DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği
Yazıcıya hazırla
NATO Rusya üzerindeki askeri baskıyı arttırıyor
Stefan Steinberg ve Peter Schwarz
2 Nisan 2014
İngilizceden çeviri (31 Mart 2014)
NATO, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Pazar akşamı Ukrayna konusundaki anlaşmazlığı görüşmek üzere Paris’te toplandığı sırada Rusya sınırındaki askeri güçlenmesini sürdürdü. Dört saatlik “samimi” konuşmaları kapsayan toplantı, herhangi bir ilerleme sağlanmadan ve ayrı basın toplantılarıyla sona erdi.
ABD ve Rusya Dışişleri bakanları, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kimi ödünler vermeye hazır olduğunu belirtmesinden sonra buluştular. Putin, geçtiğimiz Cuma günü, “krize diplomatik çözüm”ü tartışmak için Suudi Arabistan’da bulunan ABD Başkanı Barack Obama ile bir telefon görüşmesi yapmıştı. Pazar günü, Kerry, Lavrov’un NATO üyesi olmayan federal bir Ukrayna önerisini, sinik bir şekilde, “bu Ukraynalılar’a [yani, Kiev’de Washington tarafından desteklenen faşistlerin önderliğindeki yönetime]kalmış” diyerek reddetti.
Kerry, Kırım’ın Rusya’ya katılmasını “yasadışı ve gayrımeşru” olarak bir kez daha reddetti ve Rusya’yı Ukrayna sınırına birlikler yığmakla suçladı. Batılı yönetimler, Rus birliklerinin hareketlerini, Baltık devletlerindeki kendi askeri varlıklarını sürekli arttırmalarını haklı göstermek için kullanıyorlar. Eski Sovyet cumhuriyetleri Estonya, Litvanya ve Letonya, 2004’te NATO’ya katılmıştı ama bu askeri ittifak, Rusya’yı kışkırtmamak için daha önce buralara asker göndermemişti. Bu üç devlet, her biri 5.000 ile 12.000 askerden oluşan, tankları ya da savaş uçakları olmayan küçük ordulara sahip.
Bu şimdi değişiyor. ABD, kısa süre önce Litvanya’ya altı tane F-15C savaş uçağı gönderdi. Britanya da dört savaş uçağı gönderme sözü verdi. Aralarında Almanya’nın da olduğu diğer NATO üyelerinden de, Ukrayna ve Rusya içlerini izleyebilecek AWACS casus uçakları da dahil, uçak sağlamaları istendi.
NATO aynı zamanda, Baltık Denizi’nde, komuta gemisini Norveç’in ya da Almanya’nın sağlayacağı deniz tatbikatları düzenleme kararı aldı.
Ukrayna ile sınırı olan Polonya da bir askeri yığınak alanı oldu. ABD, bu ülkeye 300 askeri personel ile 12 savaş uçağı göndermiş durumda.
Salı günü Brüksel’de yapılacak NATO Dışişleri Bakanları toplantısında başka önlemlerin kararlaştırılması öngörülüyor. Bir NATO sözcüsü, Rusya-NATO Konseyi içinde Rusya ile pratik işbirliğini durduracaklarını ve Ukrayna ile askeri işbirliğini “kapsamlı şekilde” arttıracaklarını açıkladı.
Görevinden ayrılan NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, Alman basınına, ittifakın “askeri planları gözden geçirme, askeri manevralar düzenleme ve birliklerin sayısını uygun şekilde arttırma” seçeneklerini değerlendirdiğini söyledi. Rasmussen, NATO’nun geçtiğimiz 15 yıl boyunca Doğu Avrupa’ya genişlemesinin büyük bir başarı olduğunu anlattı ve aralarında Bosna-Hersek’in, Makedonya’nın, Gürcistan’ın ve Karadağ’ın bulunduğu yeni ülkelerin ittifaka dahil edilmesini önerdi. O Ukrayna’dan söz etmedi ama NATO’nun bu ülke ile ortaklığının “her zamankinden daha yakın” hale geldiğini belirtti.
Bu gelişmeler, ABD, Almanya ve onların Avrupalı müttefikleri tarafından kışkırtılmış Ukrayna’daki gelişmelerin, Rusya’yı Batılı emperyalistlerin dayatmalarına tabi kılmak için bu ülkeyi kuşatıp sindirmekte kullanıldığını doğrulamaktadır.
Ukrayna içinde, 25 Mayıs’ta yapılacak olan devlet başkanlığı seçimleri konusunda, iki grup arasındaki çekişme artıyor. Maidan protestolarının sözcülerinden biri ve UDAR partisinin önderi olan Vitali Kliçko, adaylıktan çekildi ve milyarder işadamı Petro Poroşenko’yu destekleyeceğini açıkladı. Kliçko, bunun yerine, aynı gün yapılacak yerel seçimlerde, bir diğer önemli makam olan Kiev’in belediye başkanlığı için aday olacak.
Poroşenko, 1,8 milyar dolarlık servetiyle, Forbes’in Ukraynalı oligarklar listesinde yedinci sırada yer alıyor. O, bu serveti, şekerleme ve çikolata, gemi yapım ve silah sanayilerinden elde etti. O, aynı zamanda, etkili bir televizyon kanalı olan Channel 5’in sahibi.
Poroşenko, siyasi kariyerine, 1990’ların sonlarında başlamış ve sürekli saf değiştirmişti. O, başlangıçta Devlet Başkanı Leonid Kuçma’nın destekleyicisiydi. Ardından, kısa süre önce görevden alınan Viktor Yanukoviç ile birlikte Bölgeler Partisi’ni kurdu. Poroşenko, bundan kısa süre sonra, Yanukoviç’in rakibi Viktor Yuşçenko’ya katıldı ve “Turuncu Devrim”i destekledi. Porpşenko, Yuşçenko’nun Devlet Başkanı seçilmesinin ardından dışişleri bakanı oldu. O, Yanukoviç yeniden iktidara geldiğinde, kısa süreliğine ülkenin Ekonomi Bakanlığı’nın başına getirildi.
Porpşenko, Rusya’nın Yanukoviç yönetimine baskı yapmak amacıyla onun çikolata markasını ithal etmeyi yasaklamasından sonra -ki bu ona milyonlarca dolar zarara maloldu- açıkça Maidan protestolarını desteklemeye karar verdi. Onun protestoları destekleyen propaganda yapan Channel 5 TV’si, sürekli olarak Maidan alanındaydı.
Poroşenko, Almanya’nın ve Avrupalı yönetimlerin desteğine sahip. O, Berlin tarafından şiddetle desteklenen Kliçko ile birlikte, Şubat ayındaki Münih Güvenlik Konferansı’na davet edilmişti. Poroşenko ile Kliçko, son haftalar içinde hem Britanya Başbakanı David Cameron hem de Fransa Devlet Başkanı François Hollande ile buluştu.
Ukrayna’da yapılan kamuoyu yoklamalarına göre, Poroşenko, seçmenlerin yüzde 25’inin desteğine sahip ki bu bütün diğer adayların sahip olduğu desteğin çok ötesinde. O, başlıca rakibi olan ve bağnaz Ukrayna milliyetçiliği ülkeyi bölünme ve iç savaşa sürüklenme tehlikesiyle karşı karşıya bırakan Yulya Timoşenko’dan daha uzlaşmacı biri olarak değerlendiriliyor.
Kiev’deki Yeşiller Partisi bağlantılı Heinrich Böll Vakfı’ndan Kiril Savin, Deutsche Welle’ye, “Onun radikal milliyetçi karta oynayacağını düşünmüyorum. Tersine, o, ülkeyi bir şekilde bir arada tutmaya çalışacak” dedi.
Avrupalı hükümetlerin Timoşenko’nun fazlasıyla sorumsuz ve pervasız olduğu ; kendilerinin ise çıkarlarını garantiye almak için Kiev’de daha güvenilir birine ihtiyaç duydukları sonucuna vardıkları ortada. Onlar aynı zamanda, milyarder iş adamı Poroşenko’yu, Uluslararası Para Fonu tarafından talep edilen acımasız kemer sıkma önlemlerini ve kitlesel işten çıkartmaları uygulamak için ideal aday olarak görüyorlar.
En zengin oligarklardan birinin şimdi Maidan’ın önderleri ve Batılı büyük güçler tarafından Ukrayna’nın bir sonraki devlet başkanı olarak desteklenmesi, Kiev’deki protestoların demokrasi uğruna ve yolsuzluklara karşı bir mücadele olduğu iddiasını yalanlamaktadır. Yeni yönetim, amacı Batı yanlısı bir hükümet kurmak, ülkenin Ukraynalı oligarklar ile uluslararası mali sermayenin dayatmalarına tabiyetini arttırmak ve Batılı emperyalistlere Rusya’yı güçsüzleştirip yalıtma yönündeki çabaları için bir gösteri alanı sağlamak olan, faşistler önderliğindeki bir darbe sonucunda kurulmuştur.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|