World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Amerika Birleşik Devletleri

Yazıcıya hazırla

ABD, Suriye barış görüşmeleri önerisinin gerisinde bölgesel savaş hazırlıyor

Bill Van Auken
1 Haziran 2013
İngilizce’den çeviri (23 Mayıs 2013 )

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, görünüşte Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Suriye yönetimi ile Batı destekli "asiler" arasında barış görüşmelerine yönelik ortak bir ABD-Rusya önerisini tartışmak için Ortadoğu’yu dolaşırken, bölge çapında bir savaş hazırlamak amacıyla ABD’nin müttefikleri ile buluştu.

Önce Umman’a giden Kerry, orada, İsrail ile birlikte Ortadoğu’daki ABD etkisinin temel dayanağını oluşturan en sıkı monarşik diktatörlerden biri olan Sultan ile buluştu. Dışişleri Bakanı’nın ziyareti, bu mutlak monarşi ile Raytheon Corporation arasında, Washington’ın İran’ın etrafında yükseltmeye çalıştığı çelik çemberin parçası olan Avenger ateşleme birimlerini, Stringer füzelerini ve ‘Geliştirilmiş Orta Menzilli Havadan Havaya Füzeler’i içeren 2,1 milyar dolarlık anlaşmanın imzalanmasıyla aynı zamana rastladı.

Kerry, oradan, Suriye’de rejim değişikliği için savaş kışkırtan ABD önderliğinde bir "gönüllüler koalisyonu" olan "Suriye’nin Dostları"nın Çarşamba günkü toplantısı için, Ürdün’ün başkenti Amman’a uçtu. Bu koalisyon, Washington’dan, onun Britanya önderliğindeki Avrupalı müttefiklerinden, Türkiye’den, Mısır’dan ve Esad karşıtı milislere silah sağlayan Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi çeşitli Basra Körfezi şeyhliklerinden ve sultanlıklarından oluşuyor.

Konferans Çarşamba günü toplandığında, Suriye’nin Ürdün’deki büyükelçisi, onu "Suriye’nin düşmanlarının toplantısı" olarak kınadığı bir basın toplantısı düzenledi.

Büyükelçi Bahjat Süleyman, "Suriye’deki trajediye son vermek isteyenlerin, Suriye’deki terörist çeteleri silahlandırmaya ve onları eğitmeye son vermesi gerekiyor. Suriye’deki savaşın benzeri görülmemiştir." dedi.

ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından bir araya getirilmiş Esad karşıtı cephe Suriye Ulusal Koalisyonu’nun temsilcileri, toplantıya son dakikada davet edildiler. "Asiler"in kendi temsilcileri olarak kimi kabul edecekleri konusunda bir anlaşmaya varıp varamayacakları konusunda kuşkular olduğu görülüyor.

ABD, geçici hükümetin "başbakan"ı olarak, Müslüman Kardeşler ile bağlantılı ve 30 yıldan uzun süredir ABD’de yaşayanTeksaslı işadamı Hassan Hitto’yu desteklemektedir. Bununla birlikte, Suriye’de savaşan Sünni mezhepçi milislerin onun rolüne şiddetle karşı çıktığına ilişkin giderek artan haberler söz konusu. Koalisyonun, Stalinist Suriye Komünist Partisi’nin eski üyelerinden biri olan "başkan vekili" George Sabra’nın "asiler"e katılacağı belirtildi.

Dışişleri Bakanlığı, Kerry’nin bu toplantıdaki rolünün, Washington ile Moskova’nın resmen destekleme konusunda anlaştığı Suriye Barış görüşmelerine (Cenevre-2) hazırlık amacına yönelik olduğunu iddia ederken, ABD ile müttefiklerinin asıl gündemini, Suriye hükümetinin Batı destekli güçlere stratejik zararlar verdiği koşullar altında, rejim değişikliği uğruna verilen savaşı nasıl kurtaracağının meşgul ettiği ortada.

Bu durum, Suriye ordusunun, Suriye’nin batısında, Lübnan sınırına yalnızca 13 kilometre uzaklıktaki Kuseyr’i ele geçirmesinde en açık biçimde görüldü. Batı destekli milislerin denetimine girmiş olan kent, silahlar ve Lübnan sınırını aşan yabancı savaşçılar için önemli bir geçiş noktası işlevini görüyordu. Etraftaki bölgenin "asiler" tarafından denetimi, aynı zamanda, Suriye’nin başkenti Şam’ın Halep’ten ve Suriye sahilinden kopartılması anlamına geliyordu.

Amman’da, "Suriye’nin Dostları" toplantısının açılışında konuşan Kerry, Esad rejiminin siyasi bir çözümü görüşmemesi durumunda, Washington’ın "ülkenin özgürlüğü uğruna savaşa devam edebilmesi için, muhalefete daha fazla desteği" göz önünde bulunduracağı uyarısında bulundu. ABD yetkililerinin herhangi bir anlaşmaya varmanın koşulu olarak Esad’ın ekarte edilmesini talep etmesiyle birlikte, görünen o ki, önerilen görüşmeler, ABD müdahalesini arttırmanın bahanesine dönüşecek.

Kerry’nin uyarısı, Senato Dışilişkiler Komitesi’nin, Washington’ın muhalif milisleri doğrudan silahlandırma önerisini 3’e karşı 15 oyla kabul etmesinden yalnızca bir gün sonra geldi. CIA, daha şimdiden Körfez devletlerinden silah akışını koordine ediyor. Söylendiğine göre, CIA, Doğu Avrupa’dan, üçüncü aktörler üzerinden büyük çapta sevkiyatlar örgütlemekte.

