleştirisini “iftira” olarak sunmaya çalıştı.

Kaube şunları söyledi: “Bilirsiniz, birisi, bir profesör Ernst Nolte’u savunuyor dediğinde, bu bir yöntemdir. Çok iyi bildiğiniz gibi, sizin bahsettiğiniz alıntı, European’da ya da başka bir yerde yayınlanmış Ernst Nolte’yi değil, tarihçiler tartışmasını [yani, 1986’daki ünlü Historikerstreit] ilişkin Ernst Nolte’yi kastetmektedir. O zamanlar henüz doğmuş muydunuz bilmiyorum, bu 25 yıl önceydi.”

Gerçekte, bugünkü Ernst Nolte, tarihçiler tartışmasını kışkırtmış olan Nolte ile aynıdır. Nolte, yıllardır, (tarihçi Heinrich August Winkler’in belirttiği gibi) “ne yazık ki, onun giderek radikal sağın bir yandaşı haline geldiğine şüphe bırakmayan” ve ona yönelik, bir “Hitler savunucusu” olma (New York Times’tan Roger Cohen) suçlamasına hak kazandıran açıklamalar yaptı. Nolte’un 1986’daki tarihçiler tartışmasındaki muhalifleri, onu, Nazizmi Bolşevizme yönelik anlaşılabilir bir tepki olarak betimlemekle ve böylece, Hitler rejimine ve onun suçlarına bir gerekçe sağlamakla suçlamakta haklıydı. Nolte’un sonraki evrimi bunu doğrulamıştır.

Baberowski, Nolte’un açık bir destekçisidir. Baberowski’nin, “Nolte’a haksızlık yapıldı. Tarihsel açıdan, o haklıydı.” dediği aynı Der Spiegel makalesinde, bizzat Nolte’nin aşırı sağcı yorumlarından geniş ölçüde alıntı yapılmıştı. Der Spiegel’e göre, Baberowski, “Üst düzey bir seminerde Nolte’nin teorilerini savunan tek öğrenciydi.”

Nolte’nin, Bolşevizmin asıl kötülük olduğu ve Nazizmin, yalnızca ona yönelik anlaşılabilir bir tepkiyi ifade ettiği biçimindeki standart argümanı, Baberowski’nin çalışmasına kırmızı bir iplik gibi işlemiştir. Bu tezlere dayanan Baberowski, Alman ordusunun (Wehrmacht) Sovyetler Birliği’ne karşı imha savaşının önemini azaltmaktadır. Hitler ve generalleri tarafından dikkatle planlanıp hazırlanmış olan bu savaş, Baberowski’ye göre onlara “dayatılmıştı”. O, 2007’de yayımlanan bir makalede, “Stalin ve generalleri, Alman ordusunu, artık sivil halkı ayrı tutmayan yeni türde bir savaşa zorladı.” diye yazdı.

Nolte gibi, Baberowski de Hitler’in rolünün önemini azaltmaktadır. Der Spiegel ondan şu alıntıyı yapmıştı: “Hitler bir psikopat değildi; o kötü niyetli değildi. O, kendi masasında, insanların Musevilerin ortadan kaldırılması hakkında konuşulmasını istememişti.”

Kaube bu skandal yorumu savunmak için, Baberowski’nin sadece Stalin hakkında konuşmuş olduğunu iddia ederek, Nolte’un standart argümanına başvurdu. Kaube, Deutsche Theater’da, “Bu bağlamda, soru, Hitler ile Stalin arasındaki farklılıkların ne olduğuydu. Bu noktada, Baberowski, Stalin’in, kurbanlarının listelerini bizzat ve keyif alarak hazırlamış olduğunu ortaya koydu ve Hitler’in bunu yapmamış olduğunu söyledi.” dedi. Kaube, Baberowski’nin sözlerinin “sadece bir alıntı” olduğunu ekledi.

Kaube, FAZ’daki makalesinde, PSG’yi, Baberowski’yi “karalamak” için “bağlamından kopuk alıntılar”a başvurmakla suçladı. Gerçekte, PSG, sadece, onun gerici gündemini toplumun daha geniş kesimlerinin önüne koymuştur.

Siyasi olarak, Baberowski, açıkça, uluslararası hukuku ihlal eden imha savaşı yöntemlerini desteklemekte ve bir tarihçi olarak onları aklamaktadır. O, 1 Ekim’de Alman Tarih Müzesi’nde düzenlenen ve “Bir müdahale gücü olarak Almanya?” başlıklı bir panelde, Taliban’a ve İslam Devleti’ne karşı savaşları tartışırken şunları söylemişti: “Eğer insan, teröristlerin yaptığı gibi rehineler almaya, köyleri yakmaya, insanları asmaya, korku ve terör yaymaya istekli değilse; eğer bu tür şeyler yapmaya hazır değilse, bu tür bir çatışmayı asla kazanamaz ve en iyisi, hep birlikte uzak durmaktır.”

PSG bu açıklamaları eleştirdi. Baberowski, emperyalist fetih savaşlarının korkunç yöntemlerine karşı uyarıda bulunmak için değil ama reel politikanın soğukkanlı bir savunucusu olarak konuşuyordu. Onun bakış açısı, Almanya’nın, yalnızca düşmanlarından daha vahşi şekilde hareket etmeye hazır olduğu zaman müdahale etmesi gerektiği ve böylelikle savaşı kazanacağı şeklindedir.

Baberowski, aynı toplantıda, şunları ifade etmişti: “Evet, elbette, Almanya’nın bu tür bir rol üslenmesi gerekir. Almanya’nın, özellikle kendisini etkileyen çatışmalarda sorumluluk kabul etmesi önem taşımaktadır. Ama kişinin, (a) ne tür bir savaşa hazırlandığı ve (b) kazanıp kazanamayacağı konusunda düşünmesi gerekir.”

Deutsche Theater’ın forumundaki panelin konuşmacıları, bu konudaki tartışmayı hızla bastırmaya çabaladılar. Kaube, yabancı bir ziyaretçinin, Baberowski’nin sözleri ile Alman militarizminin yeniden canlandırılması yönündeki kampanya arasından bir bağlantı görüp görmediği sorusunu şöyle yanıtladı: “Verecek bir cevap bulamıyorum. Sizin bahsettiğiniz şeylerden anlamam. Ben bir sosyologum.”

Panelin akşamki moderatörü ve Merkur dergisinin yayımcısı Christian Demand, bunun ardından, “Baberowski konusunda” daha fazla soru sorulmasını yasakladı.

PSG, FAZ’a yanıtında, “Neden, Baberowski’nin korkunç açıklamalarına hiç kimse karşı çıkmıyor ve o neden üst düzey destek görüyor?” sorusunu sormuş ve şunu belirtmişti: “Bize göre, bu, Alman dış politikasının sürmekte olan yön değişikliği ile bağlantılıdır. ‘Askeri sınırlamanın sonu’, tarihin yeni ve gerici bir anlatımını gerektirmektedir. Uzun süredir itibarsızlaşmış ve reddedilmiş olan görüşler, şimdi destek görüyor ve her türlü eleştiriden muaf tutuluyor. Onlara saldıran herkes, ‘karalama’ ile suçlanıyor.”

Deutsche Theater’da düzenlenen ve çelişkili bir şekilde “Entelektüel Kısıtlamalar” başlığını taşıyan toplantı, bu değerlendirmeyi doğrulamıştır. Akademi ve gazetecilik dünyasını temsil eden yaklaşık altmış kişiden hiçbiri, profesörlerin ve gazetecilerin önde gelen bir Alman üniversitesinde ve ünlü FAZ gazetesinde Nolte’ye ve onunla birlikte Hitler’e itibarlarını iade etmesi olgusundan rahatsız görünmüyordu.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır