DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Diğer bölgeler
Yazıcıya hazırla
Mali aristokrasi ve işçi sınıfı mücadelesinin büyümesi
Andre Damon ve Joseph Kishore
15 Mart 2013
İngilizceden çeviri (4 Mart 2013)
Geçen yıl, dört büyük özel sermaye şirketindeki dokuz yönetici, toplam bir milyar dolar ücret ve kâr payı aldılar ki bu, muhtemelen, sözkonusu şirketlerin tarihindeki en büyük ödeme.
Bu sıradışı olgu,Wall Street Journalın haftasonu baskısındaki bir makalede açıklandı. Makale, Blackstone Group LPnin CEOsu Stephen Schwarzmanın, KKRnin kurucuları Henry Kravis ile George Robertsin ve Apollo Global Management LLCden Leon Blackin her birine yapılan yalnızca kâr payı ödemelerinin 100 milyon dolardan fazla olduğunu belirtiyor. Bu insanlar zaten milyarder; 5,3 milyar dolarlık servete sahip olan Schwarzmanı, 4 milyar dolarla Kravis, 3,7 milyar dolarla Roberts ve 3,5 milyar dolarla Black izliyor.
Dokuz yöneticinin her birine yapılan kâr payı ödemelerinin ortalaması, ABDdeki ortalama hanehalkı gelirinden 2.000 kat fazlaydı.
Bu haber, ABDdeki servetin, eşitsizliği yüz yıldan uzun süredir görülmedik düzeyde arttıran tiksindirici yoğunlaşmasının bir diğer örneğidir. ABDdeki işçilerin ücretleri, 1930lardan bu yana en düşük düzeyde.
Bu arada, yönetimin her düzeyinde, sağlık hizmetleri, eğitim ya da diğer temel toplumsal gereksinimler için "para olmadığı" iddiasıyla gerekçelendirilen yoğun kesintiler yapılıyor.
Tam daWall Street Journalın Wall Street özel sermaye şirketlerinin yöneticilerinin gelirini açıkladığı gün, federal hükümet, 1,2 trilyon dolarlık "ayrı tutulan" bütçe kesintilerini uygulamaya başladı ve Michigan Valisi Rick Snyder, Detroitte kesintileri uygulamaya koymak için diktatörce yetkilere sahip bir olağanüstü durum mali yöneticisi atayacağını ilan etti.
Obama yönetimi, "ayrı tutulan" acımasız kesintilerin iptal edilmeyeceğini haber vermektedir. Sosyal harcamalardaki kapsamlı kesintiler, Demokratların ve Cumhuriyetçilerin, her iki partinin de desteklediği hiçbir şekilde rağbet görmeyen önlemleri uygulamak amacıyla girdiği hesaplı manevraların ürünüdür. Diğer sonuçların yanı sıra, uzun süreli işsizlik yardımı alanların haftalık gelirleri yüzde 11 azalarak 260 dolar olacaktır.Wall Street Journalın sözünü ettiği her bir yöneticinin haftalık geliri, bu miktarın 7.000 katından fazladır.
Bu rakamlar, Amerikan yaşamına ezici bir biçimde egemen olan toplumsal eşitsizliğe işaret etmektedir. Ardı ardına yapılan anketler, halkın büyük kesiminin mali seçkinlerin elinde toplanan servetin çapını büyük ölçüde küçümsediğini göstermektedir. Medyada bundan hemen hiç bahsedilmiyor ve çoğu insan için bu tabakanın kontrolündeki servet kavranamıyor.
Halk kitlelerinin, 1930dan bu yana yaşanan en büyük ekonomik ve toplumsal krizden zarar gören yaşam koşulları ile serveti üretim faaliyetlerinden ve gerçek ekonomiden neredeyse bütünüyle kopuk olan bir egemen sınıf arasında devasa ve kapanmaz bir uçurum bulunmaktadır.
1930larla karşılaştırma, siyasi karşılık bakımından öğreticidir. Başkan Franklin D. Roosevelt, yüksek gelirler ve mülkler üzerindeki vergileri arttıran 1935teki Gelir Vergisi Kanununu uygulamaya koyarken, "büyük servet birikimleri, kişisel ve aile güvenliği üzerinden haklı gösterilemez" demişti.
Roosevelt tarafından, kapitalizmi toplumsal devrim tehlikesinden kurtarma çabasının bir parçası olarak geliştirilen böylesi bir kavrayış, farklı bir döneme aittir. O, günümüz burjuva politikalarının sınırlarının bütünüyle dışındadır. Şimdiki slogan, kapitalist sistemin krizini işçilere ödetmek için her zamankinden daha büyük saldırılardır.
ABD egemen sınıfı, bunlarla birlikte, toplumsal ve siyasi istikrara işaret eden bir aristokrasinin bütün özelliklerini taşımaktadır. Egemen sınıfın ve onun üzerinde yükseldiği ekonomik sistemin varlığı her türlü ilerici gelişmeye ters düşmeye başladığında -bunun yerine büyük bir tarihsel gerilemenin itici gücü haline geldiğinde- toplum, devrimin eşiğindedir. Bu, 1789dan önce Fransada ve 1917 öncesi Rusyada geçerliydi; günümüz ABDsinde de geçerlidir.
Amerikan egemen sınıfı, 30 yıldır, servetini, ekonominin üretici güçlerinin sürekli zarar gördüğü bir finansallaşma süreci dolayımıyla arttırmaktadır. Bu süreç, her zamankinden daha çılgınca bir spekülasyon aleminin sebebi haline gelmiş olan 2008deki Wall Street çöküşüne yol açtı.
Bu sürecin devam etmesini güvence altına almak için, önce Bush yönetimi altında belirli politikalar uygulandı, ardından da bunlar Obama yönetimi altında büyük ölçüde yaygınlaştı. Mali seçkinler, ABD Merkez Bankası (Fed) tarafından piyasalara pompalanan fiilen bedava ve sınırsız para akışına alıştılar. 2008 çöküşünün ardından gelen -kestirme çözüm- banka kurtarmalardan sonra, Fed, ayda yaklaşık 85 milyar dolarlık aktif değerler vasıtasıyla, sürekli dolar enjekte ediyor.
Özel sermaye şirketlerinin yöneticilerinin servetinin üzerinde yükseldiği hisse senedi fiyatlarında yaşanan büyük artışın ardında bu yatmaktadır. Ekonomik büyümenin durmasına ve tersine dönmeye başlamasına rağmen Dow Jones Sanayi Ortalamasının birkaç yüzde puanı ile yeni bir rekor kırmasının nedeni de budur.
Toplumsal ilişkilerin kötücül karakteri bütün siyasi kurumları bozmaktadır. Bütün bünye rüşvet kokuyor. Hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler, egemen sınıfın zenginleşmesine hizmet eden doğrudan araçlar işlevi görüyor.
Bu siyasi sistem dolayımıyla hiçbir şey değiştirilemez. Toplumsal mücadele gerekiyor. İşçi sınıfı, egemen seçkinlerin dayatmalarına kolektif eylem yoluyla karşı koyarak direnmek zorunda. Toplumsal çatışma, gerçekte kaçınılmazdır. O, dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde patlayıcı biçimler altında ortaya çıkmaya başlamıştır ve yaklaşan patlamanın ilk işaretleri bizzat ABDde görülebiliyor.
Bununla birlikte, bu mücadelelerin başarılı olması için, muhalefetin, açık bir biçimde oluşturulmuş ve varolan toplumsal sistemin tüm yapısına yönelmiş siyasi bir programa ihtiyacı var. Kapitalizm tarihsel olarak iflas etmiştir. Onun yerini, toplumun daha yüksek bir örgütlenmesi; sosyalizm almalıdır.
Sosyalist Eşitlik Partisi, kapitalist sistemi devirecek ve toplumu, kâr üzerinde değil ama toplumsal gereksinimler temelinde yeniden örgütleyecek bir işçi sınıfı hareketi inşa etme mücadelesine önderlik etmektedir. Biz, şu önlemlerin alınmasını öneriyoruz:
* Yıllık 1 milyon doların üzerindeki gelirlerden yüzde 90 oranında vergi alınması. Vergilendirmede bu düzeyde bir artış, vergi oranlarının yalnızca 1950lerdeki düzeye döndürülmesi olacaktır. Bununla birlikte, bu önlem, iki partinin, şirket vergilerini düşürme planı yaparken en üst oranı birkaç puan arttırıp arttırmamayı tartıştığı siyasi sistem tarafından bütünüyle dışlanmıştır.
* Mali spekülasyon yoluyla edinilmiş bütün servetin kamulaştırılması. Mali aristokrasinin üyelerine, gerçekte oldukları gibi, toplumsal suçlular muamelesi yapılmalıdır. Onlar, suçlarına yataklık edenlerle birlikte adli takibata uğramalıdır.
* Bankaların ve büyük şirketlerin -küçük hissedarlara tazminat ödenerek- ulusallaştırılması ve kâr amacına göre değil ama toplumsal çıkarlara hizmet edecek kamu kuruluşlarına dönüştürülmesi. Onların ürettikleri servet, toplumun iyileştirilmesi için kullanılmalıdır.
Bu önlemler dolayımıyla, toplumun temel ihtiyaçlarını karşılayacak ve işçi sınıfının -insanca bir ücretle çalışma, barınma, sağlık, eğitim ve rahat bir emeklilik haklarını içeren- toplumsal haklarını garanti altına alacak kaynaklar sağlanabilir.
ABDnin sosyalist dönüşümü, uluslararası hareketin bir parçası olmak zorundadır. Dünyanın dört bir yanında, aynı temel sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu talepler konusunda bizimle hemfikir olan herkesi Sosyalist Eşitlik Partisi ile bağlantı kurup ona katılmaya ve bu programı çalışanlar ve gençler arasında yaymaya çağırıyoruz.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|