Kerry, Kuseyr için verilen savaşta Washington’ın vekil güçlerinin geri püskürtülmesinden dolayı, Esad yönetiminin müttefiki olan Lübnan merkezli parti ve milis gücü Hizbullah’ın savaşçıları tarafından oynanan rolü ve İran’ın desteğini suçladı.

Kerry, "Tam da geçen hafta, Hizbullah, son derece çarpıcı biçimde, açıkça müdahale etti. Suriye’de, bu şiddete katkıda bulunan binlerce Hizbullah milis gücü bulunuyor ve bunu kınıyoruz." dedi.

Hizbullah, Suriye’de savaşçıları olduğunu kabul etti ama Suriye sınırındaki kasabalarda kendilerini savunmak amacıyla Lübnanlıları eğittiğini vurgulayarak, çatışmalarda herhangi bir belirleyici rol oynadıklarına ilişkin açıklamaları yalanladı.

Batılı medya da, çok sayıda Sünni İslamcı savaşçının da Esad yönetimi ile savaşmak üzere Lübnan sınırından geçtiği gerçeğini görmezden gelirken, dikkatini Hizbullah’ın rolü üzerinde odakladı.

Bu çatışmanın bölgedeki sınırları aşarak bölgesel ölçekte bir savaşa dönüşme tehlikesi her geçen gün artıyor. Sünni milisler ile Esad’ı destekleyen Lübnanlı Aleviler arasındaki çatışmalarda, Lübnan’ın kuzeyindeki Trablus kentinde, aralarında Lübnan ordusundan en az iki askerin de bulunduğu 11 kişi öldü. Okulların kapanmasına, çalışma yaşamının ve diğer etkinliklerin durmasına yol açan çatışmalarda, havan ateşi ve roket güdümlü el bombaları kullanıldı.

Dışişleri Bakanlığı, Hizbullah’ın Suriye’deki rolünü kınayan ve onu "mezhepsel gerilimleri azdırıp ateşleme"ye hizmet etmekle suçlayan bir açıklama yayımladı. İslamcı güçler Kuseyr’i ele geçirdiğinde, bölgedeki Alevi ve Hristiyan nüfustan azımsanmayacak sayıda insanın kafasını keser, kurşuna dizer ve binlerce insanı yurtlarından kaçmaya zorlarken, bu tür suçlamalar yapılmıyordu.

Ulusal Koalisyon’un geçici başkanı Sabra, Amman konferansının öngününde, ABD’ye ve müttefiklerine, "Kuseyr’e bir insani yardım koridoru açma", yani Suriye topraklarında doğrudan bir Batılı askeri müdahale başlatma çağrısı yapan bir açıklama yayımladı. Bu, muhalefetin çaresizliğinin bir göstergesiydi.

Dışişleri Bakanlığı’nın önde gelen bir yetkilisi, Salı günkü bir konferans çağrısında şunu kabul etti: "Yarın burada, Amman’da üzerinde konuşacağımız konulardan biri, karadaki askeri dengeyle ilgili olarak başka nelerin yapılması gerektiğidir."

Washington, askeri gündemini ilerletirirken, Suriye’deki Esad karşıtı güçlerin geriletilmesinden İran’ı da aynı şekilde sorumlu tutan bir propaganda kampanyasını hızlandırmaktadır. Önde gelen bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, Washington Post’a, "asiler"in doğrulanmamış iddialarını gerçekmiş gibi tekrarlayarak, Suriye’de İranlı güçlerin savaştığını söyledi.

Washington Post’un belirttiği gibi, "ABD yetkilisinin iddiası, iki yıllık Suriye çatışmasının bir bölgesel savaş ve fiilen ABD’nin İran ile vekil savaşı haline gelmiş olduğunun üstü örtülü şekilde kabulüydü."

Washington Post’un köşe yazarı David Ignatius, Cenevre’de önümüzdeki ay bir barış konferansından söz edilirken, "karadaki savaş o kadar yoğun ve [muhalefetin] daha fazla silah talebi o kadar açıkça ifade ediliyor ki, kuşkucu birinin, Cenevre görüşmelerinin gerçekten gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini sorması gerekiyor" diye yazdı.

Washington’ın barış görüşmeleri konusunda Moskova ile görünürdeki anlaşması, onun, Irak, Afganistan, Libya ve şimdi de Suriye’de savaşlar dolayımıyla sürdürdüğü bölgesel stratejik hedeflerini ilerletme yönünde bir diğer taktikten başka bir şey değildir. Suriye’deki sivil can kayıpları karşısındaki timsah gözyaşlarının ardında, ABD militarizminin 12 yıl önce patlamasının altındaki aynı amaç; rakiplerinin, özellikle de Çin’in ve Rusya’nın can attığı stratejik enerji kaynakları üzerindeki denetimi askeri yollarla savunma amacı yatmaktadır.

Suriye’deki vekil savaşının evriminin gösterdiği gibi, bu yağmacı ABD müdahalesi, İran’a karşı savaşla sınırlı olmayıp Rusya ve Çin ile karşı karşıya gelme tehdidini de içeren daha kapsamlı ve yıkıcı bir yangına işaret etmektedir.

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır